Rodop Milletvekili Ahmet Hacıosman’ın, 10 Kasım Cumartesi günü gerçekleşen Meclis Genel Kurulu 2013 Mali Yılı Bütçe görüşmesinde yaptığı konuşma:
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Ülkemizin ve çocuklarımızın geleceği açısından, her geçen gün son derece
kritiktir.
Sadece Atina’da değil ülkenin diğer bölgelerinde de insanlar acı çekmektedir. Yoksulluk, işsizlik ve muhtaçlık durumu, insanların gündelik yaşamına damgasını vurmaktadır. Bütün bunlara bir de güvensizlik, korku ve bıkkınlık eklenince herbirimizin yaşamı kabusa dönmektedir.
Değerli Milletvekilleri,
Rodop ili halkı 2007 yılından beri, bana, kendilerini mecliste temsil etme emri vermektedir. Vatandaşlarımın şahsıma duyduğu güven, benim için son derece kutsaldır. Bana verilen her bir oy için kendimi sorumlu hissetmekte ve sonsuz saygı duymaktayım.
Evet, ben de, bu ülkede yaşayan her bir vatandaş gibi zor durumda olduğumu belirtmek istiyorum.
2007 yılından bu yana politik yerim ve tavrım her zaman net ve sabit kalmıştır. Bütün bu yıllar boyunca, bir çok kez ikilemde kaldık ve bu durumla baş etmemiz gerekti. Sayın milletvekilleri ve bu ülkenin değerli insanları şunu belirtmek isterim ki, ben bütün bu süreç boyunca her zaman sabit bir yön izledim.
Halkımız için darbe niteliğinde olan bir çok önlem ve memorandumlara onay verdim. Bu, zor yolu seçmek demektir.
Ülkemizin, euroda ve Avrupa Birliği’nde kalması gerektiğine inanıyorum. Bazı kişiler, bu sürecin bizi felakete taşıyacağına inanıyorlar. Bu ülke ve bu ülke vatandaşlarının, politik değişimi yaşadığımız o yıllardan bu yana böyle bir durumla karşılaşmadıkları bir gerçektir. Fakat seçilecek diğer yol bizleri bir kargaşa ve kaos içine sokacaksa, ben, ülkemizin o duruma gelmemesi için mücadele etmeyi seçiyorum.
Ben politika yapmış olmak için politika yapmıyorum. Beni en çok, bu ülke ve bu ülke insanı ilgilendirmektedir.
Sayın Milletvekilleri,
Rodop ili halkı ile çok özel bir ilişki içerisindeyim. Ben de bu halktan biriyim. Onlarla bir araya gelmeyi, onları dinlemeyi, onlardan tavsiyeler almayı çok seviyorum ve onlardan çok şey öğreniyorum. Bu insanların bu günlerde yaşadığı kaygılar benim için çok büyük bir yüktür.
Bir tarım bölgesi olan Rodop ili için, destek primleri çiftçiler ve hayvan besicilerinin rahat bir nefes almasını sağlamaktadır.
2013 yılı, tarım sektörünün geleceğine yönelik, kritik kararların alınacağı bir yıdır. Destek primlerinin devam etmesi için, Tarım Kalkınma ve Gıda Bakanının, Brüksel’de büyük bir mücadele vermesini istiyorum.
Üreticiler için bu destek primleri bir lüks değil, bütçelerine önemli katkı sağlayan bir gelirdir.
Tütün üreticilerinden bahsedecek olursak, 214 Önlemi ne olacak? Önleme olabildiğince çok kişinin dahil olma hakkı kazanması için, bu önlemin koşullarında değişiklik talep ediyoruz.
Rodop ilinde bu önleme 6000 tütün üreticisinden sadece 150 tanesi katılma hakkı kazandı. Bu konuda, Avrupa Komisyonunun cevabını beklemekteyiz. Fakat olumlu bir cevap gelmesi yönünde biraz baskı yapmamız gerektiğine inanıyorum.
Rodop ili pamuk üreticileri için bu yıl, hastalıklarla baş etmek zorunda kaldıkları bir yıl oldu. Pamuklarda görülen bu hastalıklar yüzünden pamuk üreticileri gerekli kiloyu tamamlayamamıştır. Bu yüzden de, pamuklara verilen destek primini yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalmışlardır. Bu konuya hassasiyet ile yaklaşıp, zarar gören üreticilerin zararlarının tazmin edilmesini sağlamalısınız.
Kalkınma ve yatırım sektörüne gelince, Gümülcine (Komotini) sanayi bölgesi uzun zamandan beri kapısına kilit vurmuş bulunmaktadır. Bölgemize yatırım yapmak isteyen pek çok kişi var, yeterki biz bu işlemleri basitleştirip yatırımcılara bu konuda yardımcı olalım. Mecliste yaptığım konuşmalarda, her zaman Gümülcine Hastanesi konusunu dile getiriyorum.Bu ülkemiz için büyük bir ayıptır. Yeni hastanenin inşa edilmesi yönünde bir girişim olacak mı?
Değerli Milletvekilleri,
Trakya Azınlığı mensubu ve temsilcisi olarak, Azınlık sorunları beni yakından ilgilendirmekte ve bu sorunların çözümü, her zaman önceliğimi teşkil etmektedir. Sorunlarımız uzun yıllardan beri halen sürüncemede bulunmaktadır. Bu durum artık böyle devam edemez.
Herşeyden önce eğitim konusu bulunmaktadır. İyi ve kaliteli eğitime erişim, herkesin hakkıdır.
Azınlığın haklı talebini dile getirip, çift dilli azınlık anaokullarının kurulmasını istediğimizi belirtiyorum.
Anaokulu çağındaki çocukların, azınlık ilkokulu eğitimine uygun şekilde hazırlanması için, azınlık okullarında uygulanan eğitim modelinin, anaokullarına da uygulanmasını istiyoruz.
Bu bizim başlıca ve haklı talebimizdir.
Azınlık eğitiminde, anaokulundan başlayarak üniversite düzeyine kadar, bir çok eksiklik mevcuttur. Bu yönde, daha bir çok adımın atılması gerekmektedir.
Vakıflar ve Vakıf İdare Heyeti seçimleri konusuna gelince. Sahi, vakıflarımıza demokrasi ne zaman gelecek? 2008 yılında bir yasa tasarısı onaylandı, fakat hiç bir zaman uygulanmadı. Çünkü yasanın, o haliyle uygulanması imkansızdı. Bu konudaki tepkimi ve aynı fikirde olmadığımı meclis konuşmamda da dile getirmiştim. Bu yasa tasarısını, üzerinde az fakat esaslı değişiklikler yaparak, geri getirebiliriz. Seçimler artık olmak zorunda. Atamaların artık son bulması ve demokrasinin çalışması gerekmektedir.
Ayrıca, Müftü seçimi konusu için de bir cevap talep ediyorum. Azınlık, kendi dini liderini ve bu lideri demokratik yollarla seçmek istemektedir. Seçimler ne zaman olacak? Bu konuda resmi bir cevap istiyorum.
Azınlığın ve bölgemizin artık huzura kavuşması için bu sorunları çözüme ulaştırmamız gerekmektedir. Bunlar bizim haklarımızdır.
Hükümet, Başbakan ve Bakanlıklar bu sorunlara ciddi bir şekilde el atıp, çözüme ulaşması için gerekli tüm girişimleri yapmalıdırlar.
Bu gün oyladığımız 2013 yılı bütçesi, 2012 yılının bütçesinde olduğu gibi, çok zor ve acı vericidir. Fakat, iflastan ve doğuracağı sonuçlardan kurtulmanın tek yolu budur. Ben ülkemin bir kaos içerisine sürüklenmesine izin veremem. Bu nedenden dolayı 2013 Yılı Bütçesine evet diyorum.