İskeçe ili S.Ö.P.A. Derneği Başkanı Nurettin Kıyıcı katıldığı “Türkçemiz Varlık Sebebimiz” konulu toplantıda yaptığı konuşmada, “Ülkemiz Yunanistan Azınlık Okullarımızın yanında çift dilli anaokullarının açılmasına derhal izin vermesi bir zarurettir. Bunu istemek bizim en doğal hakkımızdır. Bizler hem Yunancayı hem Türkçeyi çok iyi bilmek zorundayız, zaten toplumumuzda bunu istemektedir” dedi.
Başkan Kıyıcı konuşmasında şu ifadeleri dile getirdi.
“Batı Trakya Azınlığı Kültür ve Eğitim Şirketi tarafından düzenlenen 21 Şubat Dünya Anadil Günü çerçevesinde “Türkçemiz Varlık Sebebimiz” konulu bu toplantıya davet edilerek ve bu günün anlamı hakkında kısa bir konuşma yapmama fırsat verilmesi beni ve eğitim camiamızı onurlandırmıştır.
UNESCO tarafından çokdilliliği ve kültürlülüğü desteklemek ve dilleri korumak ve gelişmelerine katkı sağlamak amacıyla ilan edilen bu gün Batı Trakya’da yaşayan Müslüman Türk Azınlığımıza varlık sebebimiz olan Türkçemizin önemini ve korunmasını dile getirmek için önemli bir vesiledir.
Bu toplantıyı gerçekleştiren Batı Trakya Azınlığı Kültür ve Eğitim Şirketine teşekkürlerimi sunar ve tebrik ederim. İzninizle zamanı israf etmemek için hemen konuya değinmek istiyorum.
Anadili değince ana sütümüz, vatan toprağımız, kültürümüz kimliğimiz akla gelmektedir.Özellikle anadili bizim gibi azınlık toplumları için var olma ayakta kalma sebebidir. Anadili kadar hiç bir dil güzel ve zevkli değildir.
Anadilimizde dinimizi, kültürümüzü kimliğimizi hayatımızı öğreniyoruz. Anadili insan hayatında ve kişilik gelişiminde çok büyük önem taşımaktadır.
Dil olmadan bir toplum ayakta duramaz hiç bir kültür var olamaz. Her kültür ancak kendi dili ile vardır ve bu şekilde hayatta kalmaktadır. İnsanlar anadiline ne kadar önem verirlerse, o kadar anadillerini geliştirirler ve yabancı bir dil öğrendiklerinde de anadillerini o kadar korurlar.
Anadilini kaybetmiş bir insan kendi kültürünü ve kimliğini de kaybetmiş demektir. Bir insanın anadilinden kopması ailesinden, milletinden ve kültüründen kopması demektir.
Dolayısıyla Batı Trakya azınlık toplumu için hem ana dilimiz hem eğitim dilimiz olan Türkçemiz varlık sebebimizdir. Türkçemiz korunduğu ve geliştiği sürece azınlık toplumu ayakta kalacaktır ve ilelebet varlığını sürdürecektir.
Ancak ne yazık ki ülkemiz Yunanistan azınlık tarihi boyunca türkçenin konuşulmasına,okutulmasına,korunmasına ve geliştirilmesine sürekli engeller çıkarmıştır ve hala da engeller çıkarmaya devam etmektedir.
20 yıldan beri Batı Trakya’da Azınlık okullarında faaliyet gösteren “Frangudaki Programı”nın sadece Yunanca müfredat programını desteklemesi, Türkçe kitaplar üzerinde öğretmenlerimize tek bir Türkçe seminerin yapılmaması ve azınlık çocuklarımız için çift dilli anaokullarının açılmasına izin verilmemesi bunun en basit örneklerindendir.
Batı Trakya’da azınlık çocuklarımıza anaokullarında anadilinde eğitim verilmediği için eğitimleri yetersiz kalmakta ve bu nedenle de toplumla bütünleşmemektedirler. Bu eksikliğin giderilmesi için Ülkemiz Yunanistan azınlık okullarımızın yanında çift dilli anaokullarının açılmasına derhal izin vermesi bir zarurettir. Bunu istemek bizim en doğal hakkımızdır.
Bizler hem Yunancayı hem Türkçeyi çok iyi bilmek zorundayız, zaten toplumumuzda bunu istemektedir. Her iki dili gerektiği kadar bilmemek toplum olarak ayakta kalma şansımızı azaltmaktadır ve yakın gelecekte dilimizi de dinimizi de kültürümüzü de kaybetmiş oluruz.
Bizler iki SÖPA dernekleri olarak bakanlıklara resmi yollarla gönderdiğimiz talep mektuplarında sürekli çift dilli anaokullarının açılmasını, öğretmenlere Türkçe kitapların yazarları tarafından Türkçe seminerlerin yapılmasına ısrarla talep ettik ve bu konuda hep ısrar edeceğiz. Ancak bu yeterli değildir. Batı Trakyada diğer resmi kurum ve kuruluşların da resmi yollarla bunu sürekli ısrarla talep etmesi gerekmektedir.
Çocuklarımızın derslerinde başarılı olabilmesinin en büyük etkeni anadilini biliyor ve konuşuyor olasıdır. Türkçe; Yunanca öğrenmeye bir engel değildir, tam tersine Yunanca’yı daha iyi anlamakta ve derslerinde daha başarılı olmaktadırlar.
Bu bilimsel bir gerçektir ancak bu gerçeği beğenmeyen ve hala kabul etmek istemeyen insanlar bulunmaktadır. Bir çocuk kendi anadilinde ne kadar iyi ise bir diğer dili de o derecede iyi ve doğru öğrenir.
Çocuğun kendi kültürüne bağlılığı kendi anadilini güzel öğrenmekle ve konuşmakla mümkündür.
Her toplumun veya bireyin anadilini kullanmaya ve anadiliyle eğitim görmeye hakkı vardır. Uluslararası sözleşmelerle bu hak güvence altına alınmıştır.
Bundan ötürü devletimizden, çocuklarımızın en iyi şekilde hem Türkçe hem Yunanca’yı öğrenmelerini sağlayacak kanunlar ve düzenlemeler yapmasını istiyoruz.
Buradan tüm velilerimize de seslenmek istiyorum geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızı hangi şartlar altında olursa olsun azınlık okullarında okutmalarını ve Türkçe’yi de Yunanca’yı da öğrenmeleri için gereken yardımı ve desteği vermelerine çağrıda bulunuyorum.
Artık şunu herkesin gayet iyi anlaması ve hiç unutmaması gerekir.
EVET…
Türkçe bizim varlık sebebimizdir.
Herkesin Uluslararası Anadili Gününü kutluyor, Bu günün Türkçemizin korunmasına ve gelişmesine vesile olmasını diliyorum.”