HA LEFKO, HA BEYAZ KORKMAYIN

Değerli okurlarım, bu hafta nereden başlasam, nerede bitirsem ama kime kimlere seslensen ben de şaşırmış vaziyetteyim. Olur ama bukadarı da olmaz derler ya işte bizde de o oldu. Yanlış anlamayın korkulan olmadı, çünkü korkulan yıllan önce bekleniyordu ve sadece geldi çattı. Yıllardan beri nereye gittiğimiz belliydi ve olacağı da buydu. Hiç kimse gocunmasın, azınlık insanı kendi ekti, kendi biçiyor ve bu böyle devam ederse biçmeye de devam edecek. Batı Trakya Türk Azınlığı içerisinde herkes birbirini yimekten başka bir halt etmiyor. Herkes sabahleyin kalktığında, nasıl olur da bu gün Yunanlı çorbacıya kıyak çekerim düşüncesi içerisinde uyanıyor. Bunu neden düşünüyor? Çünkü artık bir ev yapmakla, bir işyeri açmakla, bir araba traktör ehliyeti almakla kendisin sorunlarının hal olduğunu düşünüyor. Malesef herkes kendi çorabını örmek için yalan dolanla günü, ayı, yılı kotarmaya çalışıyor. Şimdi bazılarınız şöyle diyor olabilirsiniz, „tabii ki kendimi düşünecem, seni mi dişünecem” der gibi olduğunuzu hissediyorum. Ben de diyorum ki, tabii önce kendini düşüneceksin ancak bunu azınlığın ve kendinin değerlerini satarak değil, koruyarak ve hakkını arayarak yapacaksın. Şimdilerde bizler ne yaptığımızın farkında olmayabilirz, ancak ileriye yönelik bizim buradaki konumumuz ve durumumuz hiç te hoş olmayabilir. Unutmayın, her gün Yunan devletinin çeşitli sinsice uygulamalarıyla karşılaşıyoruz. Bizim önce kimliğimizi sonra da dinimizi yok etmeye çalışan bir sistemin içindeyiz. Bunu kimse görmemezlikten gelemez. Bu tarihi bir sorumluluktur, herkes bunun farkına varmalı ve sadece kendimizi düşünmeyelim, çocuklarımızın hatta torunlarımızın bu topraklarda geleceğini düşünmek mecburiyetindeyiz. Değerli okurlarım, sevgili soydaşlarım, her şehirde ve özellikle köylerimizde bizim tabirimizle dediğimiz gibi köyün ileri gelenleri vardır. Bunlar geçmişte de vardı, şimdi de var, gelecekte de var olmaya devam edecekler. Bu kişilere dikkat ederseniz köyün içinde kendilerine ait büyük işyerleri var. Tabii ki olacaktır, çünkü insanlar çalışıyorlar ve emeklerinin karşılığını alıyorlar bunda da gözümüz yok. Ancak bunların içinden bazıları Yunan devletinin gözyummasıyla, özellikle partilerin iktidarlarda olduğu dönemlerde mal varlıklarına varlık katıyorlar. Nereden buldun diye soran yok. Adamın işi gücü her zaman dört ayak üzerine düşmek. Dolayısıyla da bazı köylerde bulunan bu tür insanlar siyasi partilerin söylediklerine harfiyen uyuyorlar ve uymakta mecburiyetindedirler. Çünkü yakayı ele vermiş bir defa başka çaresi yok. O da bunun bilincinde ancak aşağı tükürse sakal, yukarıya bıyık misali olayı idare etmeye çalışıyorlar. Bunu yaparken de sen Danışma Kurulunda karar almışsın, azınlık insanının anası ağlıyor bu onları hiç düşünmez. Onun tek düşüncesi seçimlerde kapı kapı gezerek insanları, komşularını yalan yanlış kandırmacılarla korkutmak ve bunu yaparak ta partisine oy çıkarmak. Onun dini de fikri de odur. Bu insanları dikkate almayın, onların söylediklerine inanmayın, köyde damı ev izni çıkarmadan eve çevirmişin korkma, bu izini sana veren onlar, en azından senin kadar da onlar sorumlu ama seni suçlu gösteriyorlar ve korkutuyorlar. Yazılacak hatta canlı programlarda konuşulacak o kadar gerçekler var ama malesef bir radyomuz yok. Son olarak şunu söyleyeyim, ha beyaz partiye attık ama beyaz niyetine attık bravo ve helal olsun bunu düşünen ve başaranlara. Tüm engellemelere rağmen azınlık insanını kutluyorum. İlerisi daha iyi olcak korkmayın soydaşlarım korkmayın.