Radikal gazetesinde Seyfettin Gürsel’in “Yunanlıların işi çok zor” diye kaleme aldığı yazı, ülkemiz Yunanistan’da bazı gerçekleri sanki ortaya koyacak şekilden. Birlik gazetesi olarak bizleri ve ülkemiz Yunanistan’ı bekleyen tehlikeye bundan yaklaşık iki yıl önce dikkat çekmek istemiştik. Bu ülke böyle devam ederse iflas eder diye uyarmıştık ama malesef bizi kimse dikkate almadı.
Şimdi yine yazıyoruz, Yunanlının zihniyeti, komşuluk ilişkileri, çalışıp üretmek düşüncesi, silahlanma sevdası değişmedikçe, terkedilmedikçe daha 50 yıl bu ülkede hiç bir şey olmaz.
Radikal gazetesi köşe yazarlarından Seyfettin Gürsel’in yazdıklarına bir bakalım.
YUNANLILARIN İŞİ ZOR
SEYFETTİN GÜRSEL
03/02/2011
‘Yunanistan’da kamuda başlayan ücret indirimi devam etmek zorunda ve özelde de ücretler inmeli.’
Mısır dururken Yunanistan da nereden çıktı?” dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız. Açıklayayım. Dün Yunanistan Dışişleri Bakanlığı’nın Ekonomik İşlerden Sorumlu Genel Sekreteri Constantin Papadapoulos Kadir Has Üniversitesi’nde bir grup akademisyenle bir araya geldi. Manşetlik açıklamalar yoktu ama tartışma öğreticiydi. Papandreu hükümetinin ağır sorunları çözmek için izlemeye karar verdiği yol birinci elden teyit edilmiş oldu.
Bu arada ben de Yunanlıların işinin ne kadar zor olduğunu bir kez daha kavramış oldum.
Bildiğiniz gibi Yunanistan 110 milyar dolarlık kredi ile IMF ve AB tarafından ‘kurtarılarak’ piyasaların dışına çıkarıldı. Bunun karşılığında 2013 sonuna kadar giden bir istikrar programı uygulamaya konuldu. İşler planlandığı gibi giderse 2013’te Yunan milli hasılasının yüzde 150’sine yükselecek olan kamu borcunun nihayet stabilize olması ve Yunanistan’ın yeniden piyasalara dönmesi planlanıyor.
Kemerler sıkılıyor
Papadapoulos, Yunan halkının kemer sıkmaktan başka çaresi kalmadığını anladığını ve çoğunluğun reformları desteklediğini, dolayısıyla hükümetin istikrar programını sonuna kadar götürmeye muktedir olduğunu söylüyor. Öyle olsun. 2010’da bütçe açığı yüzde 9,4’e geriletilmiş. Geçen yıl yüzde 14’e çıkmıştı. Önemli bir başarı sayılır ama daha gidilecek çok yol var. Radikal bir emeklilik reformu yolda. Hükümet tam 160 meslekte (inanamadığımdan rakamı tekrarlattım) tekelci ayrıcalıklara son vermeye kararlı. Dahası kamuda ücret indirimleri başlamış durumda.
İstikrar programının hedeflerine ulaşabilmesi için en kritik unsur, geçen yıl yüzde 4 küçülen ve bu yıl da küçülmesi beklenen Yunan ekonomisinin gelecek yıldan itibaren büyümeye başlaması. Bunun için Yunanistan’ın diğer temel sorunu olan rekabet sorununu çözmesi gerekiyor. Normalde bu sorun yerli para devalüe edilerek çözülür ama Yunanistan’ın böyle bir olanağı yok. Papadapoulos zinhar eurodan çıkmayacaklarını söylüyor. Bunu Fransa ve Almanya da (şimdilik) euro sarsılır diye istemiyorlar.
Ücret deflasyonu
Bu durumda geriye tek yol kalıyor. Verimliliği arttırıcı (ve de işsizliği) reformlara devam etmek ancak bu yetmeyeceğinden ek olarak ücretleri önemli ölçüde düşürmek. Kamuda başlayan ücret indirimi devam etmek zorunda ama önemli olan ücretlerin özel kesimde düşmesi. Bu işsizlik baskısı ile mi olacak, bilmiyoruz. Papadapoulos Yunan ekonomisinin şimdiden rekabet gücü kazanmaya başladığını söylüyor. İhracat geçen yıl yüzde 7 artmış. Ancak bu artış ne ölçüde baz etkisinden kaynaklanıyor, bakmak lazım.
Diyelim ki üç yıl
daha Yunanlılar kemer sıkmaya devam ettiler ve istikrar planı hedeflerine ulaştı. Bu noktada borç oranı yüzde 150’ye ulaşmış olacağından, Yunan ekonomisinin kendi ayakları üzerinde durabilmesi için faizin yüzde 3’e kadar düşmesi, büyümenin hiç olmazsa yüzde 1-2, faiz dışı fazlanın da yüzde 2-3 seviyelerinde olması gerekecek. Almanlar kabul ederse faiz düşebilir. Ücretler yeterince düşer, bütçe dengeye gelirse, özel sektör kaynaklı büyüme de olabilir. Ama nispeten yüksek faiz dışı fazla
Yunanlıların kıyamete kadar bellerini bükmeye devam eder.
Yunan halkının bu ıstıraba katlanması gerektiğinden emin değilim. Ben olsam, eurodan çıkmayı ve bu vesileyle borcun bir bölümünü buharlaştırmayı tercih ederdim. Daha az ıstıraplı olurdu.