Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR), Suriyeli sığınmacıların ülkelere kabulünde küresel sorumluluğun paylaşımı hakkında düzenlediği toplantı için Cenevre’ye giden Göç Politikası Bakanı Yanis Muzalas, bir dizi görüşme gerçekleştirdi. Toplantıda yaptığı konuşmada Muzalas, Yunanistan’a karşı girişilen “suçlama oyununa” da değinerek, bu “oyunun” temel argümanlarının, AB-Türkiye anlaşmasının Cenevre Anlaşmasını ihlal ettiği ve Türkiye’nin de mülteciler için güvenli bir üçüncü ülke olmadığı yönündedir, şeklinde konuştu.
Muzalas’a göre, “son beş yılda, Türkiye, Lübnan ve Ürdün’de mültecilerle ilgili uygulamalarla ilgili çoklu ve kanıtlı suçlamalar yapılmadı. Buna rağmen, suçlamalar Yunanistan aleyhine, hatta Yunanistan’la doğrudan ilgili olmayan, AB ile Türkiye arasında imzalanan ve bizim en iyi şekilde uygulamaya çalıştığımız bir anlaşma üzerinden yapılıyor”.
Muzalas, BM Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi, Uluslararası Göç Örgütü Genel Direktörü William Lacy Swing, BM Genel Sekreteri’nin göçmen ve mülteci akımı konusundaki özel danışmanı Karen AbuZayd, Avrupa Konseyi’nin göç ve göçmenler konusundaki özel temsilcisi Tomar Bocek, ABD dışişleri bakan yardımcısı Heather Higgibottom, Türkiye Dışişleri bakan yardımcısı Naci Koru ve Lübnan Sosyal Konular bakanı Rachid Deras ile görüşmeler gerçekleştirdi.
Grandi ile görüşmesinde Muzalas, Yunanistan ile BM Mülteciler Yüksek Komiserliği arasında, özellikle mülteci kayıt merkezleri, mülteci barınma merkezleri ve genel olarak mülteci konusunun yönetilmesi konularındaki işbirliğini görüştü.
AbuZayd ile görüşmesinde ise Muzalas, Yunanistan’ın acilen, sığınma konusunda uzmanlara ihtiyacı olduğunu, bugüne kadar ülkeye 200 uzmanın geldiğini, AB üyesi ülkelerin, 2.500 uzman gönderilmesi konusunda yükümlülüğü olduğunu söyledi.
Toplantıda yaptığı konuşmada Muzalas, AB ile Türkiye arasında imzalanan anlaşma ile ilgili, “çözüm için bir başlangıç olarak, kaosa biçim verecek” bir perspektif oluşturduğunu, ancak yine de, “uygulanması zor olan bir anlaşma” olduğunu vurguladı.
Muzalas, mültecilerin Avrupa ülkelerine yerleştirilmesinin çok düşük düzeyde seyrettiğini, mültecilerin Türkiye’den Avrupa ülkelerine getirilmesinin daha başlamamış olduğunu ve Yunanistan’ın, Frontex ve sığınma ile ilgili Avrupa Kurumu olan EASO’nun güçlendirilmesi hakkındaki isteminin, AB üyesi devletler tarafından, sadece %30 düzeyinde karşılanmış olduğunu bildirdi.
AB-Türkiye anlaşmasının uygulanması ile ilgili zorluklara da değinen Muzalas, konu ile ilgili olanların sayısının fazlalığını, AB’nin, söz vermiş olduğu yardımı yapmakta yetersiz kaldığını, Türkiye’nin duruşunu ve anlaşmadaki hukuksal noktaların, uluslararası koşullara adapte olması gereğini sıraladı.
Muzalas, Yunanistan’a karşı girişilen “suçlama oyununa” da değinerek, bu “oyunun” temel argümanlarının, AB-Türkiye anlaşmasının Cenevre Anlaşmasını ihlal ettiği ve Türkiye’nin de mülteciler için güvenli bir üçüncü ülke olmadığı yönündedir, şeklinde konuştu. Muzalas’a göre, “son beş yılda, Türkiye, Lübnan ve Ürdün’de mültecilerle ilgili uygulamalarla ilgili çoklu ve kanıtlı suçlamalar yapılmadı. Buna rağmen, suçlamalar Yunanistan aleyhine, hatta Yunanistan’la doğrudan ilgili olmayan, AB ile Türkiye arasında imzalanan ve bizim en iyi şekilde uygulamaya çalıştığımız bir anlaşma üzerinden yapılıyor”.
