15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü nedeniyle Gümülcine’de anma etkinliği düzenlendi.
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen hain darbe girişiminin beşinci yıl dönümü Gümülcine Başkonsolosluğu’nda gerçekleştirilen bir törenle anıldı. Başkonsolosluk bahçesinde Covid-19 kurallarına uygun bir şekilde gerçekleştirilen törene sınırlı sayıda Batı Trakya Türk Azınlığı temsilcileri katıldı. Törende konuşmalar yapıldı, şehitler ve gaziler için dualar edildi.
Tören şehitler için bir dakikalık saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Törenin ilk konuşmacısı İskeçe Seçilmiş Müftüsü Ahmet Mete’ydi.
Müftü Ahmet Mete konuşmasında özetle şu ifadelere yer verdi:
“Türkiye, artık yeni bir döneme girmiştir. Bu güzel ülke, artık, 15 Temmuz öncesinden daha güçlüdür.”
“15 Temmuz gecesi, Türk milletinin, demokratik değerleri, Cumhuriyeti ve Türk milletinin aydınlık geleceğini yok etmek isteyen vatan hainleri harekete geçmiş, milletin silahlarını yine bu aziz ve fedakar millete doğrultarak kanlı bir darbe girişiminde bulunmuşlardı.
Tekbirler, salalar, dualar eşliğinde kıyama kalkan Türk milleti vatanının özgürlüğüne sahip çıkarak hainleri tepelemiş, kendisi üzerinde hesap yapanların heveslerini de kursaklarında bırakmıştır. Türk milleti o gece hiçbir mecburiyeti olmadan, hiçbir zorlamaya kesinlikle maruz kalmadan, hiçbir karşılık beklemeden tamamen kendi inisiyatifiyle harekete geçmiştir.
Şehitlerimiz ve gazilerimiz, 15 Temmuz gecesi, cesaretleriyle, dirayetleriyle, kararlı ve dik duruşlarıyla tarih yazmıştır. Hiç şüphesiz ki, şehitlerimiz, kalplerimizdeki mümtaz yerlerini daima muhafaza edeceklerdir. Artık her yıl, 15 Temmuz Demokrasi Zaferi ve Şehitleri Anma Günü’nde kendilerini gönülden yad edecek, hatıralarını gelecek nesillere aktaracağız.
Türk Milleti, o gece, tıpkı 717 yıl önce Söğüt’te, 563 yıl önce İstanbul’da olduğu gibi, Anadolu topraklarını istikbali olarak gördüğünü tüm dünyaya haykırmıştır. Necip Türk milleti, devletini bölmek isteyen saldırganlara karşı Çanakkale’de, Dumlupınar’da ne cevap vermişse, 15 Temmuz’da da aynı cevabı vermiştir.
Türkiye’yi parçalayacaklarını, devleti teslim alabileceklerini sanarak, 15 Temmuz gecesi harekete geçen hainler, ertesi gün akşam olmadan Türk milleti tarafından hüsrana uğratılmışlardır. Bu silahlı darbe girişiminin başarısızlığa uğratılmasıyla, Türkiye, artık yeni bir döneme girmiştir. Bu güzel ülke, artık, 15 Temmuz öncesinden daha güçlüdür.
Şairin dediği gibi:
“Tasalanma yiğidim, zaman bizden yanadır.
Külümüzden yükselen duman bizden yanadır.
Son durak, son ilahi ferman bizden yanadır.
Dünya düşman olsa da iman bizden yanadır.”
15 Temmuz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Gazilerimize acil şifalar diliyoruz. 15 Temmuz Demokrasi Zaferimiz kutlu olsun!”
Müftü Ahmet Mete’nin ardından günün anlam ve önemine yönelik konuşmalarını yapmak üzere kürsüye Başkonsolos Murat Ömeroğlu geldi.
Başkonsolos Ömeroğlu konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“Yunanistan’dan FETÖ’yle mücadele konusunda destek bekliyoruz.”
“Türkiye bundan beş yıl önce bugün, hem iç hem dış kamuoyunun gözleri önünde kanlı bir darbe girişimi yaşadı. Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ), Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sinsi bir planla yıllar içinde sızdırdığı mensupları, seçilmiş Cumhurbaşkanımız ve Hükümeti devirmeye çalışarak, anayasal düzenimizi değiştirmeye kastettiler.
Türk demokrasisinin maruz kaldığı bu hain darbe girişimine halkımızın her kesimince karşı çıkıldı. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, halkımızın ve devletimizin demokrasiyi ve cumhuriyetimizi korumaya yönündeki ortak kararlılığı ve canı pahasına kahramanca direnişi sayesinde darbeciler başarısız oldular. Darbe girişiminin beşinci yıldönümünde, demokrasimize sahip çıkarken yaşamlarını yitiren aziz Şehitlerimizi bir kez daha rahmetle anıyor, Gazilerimize minnet duygularımızı sunuyoruz.
Bir virüs gibi sinsice ‘devletin kılcal damarlarına’ kadar sızan FETÖ’nün Türkiye’deki gizli gündemi kanlı darbe girişimiyle apaçık ortaya çıkmıştır. ‘Devletin kılcal damarlarına sızma’ deyimi bizzat örgütün lideri Fetullah Gülen’in videolarında kullandığı bir ifade olup, FETÖ’nün bir virüs gibi hareket etmesinin en açık ifadesidir.
Örgütün bu şekilde on yıllarca Türk ordusunun içine sızdırdığı mensuplarının, sivil komplocularının da desteğiyle 15 Temmuz 2016 gecesi gerçekleştirdikleri darbe teşebbüsü Türkiye’nin maruz kaldığı en kanlı terör saldırısı olmuştur.
Elbette 5 yıl önce hiç kimse asker kılığındaki FETÖ’cülerin Meclisimizi, Cumhurbaşkanlığını, Polis Özel Harekât Merkezini ve diğer benzeri kamu binalarını bombalamaya cüret edeceklerini, sivil halkın üzerine tereddüt etmeden tanklar süreceklerini, havadan bombalar yağdırıp helikopterlerden ateş açacaklarını, 251 vatandaşımızı şehit edip, 2.200’den fazla vatandaşımızı yaralayacaklarını tahmin edemezdi.
Darbecilerin, Gülen yapılanmasının sivil ve askeri üyeleri oldukları, kullandıkları Bylock gibi gizli haberleşme sistemlerinden deşifre edilmiştir. Aradan geçen beş yılda, bu saldırının failleri halen yoğun bir çalışmayla ve hukuk devleti ilkesi içinde soruşturulmaktadır. Adalet önüne çıkarılabilenler hakkında Türk mahkemelerindeki yargılama süreçlerinde ortaya koyulan kanıtlar ve bu kanıtlar çerçevesinde açıklanan hükümler, esasen FETÖ tehlikesinin anlaşılması için fazlasıyla veri bulundurmaktadır.
Ancak, bu örgütün tam olarak anlaşılabilmesi için 15 Temmuz’dan önce, on yıllar boyunca oluşturduğu karanlık şebekenin de bilinmesi gerekir. FETÖ, masumane bir eğitim hareketi kisvesi altında kurduğu okullarda genç beyinleri endoktrine ederek, ‘Kainat imamı’ olarak adlandırdıkları Gülen’in talimatlarını sorgusuz yerine getiren, bu uğurda hiçbir yasal ve ahlaki norm tanımayan radikal bir müritler ordusu yetiştirmiştir. Bu okullardan mezun olanların çoğu, sınav sorularının önceden ele geçirilmesi suretiyle devletin en kritik kurumlarına yerleştirilmiş, örgütün önünde engel görülenler türlü kumpaslarla bertaraf edilmiştir.
Değerli misafirlerimiz, Karşı karşıya bulunduğumuz olağanüstü güvenlik sınamalarına rağmen yurt içindeki mücadelemiz hukukun üstünlüğü, temel hak ve özgürlüklerin korunması prensipleri temelinde yürütülmüştür.
FETÖ’nün sözde mağduriyet hikayesine karşılık, ülkemizin demokratik hukuk devleti kimliği vurgulanmakta ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuru öncesinde iç hukuk yollarının tüketilmesi gerekliliğinden de görüldüğü üzere ülkemizde işleyen bir hukuk düzeninin ve alınan kararlara karşı her zaman itiraz/temyiz yollarının mevcut olduğunun altı çizilmektedir.
Bu süreçte, dost ve müttefik ülkeler başta olmak üzere uluslararası toplumdan beklentimiz, ortak değerlerimize tehdit oluşturan bu terör örgütüne karşı işbirliğinin küresel çapta güçlendirilmesidir. Maalesef, darbe girişimi sonrasında adaletten kaçan FETÖ mensupları Yunanistan’ı dünyadaki en önemli güvenli limanlarından biri olarak kullanmaya başlamışlardır. Bu suretle sayıları binlerle ifade edilebilecek FETÖ mensubu Yunanistan’da melce bulmuştur. 2016 darbe girişiminden bilfiil yer almış bazı kişilerin Yunanistan’da bulunduğu herkesin malumudur. Türkiye’nin bu teröristlerin tutuklanması ve ardından Türkiye’ye iade edilmesi yönünde defaatle ilettiği talepler bugüne kadar maalesef sonuçsuz kalmıştır.
Yunanistan’ın komşusu ve müttefiki olarak Yunanistan’dan, haklı olarak terör örgütü FETÖ’yle mücadele konusunda destek bekliyoruz. Zira sınır tanımayan ve hepimizi ilgilendiren terörizm tehdidi tıpkı küresel virüsle mücadelede olduğu gibi yalnızca kararlı ve ortak bir tutumla bertaraf edilebilir.
Sözlerime son verirken, Türk demokrasisi için büyük anlamı olan bu özel günde bizimle beraber olduğunuz için şahsım ve çalışma arkadaşlarım adına samimi teşekkürlerimi sunuyorum.”
Tören sonunda 15 Temmuz şehitleri ve gazileri için duayı Gümülcine Seçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif yaptı.