Atina’da “Osmanlı Atinası, 1458-1833” adlı sergi açıldı. İlk defa Osmanlı hakimiyetindeki Atina’yı ‘önyargı’ ve ‘karanlık asırlar’ anlayışından uzak bir çalışmayla ele alan sergi; orijinal belge, kitap, resim, harita, çizim ve objeleriyle yaklaşık 4 asırlık bir döneme ışık tutuyor. Dünyaca ünlü Gennadios Kütüphanesi’nde açılan sergi, 30 Haziran’a kadar gezilebilecek.
Yunanistan’ın 5 asırlık Osmanlı geçmişinini tanımaya yönelik ülkenin saygın kurum ve kuruluşları tarafından organize edilen sergi, gezi, seminer ve sempozyum gibi çalışmalara bir yenisi daha eklendi. Yunanistan’ın bağımsızlığını kazanmasının ardından antik, Bizans ve modern dönem tarihiyle anılması tercih edilen başkent Atina’da açılan “Osmanlı Atinası, 1458-1833” adlı sergi, şehrin az bilinen 4 asırlık Osmanlı geçmişine dair boşluğu doldurmak için planlandı.
Yunan gazeteleri; serginin, görmezden gelinen, karanlıkta kalan, çarpıtılan ve kitaplarda okutulmayan başkent Atina’nın Osmanlı dönemindeki 375 yıllık tarihine, kültürel ve toplumsal geçmişine projektör tuttuğu yorumunda bulundu.
Atina Klasik Araştırmalar Amerikan Okulu bünyesinde faaliyet gösteren dünyaca ünlü Gennadios Kütüphanesi’nde geçtiğimiz günlerde açılan sergi, Osmanlı dönemine ait geniş arşiv ve koleksiyonlarıyla tanınan Atina Şehir Müzesi ve Benaki Müzesi’nin de katkılarıyla tarih meraklılarının beğenisine sunuldu. “Medinetü’l-hükemâ” (hikmet sahiplerinin şehri/filozofların şehri) olarak anılan Atina’nın Osmanlı hakimiyeti altındaki dönemini merak edenlere hitap eden serginin açılışına yoğun ilgi gösterilmesi dikkat çekti.
375 YILLIK ATİNA TARİHİ
Sergi, yaklaşık 375 yıl Osmanlı’nın hüküm sürdüğü Atina’nın topoğrafya, arkeoloji, tarih, mimari, gelenek ve günlük yaşamına dair yüzlerce belge ve parçayı bir araya getiriyor. Hepsi Osmanlı dönemine ait orijinal belgeler, el yazması eserler, seyyah izlenimleri, resim, çizim, tasvir, gravür, harita, mezar taşı, seramik, Akropolis’te bulunan Sultan 2. Mahmut dönemine ait paralar, obje ve görsel malzemeler bir araya getirilmiş. Yakın dönemde Atina Antik Agora kazılarında bulunan Osmanlı dönemine ait 21 obje de sergileniyor. Sergi kapsamında yabancı gezginlere kitaplar ile Osmanlı’nın son döneminde İoannis Benizelos (1735-1807) tarafından kaleme alınan “Atina Tarihi” adlı el yazması eser de meraklılarını bekliyor.
Avrupalı gezginler Edward Dodwell, William Gell ve Simone Pomardi’nin 1801 ve 1805-6 yıllarında toplam 15 süren Atina izlenimlerine ışık tutan yüzlerce çalışması sergide özel bir yer tutuyor.
SERGİ KAPSAMINDA DİĞER ETKİNLİKLER
Atina’daki Antik Agora Kazıları müdürü arkeolog ve tarihçi Prof. John McK Camp II, serginin açılış etkinliğinde “Dodwell ve Osmanlı Atinası, 1805” konulu bir sunum gerçekleştirdi. Soğuk havaya rağmen salonu tamamen dolduran vatandaşlar, 1801 ve 1805-1806 yıllarında Osmanlı Atina’sını tasvir eden Avrupalı gezgin Edward Dodwell’in resim, çizim ve çalışmaları eşliğinde dinleyenleri tarihi bir yolculuğa çıkardı.
Yine etkinlik kapsamında Atina Şehir Müzesi Müdürü Aglea Arhontidu ve tarihçi arkeolog Dr. Leonida Argiro tarafından “Osmanlı Atinası, 1458-1833” adlı sergiye ilişkin detaylı bir rehberlik ve tanıtım yapıldı.
Serginin son etkinliği ise Nisan 2015’te “Osmanlı Atina’sının Topoğrafyası, Arkeoloji ve Gezinti” başlıklı sempozyum ile gerçekleşecek.
OSMANLININ KOZMOPOLİT ŞEHRİ ATİNA
Osmanlı tarihi eserlerinin yoğun bulunduğu Atina Antik Agora kazıları sorumluluğunu yürüten John Camp, etkinlikte yaptığı konuşmada, Atina’nın muhteşem antik kalıntıları, antik eserlerin yeniden kullanımı, kiliseler ve camileriyle Avrupalı gezgin, sanatçı, yazar ve tarihi eser kaçakçılarının en fazla ziyaret ettikleri Osmanlı dönemi şehirlerinin başında geldiğini söyledi.
Prof. John Camp, gezginlerin tasvir ettikleri resim, çizim ve gravürlerde Atina’daki farklı dinden ve milletlerden insanların bir arada hoşgörü içerisinde yaşadıklarını bazan da gerginliklere şahit olunduğunu resim ve tasvirler eşliğinde anlattı. Atina’nın antik dönem geçmişi, felsefe, demokrasi ve Batı medeniyetine yaptığı katkılar sebebiyle yabancıların ilgi gösterdiği bir şehir olduğuna dikkati çeken Camp, Osmanlı Atinası’nda dervişlerin, yabancı gezginlerin, Türklerin, Yunanların, Ermeni ve Arnavutların bayramları birlikte kutladıklarını, günlük hayatta yan yana yaşadıklarını ve çoğu zaman aynı eğlencelere de iştirak ettikleri bilgisini verdi. Ünlü arkeolog, Osmanlı Atinası’nda Hıristiyanlar ve diğer halkların her zaman Müslümanlardan sayıca fazla olduklarını da ilave etti.
Camp, bir kısım Yunan tarihçinin iddiasının aksine Osmanlı döneminde Yunanların gizli okullarda eğitim almak zorunda kalmadıklarını vurguladı. Atina’da okullar açıldığını ve çok sayıda kilisede özgürce ibadet yapıldığını anlattı. Antik dönem eserlerinin restorasyondan geçirildiğini, baskının çoğu zaman söz konusu olmadığını belirtti. Jonh Camp, “Osmanlı Atinası, Avrupalı konsolos, büyükelçi, şair, sanatçı, alim ve antik Yunan geçmişine sempati duyanların şehri araştırdıkları, haritaladıkları ve resmettikleri bir şehirdi.” dedi
“İLGİ OLAĞANÜSTÜ”
Havanın soğuk ve karlı olmasına rağmen halkın sergi açılığına olağanüstü ilgisi gösterdikleri için mutlu olduklarını belirten Gannadios Kütüphanesi Müdürü Dr. Maria Georgopulu, Cihan Haber Ajansı’na şunları söyledi: “Gennadios Kütüphanesi, Yunanistan’daki Osmanlı geçmişine dair çok zengin kitap, çizim ve arşive sahip bir kurum. Böyle bir serginin hazırlanmasının çok önemli olacağını düşündük. Uzun zamandan bu yana kahve için bir etkinlik yapmayı planlıyorduk. Bu bizi Osmanlı dönemine götürdü. Atinalıların şehrin geçmişinin nasıl olduğuna dair düşünmelerini tetikleyici bir etkinlik olacağını öngördük. Şehirde gezsinler ve diğer müzelere de giderek mükemmel koleksiyonları görsünler.”
Halkın Osmanlı geçişine dair daha hassas olmaya başladığını belirten sanat tarihçisi Dr. Georgopulu, “İki ülke arasında çok ortak nokta var. Tarihe dair okuduklarımız çok ilgi çekici. Bir yandan insanların mutlu bir şekilde yaşadıklarını görüyorsun, öte yandan da her zaman bir şeylerin vuku bulduğunu ve çatışma yaşandığını da öğreniyorsun.” dedi.
“OSMANLI GEÇMİŞİNE İLGİ VAR”
“Yunanistan’ın Osmanlı geçmişine dair, benim büyüdüğüm döneme göre, günümüz çocuklarının daha fazla bilgiye sahip olduklarını düşünüyorum.” diyen Georgopulu, “Ben Osmanlı’nın Yunanistan geçmişini Amerika’da öğrendim. Sanat tarihçisi olduğum için şans eseri oldu. Sonra Osmanlı mimarisi dersi aldım. Bu daha fazla öğrenmeye sevk etti. Zannediyorum insanlar artık daha hassas. Bu ve buna benzer etkinliklerle daha başka insanların da gözlerini açmalarına fırsat verilecektir.” diyor.
Mimar Sinan’ın eserlerine hayran olduğunu belirten Dr. Maria Angelopulu, “Bizans’ın devamı olan yapılar ile camiler benim için çok şaşırtıcı olmuştur. Ayrıca sultanların şehri yeniden ayağa kaldırma yolu olarak külliye ve kompleksler inşa etme çabası etkileyici.” ifadelerini kullandı.
“OSMANLI’DAN KALAN FAZLA ESER YOK”
Prof. John McK Camp II ise “Atina’da Osmanlı döneminden kalan fazla eser yok. Hele ilk dönemler 15. ve 16. yüzyıldan hiç bir şey yok. Venedikliler geldiler ve çoğu tahrip oldu. 1700’lü yıllardan sonra Osmanlı’ya ilişkin elimizde epey görsel malzeme ve kaynak var. 18. yüzyılla birlikte Avrupa’dan ve Atina’ya yakın bölgelerden çok fazla seyyah gelmiş ve kayıtlar tutulmuş.” dedi.
Atina’nın 1833’de Yunanistan’a geçmesiyle birlikte sadece Osmanlı eserlerinin ortadan kaldırılmadığına değinen Camp, “Evliya Çelebi, eskiden Atina’da 300 civarında kilise olduğunu belirtiyor. Artık onlar da yok. 20 civarında günümüze kadar ulaşmış. Antik dönem kalıntılarını ortaya çıkarmak için 90 civarında kilise Yunan devleti tarafından yıkılmış. Yani sadece Atina’daki Osmanlı eserleri zarar görmemiş.” dedi.
“OSMANLI CAMİSİ İBADETE AÇILSIN”
Atina’da 30 yıldan bu yana cami yapılacağına dair tartışma yaşandığını belirten Amerikalı arkeolog John Camp, “Nerede olacak diye sık sık tartışma çıkıyor. Monastiraki’de Osmanlı camisi Mustafa Ağa var. Orası olsun.” diyor.
“MİNARELER YIKILMAMALIYDI”
Arkeoloji Mühendisi Yorgos Dumas da sergiye dair şunları söyledi: “Atina için bazı bilgilerim var. Ancak bir uzmandan dinlemek her zaman çok yararlı oluyor. Örneğin Osmanlı duvarının (Hacı Haseki Ali) 18. yüzyıl sonunda inşa edildikten sonra Yunan devletinin kurulmasıyla birlikte yıkılmış. O kadar uzun (4 bin metre) ve 7 kapılı olduğunu bilmiyordum. Bir başka ilginç detay ise o dönemde minareler varmış. Sonra yıkılmış.”
“Yunanistan’ın bağımsızlığını kazanması ve Yunan devletinin kurulmasının hemen ardından Atina’nın görüntüsünde yaşanan değişik konusunda epey tartışma var.” diyen Dumas, “Akropolis’te Osmanlı ve Frank eserleri de yok edildi. Akropolis’in ilk haline döndürülmesi konusunda aynı görüşte olabilirim. Ama Atina’daki diğer camilerin minareleri yerinde bırakılabilirdi. Ülkenin diğer şehirlerindeki camilerde olduğu gibi.” görüşünü dile getirdi.
“OSMANLI TARİH ÖĞRETİMİ İYİ YÖNDE DEĞİŞTİ”
Okullarda Osmanlı tarih öğretimine dair ise Arkeoloji Mühendisi Dumas, şöyle konuştu: “Okullarda Osmanlı tarihi Yunan bakış açısı ile veriliyor. Bu eskiden daha çok oluyordu. Şimdi yeni koşullarla birlikte bu değişti. Osmanlı tarihine dair yapılan sunumlar o kadar tek taraflı değil. Çok fazla adım atıldı. En azından kültürel yakınlaşmanın olduğu ve olacağı konusunda iyimserim.”
“YENİ NESİLLER OSMANLI GEÇMİŞİNDEN KORKMUYOR”
Mora’da Osmanlı eserleri üzerinde incelemeler yaptığını belirten genç Mimar Dimitris Bartzis (27) ise sergiye dair şunları dile getirdi: “Atina’daki Osmanlı eserlerine ilişkin bilgimiz vardı. Ancak bu tarihi resimler bilinmiyordu. Arşiv dikkatlerden kaçmıştı. Görsel anlamda çok yeni şeyler görme fırsatı buldum. Sade vatandaşın değil ama bu konularla ilgilenenler hem ülke genelindeki Osmanlı eserleri hem de Atina’dakilere dair çok fazla fikir sahibi.”
Osmanlı tarihi öğretimine ilişkin de Bartzis, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu kültür tam olarak yerleşmese de eskiye göre şimdilerde Yunanistan’ın Osmanlı geçmişini küçük yaşlardaki çocukların daha net ve soğukkanlı öğrenmeleri için ciddi girişimler yapılıyor. Osmanlı geçmişine dair korku yeni nesiller için geçerli değil. Onlar daha doğru bir şekilde Osmanlıyı ve Osmanlı geçmişiyle bağlı olduklarını öğreniyorlar. Geçmiş hemen yanı başımızda. İsteyen bunu görüyor.”
ATİNA’DA AYAKTA KALAN OSMANLI ESERLERİ
Gazi Turahan Bey tarafından 1456 fethedilen Atina’yı 2 yıl sonra Mora seferi sırasında Fatih Sultan Mehmet ziyaret etmiş. Osmanlı hakimiyetinden önce 5 bin civarında nüfusa sahip olan Atina, 1489 tarihli cizye defterlerine göre 7 bin, Osmanlı hakimiyetinden çıktığı 1833’kü yıllarda ise 15 bin kişiye ulaşmış.
Bugün Atina’da hepsi Monastiraki ve Plaka bölgesinde olmak üzere şu tarihi eserler yer alıyor: Müze olarak kullanılan Mustafa Ağa Camii (1759), bu yıl restorasyonu bitirilip ziyarete açılacak olan Fethiye Camii(1670 ?) , Atina Medresesi girişi ve kubbeli 1 odası (1721), sergi salonu olarak kullanılan Abid Efendi Hamamı, son Atina kadısının konağı, yeni restorasyonu biten 16. yüzyıldan kalma Benizelos konağı, Küçük Mescid’in temel duvarları, Mustafa Ağa Cami’sine yakın Atina Voyvodası’nın idare binasının merdiven kalıntıları, bir dönem mevlevihane olarak hizmet veren Roma Agorası içerisindeki Rüzğar Kulesi ve bir elin parmaklarını geçmeyen Osmanlı’nın son döneminde inşa edilen evler.