Ana Sayfa Batı Trakya Haberler BATI TRAKYA’YA SERBEST TİCARET BÖLGESİ PROJESİ DEDEAĞAÇ’TA KONUŞULDU

BATI TRAKYA’YA SERBEST TİCARET BÖLGESİ PROJESİ DEDEAĞAÇ’TA KONUŞULDU

26
0

Trakya Ekonomi Forumu, Batı Trakya’nın serbest ticaret bölgesi (EOZ) haline getirilmesi projesi kapsamında 9 Aralık Cuma akşamı Dedeağaç’taki Thraki Palace otelinde, “Geleceğimizi Yeniden Düzenlerken Serbest Ekonomik Bölgeler” konulu bir panel düzenledi.

Trakya Ekonomi Forumu’nun “Geleceğimizi Yeniden Düzenlerken Serbest Ekonomik Bölgeler” konulu paneline konuşmacı olarak Kalkınma Bakanlığı Stratejik Yatırımlar Genel Sekreteri Petros Selekos ve hukukçu Dr. Hans Beeg katıldılar.

İmerisia gazetesi ekonomi yazarı Dimitris Diamantidis’in yönettiği panelde Bölgesel Kalkınma, Rekabetçilik ve Denizcilik Bakanı Mihalis Hrisohoidis’in katılımcılara hitap ettiği video konuşması gösterildi.

“Geleceğimizi Yeniden Düzenlerken Serbest Ekonomik Bölgeler” konulu paneline katılanlar arasında T.C Gümülcine Başkonsolosu Mustafa Sarnıç da vardı. Başkonsolos Sarnıç birde konuşma yaptı ve Türkiye’deki var olan birçok serbest bölgeyi örnek gösterdi ve ekonomiye faydalarını dile getirdi.

 

Serbet ticaret bölgeleri ancak yatırımcılar için cazip bir ortam yarattıklarında önemli olabilirler

 

Panele katılan herkesi selamlayarak konuşmasına başlayan Mihail Hrisohoidis, “Ben de aranızda olmayı isterdim, ama bazı işlerim yüzünden maalesef aranızda bulunamıyorum.” dedi.

Katılımcıların (Batı) Trakya bölgesinin kalkınmasına yönelik heyecanı ve çabalarının, kendisinin de heyecanı ve çabası olduğunu vurgulayan Kalkınma Bakanı şu şekilde konuştu:

“Bu çaba mevcut kaynakların değerlendirilmesine odaklanmalıdır. Bu çok önemlidir. Ayrıca bazı özel kaynakların da değerlendirilmesi gerekir. Tek çözüm yatırımlardır. Krize ve işsizliğe kalkınmayla ve yatırımlarla cevap verebiliriz. Dışarıdan gelecek yatırımlara da ihtiyacımız var. Bölgemizle ilgilenenler var. Biz de bu yatırımcıları bölgemize çekebilmek için onları teşvik edici unsurları yaratmalıyız. Prim siyasetinin bedelini ödedik, bu yüzden artık rotamızı değiştirmeliyiz. Yeni yatırım kanununda, yatırımlar için büyük teşvik edici unsurlar bulunuyor. AB’nin kuralları değişiyor. Böylece Ulusal Kalkınma Fonu ESPA’dan sermaye ve destek fonları sağlayacağız. Bu piyasadaki nakit sorununa çözüm getirecektir.

Serbest ticaret bölgeleri (EOZ) konusu epey hassas bir konudur. Her parametreyi değerlendirip incelemeliyiz.  EOZ’lar ancak yatırımcılar için cazip bir ortam yarattıklarında önemli olabilirler. Şu anda EOZ’larla ilgili detaylara yanıt vermeye hazır değilim. Ancak bu konuyu Doğu Makedonya – Trakya Eyalet Başkanı Aris Yannakidis ile görüşeceğiz. Araştırma yapıp bize bir proje sunmaları için kendilerine önemli bir fon ayrılacak.

Evros bölgesinin kanayan bir bölge olduğunu biliyoruz. Bunun nedeni ise yakınında çok ucuz pazarları olan iki ülkenin olması. Tüm bunlar ve diğer parametreler bir proje altında toplanacaktır.

Önemli olan yatırımları bölgeye çekebilmemiz için tüm yerel ve sosyal güçleri harekete geçirmemizdir. Bölge için ne istediğimizi planlamamız artık şart.

Bayan Karayanni, Trakya Ekonomi Forumu aracılığıyla bu sorunlara çözüm bulmak için uğraşıyor. Eyalet Başkanı Aris Yannakidis de bölge için güvence teşkil ediyor. Son olarak, hep birlikte bu krizden çıkmalıyız. Hepinize teşekkür ederim”

Üç şartın gerçekleşmesi durumunda EOZ’u destekliyorum 

 

Panelde kısa bir konuşma yapan Dedeğaç (Aleksandroupoli) Belediye Başkanı Evangelos Lambakis Trakya Ekonomi Forumu Başkanı Katerina Karayanni’nin, Evros’u, (Batı) Trakya’yı ve bölgeyi sevdiğini söyledi. Bayan Karayanni ile konuşan herkesin bunu hareketlerinden ve sözlerinden kolayca anlayabileceğini vurgulayan Lambakis “Ben bu Forum’dan iyi bir şeyin çıkacağına inanıyorum.” dedi.

Konuşmasının devamında sert bir üslupla devam eden Belediye Başkanı Evangelos Lambakis, “Ancak Trakya’yı sevenlerin sayısının epey arttığını görüyoruz. Bazıları kendilerini bölgenin koruyucuları ilan ediyor. Biz olmadan, bizim için karar alıyorlar. Ben böyle koruyuculardan korkuyorum. Ortada çok uluslu şirketler ve kâr söz konusu olunca, daha da tehlikeli oluyorlar.
Hakkımda kötü şekilde konuşanlara, Trakya’yı sevmediklerini söylemek istiyorum. Gerçek Trakyalılar burada yaşıyor. Veya yurtdışından dönüp Trakya için mücadele veriyorlar.” dedi.

Batı Trakya’da serbest ticaret bölgesi kurulması projesine 3 şartın gerçekleşmesi durumunda desteklediğini belirten Dedeağaç Belediye Başkanı şu şekilde konuştu: “Ben serbest ticaret bölgesine evet diyorum. Trakya’nın kalkınmaya ihtiyacı var. Yanlış yapma toleransımız yok. Ama böyle hemen ve basit bir şekilde ‘evet’ dersek, o zaman da yanlış yapabiliriz. O yüzden 3 şey gerçekleşmedikçe, ben ‘evet’ demeyeceğim.

Bunlar:
1) Ulusal egemenliğin kısıtlanması konusunda geri adımı kabul etmiyorum
2) İşçi hakları. Belediye Başkanı olarak işçi haklarının sağlanması için var gücümle mücadele edeceğim.
3) (Batı) Trakya’nın küçük işletmeleri konusunda geri adım kabul etmiyorum. Bölgenin temelini oluşturan küçük işletmeler ölürse, o zaman bahsedilen kalkınmayı napayım?”

Batı Trakya’da serbest ticaret bölgesi olmak zorunda

 

Dedeağaç Belediye Başkanı Evangelos Lambakis’in ardından katılımcılara hitap eden Trakya Ekonomik Forumu Başkanı Katerina Karayanni, serbest ticaret bölgesi konusunun, bölgedeki herkesi ilgilendiren bir konu olduğunu vurguladı.

EOZ’un hem Batı Trakya’yı hem de Doğu Makedonya-Trakya bölgesini ilgilendirdiğini kaydeden Karayanni “İşsizlik sorunu ortada. Gençlerimiz yurtdışına kaçıyor. Ben gençlerin Doğu Makedonya Trakya Bölgesi’nde kalmasını istiyorum. En iyi akademisyenlere sahibiz, gençlerimiz yurtdışına göç etmemeli.” dedi.

Katerina Karayanni sözlerinin devamında şu şekilde konuştu:

“Sayın Dr. Beeg masraflarını kendisi karşılayarak Frankfurt’tan kalkıp bizim için buraya geldi.  EOZ’lar çok önemli. Polonya’daki EOZ’ların son zamanlarda büyük kalkınmaya imza attığına şahidiz. (Batı) Trakya’da serbest ticaret bölgesi olmak zorundadır. Zaten bizim de üç şeye ihtiyacımız var: Kalkınma, kalkınma, kalkınma.

EOZ’larla ilgili bazı endişelerin olmasını anlıyorum. Ama hayat bu, yedi şey ileri gider, beş şey geri gider. Mesela 500 kişiye iş imkânı doğabilir. Biz bu fırsatın kaçmasına izin mi vereceğiz?”

Karayanni, belki de ismini altın harflerle bölge tarihine yazdıracaktır

 

Panelde katılımcılara hitap eden Doğu Makedonya-Trakya Eyalet Başkanı Aris Yannakidis Batı Trakya’nın serbest ticaret bölgesi olmasıyla ilgili olarak en kısa sürede gerekli projeyi hazırlayacaklarını belirtti.

Yannakidis, “Bayan Karayanni neleri mi başardı? Durgunluk döneminde ve bunaltıcı bir atmosferde, bölgedeki krize çözüm bulmak için bir fırsat sundu. O, büyük bir Trakyalı. Doğduğu topraklarla, büyük ve şahane bir aşk yaşıyor.

EOZ konusuna gelince, devlet tüm parametreleri netleştirmeli. Yerel toplumun, her şeyi açıkça bilmesi lazım. Ancak, üç hususa dikkat çekmek istiyorum:

1) Az önce Belediye Başkanının da dediği gibi, biz olmadan kimsenin bizim için kararlar almasına izin vermiyoruz.
2) Doğu Makedonya Trakya Bölgesi’nin coğrafyası ve kimliği bellidir.
3) Bakan Hrisohoidis, Eyalet Başkanlığımıza proje hazırlanması görevini vererek, yerel topluma görüşünü ifade etme olanağı tanıyor.

İşçi hakları, işçi işveren ilişkileri gibi istihdamla ilgili önemli konularda hep birlikte kararlar alacağız.

Önümüzdeki Çarşamba ile Perşembe günleri, Bakan Hrisohoidis ile bir araya geleceğim. Projeyle ilgili konuları görüşeceğiz. Bu projeyi en kısa zamanda hazırlayacağız. Son olarak Bayan Karayanni ile ilgili şunu söylemek istiyorum. Bayan Karayanni, belki de ismini altın harflerle bölge tarihine yazdıracaktır.”

 

Kamunun sonu geldi, yerel toplum nasıl kalkınacağına bakmalı

 

Selamla konuşmalarından ardından panelin moderatörü gazeteci Dimitris Diamantidis de kısa bir giriş konuşması yaptı. Panelin düzenlendiği gün Brüksel’de Avrupa liderlerinin bir araya geldiğini ve bazı kararların alındığını yapılan açıklamalardan öğrendiğini kaydeden Diamantidis, “Esasında bu kararlar bizi pek de ilgilendirmiyor. Böyle kararlar alınır, alınmaya da devam edecektir. Fakat biz Yunanistan olarak özel bir durum teşkil ediyoruz. Yapılan 3 yıllık memorandum programı uygulanacaktır. Tabii Troyka yine 2011 yılı bütçesindeki sapmaları tespit etmek için gelecektir. Kamu yatırımları programında durum pek iyi değil. Geriye sadece elimizde ESPA programları kalıyor. Eyalet başkanlıklarına fonlar verilebilir. (Batı) Trakya gibi bölgeler sunulan her türlü fırsatı değerlendirmelidir. Bu fırsatlar altyapı çalışmalarına yönelik de olsa, istihdam fırsatı da sunsa değerlendirilmelidir. Madem artık kamunun sonu geldi, yerel toplum nasıl kalkınacağına bakmalıdır.” ifadelerini kullandı.

Serbest ticaret bölgesi AB’nin Yunanistan için bir ürünü olarak ortaya çıktı

 

Panelin ana konuşmacısı olan Kalkınma Bakanlığı Stratejik Yatırımlar Genel Sekreteri Petros Selekos yaptığı konuşmada Batı Trakya’da oluşturulması istenen serbest ticaret bölgesi konusunda önemli açıklamalarda bulundu.

Trakya Ekonomik Forumu’nun davetini memnuniyetle kabul ettiğini kaydeden Selekos en son iki ay önce Batı Trakya’da bulunduğunu ve iki ay içerisinde tamamen değişik bir aşama ve durumda bulunulduğunu belirtti.

Yunanistan açısından her an her şeyin değiştiğini ve birçok şeyin daha fazla tehlikeye girdiğini vurgulayan Kalkınma Bakanlığı Stratejik Yatırımlar Genel Sekreteri Petros Selekos şu şekilde konuştu:

Mevcut konjonktürde Euro bölgesi gündemin merkezinde bulunuyor. Ancak kriz daha da derin, halihazırdaki ekonomik kriz ne Yunanistan ne de Euro bölgesiyle sınırlı, mevcut durum tüm dünya ekonomisini ilgilendiriyor.

Şu anda derin bir mali kriz içinde bulunan İtalya’nın disiplinli bir yönetimi var. Bu konuda Avrupa’ya örnek olmuşlardır. Ama şu anda büyük sorun yaşıyorlar. Aynı şekilde Fransa şu anda çok güçsüz bir durumda. Sanayide örnek ülke olan İspanya’da da kriz var. Yeniliğin, kalkınmanın ve girişimciliğin simgesi İrlanda da derin bir mali krizin içinde. Son olarak ABD de büyük sorunlar yaşıyor. Wall Street’de eylemciler, ulusal servetin %99’unu elinde bulunduran %1’lik bir kesimi protesto ediyor ve bu sisteme karşı çıkıyorlar. Kısacası sadece Yunanistan değil, tüm dünya büyük mali sorunlar yaşıyor.

Konjonktür gereği Yunanistan günah keçisi olmuştur. Yunanistan rezil edilmiş ve ülke büyük yara almıştır. Gelişmeler tüm sosyal sınıfları etkiledi. Ancak tarih yeniden Yunanistan’ı bulunduğu yere geri getirecektir. Yunanistan sadece zayıf halka olmanın şansızlığını yaşamıştır. Ancak Yunanistan’ın Euro bölgesine bileğinin hakkıyla girdiğini söylememiz lazım. Daha iyi bir kaderi olabilirdi, daha iyi şartlar olsaydı durumu daha iyi olabilirdi. Sonuç itibariyle krizden ABD ve Almanya gibi ekonomi devleri etkileniyorsa, Yunanistan’ın etkilenmeme ihtimali yoktu.

Yunanistan, ülkeyi geride bırakan birçok hastalıklara sahiptir. Ülkenin yapısal sorunlarını artık herkes biliyor. Yapılan reformlar bizi Avrupa düzeyine tekrar getirmek için yeterli değildir. Yunanistan’ın bir reform bombasına ihtiyacı var.

Avrupa Birliği, serbest ticaret bölgesi (EOZ) konusundaki çabamızı memnuniyetle karşılıyor. EOZ eskiden tabu olmuş bir konuydu, hukuksal yasaklar söz konusuydu. AB içinde EOZ oluşturulması ortak Avrupa pazarını bölmek anlamına geliyordu. Bu şekilde bir devlet müdahalesi, rekabet ortamını bozuyordu ve bu yüzden, eskiden EOZ’lar AB içerisinde oluşturulamazdı.

Ancak ekonomik kriz antlaşmaların piyasalar açısından okunmasına imkân tanıdı. Sorun finansaldır. Kriz bundan kaynaklanmaktadır. Servetin eşit dağılımını sağlayacak fırsatlar bulmalıyız. AB’nin kendisi, bankaları ve sigorta şirketlerini kurtarmak için bazı araç gereçler kullandı. Müdahale eden devlet mantığı geri geldi.

Konuşulması neredeyse yasak olan EOZ konusu önümüzdeki günlerde gündem maddesi olabilir. Biz yazdan beri bu konuda çalışmaktayız. Ancak ilk önce EOZ nedir, bunu belirlemeliyiz.

EOZ çok özeldir. AB’nin Yunanistan için bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Anlaması, işlenmesi ve uygulanması çok zor bir şeydir. EOZ, belirli bir coğrafyaya, daha iyi bir devlet ve piyasa için uygulanan idari ve mali bir modeldir. EOZ sayesinde bir bölge izole edilir ve sorunları çözülür.

EOZ’larda komşulardan gelen baskılara bölgenin dayanabilmesi için özel vergi sistemi geçerlidir. Ayrıca şirketlerin ve fabrikaların kurulması için daha iyi bir kamunun izin verme mekanizması çalışmaktadır. Birçok idari izinde istisnalar uygulanır. İhalelere müdahale edilir ve ihaleler hızlandırılır.

Tüm bunlar, uluslararası yatırımcıları çekmek için teşvik edici unsurlardır. Ajandaya sadece iş hukuku ve sosyal sigortalar dâhil edilemez. Maaşlar ve emekli maaşları daha da kısıtlanmamalıdır. Tam tersine EOZ oluşturulması için istihdam fırsatı sunulması amacıyla yerel toplumdan belirli oranda kişiye kadro açılmasını şart koşuyoruz. Bu bağlamda bizim çalışmalarımız teknik açıdan tamamlanmıştır.

EOZ’la ilgili AB Parlamenteri Hountis’in sorusunu yanıtlayan AB Parasal İşlerden Sorumlu Komiseri Oli Rehn, AB’nin EOZ’lara olumlu yaklaştığını ve destekleyeceğini açıklamıştır. Şimdi sıra Yunan yönetimindedir ve EOZ’ların oluşturulacağı coğrafyaların belirlenmesi, bu bölgelerdeki dalların belirlenmesi gibi bir dizi önemli konu hakkında kararlar almalıdır. EOZ az önce bahsettiğim reform bombası değildir. Ancak bu bombanın bir parçasıdır. Serbest ticaret bölgeleri ulusal ekonomiyi ateşleyecek çıra olabilir. Sadece ayakta kalmakla yetinmeyip, daha da ileri gidebiliriz.”

 

EOZ için Avrupa ve Yunanistan arasında anlaşma sağlanmalı 

 

Kalkınma Bakanlığı Stratejik Yatırımlar Genel Sekreteri Petros Selekos’un ardından katılımcılara hitap eden Dr. Hans Beeg, yaptığı sunumda serbest ticaret bölgeleri konusunun dışında Yunanistan’ın Euro para biriminden çıkması gerektiğini söyledi.

Bundan 6 ay önce Yunanistan’ın Euro para birimi bölgesinden çıkması gerektiğini söylediğini hatırlatan Dr. Hans Beeg, “Yunanistan geçici Drahmi şeklinde para basmalı ve borçlarının da %50 oranında kırpılmasını kabul etmelidir” dedi.

6 aydan bu yana durumu düzeltecek hiçbir şeyin olmadığını, tam tersine Yunanistan krizinin Avrupa krizine dönüştüğünü dile getiren Hans Beeg, “Sonunda başka ülkelerde de kriz patlak verdi. Hükümetler değişti, başbakanlar değişti, Fransa ve Almanya lider rolü üstlendi.” diye konuştu.

Brüksel’de Yunanistan’ın, Hollanda veya başka bir Avrupa ülkesi gibi bir ülke olduğunu sandıklarını belirten Alman hukukçu sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Artık Yunanistan’ın farklı olduğunu anlamalılar. Partiler, siyasi liderler ve kimse değişiklikleri yapmaya hazır değil. Şu andaki durum tam bir felâkettit. Yunanistan’da daha başka neler mi oluyor? Grevler, genel grevler, maaş kesintileri ve Yunan halkı fakirlik sınırında yaşıyor. Gazeteler insanlık dramlarıyla dolu, bankalarda para yok, işverenler işçilerini ödemiyor.

Kriz sadece ekonominin yeniden düzenlenmesiyle aşılabilir. Yunanistan’da bir veya iki EOZ oluşturulabilir. Çin, Birleşik Arap Emirlikleri, Güney Kore ve Hindistan’da da EOZ’lar var ama Avrupa’da sadece Polonya’da EOZ var. Dünya çapındaki en başarılı EOZ’lar Çin ve Birleşik Arap Emirliklerinde bulunuyor. Ama EOZ tam olarak nedir?
– Değişik idari kurallar
– Sınırları belirlenmiş güvenli ekonomi bölgesi
– Gümrük vergisi, ithalat ve ihracat vergileri ve diğer vergilerde istisnaların uygulanması
– Şirketlere vergi konusunda cazip ortamlar, bazı durumlarda şirketler tamamen vergiden muaf tutulur
– Şirketler, yerel toplumda belirli bir oranda personel çalıştırmak zorundadır. Bazen sadece şirketin idarecilerini getirirler ve bütün personel yerel toplumdan sağlanır.

Avrupa Hukuku EOZ oluşturulmasına izin vermese de, Polonya örneğinde olduğu gibi bazı istisnalar olabilir. Yunanistan’da da EOZ oluşturulması konusunda Avrupa ve Yunanistan arasında anlaşma sağlanması gerekir. Ya da EOZ oluşturulabilmesi için Yunanistan’ın Euro bölgesinden çıkması gerekir.

EOZ oluşturulmasıyla, Yunanistan rekabetçiliğini geri kazanacaktır. Bana göre, Euro yerine geçici Drahmi para birimini kullanırsa, daha da rekabetçi olabilir. Tabiî ki de EOZ oluşturulması, tüm sorunları çözmeyecektir. Yunanistan’daki sistemin bozukluğundan ve etkisizliğinden bahsetmek istemiyorum. Daha bu sene birçok kişinin hak etmediği halde emekli maaşı aldığını öğrendik. En çok para kazanan kişiler nasıl vergi ödemeden paralarını ülke dışına çıkarabildiler? Bu ve benzeri birçok bozukluğa rastlamanız mümkün. Ancak gerekli idari reformları uygulayabilecek bir yönetim çıkar mı, bilemiyorum, bu konuda şüpheliyim. Belki de, her bakanlığı yabancı bir komiserin girmesi gerekir. Yeniden yapılanması gereken bir şey varsa, o da mali yapıdır. Tamamen yeni bir vergi sistemi getirilmesi gerekiyor. Alman vergi sistemini önermiyorum, çünkü orada da birçok sorunlar var. Onun yerine, sabit vergi oranlarıyla çalışan İsviçre vergi sistemini tavsiye ediyorum.

Yunan ekonomisi sadece para olması durumunda işleyebilir. Ama orta halli bir Yunan vatandaşı ne para harcayabiliyor, ne de vergisini ödeyebiliyor. Çünkü parası yok.Ülke dışına çıkan paraların bir şekilde geri gelmesi gerekiyor. ABD’de mali kriz ortaya çıktığında, bir zenginin yapmış olduğu bir öneri vardı: Zenginler, servetlerinin bir bölümünü bağışlamalılar. Yurtdışına çıkan paralar da geri gelebilir. Bu konuda özel önlemler alınabilir. Bu tüm Avrupa’da olsa, yani Avrupa dışına çıkan paralar geri gelse, tam isabet olur. Tüm önerilerim uygulanabilir nitelikte. Bana göre Yunanistan Euro bölgesinden çıkmalıdır. Ya kendi çıkması gerekir, ya da çıkması için ortakların üçte ikisi Yunanistan’ı istememesi gerekir. Öte yandan, ülke ekonomisiyle ilgili tablodan sorumlu olanlar da, bunun bedelini ödemeliler. Faturayı sadece halk ödememelidir. Önerilerim tartışmalı görünebilir. Fakat uç durumlar, uç önlemler gerektirir. Şu andaki mevcut durum da budur.

 

Türkiye’de 20’den fazla serbest ticaret bölgesi var

 

Panelde söz alan T.C Gümülcine Başkonsolosu Mustafa Sarnıç konuşmasına Trakya Ekonomi Forumu Başkanı Katerina Karayanni’ye kendisini Forum’un düzenlediği etkinliklere üçüncü kez davet ettiği için teşekkür ederek başladı.

Türkiye’de serbest ticaret bölgelerinin 1980’li yıllardan beri bulunduğunu hatırlatan Sarnıç, “Serbest ticaret bölgeleri ilk başta Mersin ve Antalya’da başlamış daha sonra ülkemizin başka bölgelerine de yayılmıştır.” dedi.

Türkiye’de 20’den fazla serbest ticaret bölgesinin bulunduğunu ve bu uygulamaların başarılı sonuçlar verdiğini kaydeden Türk Başkonsolos sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Türkiye’deki serbest ticaret bölgelerinin en büyükleri arasında yer alanlardan bir tanesi, buraya yakın olan Çorlu’daki Serbest Avrupa Ekonomi Bölgesi’dir.

Serbest ticaret bölgelerinin amacı ihracata dayalı üretimi teşvik etmek ve yabancı teknolojiyi ülkeye çekmektir. Türkiye’deki uygulamalar başarılı sonuçlar vermiştir. Türkiye’de bu konuda çok az tartışma vardır. Yunanistan’la ilgili pek bir şey diyemem ama amaç burada, Trakya bölgesinde rekabeti arttırmak olmalıdır.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun son verilerine göre Türkiye ile Yunanistan arasındaki ihracat hacmi 2,5 milyar Euro’dur. Yunanistan’ın Türkiye’ye ihracatı, ithalatından daha fazladır. Sadece Trakya bölgesinden 13,5 milyon Euro’luk hayvan ihracatı yapılmıştır. İyi planlamalar yapılırsa, iki ülke arasında işbirliği imkânları doğabilir.”

Sarnıç konuşmasında ayrıca, serbest ticaret bölgelerinin nasıl olduğunu yakından görmek isteyenleri Çorlu’ya bir gezi düzenleyerek oradaki Serbest Avrupa Ekonomi Bölgesi’ne götürebileceğini belirtti.

Panelin sonunda gerçekleştirilen soru cevap bölümünde katılımcılardan gelen soruları yanıtlayan Kalkınma Bakanlığı Stratejik Yatırımlar Genel Sekreteri Petros Selekos önemli açıklamalarda bulundu.

EOZ’un süresiyle ilgili sorulan bir soruya Selekos, “Tecrübelerim minimum 15 yıl süreceğini göstermektedir. Ancak öncelikle Doğu Makedonya Trakya Eyalet Başkanı Aris Yannakidis, 2012 yılının Mart ayına kadar ilgili projeyi hazırlamalıdır. Bu yerel kurumlarla görüşmek ve fikirlerini almak için yeterli bir süredir. Zaten bu vadeler artık öyle çok uzun olmayacaktır ve ben en çok 10 ay içerisinde EOZ’larla ilgili tüm çalışmalarımızı tamamlamış olacağımıza inanıyorum.” cevabını verdi.

Bakanlığın sanayi, ticaret ve esnaf odalarını daha önce neden EOZ konusunda bilgilendirmediği yönündeki soruyu cevaplayan Selekos, “2011 yılına kadar EOZ’ların konuşulmasının anlamı yoktu. Bu konu ilk kez Almanlarla Berlin’de Haziran ayında yapılan görüşmede dile getirildi. EOZ oluşturulması ihtimali ilk başlarda çok düşüktü. Krizin derinleşmesi, EOZ’ların gündem maddesi haline gelmesine neden oldu. Ve sonbaharda bu konuda planlamalar başladı. Yani bilgilendirmede herhangi bir gecikme yok. EOZ, şu anda oluşturulmakta olan bir şeydir ve tabiî ki yerel toplumlardan da alacağı şeyler vardır.” şeklinde konuştu.

Doğu Makedonya Trakya bölgesindeki ticaret oda başkanlarının yoğun ilgi gösterdiği panele Rodop PASOK milletvekili Ahmet Hacıosman, Eyalet Başkan Yardımcısı İrfan Uzun ve Eşitliğe İlk Adım Listesi Başkanı Sibel Mustafaoğlu da katıldılar.

Azınlıkça Online®

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz