Gümülcine S. Müftüsü İbrahim Şerif ve BAKEŞ Genel Müdürü Pervin Hayrullah, 28 Ekim 2011 Cuma günü Viyana’da gerçekleşen “Kamu Söyleminde Müslümanlara Karşı Hoşgörüsüzlük ve Ayrımcılıkla Yüzleşme” konulu AGİT toplantısına katıldı.
Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği kurucu üyelerinden Gümülcine Seçilmiş Müftüsü Sayın İbrahim Şerif ve dernek üyesi BAKEŞ Genel Müdürü Pervin Hayrullah toplantıda Batı Trakya Türk Azınlığını temsil ettiler. Üç oturum olarak gerçekleşen toplantıda söz temsilcilerimiz dini konularda azınlığın yaşadığı sıkıntıları dile getirdiler.
Toplantının ilk oturumunda söz alan Gümülcine Seçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif, İslam dininin barış, huzur ve hoşgörü dini olduğunu, Hz. Muhammed’in, Mevlana’nın ve Yunus Emre’nin deyişleriyle bunu çok güzel izah ettiklerini ifade etti. Bugün, dünyada barış ve huzurun sağlanması için İslam’ın iyi anlaşılması gerektiğini ve İslamofobiden kurtulmak için devletlerin ve medyanın olumlu adımlar atması gerektiğini belirtti. Bulgaristan ve Moldova’daki duruma da değinen Şerif, Yunanistan’da bazı medya temsilcilerinin “sözde-müftü” terimini kullanarak azınlığın seçilmiş müftülerini, dolayısıyla azınlığı incittiğini belirtti. Müftülük sorununun tarihi sürecine değinen Şerif, ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Seçilmiş Müftüler konusunda Yunanistan’ı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9. maddesini ihlal ettiği konusunda mahkum ettiğini belirtti. İslam Konferansı Örgütü’nün Yunanistan’a Müftülük konusunda defalarca uyarıda bulunduğunu ifade eden Şerif, konuşmasının sonunda Devletlerin İslam’ı iyi tanımasını ve anlamasını, Müslümanların ihtiyaçlarına cevap vermelerini ve Müslümanlara karşı hoşgörüyü teşvik etmelerini, ayrıca medyanın Müslümanları potansiyel suçlu olarak göstermesine son verilmesini tavsiye etti.
İkinci oturumda söz alan Pervin Harullah kültürel farklılığın Avrupa’da uyum ve güvenliğe karşı bir tehdit olarak algılanıp algılanmadığını sordu. Hayrullah, Avrupa’da bir yandan demokrasi ve uygarlıktan bahsedilirken bir yandan minare yasakları konduğunu, giyim kuşamın sorun edildiğini ve bunun bir çelişki olduğunu ifade etti. Ayrıca, Yunanistan örneğine değinen Hayrullah, Yunanistan’da azınlıkların tanınma sorunu olduğunu, Atina’nın camisi olmayan bir başkent olduğunu, Müslüman Türklere karşı nefret dayanıklı suçların giderek arttığını, Yahova Şahitleri ve Makedon azınlıklara yapılan kabul edilemez uygulamaları dile getirerek bunların bir ikilem sonucu mu yoksa İslamofobi gibi başka bir nedene mi dayandığını sordu ve bu sorunların çözümü için psikolojik bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunu bildirdi.
Daha sonra söz alan Yunan Delegasyonu temsilcisi klasik yanıtını verdi.
Toplantının üçüncü oturumunda tekrar söz alan Pervin Hayrullah, İslam Konferansı Örgütünün tavsiyelerine ve Yunanistan’ın taraf olduğu sözleşmelere atıfta bulunarak, Yunanistan’ın azınlığın dini özerkliğine ve ifade özgürlüğüne saygı duymasını, seçilmiş müftülerin tanınması için gerekli adımları atmasını, tayinli müftü ve imam uygulamalarını biran önce sonlandırmasını, azınlığın fikri sorulmadan çıkartılan yasaların revize edilmesini ve Müslüman-Türk azınlığa karşı nefret söylemleri ve suçların önlenmesi için gerekli tedbirleri almasını tavsiye etti.
Temsilcilerimiz aynı akşam Avusturya Büyükelçiliği’nde düzenlenen 29 Ekim Resepsiyonuna katıldı.