İskeçeli Yunan gazeteci Panagiotis Papadopulos, son günlerde başlattığı yazı furyasında sizi bilmem ama beni bir okuyucu olarak şaşırtmaya devam ediyor.
“Dün dündür, bugün bugündür” anlayışıyla hareket ettiği açıkça görüldü artık. Düne kadar Batı Trakya’daki Müslüman Türklere bir sahte kimlik yakıştıran ve her yazdığı makalede “Yunan Müslümanları” kimliğini yapıştıran Papadopulos, son günlerde Azınlık insanının gerçek kimliğini yazmaya, telaffuz etmeye başladı.
Kaleme aldığı yazılarında bugün de “Batı Trakya TÜRK YÜKSEK TAHSİLLİLER Derneği”, “TÜRK ETKİNLİĞİ” gibi tanımlamaları kabullenip kullanması gerçekten dikkatimi çekmeye başladı.
Neden mi? Papadopulos’un geçmişlerin dününde yaptığı yazı politikasını yakinen biliyorum ve bu günüyle karşılaştırdığımda bu adama birşeyler oldu.
Atina’daki kaynaklarının epey yüksek ve iyi seviyede olduğunu da biliyorum. Acaba diyorum, Başbakan Miçotakis’e yakın çevrelerinden BİR TÜYO MU ALDI?
Olur ya, bu Papadopulos durup dururken bunları yazmaz, “Türk” tanımlamasını asla yapmaz ve Batı Trakya’daki Azınlığın sivil toplum kuruluşlarına yönelik kaleme aldığı yazılarında “Türk” kelimesini asla kullanmaz.
Ha aklıma şu da gelmiyor değil; Miçotakis hükümeti acaba Yunan devletinin gerçek resmi itirafı olan “İsonomia-İsopolitia (yasalar önünde eşitlik ve eşit vatandaşlık) uygulamasıyla Batı Trakya’da Azınlığa yönelik geç de olsa olumlu yönde yeni bir süreci mi başlatacak dersiniz?
Başbakan Miçotakis seçim öncesinde Gümülcine ziyaretinde Gümülcineliler Kulübünde yaptığı konuşmasında zaten bunun sinyalini vermiş ve dile getirmişti.
Şahsen ben bir Azınlık gazetecisi olarak, Sayın Başbakan’ın Azınlıkla çatışmaya gireceği ihtimaline inanmak istemiyorum. Bunun nedeni ise, Yunanistan’ın gündemini az da olsa meşgul eden Azınlık sorununun artık bir çözüme kavuşturulması düşüncesinin bu mevcut hükumette az da olsa var olduğunu hissediyorum.
Aksi halde hatalı ve ısrarcı uygulamalar Azınlığı ve bölgeyi tekrar 1988- 1990 yıllarına geri döndürecektir. Bunun yaşanmasını ne Azınlık istiyor, kanaatimce ne de Yunan devleti arzu etmektedir.
Dolayısıyla da Papadopulos, karanlık tünelin ucunda ışığı görmüşe benziyor ve “bak önce ben gördüm ve yazdım” demenin hesaplarını da yapıyordur belki.
Veya, dünkü makalesinde de belirttiği gibi, “Savcılar kamu davalarıyla ilgili otorite-makam gaspı kovuşturmalarında bizi suçlama tanığı olarak koyup eziyet etmesinler, Sahtemüftüleri (Seçilmiş Müftüler) YASALLAŞTIRIN” derken acaba Atina merkezli sistem Papadopulos aracılığıyla bölgeye taksit taksit bazı mesajlar da veriyor olabilir mi?
Kaldı ki Miçotakis hükümetinin kapalı kapılar ardında Batı Trakya ile ilgili bir yeni model çalışma üzerinde olduğu duyumlarını alıyorum. İnşallah bu fırtına öncesinde bir sessizlik değildir.
Son olarak biz de keşke Azınlığın sorunları hallolsa, keşke Doğu Makedonya-Trakya Eyaleti, bölgeye yılan gibi çöreklenen Amerikalıların da dediği gibi, kalkınma dönemine girse, yeni iş sahaları açılsa, Azınlık-Yunan devleti barışı sağlansa da güzel günler görelim demekten başka birşey düşünmüyoruz.
