Ana Sayfa Batı Trakya Haber “Yunan Rejimi Bir Batağın İçinde Çırpındıkça Batmaya Devam Etmektedir”

“Yunan Rejimi Bir Batağın İçinde Çırpındıkça Batmaya Devam Etmektedir”

6
1

Merkezi İstanbul’da bulunan Batı Trakya Özerk Müzakere Meclisi yaptığı toplatıda aldığı kararla bir deklarasyon yayımlamıştır. Toplantıyı yalçın Koçak yönetti. Toplantıya konuşmacı olarak Rumeli Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi’nden Hasan Özkan, Batı Trakya Özerk Müzakere Meclisi Başkanı Feruh Özkan, BTTDD eski Başkanlarından Taner Mustafaoğlu, Anayasa Profösörü Ferman Demirkol, Ömer Özkaya, Recep Varol ve Koray Büyükasar katıldı.

“Yunan rejimi bir batağın içinde çırpındıkça batmaya devam etmektedir.”

“Yunan rejimi saçmalıklarına devam etmektedir. Akıl almaz uygulamalarına bir yenisini daha eklemiştir.

Covid-19 virüsü dünyada hız kesmeden devam ederken, Özerk Batı Trakya da Sivil toplum kuruluşlarımızdan (din görevlileri derneği) başkanlığını yapan sayın Sadık Sadık, ihtiyacı olan mağdurlara verilmek üzere yardım kampanyası düzenlemiştir.

Söz konusu  kampanya düzenlemesinden dolayı Gümülcine Sulh Ceza Mahkemesi Hakimi tarafından soruşturma başlatılmış olması camiamızda infial yaratmıştır. Yunan rejimi her gün yeni bir uygulama yeni bir yaptırım projeleriyle karşımıza çıkmaktadır.

İstanbul’da bulunan Rum Cemaati Başpapazlığı da bu konuda bir yardım bağışında bulunmuştur. Bizde de Savcılarının Başpapazlık hakkında soruşturma mı açmaları gerekir?

Bu durum Rejimin sıkıntıda olduğunu göstergesidir. Halkımıza sabırlı olmalarını, uluslararası hukuktan doğan haklarımızı devreye almak için bu gün Özerk Müzakere Meclisi yaptığı toplatıda aldığı kararla bir deklarasyon yayımlamıştır.

Her türlü hakkımızı savunacak güçteyiz.

Anavatanı mız yanımızda desteği tamdır.

Yunan rejimi bir batağın içinde çırpındıkça batmaya devam etmektedir.

Sağduyulu olmaya gayret ederek hareket etmekte fayda vardır.”

Yayınlanan Deklarasyon aynen aşağıdaki gibidir:

“Allah nasip eder, ömrüm vefa ederse Musul, Kerkük ve Adaları geri alacağım. Selanik dahil Batı Trakya’yı Türk Hudutları içine katacağım.” Mustafa Kemal Atatürk / 1933

Batı Trakya’nın durumu Misak-ı Milli’nin 3. Maddesi’nde şöyle geçer: “Türkiye ile yapılacak barışa değin ertelenen Batı Trakya’nın hukuksal durumunun belirlenmesi de, halkının özgürce açıklayacağı oya göre olmalıdır.”  Lozan Antlaşması sonrası Batı Trakya’nın durumu, dönemin şartlarından ötürü istenildiği gibi bir halkoylaması ile değiştirilememiştir.

Avrupa Birliği üyesi Yunanistan’daki Müslüman Türkler’in hukuki statüsü, Yunanistan’ın taraf olduğu ikili ve çok taraflı antlaşmalar ile Avrupa Birliği müktesebatı olarak ele alınıp incelendiğinde, Batı Trakya Türkleri’nin aslında “İdari, Hukuki ve Eğitim” olarak 3 temel başlıkta özerkliğe sahip olduğu görülmektedir.

Yunanistan, Müslüman Türkler’in azınlık hakları ile ilgili olarak aşağıdaki antlaşmalarla yükümlülük altına girmiş bulunmaktadır. Bu temel antlaşmalar şunlardır:

1)     1830 Londra Protokolü

2)     2 Temmuz 1881 İstanbul Antlaşması

3)     14 Kasım 1913 Atina Barış Antlaşması

4)     10 Ağustos 1920 Yunanistan’daki Azınlıkların Korunmasına Dair Sevr

5)     1923 Lozan Barış Antlaşması

Örneğin Venizelos, Lozan’da Türkiye ile görüşme ve antlaşma imkanı yaratabilmek için, Batı Trakya’yı Türkiye’ye vermemek için diğer güçleri de etkilemek adına konferansta şunları söylemiştir: “Müslüman cemaatlerin hiyerarşik örgütlenmesi –otonomdur- özerktir. Müftü cemaatlerin kendileri tarafından atanır.”

Bu konuşmadan çok daha öncesinde, 1919 yılında imzalanan Neuilly Antlaşması’nın 48. Maddesine (Section III, Thrace, Article 48) göre: Batı Trakya bölgesi Bulgaristan’dan alınmış ve devletsiz (non-state) bölge olarak ilan edilmiş, 14 Mayıs 1919 tarihinde Fransız işgali ve Yunan tehditleri altında para diplomasisi kullanılarak alelacele bir plebisit yapılmıştır. Bu plebisit de uluslararası hukuka göre geçersizdir. Halkı temsil ettiği iddia edilen kişiler kullanılarak bir plebisit yapılmıştır, halkın seçtiği kişiler kesinlikle değildir.

Bu arada Yunanistan, Batı Trakya’yı alabilmek adına işgal etmeden önce diplomasi faaliyetlerine devam etmiştir. Yunanistan Başbakanı Eleftherios Venizelos, 4-17 Haziran 1919 tarihlerinde Paris’te gerçekleştirilen Konferansta, Batı Trakya’nın Yunanistan’a verilmesini sağlamak için aynen şunları ifade etmiştir:

“… Nitekim, çok sayıda Müslüman nüfusun yaşadığı Girit’te Müslüman Cemaati ile ilgili yasa yürürlüktedir. Bu yasa yıllardan beri Girit Müslümanlarını tatmin etmektedir. Bu yasa sayesinde bütün Müslüman Kurumları ÖZERK olup, sadece bunları kötüye kullanmama bakımından Yunan Devleti tarafından basit bir denetime tabi tutulmaktadır. Bu Müslümanlar, kendileri serbest seçimle kurumlarının yönetim ve oluşumlarıyla ilgilenmektedirler. Müslümanların bütün kişilik haklarıyla ilgili olarak ve vakıflar konusunda KADI söz sahibidir.”

Bu sözlerin ve diplomasi faaliyetlerinin ardından, Yunan Sevr’i öncesinde 14 Mayıs 1920 tarihinde Yunanistan tarafından Batı Trakya’nın resmen işgaline izin verilmiştir. 10 Ağustos 1920 yılında Yunan işgali altında Batı Trakya Yunanistan’ın imzaladığı Sevr ile Yunanistan’a bırakılmıştır.

Yunanistan’ın Müslüman Türk Azınlığın özerklik haklarına riayet edeceği Sevr Antlaşması’yla koruma altına alınmıştı. Fakat Yunanistan anlaşmayla koruma altına alınan özerklik haklarını kendi iç hukukunda bir sürü düzenleme yaparak gasp etmiştir. Dolayısı ile imzaladığı uluslararası anlaşmayı hiçe saymış, Batı Trakya topraklarını kendisine katmak dışında diğer maddeleri usulen reddetmiştir.

Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi’nin 27. Maddesi’ne dayanarak şunu belirtmek gerekir ki, Yunanistan’ın kendi iç hukukunda yaptığı düzenlemelerle Batı Trakya Türkleri’nin ÖZERKLİK haklarını gasp etme HAKKI YOKTUR.

Yani uluslararası hukuk,  Batı Trakya Türkleri’ne, Yunanistan’ın haklarını çiğnemesinden ötürü Sevr Anlaşması’nın maddelerini geçersiz sayma hakkı vermektedir. Türkiye nasıl Sevr Antlaşması’nı yırtıp attıysa, Batı Trakya Türkleri de yırtıp atmak zorundadır. Dolayısı ile Batı Trakya yeniden Neuilly Anlaşması ile DEVLETSİZ (non-state) bölge konumuna geri dönmektedir.

DEVLETSİZ bölge konumuna geri döndürdüğü Batı Trakya’da Yunanistan uluslararası hukuka göre İŞGALCİ konumuna düşmektedir. Uluslararası hukuk, Batı Trakya Türkleri’ne o bölge için  bir hükümet kurma hakkı tanımaktadır.

Yunanistan’dan, Batı Trakya Türkleri’nin ÖZERKLİK haklarının TAM ve EKSİKSİZ şekilde geri alınmasını destekliyoruz.”

 

Not: Yukarıdaki bahsekonu haberin içeriği ve yazılanlar BİRLİK Gazetesi’ni hukuki açıdan bağlamamaktadır ve sorumluluk yazıyı basına gönderen kurum veya kuruluş, kişilere  aittir.

1 Yorum

  1. Bati Trakya Türklerinin haklarini Avrupa Parlementosunda dile getirilerek, Yunanistan’in keyfi ve adaletsiz uygulamalari dillendirilmelidir. Yunanistan her cikan Türk-Yunan tartismasinda Bati Trakya Türk azinligin oldugu yerlerde gövde gösterisi yapiyor ve bu yaptiklari belgelenerek Avrupa kamuoyunda elestirilmelidir.

Ali için bir yanıt yazın İptal

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz