Yunan basını ABTTF’nin Avrupa’daki çalışmalarını “gıpta” ile izliyor. Avrupa’daki gururumuz olan ABTTF, yapmış olduğu lobi faliyetleriyle Batı Trakya Türk Azınlığı’nın Yunanistan tarafından uğramış olduğu haksızlıklar, hak mahrumiyeti, baskıları yalansız ve belgeleriyle Avrupalılara aktararak her geçen gün karınca yürür misali yol almaya devam ediyor. ışte bu bağlamda, ABTTF tarafından verilen mücadele Yunan basınını hem rahatsız ediyor, hemde gıpta ile izleniyor. “Bunlar yapıyor, biz bakıyoruz” misalini vererek bir bakıma pasif kaldıklarını kabul ediyor veya ABTTF’nin yerli yerinde çalışmalarının önüne geçemiyorlar. Çünkü ABTTF ve Batı Trakya Türk Azınlığı, hak arama mücadelesinde yalan yanlışları kullanmıyor. Meseleleri ve sorunları doğduğu isimleriyle çağırmaya devam ediyor. Batı Trakya Türk Azınlığı, ıstanbul Rumları’na, “Hristiyan Türkler demiyor. Batı Trakya Türk Azınlığı onların dinen Hristiyan Ortodokslar, ırk olarak Yunanlı olduklarını kabul ediyor ve aksini inkar etmiyor. Gel gelelim tüm Yunanistan ve Yunanlılar, Yunan devleti bilhassa Batı Trakya’daki Türklerin “Yunanlı Müslümanlar” olduklarını iddia ediyor. Bu da yetmiyor, belgelerle tayin ediyor. ıddia ettiği yetmiyor ve bu yalana kendilerinide inandırmaya çalışıyorlar, işin komik yanıda burası. Bunlarda utanmak asla yok, sıkılmak derseniz genetiklerine kodlanmamış neyi konuşalım ki? Geriye ne kaldı ki? ınsan olana bir kez konuşursun, ama olmayana ne demeli? Onun için şunu diyorum ben Birlik gazetesi sahibi olarak. Yıl 1988 Almanya’da derneklerin sayısı 7-8 idi. Çalıştık, çalıştım demiyorum, ekip işine önem veren bir idealis Türk olarak hepimiz çalıştık. Kimimiz paramızla, kimimiz duamızla misali Almanya’da dernekleri 26 olarak bıraktım ve harmanın dövüldüğü yere döndüm. Federasyon eski başkanlarından Cafer Alioğlu bilir ılhan Tahsin’in Batı trakya Türklüğü için neler yaptığını. Çıkıp bir kötü kelime söylesinler, bu “deli gazeteci” lakaplı kendini Narlıköy cami önünde çınara asar, ipe çeker. Satılmadım, satmadım! Milli kimliğimi gözbebeği gibi korudum, çünkü o bir namustur. Satsan satılmaz, alsan alınmaz, sadece doğulur onunla. Bırakın, yine yazarlığım, yandan çakma şairliğim ve gazeteciliğim gaza getirmesin beni. Benim duvarda asılı ve bana bakan diplomam yok. Benim çalışan beynim ve diplomam var. Benim deliliğim işim. Rakibim yok ki yarışayım. ışte, bu Federasyon birzamanlar küçücük bir çocuktu, büyüdü, emekledi ve yürümeye başladı. Kolay olmadı beyler. Yalanla asla olmadı. Batı Trakya davasını maaş için satarak asla olmadı. Bu bir sevdadır, aşktır Batı Trakya. Batı Trakya sevdası ezilmişliğin içinden, ihanetlere uğramışlığın içinden, korkuların ve baskıların içinden çıkagelmiştir. Kimsenin babasının malı değil ve asla olmayacak. Açıkgözlere ise asla yar edilmeyecek bu Batı Trakya sevdası. Yetti, kıdemli yazar-çizer Haki’nin dediği gibi, “yer kalmadı” ama kürek te var, yürek te. Hadi bakalım Yusufçuk, göreyim sizi… Birlik gazetesinin soy ağacının dalını kesenin biz ağacını kökten keseriz. Al sana bir şiir, bakın yazmak ne kadar kolay. Ama ölümden korkmazsan kolay olur bu iler. Korkarsan sıkar birazıcık. ıki dere arasında gider gelirsin. Son söz, kaybedecek sadece davam var, başka hiç ama hiç bir şeyim yok.!!!! Bizim kendi içimizden “hainler” “satıklar” “sahtekarlar” beni oraya buraya şikayet etmeyi bırakın, beni yetişmek için çalışın heeeeeyyyyy!!!!!! Size söylüyorum!!!! Yeter beeeee…… ışimize bakalım be, Bakalım Antifonitis ne demiş. “EYLEM, LAF DEğıL” N egüzel bir söz değil mi? Özellikle senin davana çomak sokmak isteyen birilerinin ağzından, beyninden, kaleminden böyle bir şeyin çıkması kadar bir güzel ve zevkli bir şey olamaz. Evet, “EYLEM, LAF DEğıL” Bunlar bunları, biz… birşey? Okuyoruz ki, ABTTF, 12 Kasım 2010 tarihinde SPD Alman Milletvekili Kristof Straser’i, “Batı Trakya Türk Azınlığı’nın sorunları hakkında bilgi aktarmak üzere ziyaret etmiş. Federasyon başkanı Halit Habipoğlu, Azınlık aleyhine, dernekler ve camilere yönelik “ırkçı saldırıların” arttığını konu alan bir propaganda malzemesini teslim ederken, aynı zamanda Rodos ve ıstanköy’deki “Türk Azınlık” için de aynısını yapmış. Straser, aynı zamanda, Avrupa Parlamentosu ınsan Hakları Hukuk ışleri ikinci başkanı ve vekaleten Müslüman Toplumunun “Oniki Adalar”da durumunu konu alan bir rapor hazırlıyor. Anlaşılacağı gibi, Yunanistan çıkarları üzerine Ankara’nın ajanları Avrupa ve Uluslar arası kuruluşlarda neler yapıyor. ınsan kendi kendine soruyor; mümkünmüdür acaba sadece toplumsal açıdan tipik cevaplarla yetinmemiz. Rakip tarafın etkinliğine karşı Yunan tarafının tepkisi nedir acaba? Sadece toplumsal cevaplarla yetinmemiz mümkünmüdür ki bu gibi küçük güvenirlilik sunuyor? Mümkün mü hakkımız ve doğruların sadece devlet görevlilerin yeterliği konusunda, ki bu konuda sorumludurlar. Bir Bakanlığın bağışlamak isteyen zihniyetiyle sivil idaresi ne gibi defans koyabilir, mesela kişi GAP ( Georgios Andreas Papandreu) gibi? Başka yerde ne oluyor bilmiyoruz. Ancak Trakya’da gelişmelerin pasif seyircisi olarak kalamayız. Biz, Hristiyanlara ve Yunanistan’a karşı nefret saldırılarını kaydetmek için bir girişim üstlenmek niyetindeyiz. Bir kayıt ki madalyonun diğer yüzünü sorumlulara verecektir. Günlük yaşantıda sürekli olarak bir vesileyle ki yakın örnek olarak Dioni köyündeki mezarlığa üç Müslüman tarafından hemde belgelenmiş olarak yapılan saldırının, havaya değil sinsi gerçeklerle Ankara’nın ifade ettiği gibi. Katkıda bulunmak isteyen herkesi davet ediyoruz, bizimle irtibata geçsinler. Hiç kimseden birşey beklemeyeyiz eğer biz kendimiz umursamazsak. Kategori: Antifonitis TEBRıKLER, DıYASPORADA YAşAYAN AMA KALBı BATI TRAKYA’DA ATAN KARDEşLERıM, YALNIZ DEğıLSıNıZ!!!!! ABTTF Yönetimini, Dernekleri, üyelerini, herkesi tebrik ediyorum. Yılmayın, Batı Trakya davasını çıkarcılara ve çapulculara asla bırakmayacağız. Kişiler, hanedanlık süremeyecekler. Birileri biryerlere yaransın diye bu toplumun dağıtılmasına müsade edemeyiz. Kusura bakmasınlar. Biz davacıyız, onlar gibi davalı değiliz. Ha işte bu kadar. Herkes ayağını denk alsın. “DURMAK YOK, YOLA DEVAM!!!! ΠΡΑΞΕΙΣ, ΟΧΙ ΛΟΓΙΑ… Δεκεμβρίου 8, 2010 Plast Γράψτε ένα σχόλιο Αντιφωνητή` 2; 1-12-2010 Αυτοί αυτά, εμείς … τίποτα; Διαβάζουμε ότι η «Ευρωπαϊκή Ομοσπονδία Τούρκων Δυτικής Θράκης» (ABTTF) επισκέφτηκε στις 12 Νοεμβρίου 2010 τον Γερμανό βουλευτή του SPD Κριστόφ Στράσερ, προκειμένου να τον ενημερώσει για τα προβλήματα της «τουρκικής μειονότητας της Δυτικής Θράκης». Ο πρόεδρος της Ομοσπονδίας Χαλίτ Χαμπίμπογλο υ αναφέρθηκε σε αύξηση των «επιθέσεων μίσους» σε βάρος μελών της μειονότητας , των συλλόγων και των τζαμιών της, του παρέδωσε το προπαγανδισ τικό υλικό της ABTTF για το θέμα, και δεν παρέλειψε να πράξει το ίδιο και για την «Τουρκική Μειονότητα που ζει σε Ρόδο και Κω»! Καθώς λοιπόν ο Στράσερ είναι 2ος αντιπρόεδρο ς της Επιτροπής Νομικών Υποθέσεων και Ανθρωπίνων Δικαιωμάτων του Ευρωπαϊκού Συμβουλίου κι έχει εξουσιοδοτη θεί να ετοιμάσει αναφορά για την κατάσταση της μουσουλμανι κής κοινωνίας στην Δωδεκάνησο, αντιλαμβάνε ται κανείς την δουλειά που γίνεται σε βάρος των ελληνικών συμφερόντων από τους πράκτορες της Άγκυρας στους ευρωπαϊκούς και διεθνείς θεσμούς. Αναρωτιέτα_ 3; κανείς, ποια είναι η ελληνική αντίδραση στην δραστηριότη τα αυτή της αντίπαλης πλευράς; Είναι δυνατόν να περιοριζόμα στε μονάχα στις τυπικές απαντήσεις της πολιτείας, που ελάχιστη αξιοπιστία προσφέρουν ως τέτοιες; Είναι δυνατόν το δίκιο μας και η αλήθεια να κρίνονται μόνο από την επάρκεια των κρατικών λειτουργών που είναι αρμόδιοι για το θέμα; Και τι είδους άμυνα θα προτάξει ένα υπουργείο του οποίου η πολιτική ηγεσία είναι δοτή από ένα άτομο σαν τον ΓΑΠ; Δεν γνωρίζουμε τι γίνεται αλλού, όμως στη Θράκη δεν μπορούμε να μένουμε απαθείς θεατές των γεγονότων. Εμείς προτιθέμεθα να αναλάβουμε μια πρωτοβουλία για καταγραφή των επιθέσεων μίσους σε βάρος των χριστιανών και της Ελλάδος στην περιοχή μας. Μια καταγραφή που θα πηγαίνει αρμοδίως για να δίνει και την άλλη όψη του νομίσματος. Η καθημερινότ ητα δίνει τακτικά αφορμές (πρόσφατο μόλις παράδειγμα η βεβήλωση των νεκροταφείω ν στη Διώνη από τρείς μουσουλμάνο υς που συνελήφθησα ν) και μάλιστα τεκμηριωμέν ες, όχι λόγια του αέρα και ύποπτα συμβάντα, όπως αυτά που επικαλείται η Άγκυρα. Καλούμε δε όσους θέλουν να συμβάλουν να επικοινωνήσ ουν μαζί μας. Δεν μπορούμε να περιμένουμε από κανέναν τίποτε αν εμείς οι ίδιοι αδρανούμε! Κατηγορίες:	 13;ΝΤΙΦΩΝΗΤΗΣ