Değerli okurlar, her olumlu veya olumsuz gelişmenin veya haberin ardından bir yazı yazarak görüş belirtmek hissi doğuyor ve yazmaya gayret gösteriyorum. Bu yukarıdaki gelişmelerin de çok ciddi gelişmeler olduğunu düşünerek yazmak istedim. Öncelikle şunu söylemem lazım, habere yorum katılmaz, ancak ben haberin içine yorum katarak şeklini değiştirmiyorum. Sadece olan bitenlere de seyirci kalamam çünkü mesele biz Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nı da ciddi anlamda ilgilendiriyor. Başta Anavatan Türkiye Cumhuriyeti en üst düzey yetkililerini tebrik etmek istiyorum bu ciddi konuyla alakalı göstermiş oldukları açılımdan ötürü. Toplumlar ilelebet baskı altında yaşayamaz ve yaşamamalıdır. Toplumların kendi değerleri ve ihtiyaçları vardır, hele hele bir ülke içerisinde azınlık olarak yaşıyorsanız daha çok hakkınız vardır demek. İşte azınlıkları bönyesinde barındıran devletler bu hakların gözetimini yapmakla ve tıkandığı zaman da açmakla sorumlu ve yükümlüdürler. Bizler Batı Trakya’da yaşayan Türkler olarak Ruhban okulunun açılmasına karşı olmadık olamayız çünkü bizler de azınlık ferdi olarak bunun önemini anlayanların belki de en başında gelenlerdeniz. Evet, Ruhban Okulu açılsın, ammaaaa Lozan Barış Andlaşması’nda garantör ülke olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti Batı Trakya Türklerini de düşünmek zorundadır, birnevi bu konuda sorumluluk sahibidir. Her ne kadar bu tür meseleler her ülkenin kendi iç meselesi olarak görülse ve yorumlansa da, bunlar uluslararası andlaşmalarla azınlıklara verilmiş haklardır. Dolayısıyla eğer İstanbul’da yaşayan Rum Azınlığı’na verilecek hakların bir aynısı da Batı Trakya’da yaşayan Müslüman Türk Azınlığına da verilmesi gerekmektedir. Türkiye’de Vakıflar yasası Rumların lehine T.C.B.M.Meclisinden olumlu olarak geçti. Ruhban Okulu açılsın diyen Bakanlar bu konuyla alakalı çalışmaların yapıldığını söylüyorlar. Görünen o ki, bu okul da açılacak. İyi de olacak çünkü Türkiye Cumhuriyeti devleti, Osmanlı döneminde dahi azınlıklara veya idaresi altına aldığı toplumlara baskılar yapmamış, bunu ben değil tarih kitapları yazıyor. Peki, Yunanistan’da vakıflar yasası Yunan devletinin istediği ve çıkarları doğrultusunda azınlığa danışılmadan, görüş alınmadan mevcut şekliyle Mecliste kabul edildi. 240 din görevlisi konusu malumunuz azınlığı ciddi derecede rahatsız ediyor. Müftülerin durumu ortada, eğitimin durumu ortada ve hemen şunu belirtelim, son olarak Yunan devleti tayin etmiş olduğu müftüler ve vakıf idarecileriyle görüşerek, Gümülcine’den İskeçe istikametine doğru çıkan Kulaklıyolu güzergahı yolu üzerinde Nedim Pastaneleri tesisleri yakınında bir araziye 1000 öğrenci kapasiteli öğrenci yurdu olan bir okulun yapılması için düğmeye basmış. Ön proje de yine azınlığımızın mimar ve mühendislerin çalışmasıyla deva ediyormuş. Bu okul kime hizmet edecek? Okulun konumu ne olacak? Sirkeli bölgesine azınlık ortaokulu açılmasına izin vermeyen Yunan devleti bu okulu hangi amaçla açıyor? Azınlığın yine burada da fikri alınmadan ne yapılmak isteniyor? Evet değerli okurlar, Yunanistan’da bu olumsuz gelişmeler devam ederken İstanbul’da Ruhban Okulu’nun açılması yine bizim dışlanmamız ve Yunanlının istekleri doğrultusunda bir adım veya taviz olarak karşımıza çıkmaktadır. Evet, Ruhban Okulu açılsın, ancak Batı Trakya’da Yunanistan azınlık hakları konusunda olumlu bir yaklaşım ve adım atmalıdır. Aksi takdirde tek taraflı Okulun açılmasına karşıyız.