Ana Sayfa Batı Trakya Haberler YUNANLI KOMUTAN: “İSRAİLLİLER, TÜRK HAVA KUVVETLERİ’Nİ 48 SAAT’TE İMHA EDECEĞİMİZDEN EMİN”

YUNANLI KOMUTAN: “İSRAİLLİLER, TÜRK HAVA KUVVETLERİ’Nİ 48 SAAT’TE İMHA EDECEĞİMİZDEN EMİN”

30
0

Yunanlı komutan, “İsrailliler Türk Hava Kuvvetleri’ni 48 saat’te imha edeceğimizden emin” dedi.

Gümülcineli emekli kara Kuvvetleri komutanı Fragos Fragulis, Rus RGRU basın kuruluşuna verdiği mülakatta “İsrailliler Türk Hava Kuvvetleri’ni 48 saat’te imha edeceğimizden emin” dediği ifade ediliyor.

Fragos Fragulis’in Rus RGRU basın kuruluşuna verdiği mülakatta özetle şunları belirtti.

“Türklerin stratejik hedefi Ege’de sınırların değişmesi. 28 Ocak 1920 yılında yapılan son gizli toplantıda Osmanlı Parlamentosu temsilcileri altı maddelik bir metni kabul etti ve tarihe Misak-ı Millî (‘Εθνικός Όρκος’) olarak geçti.  O toplantıda ulusal kurtuluş savaşına yer verildi ve içeriğinde de Kuzey Yunanistan’nın Thessaloniki’ye (Selanik), Kıbrıs ve Ege’ye  kadar Türkiye’nin gövdesine ilhak edilmesi ve yeniden paylaşılması ve açık deniz olarak şekillenmesi hedeflenmişti.

Gerçek anlamda Türkiye yeniden “Osmanlı İmparatorluğu”nu kurmak istiyor. Türkiye tarafından sürekli olarak Ege’de yaşanan istikrarsızlık ve provakasyonların ana nedeni de bu. Türk savaş gemileri tipik olarak Ege’de uluslararası kara sularını kullanıyor, ancak gerçek anlamda sürekli saldırgan bir tavırla seyrediyorlar ve Yunanistan Deniz Kuvvetleri’ni tahrik ediyorlar, hava kuvvetleri de sürekli olarak hava sahamızı ihlal ediyor.

Tüm bunlarla asıl hedeflenen “gri alan” yaratmaktır. Ankara açıkça Doğu Akdeniz’de mevcut sınırları tanımıyor. Bu sebeptendir ki Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ni imzalamıyor.

“Kardak Krizi”nde o gece ne olduğunu kimse bilmiyor. Ancak Savunma Bakanlığı tarafından yapılan araştırmaya göre, helikopterin düşman hareketinden düştüğü ile ilgili birşey bulamadık. Tüm bunlara rağmen deniz kuvvetleri pilotlarının ölümüne Türkiye’nin davranışlarının sebep olmadığına karşı çıkmayacaktır. O meselede Yunanistan sınırları ihlal edilmişti. Buna ek olarak Türkler uluslararası anlaşmalara göre adaların Yunanistan’a ait olduklarını biliyorlardı. Böyle ciddi olaylar gelecekte gözardı edilemez.

Bizim açımızdan en önemli rolü hava kuvvetleri ve onun pilotlarının profesyönelliği oynuyor. Ordu’nun komutanı olduğum dönemde, İsrail’le ortak hava tatbikatları gerçekleştirdik. İsrail geçmişte böyle tatbikatları Türkiye ile de gerçekleştirmişti. İsraillilerin yaptığı bir araştırmaya göre ki daha sonra elime ulaştı, Yunan-Türk savaşı halinde hava kuvvetlerimiz Türk hava Kuvvetleri’ni 48 saat’te imha edecek. Bunu biz söylemiyoruz, İsrailliler söylüyor.

Eğer NATO, Türkiye’yi 5. Madde gereği desteklememizi talep ederse Yunanistan zorlukla bunu kabul eder. Neden bunu yapalım? herşeyin üzerinde önce ulusal çıkarlarımızı düşünmeliyiz. Her kişi Türklerin hava ve deniz sınırlarımızı ihlal ettiğini biliyor. Kaldı ki, Türkiye Aralık sonlarına doğru Ege’de Yunan adaları çevresinde tatbikat yapmak üzere NOTAM verdi.   

Türkiye son 100 yıl içinde Yunanistan’a karşı saldırgan bir politika izliyor. Eylül 1955 yılında binlerce Yunanlı Konstantinupolis’ten (İstanbul), İzmir ve Mikra Asia’nın (Küçük Asya) diğer bölgelerinden kovuldu. Kıbrıs’ın neredeyse 40% işgal altında ve sürekli rejim ihlalleri altında yaşıyor. Bu gerçeklere rağmen, NATO ne de Avrupa Birliği Yunanistan’a yardım etmek için birşeyler yapmıyor. ”

Suriye savaşı konusunda, Ankara’nın özellikle korktuğu şey, kapsamlı bir Kürt özerkliğinin oluşması. Böylece bazı Kürt gruplarla “flört” içindeler. Bu dönemde Türkler Irak Kürdistan lideri Mesut Barzani ile iyi ilişkiler içindeler ve ISIS (IŞİD) ile karşı karşıya gelmek istemiyorlar. Türkler sadece ISIS den petrol almıyorlar, Barzani’den de alıyorlar.

Son olarak kabul edilemeyecek olay Türkiye’nin Kuzey Irak’a çıkartma yapması. Türkiye’nin gerekçesi, Kürtlerin ISIS ile müdadelesinde yardımcı olmalarını öne sürüyorlar. Ancak soru şu; neden iddia edilenlere göre eğitmen ve ağır ekipman ve silahlarla birlikte tanklar da gitti? Aslında gerçek anlamda Türkler Musul petrollerine kalıcı bir erişimi oluşturmak istiyor. Irak’ın petrıollerine. Hedefleri bu. Bununla birlikte Irak, Suriye ve Türkiye sınırları arasında “gria alan” oluşturmak istiyorlar.       

Türkiye’nin politikası daima tilkilerin davranışlarına benziyordu. Rusya Türkiye’ye karşı sert bir çizgi tutumu izlerse, Türkiye uzlaşmaya gitmek zorunda kalacak. Örnek olarak düşürülen uçağa tazminat ödemek istemesi gibi. Rusya bugüne kadar Türkiye’yi bir ortak olarak alğılıyordu, ancak bu bir yanlıştı. “Türklere güvenemezsin” diyordu dedem, izleri Küçük Asya felaketi döneminden belliydi, o zaman amele taburlarına dahil edilmişti.   

Bu olanlar Türkiye’nin politikasında çıkmazlardır. Türm komşu ülkeleriyle ilişkilerini huzursuz etti. Yunanistan’la başlayarak, Suriye, İsrail ve İran’la bitirdi. Bu, Türkleri dışlanmışlığa götürüyor. Erdoğan’ın İslam ülkeleriyle politikası doğrudan felakete götürüyor ve inanıyorum ki buna kimse karışmasın.

Ülkelerimiz Ortodokluğu, kültürü ve ortak değerleri paylaşıyor. Ancak ülkelerimiz ortak bir düşmanı paylaşıyor demek yanlış olabilir. Ancak dost bir ülkeyle karşı karşıya olduğumuzu söyleyebilirm ve Yunanistan daima Rusya’nın yardımını öngörmüştür, çünkü Türkiye, Yunanistan’ın kendi güvenliğine yönelik gerçek bir tehtidtir.   

Ancak Yunanistan’ın hayatta kalması için güçlü bir Ordu’ya ihtiyacımız var. Güçlü bir Ordu’muz olması için de güçlü bir ekonomiye ihtiyacımız var. Rusya Yunanistan’a yardım edebilir. Tarım ürünlerine AB tarafından uygulanan ambargonun kaldırılması ve çiftçilerimizin ürettiklerini Rusya’ya satabilmeleri büyük önem arzetmektedir. Buna ek olarak Rus turizminde Türkiye’nin dışlanması dikkate alınarak, Yunanistan’a yönlendirilmesi ekonomimizde olumlu bir etki yapacaktır.   

Siyasi destek anlamında ise Atina, Yunan-Türk sorunları olmak üzere Kıbrıs ve Ege’de Moskova’nın desteğini bekliyor.

Mülteciler konusunda AB sadece Atina’ya baskı uyguluyor. Sadece Yunanistan üzerinden 850.000 mülteci geçti. Bunların çoğu yaşam mücadelesi veriyor ve bunu almamamız ve onlara yardım etmemiz lazım. AB Atina’ya baskı uygularken Türkiye’ye ise 3 milyar euro veriyor ki mültecilerin azalması konusunda hiç bir şey yapmıyor.”

Çeviri BİRLİK Gazetesi ekibi.  

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz