Ana Sayfa Salla Gitsin DUT YEMış BÜLBÜL GıBı SUSUYORLAR

DUT YEMış BÜLBÜL GıBı SUSUYORLAR

38
0

Rodop ilinde Gümülcine’ye bağlı Yanıkköy’de, “Pontus Rumları” son yıllarda “Parharia” etkinlikleri düzenledikleri ve Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı tarafından “Han Tarlaları” olarak bilinen bir vakıf arazisi bulunuyor. Köy camisi için vakfedilen arazide kilise inşaatı yaklaşık bir senedir bilinmiyor ama galiba kaçak olarak devam ediyor. Bölge Genel Sekreterliği’nin Stamatis döneminde yapılan açıklamalarda, bahsekonu arazinin kime ait olduğuyla ilgili araştırma Selanik’te özel bir komisyon tarafından tam 9 aydır bir açıklama yapılmıyor. Selanik’ten bu açıklama yapılmıyor, peki Rodop ılindeki makamlarca neden bir açıklama yapılmıyor? Örneğin Rodop Valisi Aris Yannakidis neden suskun? Valilikte bulunan ve inşaat izinlerini veren birim neden konu ile alakalı bir açıklama yapmıyor? Rodop Savcılığı neden harekete geçip bu inşaatın yasal veya kaçak olduğunu sorgulamıyor? Burada Ormaniye’nin rolü nedir? Evet, bu sorular acilen cevap bekliyor. Umarız en kısa zamanda arazinin konumu ve kilise ile alakalı akılları karıştıran sorular cevapsız kalmaz. Aksi takdirde, “azınlık vakıf arazisi üzerine kilise yapılıyor” deyimi yerini korumaya devam ederken, azınlığın vakıf malları halen Yunan devleti tarafından zorla istimlak ediliyor görüntüsü devam edecektir. Bu konuyla alakalı Yunanlılardan çıt çıkmazken azınlığın milletvekilleri ne yapıyor? Vali Yardımcıları ne yapıyor? Onlar neden konuşmuyorlar ve dut yemiş bülbül gibi susmaya devam ediyorlar? Bu azınlık onlara neden oy verdi? Madem azınlığın malı mülkü, sorunlarını gözetmeyeceklerdi neden piyasaya çıktılar? Çıkıp bir şey söylesinler, olumlu veya olumsuz fark etmez, yeter ki nerede nasıl durduklarını göstersinler. PASOK Partisi Rodop Milletvekili Ahmet Hacıosman neden suç duyurusunda bulunmuyor? ıskeçe ilinde, PASOK milletvekili Çetin Mandacı, vakıf arazisi üzerine yapılan inşaatın ardından savcılığa suç duyurusunda bulunurken, PASOK Partisi Rodop Milletvekili Ahmet Hacıosman, Yanıkköy’deki vakıf arazisi üzerindeki Bölge Genel Sekreterliği’nin yetkili komisyonun kararı açıklanıncaya kadar durdurulduğunu açıkladığı fakat hâlâ devam eden inşaattan dolayı acaba savcılığa neden suç duyurusunda bulunmuyor? Bu tutumu Danışma Kurulu ve tüm azınlığı küçük düşürmüyor mu? Azınlığın haklarının savunuculuğunu kim yapacak? ESKı CAMLAR BARDAK OLMUş Bir varken bir yokken, evvel zaman içinde kalbur saman içinde Batı Trakya Türklerinin bir partisi varmış. Adına da “Dostluk, Eşitlik, Barış Partisi” derlermiş. Bu partibirileri oradan, birileri buradan tartaklana tartaklana hal kül olmuş ve bir türlü büyüyememiş. Emeklemeye başlamış başlamasına da ayağa hiç bir zaman kalkamamış. Ayağa kalksaydı en azından Atina’ya kadar gidebilecek ve ismini kütüklere yazdırabilecekti. Ama malesef bu hiç bir zaman olmamış. Çünkü azınlık basını da zaman zaman bu parti ile alakalı ortaya bazı iddialar atmış. Örneğin parti varla yok arasında, parti meclise gidemedi, parti yasal değil, partinin ismi var kendi nerede gibi yazılar birbirini kovalamış. Tabii ki yıllar geçmiş gün çatmış azınlığın “var yok bilinmez” partisine ihtiyaç duyulmaya başlamış. “Kapodistrias” gidecek, yerine “Kalikratis” gelecek ama parti etrafında birleşecek insan da kalmamış. ınsan kalmayınca da herkes “popoyu” Yunan partilerine dayamış. Geçmişte partinin içinde olan fırlamış PASOK’a gitmiş, dışarıda kalanlara ne olmuş kimsenin haberi yok. Yani kısacası sizin anlayacağınız, “eski camlar bardak olmuş” deyelim bunun adına da fazla uzatmayalım. Ama insanın aklına şu soru da geliyor, bu partinin parası pulu mizası yok, seçim öncesi mamalikası yok, peki azınlık siyasetçisi neden bu partide dursun? Çuvalla para dağıtan büyük partiler varken ne yapsınlar ki azınlığın var yok partisinde? Vay anam vay, daha neler duyacağız, yaşadıkça bu gözler daha neleeeeer neler görecek. AB VE IMF, DışLERıMıZı SÖKMEYE KARARLI GÖRÜNÜYOR Ülkemiz Yunanistan’da bütün gözler, Avrupa Biriği (AB) ve Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) mali yardımını kabul edeceğini açıklamasından sonra, bu kredinin hangi koşullar altında verileceğine çevrildi. Yunanistan’dan başta Almanya olmak üzere, IMF ve Euro bölgesi ülkelerinin sağlayacağı krediyi kullanabilmesi için “şok önlemler”i kabul etmesi isteniyor. Ülkemiz Yunanistan, 300 milyar Euro dış borcu, yüzde 13,6 bütçe açığı ve borçlarını çevirmekte yaşadığı sıkıntılar nedeniyle tarihinin en ağır finans kriziyle boğuşuyor. Tabii ki Batı Trakya Türkleri de ekonomi zincirinin en zayıf halkası olarak krizi en etkin şekilde yaşamaya herkesten önce başladı. Köylerde çiftçiler traktörlerine mazot koyamazken, yeni sezonun başlamasıyla herkes kara kara düşünmeye başladı. Yaklaşık 10 gündür Atina’da müzakerelerde bulunan AB ve IMF uzmanları, Pasok hükümetine “şok önlemler” içeren 3 yıllık (2011- 2013) programı kabul etmesi için baskı uyguluyor. Uluslararası piyasaların Yunanistan’a 10 yıl vadeli krediyi yüzde 9,75 faiz oranıyla borç vereceklerinin anlaşılmasından sonra hükümetin dolayısıyla da Yunanistan’ın elindeki tek alternatifin, AB ve IMF ile anlaşmak olduğu belirtiliyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Yunanistan’a yardım konusunda sergilediği belirsiz tutumunu dün olumlu yönde netleştirmesi Atina’ya rahat bir nefes aldırmış olsa da, talep ettiği katı önlemler düşündürüyor. MERKEL’ıN SEÇMEN KAYGISI 9 Mayıs’ta Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Eyaleti’nde yapılacak seçimler nedeniyle Almanların tepkisinden çekinen Merkel, Atina’ya yapılacak ekonomik yardıma ‘daha katı önlemler’ alınması şartıyla, Euro’nun itibarının korunması adına ‘evet’ diyeceğini açıkladı. Yunanistan’a karşı takındığı sert tutum nedeniyle AB liderleri tarafından eleştirilen ve muhalefet partileri tarafından ise Almanya’nın çıkarlarına zarar vermekle suçlanan Merkel, seçimlerden en az zararla çıkmanın hesabını yapıyor. Bu arada Başbakan Yorgo Papandreu’nun dün akşam Merkel ile dramatik içerikli bir telefon görüşmesi yaptığı belirtiliyor. “Daha başka önlemler alın. Aksi takdirde yardım konusunda mutabakat sağlamam zor.” diyen Merkel’e Papandreu’nun “Yapamam. Ciddi toplumsal tepki var. Yunan halkı daha başka önlemlere dayanmaz.” cevabını verdiği ifade ediliyor. Atina, 19 Mayıs’ta vadesi dolan 9 milyar Euro’luk borç geri ödeyecek olması nedeniyle bu tarihten önce AB ve IMF ile anlaşmak zorunda. Hükümet kaynaklarına göre, AB ve IMF ile süren müzakereler gelecek hafta sonu yapılacak anlaşma ile büyük olasılıkla tamamlanacak. Euro bölgesi ülkelerinin Yunanistan’a aktaracakları kredilerin onay sürecinin gecikmesi nedeniyle ilk yardımın IMF’den gelmesi bekleniyor. Bu arada Fransa, Hollanda, ıtalya ve ıspanya hükümetleri, Atina’ya verecekleri kredilere dair onay sürecini başlattı. AğIR şARTLAR KARşILIğINDA KREDı Yunanistan’ın krizden çıkış için Ocak ayında AB’ye sunduğu Ekonomik ıstikrar ve Kalkınma Programı rafa kaldırılıyor. Onun yerine daha sert tedbirleri içeren 3 yıllık yeni bir program üzerindeki çalışmalar AB ve IMF ile birlikte hazırlanıyor. Bu programda yer alacak en radikal önlemler ise kamu ve özel sektörde 13. ve 14. maaşın (Paskalya ile yaz tatili dönemleri için verilen yarımşar maaş) kaldırılması bulunuyor. Daha önce hükümetin bu iki maaştan yüzde 30 oranında yaptığı kesinti nedeniyle grevler hâlâ devam ediyor. Tamamen kesilmesi durumunda ise tepkilerin artmasına kesin gözüyle bakılıyor. Kamu ve özel sektörde ödeneklerin kesilmesi de düşünülen uygulamalar arasında. Yunan basın-yayın organları, IMF’nin ekonomik yardım için önerdiği şartların Merkel’in düşündükleriyle örtüştüğünün altını çizdi. Ancak bu şekilde Merkel’in Eurogroup toplantısında ikili borç verme mekanizmasının hayata geçirilmesine yeşil ışık yakacağı belirtiliyor. Bu bağlamda IMF ve Avrupa Merkez Bankası başkanları, Merkel’le yarın Berlin’de bir araya gelecek. Diğer yandan Atina’dan bir türlü gerçekleştiremediği sosyal güvenlik reformunu tamamlaması da isteniyor. Buna göre emeklilik yaşı 65’ten 67’ye çıkarılacak. Ayrıca yüksek emekli maaşlarına uygulanacak vergi miktarı arttırılacak. Yunanistan’dan yapısal reformları hızlı şekilde hayata geçirmesi de talep ediliyor. Kapatılan iş ve hizmet kollarının açılması, vergi tahsili ile kamu maliyesinin kontrol mekanizmasının birleştirilmesi, bütçeden sağlık ve eğitim sektörüne ayrılan kaynağın kısılması gibi uygulamalar öncelikle ele alınıyor. Yunan ekonomistler, hükümetin AB ve IMF ile pazarlık koşullarının çok sınırlı olduğuna ve kırmızı çizgi çekmesinin mümkün olmadığına vurgu yapıyor. Hükümet, özellikle 13. ve 14. maaşın kaldırılması halinde, vergi miktarının düşeceğini ve sosyal güvenlik kurumlarının kasalarının iyice boşalacağı tezini ileri sürüyor. EURO BÖLGESı ÜLKELERıNıN YAPACAğI YARDIM MıKTARLARI Euro bölgesi ülkelerinin 2010 yılında Yunanistan’a verecekleri yaklaşık 30 milyar Euro’luk kredinin ülkelere göre dağılımının şöyle olması bekleniyor: Almanya 8,4 milyar, Fransa 6,3, ıtalya 5,5, ıspanya 3,7, Hollanda 1,8, Belçika 1,1 milyar. Diğer Avrupa ülkelerinin de Yunanistan’a gönderilecek krediye yapacakları katkı şöyle: Avusturya 859 milyon, Portekiz 774, Finlandiya 555, Slovakya 307, Slovenya 145, Lüksemburg 77, Güney Kıbrıs 61 ve Malta 28.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz