Ana Sayfa Batı Trakya Haberler HAKAN ÇAVUŞOĞLU: “TÜRKİYE VE BOSNA HERSEK ARASINDAKİ DOSTLUK KÜLTÜREL BAĞLARA DAYALIDIR”

HAKAN ÇAVUŞOĞLU: “TÜRKİYE VE BOSNA HERSEK ARASINDAKİ DOSTLUK KÜLTÜREL BAĞLARA DAYALIDIR”

15
0

Türkiye Bosna Hersek Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı AK Parti Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu, Türkiye Bosna Hersek İlişkilerini Parlamento dergisine değerlendirdi.

Çavuşoğlu iki ülke ilişkileri açısından şunları kaydetti:

“Bosna-Hersek derin tarihi ve kültürel bağlarımızın olduğu önemli bir balkan ülkesidir. Türkiye’nin ve Türk halkının gönlünde özel bir yere sahip Bosna-Hersek ile Türkiye arasındaki ilişkiler son derece güçlüdür. Nitekim bu durum iki ülke parlamentoları arasındaki ilişkilere de yansımıştır. Uzun yıllardan bu yana varlığını sürdüren iki parlamento arasındaki Dostluk Grubu son olarak 24.dönemde, 14 Aralık 2011 tarihinde yeniden kurulmuştur.

Bosna-Hersek Devletinin statüsü 1990’lı yılların ilk yarısında ülkede yaşanan kanlı savaşın sonucunda imzalanan Dayton Barış Anlaşması ile belirlenmiştir. Bu anlaşma ile Bosna-Hersek iki entite (Bosna-Hersek Federasyonu ve Bosna Sırp Cumhuriyeti) ile Boşnak, Sırp, Hırvat olmak üzere üç kurucu halktan oluşan federal yapıda bir devlettir. Ayrıca iki entitiden birini teşkil eden Bosna-Hersek Federasyonu da 10 kantona ayrılmıştır.

Kısaca özetlemeye çalıştığım bu sofistike yapıya farklı grupların farklı amaçları da dahil olunca sistem kriz üretir hale gelip ülkede siyasi istikrarsızlık baş göstermektedir. Bunun için Dostluk Grubu olarak bizim birinci hedefimiz ve temennimiz Bosna-Hersek’in işleyen bir yönetim anlayışına kavuşması, toprak bütünlüğünün korunması ve Avro-Atlantik kurumlarına üye olmasıdır. Bunun yanı sıra elbette ikili ilişkileri pekiştirmek, sosyal, kültür, turizm ve ekonomi anlamında yeni dayanışma alanları oluşturmak temel hedeflerimiz arasındadır.”

Türkiye Bosna Hersek Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı olarak dostluk grubunun faaliyetlerine de değinen Çavuşoğlu şöyle devam etti:

”Balkan kökenli ve uzun yıllar bölgeye yönelik faaliyetler yürüten sivil toplum örgütlerinde görev almış bir kimse olmanın getirdiği avantaj ve iletişim kanalları ile bireysel anlamda gerçekleştirdiklerimi bir yana koyarak, Dostluk Grubu olarak bu dönemde belediyeler arasında işbirliğini arttırarak, belediyelerin kardeş şehir olmalarına önayak olduk, örneğin son olarak Neum-Mudanya Belediyeleri kardeş şehir olmuşlardır.

Yine İngiliz Parlamenterlerle birlikte sosyal bir projenin altına birlikte imza attık. Saraybosna’daki bir engelli okulunun tamir ve tadilat işini bir hafta çalışmak suretiyle bizzat katkı koyarak gerçekleştirdik. Aslında buradaki amaç tamir ve tadilat yapmak değil, Bosna-Hersek ve savaş mağdurları için bir farkındalık oluşturmak idi.

Türkiye’de eğitim gören Boşnak öğrencilerin kurduğu Genç Boşnaklar Derneği ile birlikte TBMM çatısı altında gerçekleştirdiğimiz bir etkinlik de, Bosna savaşı sırasında bütün dünyanın gözleri önünde Srebrenica’da yaşanan soykırımı anma etkinliğidir. İkinci Dünya Savaşından sonra Avrupa’da yaşanan en kanlı vahşet olan bu katliam sırasında tam 8372 Boşnak erkek hunharca katledilmiştir. İşte bu soykırımın yıldönümünde Srebrenica anneleri ile özdeşleşen ve onların acılarını ilmek ilmek örerek oluşturdukları Srebrenica çiçeğini tüm milletvekillerimiz yakalarına takarak bu soykırımı lanetledik. TBMM’de grubu bulunan 4 partinin grup başkanvekilleri dile getirdikleri sözlerle bu vahşeti tekrar kınamışlar ve tarafımızdan Boşnak öğrenci kardeşlerimizin de refakati ile kamoyuna açıklamada bulunulmuştur”

Son olarak Türkiye ve Bosna Hersek’in dostluğunun sürdürülmesi ve gelişitirilmesinin bölge siyaseti bakımından önemine vurgu yapan Çavuşoğlu, “İki ülkenin insanları da derin ve köklü bir müşterek geçmişe sahiptir. Türkiye özellikle son on yılda geliştirdiği yeni vizyonuyla, medeniyet havzasında yer alan Bosna-Hersek ve etrafındaki devletlerle ilişkilerini çok yönlü olarak geliştirdi. Türkiye bölge ülkeleri ile ilişkilerini geliştirip güçlendiren perspektifi daima tarihin kendisine yüklediği sorumluluklar çerçevesinde olmuştur. Türkiye’nin bölgeye yaklaşımı, Balkanların her türlü etnik, dini ve siyasi çatışmalardan uzak barış, güven ve istikrar adası olması yönündedir.

Bakınız her iki dünya savaşı da Bosna-Hersek’ten yani bu topraklardan neşet etmiştir. Balkanların tarihi aynı zamanda kanlı çatışmaların da tarihidir. Onun için siz bu bölgede barış ve istikrarı tesis edemezseniz küresel barış ve istikrarı tesis edemezsiniz. Öte yandan imparatorluk bakiyesi bu topraklarda halen çok sayıda soydaş ve akrabamız yaşamaktadır. Buralardaki huzursuzluk demek onların huzursuzluğu demek, buralara sırt çevirmek onlara sırt çevirmek demek.

Tekrar etmek gerekir ise Türkiye’nin Bosna-Hersek’e ve diğer Balkan ülkelerine ilişkin dostluğunun dayanağı iler geçer diplomatik argümanlara dayalı dostluklar değildir. Bizim bölge ile bağımız diplomatik olmaktan çok tarihi ve kültürel bir bağdır. Nitekim Türkiye’nin bu samimi tutumu sadece Boşnak halkı tarafından değil, Sırp, Hırvat ve Makedon halkları tarafından da net bir şekilde anlaşılmış, bölge ülkelerinde yaşayan tüm etnik unsurlar için Türkiye güven telkin eden bir ülke olmuştur. Bu nedenle Türkiye’nin dostluğu önemlidir ve bölgeyle olan dostluklarımız geliştirilmelidir” dedi.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz