Mevlana’nın vefatının 738. yıl dönümü dolayısıyla Gelibolu Mevlevihanesi’nde düzenlenen Şeb-i Arus törenlerine T.C. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın yanısıra Makedonya (FYROM), Bulgaristan, Karadağ ve Batı Trakya’dan heyetler katıldı.
Batı Trakya’dan, başta T.C. Gümülcine Başkonsolosu Mustafa Sarnıç olmak üzere, Muavin Konsolos Adnan Öztürk, Gümülcine Seçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif, PASOK İskeçe Milletvekili Çetin Mandacı, Dostluk, Eşitlik, Barış (DEB) Partisi Genel Başkanı Mustafa Ali Çavuş, Gümülcine Belediyesi Eşitliğe İlk Adım Listesi Başkanı Sibel Mustafaoğlu, Gümülcine Türk Gençler Birliği (GTGB) Başkanı Gümülcine Belediyesi Meslis Üyesi Koray Hasan ve İskeçe’den Çınar Derneği Başkanı Cengiz Ömer, dernek yöneticileri, Oda temsilcileri ve Mustafçova Belediye temsilcisi de katıldı.
Milletvekili Mandacı etkinlikte bir de konuşma yaptı. Mandacı, Hazreti Mevlana’nın manevi huzurunda olmaktan, O’nu anlamak yaşamak ve yaşatmaktan büyük bir mutluluk duyduğunu dile getirdi.
Bakan Bozdağ, oturduğu protokol sırasından kalkarak Başkonsolos Sarnıç ve Batı Trakya heyetinin yanına gelerek selamlaştı ve hoşgeldiniz dedi.
ÇANAKKALE’DE MEVLANA SEMPOZYUMU
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) İlahiyat Fakültesi tarafından düzenlenen ”Düşünce ve Sanatta Mevlana” konulu uluslararası sempozyum, ÇOMÜ Terzioğlu Kampusü Troia Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Sempozyumun açılışında bir konuşma yapan Çanakkale Vali YardımcısıCemal Yıldızer, Mevlana’nın dünyayla paylaşabilecek en büyük değerlerden birisi olduğunu belirterek, “Mevlana’nın eserleri, Mesnevisi başta olmak üzere insanlık ansiklopedisidir.
Biz, bu değerleri insanlıkla paylaşabildiğimiz ölçüde, önemli bir toplum olma yolunda mesafe kaydedebileceğiz. 2007 yılı UNESCO tarafından ‘Mevlana’ yılı ilan edildi. Bizler bu yılda Mevlana ile ilgili yeni şeyler söyleyebilmeliyiz. Çünkü Mevlana, hep yeni bir şey söyleyebilmenin sancısını çekmiş ve hiç kendisini tekrar etmemiştir” dedi.
Etkinlikler çerçevesinde kompozisyon ve resim dallarında dereceye giren yarışmacı öğrencilere Cumhuriyet altını hediye edildi. Başkonsolos Mustafa Sarnıç Kompozisyon alanında birinci gelen yarışmacıya ödülünü takdim etti.
“MEVLANA’YI VE BÜYÜK MİRASINI SAYGIYLA ANIYORUZ”
Mevlana’nın vefatının 738. yıl dönümü dolayısıyla Gelibolu Mevlevihanesi’nde düzenlenen Şeb-i Arus programında konuşan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, şehitlerin medfun bulunduğu Gelibolu’da, Şeb-i Arus münasebetiyle Hazreti Mevlana’nın manevi huzurunda olmak, uzaktan yakından bu davete icabet ederek bir araya gelmiş bulunan Mevlana’yı sevenlerin, Mevlana dostlarının arasında bulunmaktan, bu güzel ortamı paylaşmaktan büyük onur duyduğunu söyledi.
“Bu gece Çanakkale’de, Gelibolu’da da sekiz asırdan beri görkemli nazarı bu topraklar üzerinde olan, ışığı Anadolu’yu, Rumeli’yi ve dünyayı aydınlatan Mevlana’yı ve büyük mirasını saygıyla anıyoruz” diyen Bozdağ, şöyle konuştu:
“Bu müstesna gecede, gönlüyle burada olan bütün milletimizi, bütün misafirlerimizi aşkla ve muhabbetle selamlıyoruz. Hazreti Mevlana, bir ayağı Konya’da, diğer ayağı yetmiş iki milleti dolaşan evrensel bir şahsiyettir. Bugünün siyasetçileri, yöneticileri olarak, bizlere düşen görev, Mevlana’nın evrensel mesajlarına kulak vermek, onları, mesajları yaşamaktır.
Hz. Mevlana’nın yolu, Allah’ın yoludur. Hz. Mevlana’nın yolu Allah’ın habibi Hz. Muhammed’in yoludur. Hz. Mevlana’nın yolu, Kelamullah olan Kur’an-ı Kerim’in yoludur. Zira Hazreti Mevlana, (Canım bedenimde oldukça Kur’an’ın kuluyum; Seçilmiş Muhammed’in yolunun toprağıyım. Birisi, sözlerimden, bundan başka bir söz naklederse, O nakledenden de bezmişim ben, bu sözden de bezmişim) rubaisiyle Kur’an-ı Kerim’e ve Hazreti Peygamber’e bağlılığını apaçık ilan ediyor. Öyleyse ışığın kaynağı, membaı o ulvi kitaptır. O yolun kılavuzu kainatın efendisi, Efendimizdir. Divan-ı Kebir, Mesnevi ve Fihi Mafih gibi Mevlana’nın eserleri, İslamiyet’in özünün bir büyük bilgenin kalemiyle, diliyle bütün dünyaya ilettiği mesajlardan oluşur.”
“ALLAH’A ŞÜKÜRLER OLSUN Kİ HZ. MEVLANA’NIN YOLU, BUGÜN BİZİM DE YOLUMUZDUR”
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, “Hazreti Mevlana’yı ve onun gibi ulu zatları doğru anlamazsak, onların işaret ettikleri yere değil, işaret parmaklarına bakmış oluruz” dedi.
Alimlerin, ariflerin, bilginlerin izini sürmenin hiç kuşkusuz ebedi hakikatin peşinden gitmek, ebedi hakikatin izini sürmek olduğunu dile getiren Bozdağ, şöyle devam etti:
“Medeniyetimizin kabulüne göre, alimler, peygamberlerin varisleridir, alimin mürekkebi şehidin kanı kadar azizdir. Onlar, kendilerine tabi olanları doğru menzile götüren, doğru yolun kılavuzlarıdır. Allah’a şükürler olsun ki Hz. Mevlana’nın yolu, bugün, Çanakkalelilerin, Geliboluluların yolu olduğu gibi bizim de yolumuzdur ve o aydınlık istikamet, bizim de istikametimizdir. İşte bu aziz memleketin, bu güzel ülkenin ruh kökü bu mana, bu irfan ve bu ilim ile mayalanmıştır. Sema da, semah da bize yüzyıllardır o birlik denizini anlatmışlardır.”
“Maddeciliğin ruhları rehin aldığı çağımızın insanı, Mevlana’nın insan kalbinden çıkardığı irfana bugün her zamankinden daha çok muhtaçtır” ifadesini kullanan Bozdağ, şunları aktardı:
“Moğol istilasının dünyayı kasıp kavurduğu, kaosun, zulmün ümitleri kırdığı, kapıların kapandığı bir zamanda (bizim dergahımız ümitsizlik dergahı değildir) diyerek istikbale yeni bir kapı açan O’dur. Gönül kapısını herkese her yönden açan, kapısına gelen hiç kimseyi kovmayan, uzaklaştırmayan yine Mevlana’dır. Hz. Mevlana, İslamı öyle güzel yaşadı, etrafına öyle çok güzellikler, öyle çok merhamet ve sevgi yaydı ki, adeta onu öldürmeye gelenler onda can buldu. Renkler, farklar onun cüppesinin içinde kayboldu. İslam milletinin örnek bir alimi, numune bir arifi oldu.
Evet, bizler bu coğrafyada, bu ülkede asırlar boyu bu anlayışla, bu inançla, farklılıklarımızı vahdet içinde erittik; çoklukta birliği yaşayarak üç kıtaya yayılan muhteşem bir medeniyet kurduk. Bu inanç sayesindedir ki, farklı kavimler, farklı inançlar burada yüzyıllar boyu huzur ve güven içinde yaşadılar.”
“(İSLAMOFOBYA) VEHMİ”
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, üç büyük dinin mensuplarının, bu anlayışın hakim olduğu coğrafyada özgürce ibadetlerini gerçekleştirdiklerine işaret ederek, şunları kaydetti:
“Sevgi her zaman düşmanlığa galip geldi, merhamet her zaman öfkeye üstün geldi. Bugün, İslamı terörle, şiddetle özdeşleştirmeye yeltenenler, yüzyıllardır bu topraklarda dile getirilenleri görmezden gelemezler. İnsanları dinlerinden, dillerinden, ırklarından dolayı ötekileştirenler, yüzyıllar boyunca farklılıkları bir zenginlik olarak gören bu anlayışı reddedemezler. Bugün İslamı terörle özdeşleştirmeye çalışanları, adına (İslamofobya) denen vehmi yaygınlaştırmaya çalışanları, her şeyden önce İslam düşünürü Mevlana’yı okumaya ve anlamaya çağırıyorum. Mevlana, bizim medeniyetimizin ruh köklerini sulayan en büyük pınarlardandır. Nefret ve kin gözleri kör eder.”
“Bakınız, Mevlana, (Sevgiden acılıklar tatlılaşır, sevgiden bakırlar altın kesilir, sevgiden tortulu bulanık sular arı duru hale gelir, sevgiden dertler şifa bulur, sevgiden ölüler dirilir, sevgiden padişahlar kul olur) diyor” ifadesini kullanan Bozdağ, konuşmasını, şöyle tamamladı:
“İstikametinden, doğru yoldan, aşkla bağlandığı Hakkın yolundan öyle emindi ki, kimseyi ötekileştirmemenin en güçlü çağrısını modern zamanlardan tam sekiz yüz yıl önce yaptı ve (Kim olursan ol, gel) diye herkesi hakikate çağırdı. Hz. Mevlana’nın güncelliğini kaybetmeden, günümüze yansıyan nice mesajları var. Ben onlardan bir tanesini sizlerle paylaşmak istiyorum. Yedi öğüt diye kamuoyunda çok bilinen öğüdü. Diyor ki Hz. Mevlana; (Kusurları örtmede gece gibi ol, cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol, şefkat ve merhamette güneş gibi ol, tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol, hoşgörülükte deniz gibi ol, ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol) sözleri çok önemlidir hepimiz için, önemli ahlaki İslami ve insani esaslarıdır.
O, hakikati kendi tekelinde zannedenler gibi, asabiyete, taassuba, körü körüne inanca karşı çıkmış, gönlünü ve kollarını açabildiği kadar açmıştı. Bakınız Hazreti Mevlana sanki tam da bugünlerimiz için diyor ki; (Bir mum diğer mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez.)
İletişim araçlarının artmış olması insanın kalbine erişmemize yetmiyor. Öyleyse bu kavuşma gecesinde, bu düğün gecesinde, bu vuslat vaktinde yeniden dirilmenin yolunu bulalım. Madem bugün yeni bir gün, yeni şeyler söylememiz gerekiyor, öyleyse kemikleşmiş ön yargıları, asabiyeti, öfkeyi, kini, sevgisizliği bir tarafa bırakalım.”
MAKEDONYA DEVLET BAKANI HADİ NEZİR: “ECDADIMIZDAN, YANİ SİZLERDEN ALMIŞ OLDUĞUMUZ EMANETİMİZ VAR, O EMANETE HİÇBİR ZAMAN İHANET ETMEDİK”
Makedonya Devlet Bakanı Hadi Nezir ise, “Bizler Makedonya’da yaşayan Türk kardeşleriniz olarak, aynı dini ve dili paylaşıyoruz” dedi.
Anavatan Türkiye Cumhuriyeti devletinde bulunmaktan mutlu ve gururlu olduğunu dile getiren Nezir, “Ecdadımızdan, yani sizlerden almış olduğumuz emanetimiz var, o emanete hiçbir zaman ihanet etmedik. Rumeli evladı her zaman anavatanının yanında yer almıştır. Bizler hem Dumlupınar’da şehit verdik, hem Sarıkamış’ta, hem Çanakkale’de. Burada düşen şehitlerimiz önce Allah’a sonra size emanet. Rumeli evlatları üç büyük evladını anavatan Türkiye Cumhuriyeti’ne vermiştir. Birincisi İstiklal Marşının şairi Mehmet Akif Ersoy, ikincisi şair Yahya Kemal Beyatlı, üçüncüsü ise Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, onun için ben şunu diyorum, şehitler ölmez Çanakkale geçilmez” diye konuştu.
Karadağ Devlet Bakanı Rafet Husoviç de, Çanakkale’de olmaktan büyük mutluluk duyduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
“Burada unutamayacağım birkaç gün geçirdim. Bu etkinliklerin Konya’dan sonra Çanakkale’de düzenlenmesi oldukça anlamlı, Çanakkale’deki şehitlikleri gezerken, Balkanlardan ve Karadağ’dan şehit düşen birçok insanı gördüm, onların adına fatiha okudum. Demek ki Karadağ ile Çanakkale arasında eskiden gelen bir bağ var. Biz Boşnaklar olarak, hem Karadağ’da hem Balkanlarda Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve diğer konularda varlığını sürdürmesini diliyoruz.”
Konuşmaların ardından sema gösterisi düzenlendi.