Ana Sayfa Batı Trakya Haberler NARDA’DA (ARTA) FAİK PAŞA CAMİİ ETRAFINDA TEMİZLİK ÇALIŞMALARI BAŞLATILDI

NARDA’DA (ARTA) FAİK PAŞA CAMİİ ETRAFINDA TEMİZLİK ÇALIŞMALARI BAŞLATILDI

40
0

Narda’da (Arta) ecdadımızın gönüllerde bıraktığı Balkanlar’daki önemli eserinden biri olan Faik Paşa Camii etrafında temizlik çalışmaları başlatıldı.

Batı Yunanistan’ın Epir (İpiros) bölgesi Narda (Arta) şehrinde ecdadımızın gönüllerde bıraktığı Balkanlar’daki önemli eserlerinden biri olan Faik Paşa Camii’nin, bir dönem başlayıp ve 1976 yılına kadar genelev olarak kullanıldığı herkes tarafından biliniyor.

Ancak geçtiğimiz yıl (2017) Camiyi ziyaret ettiğimde durumu içler acısı ve bu önemli ve değerli eser tümüyle harabiyete terkedilmiş durumdaydı.

Bugün Arta’daki kaynaklarımdan, değerli dostlarımdan biri olan Habipis’ten aldığım bir haber beni sevindirdi. Arta Arkeoloji Müzesi öncülüğünde ve gözetiminde iş makineleri, Faik Paşa Camii’nin etrafında adeta ormanı andıran görüntüler, yerini temizlenmiş geniş bir araziye bırakmış.

Bunun bir ilk olduğunu düşünüyorum ve çalışmalar sadece Faik Paşa Camii’nin çevresinde değil, içinde ve dışında restorasyon çalışmalarıyla da inşallah devam eder.

Bu güzel eserden bahsedecek olursam, eserin ayrıcalığını öne çıkaran mimarisinden bahsetmem gerekir.

Arta’da Faik Paşa Camii kare planlı tek kubbeli bir yapıdır. Dışarıdan her bir kenarı 11.70 m. ölçüsündedir. Erken dönem Osmanlı Mimarisi yapılarında sık rastlanan muntazam kesme taş ve tuğla karma tekniğinde itinalı bir işçilikle inşa edilmiştir. Bu çapta tek kubbenin çift kasnak üzerine yerleştirilmesi pek de kolay olmadığı biliniyor.

Faik Paşa Camii’nin kubbesinin dışında görülen bu üst üste bindirilmiş çifte kasnak sistemi, Türk sanatının tek kubbeli camiler tipinde şimdiki halde eşine pek çok rastlanmayan bir varyant teşkil etmektedir.

14’ncü 15’nci yüzyıl yapılarında görüldüğü gibi taşların arasına dikine konulmuş tuğla tekniğiyle de dikkati çeker. Giriş cephesinde kemerleri dört sütuna dayanan üstü kubbelerle örtülü üç bölümlü bir son cemaat yeri vardı. Geç bir dönemde (muhtemelen 19. yüzyıl) bu son cemaat yerinin üzeri, saçakları ince ahşap direklere dayanan geniş ve kiremit örtülü bir sakıtla kapatılmıştı. Mermer söveli kapının üstünde beyaz bir levha varsa da bunun üstüne bir kitabe işlenmemiştir.

Kubbe de Rumeli camilerinde görüldüğü gibi poligon biçimli çifte kasnaklıdır. Her cephede altlı üstlü ikişer pencere açılmış, ayrıca sekizgen biçimli alt kasnağın dört cephesinde de birer pencerenin içeriyi aydınlatması sağlanmıştır. Sağ köşesinde yükselen minare ise tamamen tuğladan yapılmıştı.

Son olarak araziye baktığımda, Caminin yakınında olan türbenin Faik Paşa’ya ait olduğu bilinmektedir. Orlandos buradaki mezar taşında 905 (1499-1500) yılının okunduğunu haber verir.

FAİK PAŞA CAMİİ HAKKINDA ULAŞTIĞIMIZ KAYNAKLARDAN

Arta’daki Kilise kaynaklarındaki bilgilere göre, Arta Metropoliti Serafim Ksenopulos o dönem yaşayan bir Müslümandan Faik Paşa hakkında dinlediklerini aktardığı yazılıdır.

Metropolitin yazdıkları:

“Faik Paşa Camiye bir İmam Atamış. Lakin Atadığı bu imamın ölümü sonrası, bu camiye layık bir imam bulunamayacağı düşüncesi ile Askeri ve Yönetici görevlerinden ayrılmış ve kendisi camiye imam olmuştur. Ölümüne kadar (1499-H 905), takriben 40 yıl, bu görevde kalmıştır. Bu tarih Cami yakınlarında bulunan bir mezar taşı üzerindeki kitabeden belirlenmiştir.

Bu bilgilere istinaden Arta Metropoliti cami inşaatının tarihini 1455-(H 860) olarak tespit etmiştir. Yani II Mehmet ( Fatih Sultan Mehmet) dönemi. Keza Arta Metropolitinin bilgilerine göre Fatih Sultan Mehmet, Faik Paşa’nın böylesine görkemli eserini duyduğunda kendi adına ithafen ikinci bir caminin yapılması emrini veriyor. Lakin bununla birlikte araştırmacıların bilgileri doğrultusunda ikinci cami daha sonraları inşa ediliyor.

1492 yılında (Sultan II. Beyazıt dönemi) Faik Paşa adının ölümsüz kalmasını istercesine O diyarın Fakir, evsiz, insanlarının barınması ve beslenmesi amacı ile bir imaret (Fakirhane) inşa ettirmeye karar veriyor. Cami etrafındaki Binalar topluluğunda imaretten başka bir medrese, bir han, bir hamam bulunuyordu. Arkeolojik kazı kalıntılarının şahitliğinde cami etrafındaki arazi kabristan (mezarlık) olarak kullanıyordu. İmaret ismi nedeni ile o bölge Merati ismini almıştır.

Caminin tasarrufunda olan Vigla ve Merati’nin köylerinin tarım alanları bulunuyordu. Ve bu tarım ürünleri Cami için alınıyordu. Arta’nın Osmanlı Fethi öncesi bilinen bu belirli araziler önceden Panagia Rodias manastırının mülkiyetinde idi. Araziler önemli derecede çok ve büyüktü. Faik Paşa, caminin gider ve harcamaları için bu arazilerin çok büyük bir bölümünü almıştır.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz