17 Haziran Pazar günü bir kez daha sandık başına gidiyoruz. Ülkemizde siyasi istikrarın tehlikeye girdiği bir dönemi yaşıyoruz. Tabii ki bizler de bu istikrarsızlığın bedelini ödüyoruz. Liderler bir önceki seçimlerin neticesinde hükümeti kuramadılar. Bu seçimlerdeki tablo ise biraz daha değişik olacak. Ama her ne olursa olsun biz Batı Trakya Türkleri her seçimde olduğu gibi bu seçimde de görevimizi yerine getirmek üzere sandık başına gideceğiz. Zannedersem en önemlisi de budur. Yunanlılar partilerine ve onların başında olan liderlerine ders vermek isteyebilirler. Ama bir kez daha yazmakta fayda görüyorum ki bizim Azınlık insanı olarak o lüksümüz yok. Parlamento’da sandalye sayısı 300, Yunanlıların az veya çok milletvekili gibi bir sorunları yok, ama bizim ise sorunumuz var. Biz en çok temsil hakkını yakalamamız gerekmektedir. Bunu da nasıl başaracağız, sandık başına giderek partilerin 1. Sıradan göstermiş olduğu milletvekili adaylarımızın partilerine oy kullanacağız. Bunun başka alternatifi yok zannedersem. Onun için diyorum ki bize sadece ve sadece bizden fayda vardır. Kırgınlıklar, küskünlükler olablir. Milletvekilliği yapmış olan arkadaşlarımızı iş yapmadılar diyerek eleştirebiliriz ama asla şunu unutmayınız, önümüzde bir Yunan devleti ve bize verdiği imkan ve haklar ortada. Dolayısıyla 300 sandalyeli Parlamento’da bulunmamız şart. Öyle veya böyle bunun başka yolu yok. O zaman Rodop, İskeçe illerinden ilk sıradan adaylarımıza oy verelim ve onları bizim için, davamızın takipçileri olarak parlamentoya gönderelim. Bir bakıma partilere ve herkese güçlü bir mesaj gönderelim.
Biz istersek yaparız, bu seçim maratonu da geçecek. Yarın sabah her sabah olduğu gibi birbirimizin yüzüne bakabilmeliyiz. Başkonsolosluk beni desteklemedi, başkonsolosluk beni baltaladı” sözcükleri bize fayda getirmez. Adaylar kendi saltanat ve çıkarları uğruna T.C. Anavatanımız’ın maneviyatına ve değerine asla dil uzatmasınlar çünkü onun altında kalırlar. Bu Azınlık insanı unutmayın ki önce davamız sonra ideoloji sıralamasını çok iyi biliyor. Herkesin ideolojisi olabilir. Saygılı olmak gerekir, Yunanlının ideolojisi ardından gitmesi doğaldır. Onun, benim gibi sorunları yok. Benim ise bir yığın sorunlarım var. Şu an itibarıyla Azınlık insanının cebi delik, kupkuru kalmış, eğitim sorunu var, müftülük sorunu halen var, vakıflar dersen aynı tas aynı hamam, dolayısıyla bu sorunların onüne eğer ideoloji anlayışı geçerse bu iş olmaz.
Son olarak Azınlığımız içerisinde son döneme bu ideoloji amacı uğruna Azınlık insanını okumuş cahil kantarına koyanlar var. Okumuşlar Solcu ve dahası oluyor, okumamışlar ise diğer partilerden milletvekili adaylarına oy verenler oluyor. Bu ayrımcılığı özellikle SİRİZA partisinde daha yaygın olarak görüyoruz. Evet, okumuşu ve okumamışı, yani tahsillisi ve tahsilsizi herkes bir olmalıdır. Bu insanları kategorize etmeyin çünkü bunun bedelini bu Azınlık sizin gibi düşünenlerin yüzünden ağır ödeyebilir. Halkın içine girin, halkın yanından geçerken selamınızı verin. Dahası göklerden yere inin ve uçmayın. Egonuzu kırın eğer yapabilirseniz. Hele hele gururunuzu ise evde bırakın, aşkolsun becerene. Unutmayın tertemiz Batı Trakya Türk insanı getirir ve o da götürür. Bu insanlardan asla büyük olamazsınız. Size söylüyorum, “asimile olmadan entegre olmayı savunun ve öğrenin. İdeolojide işin cabası.
