Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın durumu ve halen yaşamakta olduğu problemleri ve son dönemde sık sık uluslararası kamuoyunun gündemine gelmiş ve aşağıda isimleri kayıtlı raporlarda ayrıntılı bir biçimde incelenmiştir. Bu raporlar, Batı Trakya Türk Azınlığının problemlerini tüm boyutlarıyla yansıtmamalarına ve bazı eksik değerlendirmeler içermelerine rağmen problemlerimizin uluslararası örgütlerin ve kamuoyunun gündemine taşınması bakımından olumlu bir gelişme olduğunu belitmiş ve sözkonusu değerlendirmeleri bir basın bülteniyle Batı Trakya Türk azınlık basınına duyurmuştur. Birlik gazetesi olarak bu duyuruyu aynen aşağıdaki gibi okuyucularımıza yayımlıyoruz. 20 Mayıs 2009 AÇIKLAMA Batı Trakya Türk Azınlığı’nın durumu ve halen yaşamakta olduğu problemler son dönemde sık sık uluslararası kamuoyunun gündemine gelmiş ve aşağıda isimleri kayıtlı raporlarda ayrıntılı bir biçimde incelenmiştir. Bu raporlar, Batı Trakya Türk Azınlığının problemlerini tüm boyutlarıyla yansıtmamalarına ve bazı eksik değerlendirmeler içermelerine rağmen problemlerimizin uluslararası örgütlerin ve kamuoyunun gündemine taşınması bakımından olumlu bir gelişmedir. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri şomas Hammarberg’in Yunanistan’daki azınlıkların durumu ile ilgili olarak hazırladığı Şubat 2009 tarihli Rapor, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Şubat 2009’da yayımladığı „Yunanistan İnsan Hakları 2008 Raporu”, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Bağımsız Uzmanı Gay McDougall’ın Yunanistan’daki azınlıkların durumuyla ilgili olarak hazırladığı Mart 2009 tarihli Rapor, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Üyesi Michel Hunault’un Nisan 2009’da yayımladığı „Türkiye’deki Gayri Müslim Azınlıklar ile Trakya’daki Müslüman Azınlığın Din Özgürlüğü ve Diğer İnsan Hakları” başlıklı Taslak Rapor, Devlet ve hükümet yetkililerimizi, ülkemiz Yunanistan’ı uluslararası alanda karşı karşıya kaldığı bu zor durumdan kurtarmak ve halen Azınlığa uygulanmakta olan hak ihlallerini önlemek için aşağıdaki adımları atmaya çağırıyoruz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin İskeçe Türk Birliği, Rodop İli Türk Kadınları Kültür Derneği ve Evros Azınlık Gençleri Derneği davalarında ülkemizi mahkum eden kararları biran önce uygulanmalı ve anılan Dernekler ile Azınlığın kapatılmış diğer tarihi Derneklerinin yeniden faliyete geçmesi sağlanmalıdır. Azınlığın çeşitli uluslararası anlaşmalar ve insan hakları belgeleriyle garanti altına alınmış bulunan „din ve vicdan hürriyetinin” önündeki engeller kaldırılmalıdır. Bu çerçevede, Azınlığın kendi seçmiş olduğu Müftülerinin göreve başlaması sağlanmalı, Devletimiz tarafından camilerimize/okullarımıza din dersi öğretmeni/imam („ierodidaskali”) atanmasını öngören 3536/2007 sayılı kanunun uygulanması durdurulmalı ve ibadet yerlerimize yönelik kısıtlamalar (cami minarelerinin yüksekliğine getirilen keyfi uygulama gibi) kaldırılmalıdır. Atalarımızın bize miras bırakmış olduğu vakıf mallarının idaresi 1967 yılından beri yönetimin tayin etmiş olduğu kişilerin elinde bulunmaktadır. Biran önce vakıflarımızın yönetimi Azınlığın seçeceği kişilerin eline bırakılmalıdır. Parlamento’nun Azınlığa danışmadan çıkarmış olduğu 3647/2008 sayılı yeni Vakıflar Kanunu Azınlığın istekleri doğrultusunda değiştirilmeli ve uygulanabilir hale getirilmelidir. Cunta yönetiminden bu yana sürdürülen haksız uygulamalar sonucu kaybedilen vakıf malları geri verilmeli veya bunların zararı Azınlığa ödenmelidir. Bunun yanında, azınlık mensuplarının elinde bulunan gayri menkulleri kullanmasını kısıtlayan engeller (dağlık bölge köylerindeki tapu sorunu gibi) çözümlenmelidir. 1955-1998 yılları arasında uygulanan 3370/1955 sayılı Yunanistan Vatandaşlık Kanunun 19. Maddesi nedeniyle vatandaşlıktan çıkarılmış bulunan yaklaşık 60.000 Azınlık insanımızın ve ailelerinin mağduriyeti giderilmeli, bunların vatandaşlıkları yurt dışında bulunanları da kapsayacak bir şekilde geriye dönüşlü olarak iade edilmelidir. Eğitim alanında karşı karşıya bulunduğumuz sorunların acil ve etkili bir şekilde çözümlenmesi sağlanmalıdır. Azınlık çocuklarının yararlanabileceği Türkçe ve Yunanca eğitim veren „azınlık anaokulları” açılmalıdır. Azınlık ilkokullarında görev yapan Selanik Özel Pedagoji Akademisi (SÖPA) mezunu öğretmenlerin Türkçe seviyelerinin yükseltilmesi ve Türkçe müfredatın geliştirilmesi konusundaki talepleri karşılanmalıdır. Azınlığın Rodop ve İskeçe illerinde yeni Azınlık ortaokulları/liseleri açma talebi yerine getirilmelidir. Azınlığın ülkemizin siyasi hayatına özgür bir şekilde katılımını engelleyen ve siyasi temsilini kısıtlayan uygulamalar kaldırılmalıdır. Siyasi partiler yanında bağımsız adaylara da uygulanan %3’lük seçim barajı kaldırılmalı ve Rodop ile İskeçe illerinde ikinci dereceli yerel seçimlerde uygulanan „Genişletilmiş Seçim Bölgesi” (İllerin Birleştirilmesi) uygulaması iptal edilmelidir. 2008 yılında çıkarılan 3647/2008 sayılı yeni Vakıflar Kanununun Azınlığa devlet hizmetinde %0,5’lik kontenjan ayrılmasını öngeren hükümleri Azınlığın yaşadığı Batı Trakya Bölgesine öncelik verecek şekilde uygulanmalıdır. Rodos ve İstanköy’deki soydaşlarımızın Azınlık statüsü tanınmalı ve hakları verilmelidir. Bunların yanında, yukarıda bahsedilen raporlarda eksik veya yanlış bir şekilde aktarılan iki konu hakkında Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu’nun görüşünün kamuoyuna aktarılmasının uygun olacağı düşünülmektedir. Raporlarda, Müftülerin seçimle işbaşına getirilmelerinin önündeki engelin yetkileri arasında bulunan şer’i hükümler olduğu ve hali hazırda „tayinli” Müftüler tarafından kullanılan bu yetkilerin adaletsiz ve hukuka aykırı sonuçlar verdiği dile getirilmektedir. Ancak, şer’i hukuk uygulamasının (dini usulle evlenen çiftlerin boşanma davaları dışında) Azınlık mensupları açısından isteğe bağlı bir hukuk sistemi olduğu unutulmamalıdır. Ayrıca, halen geçerli mevzuat uyarınca Müftülerin vermiş olduğu şer’i kararların tümünün anayasaya uygun olup olmadığının ve yetki aşımı bulunup bulunmadığının ülkemiz mahkemelerinin onayına tabi olduğu unutulmamalıdır. Azınlığın öncelikli talebi, ülkemiz Yunanistan’ın imzasının bulunduğu çeşitli uluslararası anlaşma hükümlerinin uygulanarak Müftülerin seçimle iş başına gelmelerine izin verilmesidir. Raporların bazılarında, Azınlık içindeki bazı grupların kendilerini „baskı ve tehdit altında hissettikleri” kaydedilmektedir. Batı Trakya Türk Azınlığı, statüsü ve hakları başta Lozan Antlaşması olmak üzere çeşitli uluslararası anlaşmalarla belirlenmiş tek bir Azınlıktır. Azınlık içindeki bazı çıkar gruplarının kendi menfaatleri doğrultusunda Azınlık karşıtı bir tutum izlemeleri ve bu doğrultuda verdikleri beyanatlar gerçeği yansıtmamaktadır. Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu’nun kapısı, haklarını aramak isteyen her azınlık ferdine açıktır. Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu’nun bu açıklamayı yapmaktaki amacı, ülkemiz Yunanistan’ı Azınlığın her türlü sorununu Azınlık kurum ve kuruluşlarıyla diyaloga girerek çözüme kavuşturmak için işbirliğine davet etmektir. Bizler, ülkesini seven ve ülkesine sadık vatandaşlar olarak diyalog ve işbirliğinin her zaman mümkün olduğuna inanıyoruz. Son olarak, tüm basın ve yayın organlarını işbu açıklamada yer alan sorunlarımızı kamuoyuna adil, tarafsız ve olumlu bir şekilde aktarmaya ve yapıcı diyalog çağrımıza destek olmaya davet ediyoruz. BATI TRAKYA TÜRK AZINLIĞI DANIŞMA KURULU