Bu günlerde Meşe tatil köyünde sessiz bir trajedi yaşanıyor. Uzun lafın kısası, devlet ve bölge yöneticileri, yetkili birimler 49 yıl sonra Rodop ilinin Meşe sahilindeki çadır ve prefabrik evlerin gecekondu olduğunu ilan ettiler, şimdi de cezasıyla kazasıyla jet hızıyla kaldırmaya başladılar!
Yazık değil mi bunca masrafa? Bu insanları bu kadar gözyaşına boğulmasına, çocukluk anılarını yakılıp yıkılmasına kim veya kimler sebep oldu? Neden kimsenin sesi çıkmadı?
Meşe Sahili Ağlıyor!
Rodop ili bölgesinde yaz aylarının deniz tatili üç aşağı beş yukarı 1970 yılında başladı. Yaklaşık 20 yıl önce ise Egiros Belediyesi’nce elektrik ve su bağlandı, Meşe sahilinde belirli bir ücret karşılığında tahsis edilen yerlere kurulan prefabrik evler, şimdi de yasa dışı olduğu gerekçesiyle Şehir Planlama Dairesi tarafından başlatılan hukuki kovuşturmadan sonra, gözyaşları içerisinde sökülüp taşınıyor.
Şehir Planlama Dairesi’nin bu konudaki ani kararından sonra, belirli bir zaman içerisinde evlerini sökerek bölgeyi terk etmedikleri halde yüksek para cezalarına çarptırılma tehdidi ile karşı karşıya kalan mülk sahipleri çaresizlik içerisinde bir an önce değerli saydıkları eşyalarını toplayıp kaçmaya çalışırken duygusal anlar da yaşanıyor.
Ender rastlanan doğal güzelliği ve tertemiz deniziyle bölgemizin en güzel tatil mekanlarından biri olan ve yaz aylarında bölgeye kazandırdığı canlılık ile belediyeye ve yerel ekonomiye önemli ekonomik kaynak sağlayan Meşe tatil köyü bugün adeta bir felaket yerini andırıyor.
İş makinaları ve gelip giden kamyonların sesi ta uzaklardan duyulurken, büyük servet harcanarak kurulan ancak, artık işe yaramaz olarak değerlendirilen çok sayıda prefabrik evlerden arta kalanların yakıldığı ateşlerin dumanı gök yüzünü karartıyor.
Yaklaşık 300 ailenin uzun yıllar yaz tatilini geçirdiği ve unutulamayacak anıların yaşandığı Meşe sahili ağlıyor… İnsanlar da ağlıyor.
“Neden” ile başlayan birçok soru!
Meşe’de tüm bunlar yaşanırken, bu konuda her kesin birbirine sorduğu ancak, kimsenin tatmin edici bir cevap veremediği “neden” ile başlayan birçok soru var.
En başta gelen sorular “Belediye’nin yazılı daveti üzerine yerleştiğimiz yerlerde belirlenen kira ve temizlik harcını düzenli olarak ödememize rağmen neden kovuluyoruz” ve daha da önemlisi “Neden şimdi?”…
Meşede bugün yaşananlarla ilgili yasal durumun tam olarak ne şekilde olduğunu bilmiyoruz.
Yerel basında çıkan haberlerde, Meşe sahil bölgesinin mahkeme kararıyla, Belediyeye değil, kamuya ait olduğunun tespit edildiğini öğreniyoruz. Buna göre, devletin bu yerle ilgili aldığı kararlarında kendine göre sebepleri ve yasal dayanakları olabilir.
Ancak, Meşe’de yaklaşık 300 aile ve bölgedeki prefabrik evlere harcanan büyük bir servet söz konusu. İnsani boyutunun yanısıra önemli maddi tarafı da bulunan bu soruna neden bir çözüm bulunmadı?
Neden kimse müdahale etmedi, ya da edemedi?
En azından, Yunanistan’da son yıllarda çevreyle ilgili yapılan yasal değişikliklerden sonra, Meşe tatil köyünün statüsünde de değişiklik olduysa ve artık bölgeyi terk etmenin zamanı geldiyse insanlarımız bugün olduğu gibi maddi zarara uğramadan büyük servet harcadıkları evlerini uygun bir yere taşımaları konusunda neden uyarılmadı?
Meşe’de, kısıtlı imkanlarıyla çocuklarına tatil imkanı sunmaya çalışan sıradan vatandaşların yanısıra, aralarında eski ve yeni milletvekillerinin de bulunduğu Toplumun bir sürü ileri gelenin de evleri bulunuyordu. Neden bu kişiler “geliyorum” diye bas bas bağıran faciayı önleyemedi?
Gümülcine Belediye yönetiminin Meşe’de olacakları çok önceden bildiği ve bazı meclis üyelerinin bu konuda uyarıldığına dair iddialar dolaşıyor. Bu durumda, seçilmiş yöneticilerimiz, özellikle de Gümülcine Belediyesi Meclis üyeleri böyle bir olasılık vardı da neden insanları zamanında uyarmadılar?
Ayrıca, Şehir Planlama Dairesi’nin yazılı resmi uyarısından sonra, bugün gelinen noktada izlenecek hukuki süreç kanunlarda açıkça belirtilmesine rağmen, lider rolü oynayan bazı kişiler sözde “direniş” bahanesiyle vatandaşları oyalayarak neden hala bölgede kalmaya yönlendirdi?
Resmi kurum tarafından belirlenen süreç içerisinde bölgeyi terk etmeyen mülk sahiplerinin yüzbinlerce euro para cezasıyla karşı karşıya kalabileceği söyleniyor. Yaşadığımız bu kriz döneminde insanlarımız yokluk içerisinde yaşam mücadelesi verirken bu paralar nasıl ödenecek?
Bunların da dışında, sözde mücadele niyetine kimi hukukçular tarafından mülk sahiplerinden bazı paralar alındığı söyleniyor. Eğer bu iddialar doğruysa, binlerle ifade edilen bu para nereye ve ne şekilde harcandı? Toplandığı iddia edilen binlerce euro ve yapılan harcamalar için fatura kesildi mi? Kesildiyse kimin adına ve hangi gerekçeyle kesildi?
İnanıyorum ki, bu soruların cevabını bilmek başta Meşe sakinleri olmak üzere hepimizin hakkı.
Sorular ağır, ancak Meşe’de yaşanmakta olan trajedi daha da ağır…”
İlhan Tahsin Ahmet
BİRLİK Gazetesi
Fotolar Meşe Anılarla sayfasından alınmıştır.