Fransa’nın Ukrayna’ya Avrupa birlikleri konuşlandırma önerisine Yunanistan’dan olumsuz yanıt geldi.
POLITICO, 4 Mart 2024 tarihinde Fransa Genelkurmay Başkanı Thierry Burghardt’ın NATO genelindeki mevkidaşlarına mektup yazarak “cesur bir adım” attığını duyuran bir makale yayınladı. Burkhard’ın mektubu, Ukrayna’ya asker konuşlandırmak amacıyla bir “gönüllüler koalisyonu” kurulmasını öneriyor.
POLITICO makalesinde, “Bu hamle, bölgede artan gerilimlerin ve devam eden çatışmaların ortasında gerçekleşti ve Fransa’nın mücadelesinde Ukrayna’yı destekleme yönündeki proaktif yaklaşımının altını çizdi” yorumu yapıyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da 27 Şubat tarihinde kritik bir açıklama yaparak, mevcut koşulların Ukrayna’ya kara birlikleri konuşlandırmasını gerektirebileceğini öne sürdü. Macron’un açıklaması, NATO stratejisinde çatışmaya daha doğrudan askeri müdahale yönünde olası bir değişikliğin altını çiziyor.
Bu koalisyon kapsamında önerilen askeri birliklerin konuşlandırılması, yalnızca Ukrayna güçlerini eğitmekle kalmayacak, aynı zamanda çatışmalardan etkilenen bölgelerdeki mayın temizleme operasyonlarına da katılacak. Bu ikili yaklaşım, siviller için önemli bir risk oluşturan kara mayınları gibi acil insani soruna değinirken Ukrayna ordusunun yeteneklerini güçlendirmeyi de amaçlıyor.
Fransa’nın bu girişimi, lojistik ve maddi yardımdan doğrudan askeri müdahaleye geçerek, Ukrayna’ya verilen uluslararası desteğin dinamiklerinde olası bir değişikliğin sinyalini veriyor.
Bu girişimler, Fransa’nın yalnızca askeri yeteneklerini güçlendirme konusundaki kararlılığını değil, aynı zamanda Avrupa ve NATO müttefiklerinin kolektif güvenlik ve savunma duruşuna da katkıda bulunma konusundaki kararlılığını temsil ediyor. Modernizasyona, birlikte çalışabilirliğe ve ağ merkezli operasyonlara odaklanma, 21. yüzyıl güvenlik ortamının gelişen zorluklarının üstesinden gelmeye yönelik uyarlanabilir bir yaklaşımı ortaya koyuyor.
BİRLİK Gazetesi olarak Yunanistan’ın asıl hedefine bir bakalım.
“Yunanistan Fransa’ya “Hayır“ Dedi, Hedef AB Ortak Askeri Müdahale Gücünün Oluşması”
Başbakan Miçotakis’in ağzından Yunanistan’ın Macron’un önerisine karşı tutumu olumsuzdu. Neden olumsuzdu; çünkü askeri güçlerini Ukrayna’ya göndermek demek Yunanistan’ı Rusya ile doğrudan askeri çatışma alanında karşı karşıya getirmek anlamına gelmektedir. Bu da şu an Yunanistan’ın işine gelmiyor.
Ancak göz ardı edilmemesi gereken bir husus var ki, o da 28 Eylül 2021’de Paris’te Savunma ve Güvenlik alanında işbirliğine yönelik stratejik ortaklık kurulmasına ilişkin Yunanistan-Fransa anlaşması imzalandı.
Dolayısıyla Yunanistan-Fransa anlaşmasının ikinci maddesi şunu der: “Taraflar, anlaşmanın 2. Maddesi uyarınca herhangi birinin topraklarına karşı bir silahlı saldırının gerçekleştiğini ortaklaşa tespit etmeleri halinde, ellerindeki tüm uygun araçlarla ve gerekirse silahlı kuvvet kullanarak birbirlerine Birleşmiş Milletler Şartı’nın 51. Maddesi uyarınca yardım ve katılımda bulunacaklardır.”
Bu nedenle, Fransa ile yapılan anlaşma, Yunanistan’ın dostu ve müttefiki, Fransa’nın Ukrayna’ya kendi başına kuvvet göndermesi durumunda, Yunanistan’ın da Ukrayna’ya askeri güç göndermesini gerekmektedir.
Yunanistan’ın orta ve uzun vadeli hedefi
Yunanistan, başta ABD olmak üzere AB ülkeleri ile de Savunma ve Güvenlik alanında işbirliğine yönelik stratejik ortaklık anlaşmaları imzaladı. Ancak, Türkiye’nin bu ülkelerle de ilişkileri ekonomi ve “Kaza Kazan” üzerine kurulu olduğu için ve şirketler bazında ülke ekonomilerinin iç içe geçtiğinden dolayı, bu ülkeler özellikle gerekebilecek (Yunanistan-Türkiye gerginliği) bir askeri operasyonda açıkça Yunanistan’ın yanında yer almaktan geri durmayı tercih edeceklerdir.
Bunun farkında olan Yunanistan, Avrupa Birliği’nin kendisine sunduğu tüm argümanları her alanda kullandığı gibi, 3 yıl önce patlak veren Ukrayna-Rusya savaşının başlamasıyla birlikte, Avrupa Birliği bünyesinde ortak bir askeri gücün oluşması yönünde girişimlere başlamış bulunuyor. Yunanistan’ın son öneme Avrupa Birliği’nin özellikle savunma alanında yapılan oturumlarda savunduğu ve ön plana çıkardığı konuların başında da ortak bir askeri gücün oluşması teklifi yer alıyor.
Bunun asıl nedeni Türkiye’yi de yakından ilgilendirmektedir. NATO’ya karşı olan Yunanistan’ın bu teklifi aynı zamanda NATO’nun misyonu ve işleyişini zayıflatmakla kalmıyor, aynı zamanda ilerleyen zaman diliminde NATO’nun bölünmesi anlamına da geliyor. Aslında Yunanistan NATO’ya güvenmiyor. Bunu defalarca NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’i “Türkiye Yanlısı” olarak suçlamasıyla açıkça ortaya çıktığı biliniyor.
Ancak Yunanistan, NATO’nun Türkiye’ye ihtiyacı olduğunu biliyor. Dolayısıyla Yunanistan ile Türkiye arasında olası bir sıcak çatışmada, NATO’nun ortada bir tutum izlemesi Yunanistan’ın işine gelmiyor. Bu konuda NATO’ya güvenmiyor. Yunanistan güven duyacak bir liman arıyor. Yunanistan’ın her daimi arzusu, Savunma ve Güvenlik alanında işbirliğine yönelik stratejik ortaklık ve askeri işbirliği anlaşmaları imzaladığı ülkelerin bizzat sıcak çatışmaya katılması yönündedir. Yunanistan bu yönde bir dış politika izliyor.
Neticede, Yunanistan’ın AB bünyesinde son döneme dile getirdiği ve oluşturulmasını istediği ortak bir askeri müdahale gücünün hayata geçirilmesi öncelikli tercihidir. NATO’da bulamadığı desteği, oluşturulmasını istediği ortak müdahale askeri güçte arıyor.
Aynen son döneme, ABD öncülüğünde ve ilerleyen süreçte AB ülkelerinin de katılımıyla Kızıldeniz’de Husilerle mücadeleye karşı oluşturulan çok uluslu misyonun ana karargahının orta Yunanistan Teselya bölgesi Larisa (Yenişehir) kentinde kurulması, Yunanistan’ın bir nebze olsun bu arzusuna yaklaştırdığı inancını güçlendirmeye başladı.
Son olarak, Yunanistan içinde bulunduğumuz 2024 yılı ve sonrası olmak üzere bu teklifin AB ülkeleri tarafından kabul edilmesi ve ortak askeri müdahale ordusunun oluşturulması ve ana karargahının da Yunanistan olması için var gücüyle dış politikada sahne alacaktır.
Elindeki güçlü ve her zaman uluslararası oturumlarda ve görüşmelerde kullandığı argümanlar Ege Denizi AB sınırları demek, Doğu Akdeniz AB sınırları demek, Kuzey Afrika demek AB sınırları demek ve aynı zamanda AB ülkelerinin enerji geleceği demektir.
Yunanistan’ın 2024-2030 vizyonu olarak uluslararası arenada adlandırdığı diplomasi ve askeri girişimleri, Türkiye’yi en direk yakından ilgilendirmektedir.”