Atina’da Yunan devletinin açtığı yeni ibadet yerinde (sözde cami) ilk Cuma namazı kılındı. Cuma hutbesini bu ibadet yerinin ilk imamı olan Muhammed Zaki Yunanca okudu.
Yıllarca Avrupa’nın ibadete açık camisi bulunmayan tek başkenti olarak anılan Atina artık yeni bir döneme girdi. Votanikos Semtindeki Yunan Donanması’na ait eski bir deponun olduğu yere, Atina’nın deyimiyle cami yapıldı. Yunan devleti artık Atina’da Müslümanlara ait bir caminin olduğu reklamını yapıyor.
887 bin euro bütçe ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na ait eski bir yerleşkeye inşa edilen ibadet yerinin minaresi bulunmuyor. Bu nedenle de Atina’da yaşayan Müslümanlar tarafından eleştirilere maruz kalıyor.
Ancak bu yapının cami olduğunu kanıtlayan dışarıdan ne bir minaresi, ne de içeride bir minberi yok. Yapının içine halı serilmiş, Kıble’ye bakan tarafına da ağaçtan süslemeli bir de Mihrap oturtulmuş. Yunanistan da bunun adına cami diyor. Kısacası Yunanistan işin ucuz yönüne kaçmış. Neticede bu ibadet alanında 2 Kasım Pazartesi gününden itibaren ezan sesi yükseliyor.
Yeni açılan bu ibadet alanında 6 Kasım günü ise ilk Cuma namazı heyecanı vardı. Yunan devleti tarafından maaşlı memur imam olarak atanan ve yaklaşık 25 yıl önce Fas’tan mülteci olarak gelen 49 yaşındaki Sünni olan ve uzun yıllar Atina’da tercümanlık yapan Mohamed Zaki Cuma hutbesini Yunanca okudu.
Yani için özü, Yunan devletinin uzun vadeli niyeti, Batı Trakya’daki Müftülüklere tayin ettiği Müftüler Ve Müftü Naipleri aracılığıyla, o meşhur 240 imam yasasıyla camilerin içine kadar girerek, Azınlığı dini açıdan kontrol etmeyi amaçlayan uygulamalarını tek tek devreye sokmaktır.
Bunun için de belirli zamanlarda yapılan yasal değişikliklerle Batı Trakya’daki camilerde de hutbelerin bir gün gelecek Yunanca okunmasının altyapısı ve zemini hazırlanmaktadır.
Eğer Atina’da kılınan ilk Cuma namazında hutbe Yunanca okunmuşsa, bu asla tesadüf değildir! Azınlık uyanık olmalı! Bu uygulamayı asla hafife almamalıdır. Azınlığın içinden para hırsı uğruna, kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’deki dini emirleri hiçe sayarak, Yunanistan’ın yanında yer alanların söylediklerine kulak asmamalıdır, bu gibi insanları bir an önce toplumun dışına itmelidir. Yoksa bedeli gelecekte ağır olur.
Batı Trakya’da nasıl her şey de son zamanlara Yunanistan’ın istediği gibi gidiyor. Önce Azınlığın ekonomik açıdan çöküntüsü planlandı, ardından gençlerin Avrupa ülkelerine iş göçü, Türkiye’deki Üniversitelere giden öğrencilerin meslek sahibi olmalarının ardından birçoğunun Batı Trakya’ya dönmemeleri, neticede Batı Trakya’da Türk nüfusun azaltılması planlanırken, Yunan nüfusun ne pahasına olursa olsun desteklenerek korunması planın bir parçası olarak son yıllara tıkır tıkır çalışıyor. Demogarfik yapı Milletvekili Stilianidis’in de dediği gibi ve büyük uğraş verdiği üzere şekillenmeye devam ediyor.
Defalarca yazdım, katıldığım tv proğramlarında, haber kanallarında dile getirdim; Batı Trakya’da Yunanistan açısından işler sütliman giderken, Azınlık açısından ise hiç ama hiç iyi gitmiyor. Bunun birçok nedenleri var.
Sadece şu kadarını yazacağım; Azınlığın ileri gelenleri artık yaşlandı, yoruldu, dünyalıklarını da yaptı, pek fazla beklentileri de yok artık. Onun için Azınlığın ileri gelenleri gençleştirilmelidir! Genç, dinamik, şahsi çıkar gütmeyen, paranın esiri olmayan, gerçek anlamda Batı Trakya’nın kutsal davasına gönül vermiş insanlara ihtiyaç var.
Batı Trakya’da insanları küstürmek, ötekileştirmek yerine sahiplenmek tek yönümüz olmalıdır. Bizde kimse fazlalık değil. Herkese ve herkesin fikrine ihtiyacımız var. Birbirimizi gambazlamayı, küstürmeyi ve kıskanmayı artık bırakmalıyız, ama gerçekten bırakmalıyız. Bu Yunanistan’ın ekmeğine yağ bal sürmekten başka birşey değil. Silkelenelim ve kendimize gelelim, Yoksa çok geç olacak! Bunu asla unutmayın!
Bunlar olacak. Son yazdıkların Trakya da yüksek tahsilliyim diye geçinen alçak tahsilliler anlasın.başta onlar bozuk.