Rodop eski sabık milletvekili İlhan Ahmet, son günlerde SİRİZA azınlık milletvekillerinden Ayhan Kara Yusuf ve Hüseyin Zeybek’in kendisine yönelik yapmış olduğu açıklamardan dolayı 9 Kasım 2012 tarihinde bir basın açıklaması yayınladı. İlhan Ahmet basın açıklamsında şu ifadelere yer verdi:
“Durduk Yerde Bizlere Sataşan Syriza’nın iki Milletvekiline;
Pusulasını şaşırdı diye bir tabir vardır. Syriza’nın iki milletvekili Ayhan Karayusuf ile Hüseyin Zeybek, son açıklamalarıyla, bunu kanıtlıyorlar. Sadede gelelim ve sırasıyla alalım: İki milletvekili durup dururken 30 Ekim tarihinde ortak bir açıklama yayımlayarak, Don Kişot misali, herkese bir güzel giydirdiler.
Ben de bu açıklamalarına, beni ve partimi ilgilendiren bölümleri için, 5 Kasım’da bir açıklamayla cevap verdim. Benim açıklamama da iki milletvekili 7 Kasım’da cevap verdiler. Neler neler demiyorlar iki milletvekilimiz. Utanmasalar doğdukları andan itibaren günümüze kadar geçen zaman içerisinde nasıl solcu olduklarını ve solculuk uğrunda ne mücadeleler verdiklerini dile getirecekler.
“Ayhan Karayusuf’a, çürük bir diş kerpetenle çıkarılır diye ahkam kessem, terbiyesizlik etmiş olurum. Aynı şekilde Hüseyin Zeybek’e basur macun–ilacının nasıl yapılacağı yönünde hocalık satmaya kalkışsam, maskaralık etmiş olurum”
Ama dedik ya, bunlar solcu olduklarından tevazu gösteriyorlar.
Şimdi, Ayhan Karayusuf’a, çürük bir diş kerpetenle çıkarılır diye ahkam kessem, terbiyesizlik etmiş olurum. Aynı şekilde Hüseyin Zeybek’e basur macun-ilacının nasıl yapılacağı yönünde hocalık satmaya kalkışsam, maskaralık etmiş olurum. Ancak ben, yaptığım açıklamamda SİYASET erbaplarının anlayabilecekleri dilde, yaptıkları saldırıya karşı bir savunmada bulundum. Kendilerinin iddialarına cevap verdim.
Benim herhangi bir iddiam olmadı. Milletvekili seçildikleri günden beri aleyhlerinde bir tek satır dahi yazmış değilim.
Kocaman açıklamalarında, laf salatasından başka bir şey yazmamışlar. Biri doktor biri eczacı bana DEVRİK cümlenin hata olduğunu ima ediyor gariplerim. Türk Dil Kurumunu hesaba çekecekler bu gidişle. Bildiğiniz konularda konuşun.
Bilmediğiniz konularda ahkâm kesmekten vazgeçin, sizin için ayıp oluyor ve sizin adınıza üzülüyorum.
Ve iki milletvekilimizin bana atfettikleri suçlamalara kısaca cevap vereyim: 2004-2007 yılları arasında sevabımla-günahımla, doğrularımla-yanlışlarımla milletvekilliği yaptım. 2007 seçimlerinde, halkımız milletvekilliğimi değerlendirmiş ve yeniden seçmemiştir. Halkın iradesi başımın üzerindedir. Son seçimlerde halkımız, gerek Dora’nın partisi ve gerek Dimar partisi adayı olarak bana verdiği oylarıyla, parti tercihlerimi onaylamanın ötesinde, bana olan güvenini tazelemiş ve 12.000 civarında oy vererek Rodop ilinde azınlık adayları arasında beni BİRİNCİ yaparak AKLAMIŞTIR.Sizler halkın iradesine bile saygı duymuyor ve halka hakaret ediyorsunuz. Terbiye meselesi.
Gelelim işin özüne.
İki Syriza milletvekili olarak, bugüne kadarki BÜYÜK BAŞARILARINIZ şunlardır:
1- MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Batı Trakya ziyaretinde kendisiyle görüşmemenin ötesinde, milletvekili H. Zeybek’in onayı ile, Syriza İskeçe il örgütünün yaptığı açıklamada MHP’yi Hrisi Avgi Nazistleriyle aynı kefeye koydunuz ve Devlet Bahçeli’ye hakaretler yağdırdınız.
2- ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Yıllık İnsan Hakları Raporunu hazırlayan diplomatlarının Batı Trakya ziyaretlerinde, sizlerle görüşme talepleri olmalarına rağmen GÖRÜŞMEDİNİZ ve olur olmaz kişilere meydanı boş bırakarak, heyetin yanlış bilgilenmesine vesile oldunuz.
3- Avrupa Birliğinden ayağımıza kadar gelen a-Avrupa Parlamenteri Alfonsin, b-Uluslararası Sınır Tanımayan İnsan Hakları Kuruluşunun Direktörü Willy Fautre c-Avrupa Halkları Federal Birliği Başkanı Hans Heinrich Hansen ile ucuz bahanelerle GÖRÜŞMEKTEN KAÇTINIZ ve görüşmediniz.
Tabii bütün bunları yapmak sizin gibi solcular için DOĞAL’dır.
Son seçimlerde azınlığın sol partilere yakın durmasıyla milletvekili seçildiniz. Ne yazık ki, kişisel basiretsizliklerinizden dolayı, azınlık 5 ay gibi kısa bir dönemde sizin yüzünüzden sola olan güven tazelemesini gözden geçirmeye başlamıştır.
İlk açıklamamda da söylediğimi yine tekrar edeceğim, bütün Yunanistan’ın milletvekili olmanın ötesinde, size verdiği oylarla sizi milletvekili yapan AZINLIĞIN DA MİLLETVEKİLLERİ olmaya bir kez daha davet ediyorum.
Ve son söz olarak, beni sizinle uğraşmaktan vazgeçmeye davet ediyorsunuz. Şaşkınlığın ve pişkinliğin bu kadarına da pes doğrusu. Durduk yerde SİZ, bana, partime, Maria Repusi’ye, azınlık basınına ve ABTTF’ye sataşıp bizleri kınadınız.
Ne için kınadınız?
Hâlâ anlamış değiliz.
Her halde sizin seviye ve kapasitede solcu olmadığımız için.
Göreviniz, azınlık fertleriyle uğraşmak değildir.
Göreviniz, Devletin kasıtlı ve kötü niyetli azınlık aleyhtarı karar ve tavırlarıyla uğraşmaktır.”