Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu (BTTADK) olağanüstü yapmış olduğu bir toplantıyla, Yunanistan Eğitim Bakanlığı Din İşleri Genel Sekreteri Sayın Yorgos Kalancis’in Rodop Valilik salonunda yapmış olduğu konuşması ile ilgili yazılı bir kınama yayınladı.
Kınamada, “Batı Trakya Türk Azınlığı 22 Kasım 2013 akşamı itibarıyla Eğitim Bakanlığı Din İşleri Genel Sekreteri Sayın Yorgos Kalancis’e olan güvenini tamamen kaybetmiştir” ifadeleri dikkat çekiyor.
KINAMA
Gümülcine, 26 Kasım 2013
Yunan Avrupa ve Dış Politika Araştırmaları Vakfı” (ELIAMEP) ile “Müslüman Çocukların Eğitimi Programı” tarafından 22-23 Kasım 2013 tarihlerinde Gümülcine’de düzenlenen “90 Yıl Sonra Lozan Antlaşması: Azınlıkla İlgili Düzenlemeler” konulu panelin ilk gününde yaşananlar Batı Trakya Türk Azınlığı’nı ziyadesiyle üzmüştür.
Panelin ilk gününde sunumunu Türkçe yapmak isteyen bir soydaşımıza izin verilmemesi Türkçe nezdinde Batı Trakya Türk Azınlığı’nın etnik kimliğine yönelik apaçık bir hoşgörüsüzlüktür. Bu durum son bir ay içinde bölgemizdeki üçüncü Türkçe krizini teşkil etmiştir. İlki İskeçe’deki bir futbol maçında bir antrenörün soydaş sporculara hem kendi aralarında hem de maçı izleyen aile üyeleriyle Türkçe konuşmalarını yasaklamasıydı. İkincisi ise Gümülcine Devlet Hastanesi’nde Türkçe kast edilerek “Yunanca” dışındaki dillerin konuşulmasını zorlaştıran genelgeydi. İfade özgürlüğünü kısıtlayan ve insan hakları ile AB normlarını da ihlal eden Türkçe’ye yönelik bu baskıyı kınamaktayız.
Diğer yandan, panelin ilk günü konuşan Eğitim Bakanlığı Din İşleri Genel Sekreteri Sayın Yorgos Kalancis’in sözleri ise Azınlığı tam anlamıyla şoke etmiştir.
Meriç Nehri’nin sadece Türkiye ile Yunanistan arasındaki değil, Türkiye ile Avrupa arasındaki sınırı teşkil ettiğine dikkat çeken Sayın Kalancis’e hatırlatmak isteriz ki Azınlıkla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları Meriç’in doğusunda değil, batısında uygulanmamaktadır.
Sayın Kalancis’in Azınlık eğitim sisteminin Pomakları kültürel soykırıma uğrattığı yönündeki sözlerine yönelik ise yapacak yorum bulamamaktayız. Dünyada herkes etnik kimliğini özgürce ifade etme hakkına sahiptir. Balkanlısı, Ovalısı ve Yakalısıyla Batı Trakya Türk Azınlığı bir bütündür. Etnik kimlik kanda veya damarda değil, beyinde ve yürektedir. Bazı çevrelerin ısmarlama televizyon programlarında “Pomak Köyleri” olarak niteleyerek bölmek istediği İskeçe Balkan kolunun kalbi Şahin’deki soydaşlarımızın Türkçe eğitim veren Azınlık anaokulu açılması için verdikleri mücadele bu çevrelere en güzel yanıtı teşkil etmektedir.
Sayın Kalancis’in içinde “soykırım” ve “etnik temizlik” ifadeleri de geçen konuşması, kendisinin de atıfta bulunduğu Lord Curzon’un mensup bulunduğu İngiliz ulusunun dilinde “hate speech” olarak söylenen tam bir “nefret konuşması”dır.
Sayın Kalancis, bir soruya cevaben – Batı Trakya Türk Azınlığı’nın başta 1913 Atina Antlaşması olmak üzere çeşitli ikili ve uluslararası antlaşmalara dayanarak camilerde hür iradeleriyle seçtikleri – Müftülerimizin ne seçilmiş ne de Müftü olduklarını iddia etmiştir. Batı Trakya Türk Azınlığı hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde Faziletli İbrahim Şerif’i Gümülcine Müftüsü, merhum Mehmet Emin Aga’dan sonra da Faziletli Ahmet Mete’yi İskeçe Müftüsü olarak seçmiştir ve Azınlık üyelerinin gönlündeki değişmez gerçek budur.
Sayın Kalancis konuşmasında Mustafa Kemal Atatürk’ten azınlıklara soykırım politikaları uygulayan bir diktatör olarak bahsetmektedir. Sayın Kalancis’e hatırlatmak isteriz: Yunan Kralı Konstantin 1921 yılında İzmir işgali sırasında İplikçizade Köşkü’ne yere serilen Türk bayrağını çiğneyerek girmişti. Savaşın sona ermesinden sonra Mustafa Kemal Paşa 10 Eylül 1922 tarihinde İplikçizade Köşkü’ne girerken ise misilleme amacıyla yere serilen Yunan bayrağını “Bayrak bir ülkenin onurudur” diyerek kaldırtmış, saygısını göstermiştir. Sayın Kalancis anlaşılan konuşmasında ismini zikrettiği Eleftherios Venizelos’un 1934 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ü Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdiğinden de habersizdir.
Önemli pozisyonlarda olan devlet yetkilileri yapacakları konuşmalarda makamlarına ve sıfatlarına yakışacak şekilde ölçülü ve sağduyulu şekilde konuşmalı, tahrik edici üsluplara yer vermemeleridir. Sayın Kalancis’in 30 Eylül 2013 tarihinde Gümülcine’de Müzik Okulu’nda “Din Dersi Öğreticileri”ne yönelik düzenlenen seminerdeki konuşmasında sürekli olarak “Savaş” (Mahi) sözcüğünü zikrettiği de hatırımızdadır. Bilindiği üzere savaş düşmanla yapılır. Bizler devletimizin Azınlığı düşman olarak gördüğüne inanmak istemiyoruz ve Sayın Kalancis’in birkaç kez tekrar ettiği o ifadesinin de sürekli bir dil sürçmesinden kaynaklandığını ve devletimizin Azınlığa bakış açısını yansıtmadığını düşünmek istiyoruz.
Ancak şu da ortadadır ki, Batı Trakya Türk Azınlığı 22 Kasım 2013 akşamı itibarıyla Eğitim Bakanlığı Din İşleri Genel Sekreteri Sayın Yorgos Kalancis’e olan güvenini tamamen kaybetmiştir.
Bu vesileyle, kent merkezlerindeki ecdad yadigarı vakıflarımızı da Cunta Dönemi’nden bu yana yönetemediğimizi, Vakıf İdare Heyetleri üyelerini seçemediğimizi hatırlatmak isteriz.
Azınlık eğitimindeki sorunlar ise tüm çıplaklığıyla ortadadır. 2006 yılında çıkarılan bir kanunla 2007-2008 eğitim-öğretim döneminden itibaren zorunlu eğitimin parçası haline gelen anaokulları bağlamında, Azınlık anaokulları açılmasına “Lozan Antlaşması’nda anaokullarından bahsedilmemektedir” diyerek karşı çıkmak kesinlikle iyi niyetli bir yaklaşım değildir. Şurası bir gerçektir ki şayet 1923 yılında ülkemiz Yunanistan’da anaokulları zorunlu eğitimin parçası olsaydı bugün Azınlık anaokullarımız olacaktı. Batı Trakya Türk Azınlığı, Lozan Antlaşması’nın 41. maddesi kapsamında her türlü masrafını kendi karşılayacak şekilde Türkçe-Yunanca eğitim verecek Azınlık anaokullarını kurma isteğinden vazgeçmeyecektir.
Keza İskeçe ve Gümülcine’deki birer Azınlık ortaokul-lisesinin ihtiyaca yanıt vermediği de ortadadır. Hatırlatmak isteriz ki her iki ortaokul-liseye de bu yıl rekor kayıt başvurusu olmuştur. Anılan okullarda yer kalmadığı için çocuklarını devlet okullarına gönderen veliler bunu tercihten değil zorunluluktan dolayı yapmaktadırlar.
Azınlık okullarına öğretmen yetiştirmesi amacıyla Selanik’teki Aristo Üniversitesi bünyesinde kurulduğu öne sürülen bölümün de ne olduğu ve akıbeti hala meçhuldür.
Bu vesileyle camilerimize “din dersi öğreticisi” tayin edilmesini öngören 4115/2013 sayılı Yasa’yı kabul etmediğimizi de bir kez daha vurgulamak istiyoruz.
Ayrıca Batı Trakya Camileri Din Görevlileri Derneği’ne hibe edilen iki adet cenaze aracımıza üç yıldır izin çıkmadığını, daha doğru bir ifadeyle, Bakan imzasıyla çıkan ruhsat izninin dahi kısa sürede iptal edildiğini üzülerek anımsatmak istiyoruz.
Yukarıdaki hususlar ışığında, Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu olarak, ülkemiz Yunanistan’a tüm Azınlık sorunlarının çözüme kavuşturulması yönünde Yunan vatandaşı olan ve İkinci Dünya Savaşı’nda ülkeleri için savaşarak canlarını veren Batı Trakya Türk Azınlığı’yla samimi bir diyalog başlatması çağrısında bulunuyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyururuz.
Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu