Evet; “ESTİA” gazetesini Yunanistan’da birçoğumuz biliriz. 1876’dan beri Atina’da yayınlanan siyasi, kültürel ve ekonomi gazetesidir. Kuruluşundan bu güne kadar yazılarıyla yön göstermiştir, Yunan devletinin ve hükümetlerin uygulayacağı politikaları önceden okuyucunun huzuruna sunma gibi bir yayın anlaşıyına sahiptir. Bunlar tesadüf mü? Tabii ki de değil. Kaynakları çok ama sağlam olsa gerek…..
Gelelim 15 Şubat 2021 tarihli “ESTİA” gazetesinin Batı Trakya’daki Müftülerin seçilmesine yönelik haberine. Haberde, “Partiler Arası Trakya Kalkınma Komisyonu”nun, Batı Trakya’daki Türk Azınlığın Müftülük sorunuyla ilgili olarak iki senaryolu bir “yol haritası” üzerinde çalıştığını haber yapıyor, yorumluyor vede sözde uyarılarda bulunarak da Miçotakis hükümetinin izleyeceği yolu söylüyor aslında.
Müftülük ve Vakıf İdaresi seçimleri aslında Yunanistan’ın üzerinde yıllardan beri çalıştığı eski bir devlet politikasıdır. Hükümetler buna her daim bağlı kalmışlardır. Adım adım uygulamaya giden yolda aceleye gerek duymadan, geniş bir zamana yayarak belirli zaman aralıklarıyla Azınlığa yönelik uygulamaları küçük küçük taksitlerle ortaya salmasıyla nabız yoklaması, ağıza şerbet verme yöntemiyle hep devam etmiştir.
Bu devamlılığa, Azınlığın Milletvekillerinden bazıları, Parlamentoya ilgili Bakanlıklara sorulmak üzere yatırdıkları soru önergeleriyle de Yunanistan’ın işini kolaylaştırmışlardır. Nasıl mı? “Azınlık bunu talep ediyor” çok basit.
Azınlık neyi talep ediyora gelince de, örnek vermemiz gerekirse, din görevlileri aynen papazlar gibi devlet memuru olsun, maaşları devletten ödensin, camiler elektrik parası ve vergi ödemesin” gibi istekler tam da Yunanistan’ın yarım asırlık planındaki ekmeğine yağ, bal ve kaymak sürmektedir.
Yatırılan soru önergelerindeki arzu ve taleplerin, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın geleceği açısından ne kadar tehlikeli bir uygulama olduğuna bakılmaksızın, herkes ve özellikle de başta olanlar, bunu sürekli bir başarı olarak satmışlardır. İşin ciddiyetine ve temeline inmeden, “efendim ben Yunanistan’dan bunu istedim” diyerek adeta kendilerini birer kahraman olarak göstermişler ve karşılığında da “baravo” takdiri de almışlardır hani.
Meşhur “240 İmam Yasası” nasıl doğdu demeyelim, Yunan devleti bunu doğurtmak için kimlere neler verdi, neler aldılar ona bakmak lazım. İşin püf noktası da aslında burası.
Yunan devleti tarafından hazırlanan ve Batı Trakya piyasasına bir ofisin çekmecesinden salınan o meşhur “240 İmam Yasası” artık gerçekti. Batı Trakya’da çarşıda pazarda ağızdan ağıza dolaşmalıydı, birileri bağırmalıydı karşı çıkmalıydı, karşı soru önergeleri verilmeliydi. Aynen sıralama öylece de devam etti. Birileri bağırdı çağırdı, karşı çıkıldı, soru önergeleri verildi, hep bir ağızdan “istemiyoruz” diye haykırdık.
Ne elde ettik? Şu an konuşulmuyor bile. Ama uygulama sırası geldi çattı! 240 göreve hazır. Batı Trakya’da hayatımıza uygulama olarak yeni yeni emeklemeyle girdi. Ayağa kalktı ve yakın zaman sonra da yürümeye başlayacak. Tıpış tıpış yürüyecek, bizler de Batı Trakya Türk Azınlık insanı olarak ardından ayak izlerine bakıp kalacağız. Bunu unutmayın!
Neden mi? “ESTİA” bugün yazdı. Birçok kişi kurum ve kuruluş buna sadece ortaya atılan basit bir gazete haberi gibi bakacak. Ama bu haberin içinde bir önemli mesaj var ki, asla gözardı edilmemelidir. Eğer biz gerçekten Batı Trakya’da Lozan Barış Anlaşması’nın bize verdiği hak hukuka göre gerçek anlamda Müftü seçimi yapmak istiyorsak, Lozan çok basit bir şekilde bu seçimden bahsediyor, yolu ve uygulamayı gösteriyor. Lozan’ın maddesine bakmak ve Yunanistan’a bunu uygulaması gerektiği söylemek yetecektir.
Tabii ki Yunanistan önce kendi çıkarına bakacak, bundan daha doğal ne olabilir ki? Lozan Anlaşması’nda bize verilen haklar yıllarca birer birer yok edildi, biz de Yunanistan’a teşekkür ettik. Başka ne yaptık? Zamanında hak hukuk mu aradık? Her daim Yunan devletinin yaptıklarının bir adım gerisinden gelmedik mi? Hatta bunu bazen de bilinçli yaptık belki de kim bilir?
Hiç kimse kusura bakmasın. Son olarak Gümülcine’deki Hayriye Medresesi’ne bakmamız yeterli olacaktır. Bunu başka yazımda analiz edeceğim ki burada da hangi hakkımızı nasıl ve neden kaybettik bilinsin. Amacım karıştırmak değil, sakın yanlış anlaşılmasın, tarihe not düşmektir. Yanlış ve yanlı işler yapılıyor buna dikkat çekmektir!
“ESTİA” bu günkü haberinde ne yazıyor?
Müftülük seçimiyle ilgili, “Partiler Arası Trakya Kalkınma Komisyonu”nun sözde ilk şıkkı; 200 kişilik bir seçici kurulun oluşturulması. Bu kurul üyelerinin din görevlileri (ama hangi din görevlileri? tabii ki de 240 İmam yasasına dahil olanlar) ve mütevelli üyeleri tarafından oluşturulması. Buradaki detaya bakınız! Mütevelli üyeleri. Her ilde kaç mütevelli üyesi var? Vede “240 İmam Yasası” ile kaç din görevlisi memur olarak Yunan devleti tarafından 8’er aylık sözleşmeli işe alındı. Şu an bilinen rakamın çok üstündedir.
Gerekli rakam Yunan devleti tarafından bulundu, hazırlandı ve eli kulağında bekletiliyor! Yunanistan incecik ve kıvrak bir hareketle Mütevelli üyelerini de işin içine katıyor ki inandırıcılığı olsun. Kimsenin itiraz etmeye, söz söylemeye hakkı olamaz o zaman. Yunanistan’a sorulması durumunda cevap hazır; “Azınlığın din adamları ve camilerin sahipleri Müftüyü seçti” biz de Yunan deveti olarak aynen İstanbul’da Partik seçimindeki uygulamayı yapıyoruz. Azınlık din adamlarıyla, Mütevellisiyle birlikte Müftüsünü seçti, biz de itiraz etmeden kabul ettik ve onayladık. Olay budur… Sorun nerede? Dese kim birşey söyleyebilecek? Herşey yasal, prosedüre uygun.
“240 İmam Yasası” olarak da bilinen 3536/2007 sayılı yasanın içeriği zaten belli. Din görevlileri, Kur’an Kursları, camiler, hutbeler hepsi Yunan devletinin denetiminde ve onayında olacak. Hani Lozan Anlaşması nerede kaldı? Geçmiş olsun!
İkinci şıkkı zaten yazmaya gerek duymuyorum. O öylesine yazılmış, “bakınız bizden de çatlak sesler ve itiraz edenler var” şemsiyesidir. Geçiniz orayı, oradan birşey çıkmaz. Minareyi çalan kılıfını önceden hazırlamıştır zaten.
Esas Müftü seçimi eğer yapılacaksa yöntemi birinci şıkta gizlidir. Memur din görevlileri ve Mütevelli üyeleri. Artık kaç kişi kaldıysalar….Encümen başkanları gibi…..