Ana Sayfa Batı Trakya Haber “28 Ekim! Cepheye Giderken Bıraktığı Takım Elbise Astığı Yerde Duruyordu”

“28 Ekim! Cepheye Giderken Bıraktığı Takım Elbise Astığı Yerde Duruyordu”

6
0

Ey Atina! Şunu unutmayın! Yunanistan’ı VATAN eden Türk Gazilerimiz de var! şehitlerimizi de rahmet ve saygıyla anıyoruz.

Gazilerimiz, Yunanistan denilen bu vatanımızı canları pahasına savunan, Epir dağları ve tüm geniş kırsal bölgede, karda kışta yiyeceğini suyunu ölümün kol gezdiği cephede, doğada karların altında dondurucu soğukta arayıp bularak hayatta kalan bu kahramanlarımız bedenlerinin birer parçasını bıraktılar, yıllar sonra geri döndüler.

Döndüklerinde ise onları yine telafisi olmayan acılar bekliyordu. Kimileri evde anne babalarını, kardeşlerini bulamadı, kimileri de savaşa gitmezden önce evlilik hayaliyle anne babasının hazırladığı damatlık elbiselerini halen kapının kolunda asılı buldu. İşte Vatan dediğimiz, hizmet, hak, hukuk, adalet beklediğimiz bu Yunanistan böyle VATAN oldu!

Her 28 Ekim tarihinde içlerine kapandılar!

Ama asla pişman olmadılar, belki bedenlerinden parçalarını cephelerde bıraktılar, ama vatanlarını kurtardılar!

NUR İÇİNDE YATIN EY ŞEHİTLERİMİZ VE GAZİLERİMİZ.

Bedenlerinden birer parçalarını cephelerde bu vatan için bırakan KAHRAMAN GAZİLERİMİZ, her yıl 28 Ekim tarihi “OXİ” (HAYIR) kutlamaları yaklaşırken günler öncesinden kendi içlerine kapanırlar ve yaşadıkları o günlerin asla geri gelmesini istemezlerdi.

Çünkü onlar savaşın acımasız yüzünü yaşamış birer kahraman büyüğümüz olarak, ülkemiz Yunanistan’ı ölümüne savunmuşlardı. Vatanı savunmaya çağrıldıklarında bir dakika dahi tereddüt etmeden cephenin yolunu tuttular.

Cephede kimi alnından vuruldu, kimi kalbinden, ama pes etmediler, düşmana geçit vermediler, iki bacakla, iki kolla, iki gözle gittiler, KAHRAMAN GAZİLERİMİZ geri dönerken bunları kaybederek döndüler.

İşte bu gerçeği Yunanistan’da hiçbir devlet kanunu ve şimdiki sözde vatansever aşırı milliyetçi faşistler asla inkar edemezler. Yaşanan acıları silemezler. Yanni’nin, Kosta’nın, Hristo’nun savaşarak bu vatanı savunduğu kadar belki de daha fazlasını Gümülcine Kesikbaş Mahallesi’nden GAZİ HALİL, Yenice Mahalle’den GAZİ İSMAİL, Arifhane Mahallesi’nden GAZİ AHMET ve daha sayamadıklarımız ve yazamadıklarımızın niceleri, İskeçe’den Dedeağaç’tan hepsinin mekanları Cennet olsun.

Bugün tarih 28 Ekim 2021 ve Gümülcine’den bir Gazi ailesinin sosyal paylaşım sitesinde yayınladığı bu anlamlı yazıyı siz değerli okuyucularımızla paylaşmak istedik.

“Cepheye giderken bıraktığı takım elbise astığı yerde durmaktaydı”

“OXI” (HAYIR) denince akla 1917 de Gümülcine’nin Hacı Yavaş mahallesinde 4 çocuklu Arifoğlu ailesinin en küçük oğlu doğar. Gergin bir dünyada büyür. Askerlik yaşı geldiğinde Balkan köylerinden Kızılağaç’ta askerdir. Savaş çıktı çıkacak, aynı zamanda bayram gelmektedir. Kendilerine 1 aylık izin verilir. Evindedir bayram için, yünlü kumaştan takım elbise diktimistir.

Bizim buralarda yüklük denilen her odada duvardan duvara dolaplar vardır. Halil genç, elbisesini dolabın dışına asmış ve bayramın gelmesini beklemektedir.

Sirenler çalar, duralar bağırır ve askerler birliklerine çağrılır. Er Halil de Kırmahalle Okulu bahçesine giderek birliğine teslim olmak için gider. Kıtta intizam içinde halka güç güven vererek şehrin (Gümülcine) sokaklarında birliğine gitmek için dolaşırlar.

Kendi sokağından da geçerler. Halil yeğeni (Cahide) yi görür, cebinde son drahmileri de ona verir. Biliyor du ki gittiği yerde paraya ihtiyaç yok. Ön cepheye tren yolu ile Drama’ya, oradan da Arnavutluk sınırına sevk edilirler.

Askerin çantasında peksimet, ayaklarında çarık vardır. Göğüs göğüse savaş ve karşılarında güçlü İtalyan ordusu. Tepedelen denilen yerde bir gün galibiyet, bir gün yenilgi.  Ancak bir karış vatan toprağı verilmeden, verilen mücadele.

Kış basmış, konuşlandıkları yerlere karlar yağar, sarp dağlar açlık susuzluk yinede vatan aşkı ile savaş.  Öyle ki yenilen İtalyan askerleri mevzilerinden çekilince, askerlerden geri kalan İtalyan kumanyalarını bulurlar.

İlk kez konserve ile tanışırlar, yemek isterler fakat tuzak olabileceğini düşünürler ve içlerinden kura çekerler. Eğer ki bir kötü durum olmazsa yerler. Gece uyurlarken kar yağar, üst başları çarıkları ıslak olduğu için bu uyku onların ölüm uykusuna sebep olur. Cephede arama tarama yapılır, er HALİL askerin ayaklarının donmuş kendisinin sağ olduğu görülür. Katır sırtında Drama’ya oradan da Atina hastanelerine götürülür.

Gümülcine’ye dönmesi tam 6 yılını alır. Çünkü, Gümülcine Bulgar işgali altınadır. Atina’da kaldığı süre zarfında müthiş açlık yokluk vardır. Hemşireler, doktorlar kendilerine sadece sağlık değil, normal hayata dönüşülerini saglarlar. Minnetle anlatırdı.

Türkiye sefaretinden beyler gelip kimliklerini tespit ettiklerini, 15 günde bir gelen gemilerle kişiye özel kumanya getirdiklerini, içinde kuru incir, üzüm olduğunu anlatırdı. Zenginlerin de bu pakete bir altın teklif ettiklerini söylerdi.

Gazi HALİL Gümülcine’ye döner ve hiç bir şey bıraktığı gibi değildir. Sadece cepheye giderken bıraktığı takım elbise astığı yerde durmakta ve onu da güve böcekleri yemişti. O da giyilemez durumdaydı.

Bu insanlar, ALLAH tarafından seçilmişlerdir. Çünkü bir gün “neden ben, ne için ben” diye asi gelmeden, isyan etmeden, yaşanan 77 senelik ömür ve Rabbine, bizlerle helâlleşerek öleceği ayı o günün büyük bayram olduğunu söyleyerek, HAKKA yürüdüler.

MİNNETLE ŞÜKRANLA YAD EDİYORUZ.”

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz