Yannis Zevgas, FYROM’da (Makedonya) Sırplar tarafından yanlışlıkla ve isim karışmasıyla ve pasaportunun Bulgaristan’da çalınmasından sonra tutuklanmış, hapse atılmış ve işkence görmüş. ışkence gördüğünün yanısıra onunla birlikte hapiste yatan yaşları küçük olan müslüman çocukların gördüğü işkencelere de bizzat tanıklık etmiş. O bir duyarlı insan olarak Sırplar tarafından yaşanan bu vahşete duyarsız kalmamış ve çeşitli sivil topluk kuruluşları nezninde girişimlerde bulunmuş ve sesi hapisten dışarı çıkmayan bu çocuklara destek olmak için kolları sıvamış. Atina’da hukuki girişimler başlatmış ve bundan sonra girişimlerini Batı Trakya’da dini liderler (Müftüler) nezninde yapmay akarar verdikten sonra ıskeçe S. Müftüsü Ahmet Mete’yi ziyaret etmek istemiş. Ziyaret ilk başta gerçekleşmemiş ve savcılık aracılığıyla Yannis Zevgas, müftülüğün kapısına bir yazılı belgeyi asmış. Biz de Birlik gazetesi olarak bu hareketinden sonra ikamet ettiği Sarışaban’da ziyaret ettik. Ancak bu ziyaretimizde kendisiyle yaptığımız söyleşiyi geçikmeli olarak yayınlıyoruz. Çünkü bu bir özel röportaj olduğundan dolayı öncelikli olarak gazetemde haberlere ve güncel konulara yer verdim. Daha ziyade 3 hafta gazetemi yayınlayamadım özel işlerimin yoğunluğundan dolayı. Bu söyleşide sayın Zeugas Birlik gazetesine çok özel açıklamalarda bulunmuştu ve şunları söylemişti: Sayın Zevgas, ıskeçe’de Müftülük kapısına bir bildiri astınız, nedir bu bildiri? “ılhan bey, geldiğiniz için teşekkür ediyorum. Ben ıskeçe Müftülüğü’nün kapısına neden gittim bilirmisiniz? Sırplar tarafından işkenceye mahruz kalan müslüman çocuklarına yardımcı olunması için gittim. Çünkü o bir dini lider ve bana yardımcı olacağını düşündüm. Gümülcine’deki Türk Konsolosluğu ile de teması olduğu için Türkiye’nin de bu konuda işkence gören müslüman çocuklara yardımcı olabileceğini ve olması gerektiğini düşündüğüm için sayın Mete’ye gittim. Ancak beni kabul etmedi ve çok üzüldüm. Çok iyi biliyorum, Türkiye’nin Balkanlar’da ciddi çalışmaları var. Orada ülkelerle işbirliği ve yatırımları var. Dolayısıyla da oradaki işkence gören çocuklara yardım edebilir, dünyayı devreye sokabilir. Sırplar tarafından işkence gören,Luboden köyünde çocuklar benim yardımımı bekliyor. Ben onlara yardım sözü verdim ve elimden geleni yapıyorum ama sesim gerektiği şekilde ulaşmıyor. Sizin gazeteniz aracılığıyla bu çocukların yardımına koşacak olanları devreye geçirebilirsiniz. Tabii ki birçok çalışmalarım var, elimde bulunan ve çevirisini yaptığım belgeleri size takdim edecem ve gerçekleri sizde göreceksiniz. Ben gerçekleri gördüm ve gözümle gördüm. Öldürülen Ramadani Yusufi, Bayrami ailesinin iki küçük çocukları yiasari ve Ercan Aliu yaşama doyamadı çünkü işkenceciler onları 6 yaşında öldürdüler. Belgelerde dah abirçok isimler var onları tek tek saymayayım incelerseniz göreceksiniz. Bu çocuklar işkence neticesinde yaşamlarını yitirdiler. Nasıl olurda müslüman olan bu çocuklara müslüman olan bir Türkiye yardım elini uzatmaz. Bu köyde 150 kişi ve üzeri çeşitli işkencelere mahruz kaldı. FYROM’da Sutka hapishanesinde çok işkencelere tanık oldum. Beni yakaladıklarında Hristiyan olduğumu bildikleri için ve bu çocukların müslüman olduklarını bildikleri için onlarla birlikte aynı yere koydular. Düşünceleri de şuydu belki, ben hristiyanım ve kendileri işkence gördükleri için beni öldğürecekler düşğncesine girdiler. Ama yanıldılar. Ben orada aynı yerde yattığım çocuklarla arkadaş oldum. Onalra yapılan işkencelere şahit oldum. ınanın çok zor durumdalar. Onlara muhakkak yardım yapılmalı. Aksi takdirde onlarıda öldürecekler. Ben oraya gidemiyorum ve dolayısıyla da kendilerine yardımcı olamıyorum. Sizler yardımcı olmanı lazım ki o çocukların sesleri duyulsun.” Siz aşırı milliyetçi “Hrisi Avgi” (Altın şafak) örgütü üyesimiziniz, bunu açıkça söyleyin lütfen öyle birşey varsa? “Gülümseyerek, “kesinlikle hiç bir aşırı guruba üye değilim. Olmam olamam, bu söylediğiniz örgütle bir bağlantım yok. Ben insanlara yardım etmek için elimden geleni yapıyorum. Baksanıza gezdiğim arabaya, bir yere üye olsam bu durumda mı olurdum? Ben ekmek paramı bu çocuklar için harcadım ve sıfırı tükettim. Ben insanları seviyorum, Avukatları kendi paramla ödedim ve halen de ödemeye devam ediyorum. şimdi artık kararlıyım bu işi yarıda asla bırakmayacağım. Çünkü biraz önce de sçylediğim gibi bu çocuklar benden yardım bekliyor. FYROM Avrupa Birlği’ne girmek için çalışmalar başlattı. Bu ülke Avrupa Birliğine girerse bu çocuklar tüm haklarını kaybederler. Çektikleri acılar boşuna gider. şimdi ve acil bu çocuklara sahip çıkılsın ve AıHM’ye bu ülke ve işkenceyi yapanlar şikayet edilsin. Bunu da Türkiye isterse yapar. Ama neden yapmıyor bilmiyorum. Bunun muhakkak sebepleri vardır. Türkiye’nin bu ülkede yatırımları ve çıkarları var, herhalde bu sebepten dolayı olaya el atmıyor olabilir. Sizlerin gazetesi aracılığıyla herkese sesleniyorum. Bu çocuklara yardım edilsin.” Birlik gazetesi ılhan Tahsin Ahmet.