Yunanistan’da bazı çevreler saçmalamaya devam ediyor.
Yunan basınında geniş bir biçimde aynı anda çıkan haberlerde, “MİT’in Trakya’daki Karanlık Oyunları – “Andro” ve “Müslüman Kardeşler” Komotini Türk Konsolosluğu” başlığıyla okuyuculara servis edildi.
Batı Trakya’da hiçbir şekilde gerçekleri yansıtmayan düzmece yalan yanlış haberlerle gündem yaratarak, Türkiye’nin Gümülcine’deki Başkonsolosluğunu hedef alan çevreler boş durmuyor.
Ancak bununla da yetinmeyen çevreler, son olarak bir Batı Trakyalı olan ve her fırsatta Türk-Yunan dostluğuna, dinler arası hoşgörü ve saygıya önem veren IRCICA Genel Direktörü Dr. Halit Eren’i de yalan yanlışlarla kirli oyunlarının içine katmaya çalıştıkları görülüyor.
IRCICA’nın MİT’in bir kolu olduğunu, Dr. Halit Eren’in de MİT’in üst düzey bir yetkilisi olduğunu, çocuklarının da MİT adına çalıştıklarını ileri sürecek kadar giden bu karanlık çevreler, Batı Trakya’da yaşayan Müslüman Türk Azınlığı’nı Türkleştirmeye çalıştığını ileri sürüyorlar ve bunun da başında Dr. Halit Eren’in geldiğini iddia ediyorlar.
Dr. Halit Eren’in Gümülcine’de doğduğunu ve geçmişte Yunanistan aleyhine yaptığı çalışmalarıyla bilindiğini ve bu yüzden de Yunanistan için “persona non grata” olarak ilan edildiği ileri sürülüyor.
Ayrıca, Dr. Halit Eren öncülüğünde, Kudüs ile ilgili bir fotoğraf çalışması etkinliğinin Gümülcine, Atina ve Selanik Belediye başkanlarının onayını alarak, yeni yılın başlamasıyla Ocak ayında, 223 sayfalık bir fotoğraf albümünün, TİKA himayesinde Türkçe ve İngilizce olarak sergilenmesinin oyunun bir parçası olduğu ileri sürülüyor.
Oysa, Dr. Halit Eren, başında olduğu IRCICA kurumunun çalışmaları birçok İslam ülkesinde olduğu kadar, diğer ülkelerde de çalışmalarını şeffaf bir şekilde sürdürdüğü açıkça görülüyor ve paylaşılıyor. Ama her nedense Yunanistan’daki bu karanlık çevreler bu çalışmaların sakıncalı olduğunu ve sanki Batı Trakya’da Türk’lerin yaşamadığını, Dr. Halit Eren’in çalışmalarını sadece Batı Trakya’ya bağlayarak, “eyvah!!! Trakya elden gidiyor” edasıyla asılsız ve yalan yanlış yönlere çekilen haberlerle gündem yaratılmaya çalışılıyor.
Haberin devamında, PASOK eski Milletvekili BAKEŞ Başkanı Ahmet Hacıosman’ın da Dr. Halit Eren ile yakın ilişki içinde olduğuna değinilen haberde, Hacıosman’ın ayda 3 kez Ankara ve her hafta İstanbul’a ziyaretinin tesadüf olmadığı ileri sürülüyor. Ayrıca Hacıosman’ın eskiden DEB Partisi’nin başında olduğunu, 2002 yılında Vali Yardımcılığı görevini yaptığı belirtiliyor.
Bizler BİRLİK Gazetesi olarak, 14 Şubat 2017 yılında gece yarısı saat 03:02 de kapımızın önünde bizim aracımıza Molotof kokteyli koyarak yakan bu karanlık çevrelere kısa ve öz şunu hatırlatıyoruz.
Madem ki buradan başladınız, bizler de Dr. Halit Eren’den başlamak üzere, Türkiye’de Başbakanlık Yardımcılığı, Bakanlık, Bakan Yardımcılığının yanı sıra değişik kademelerde görev yapmış ve yapmakta olan tüm Batı Trakya kökenliler, öncelikle Anavatan ve Vatan arasında tüm alanlarda en iyi ilişkileri arzuladıklarını ve onun için çalıştıklarını bilmenizi istiyoruz. Yaptıklarımız ortada, yapılanlara bir bakınız, Batı Trakya veya Yunanistan aleyhinde bir çalışmamız var mıdır?
Haaa, anlaşmalarla garanti altına alınmış haklarımızı, statümüzü inkar ederseniz tabii ki bizler de Kuzey Epir’de yaşayan Yunan Azınlık, İstanbul’daki Rum Azınlık gibi hak ve hukukumuzu aramaya devam ederiz, ediyoruz.
Ne ayrı, ne gayrı ve fazla bir şey yapmıyoruz. Korku üzerine kısıtladığınız haklarımızın tarafınızdan verilmesini, eşit birer Yunan vatandaşı olarak görmenizi istiyoruz. Çok mudur?
Son olarak, Batı Trakya’da “bağımsızlık” istemi ile yollara mı döküldük? Silaha mı sarıldık? Ülkemiz Yunanistan’a ihanet mi ettik? Bunların birini, eğer varsa gösterebilir misiniz?
Onun için bir “Kudüs” isimli güzel bir çalışmaya takılıp kalmayın, kişilerin yaptıklarını, kurumların çalışmalarını Batı Trakya’ya yönelik tehlike olarak görmeyin, bu kadar açık. Keşke Yunanistan için yapılabilecek bir çalışmaya da müsade etseniz, ki bu ülkenin kültürel mirası “GERİDE KALANLAR” olarak ortaya çıksa.
Biz bu ülkeyi genetik olarak Yunan doğan bir Yunan kadar, hatta daha fazla seviyoruz. Baksanıza, bir ekonomik krizde bu güzel ülkeyi terk edip kaçıyorsunuz, vergi ödememek için 99 takla atıyorsunuz, biz ise ne bu ülkeyi terk ediyoruz, ne de vergi ödememek üzere takla atıyoruz. Paşa paşa hem de son kuruşuna kadar ödüyoruz.
Zoru görünce kaçan, ülkeyi terk eden siz ve sizin gibiler, zorluklara rağmen, tüm baskılara rağmen bu ülkede, bu bölgede kalan ve çalışanlar bizler,z. Aradaki farkımız işte budur.