DİMSİM Kurucu üyesi ve Merkez Komitesi Üyesi Avukat İlhan Ahmet, 29 Mart 2012 tarihinde Yunan Meclisi’nde yapılan tadilatlar konusunda ikinci bir yazılı açıklama yayınladı. Yayınladığı açıklamada, “kaçak inşaatlar konusunda cezaların tahsilatında yüzde 80 indirim öngörülmesi (kısmi muafiyet) her ne kadar olumlu bir gelişme olsa da, azınlığımızın hukuken esas olan hakkı TAM MUAFİYETTİR” ifadelerini kullanırken, İlhan Ahmet açıklamasının devamında “Yunanistan’ın “Lozan Andlaşması” gereği vakıfları koruma mecburiyeti getirmekte olup vakıf malları üzerinde her türlü engellemelerin ve ihlallerin kaldırılmasını emreder” ifadelerine yer veriyor.
İlhan Ahmet’in açıklaması aynen şu şekildedir:
BASIN DUYURUSU
Gümülcine 03-04-2012
29 Mart 2012 tarihinde Yunan Meclisi’nde yapılan tadilatlar konusunda ilke olarak memnuniyetimi tekrar ifade ettikten sonra, son günlerde Yunan ve yerel azınlık basınının ve özellikle PASOK azınlık milletvekillerinin yapılan bu tadilatın sırf oy avcılığı nedeni ile kamu oyuna karşı niteliğini saptırdıklarını ve yapılan tadilatın sanki azınlık haklarında büyük bir kazanımmış gibi yanlış olarak yansıttıklarını tespit ettiğim için, toplumumuzun aşağıda belirttiğim hususlarda dikkatini çekmek isterim.
1) Kaçak inşaatlar konusunda cezaların tahsilatında yüzde 80 indirim öngörülmesi (kısmi muafiyet) her ne kadar olumlu bir gelişme olsa da, azınlığımızın hukuken esas olan hakkı TAM MUAFİYETTİR. Yunanistan’ın idari yasaklar ile ve hukuka aykırı olarak azınlığa geçmişte senet vermemesinden kaynaklanan bu hak ihlalilin iadesi ancak TAM MUAFİYET hakkını tanımak ile mümkündür. Hal böyle iken, mücadele tam muafiyete dek devam etmelidir. Kısmi muafiyet hakkı tanınması azınlığın mülkiyet hakkının sınırlandırılmasını tamamen ortadan kaldırmamıştır ve soydaşlarımıza yüklemiş olduğu ekonomik yük tamamen ortadan kalkmamıştır. İdarenin kendi kusuru ile sebep olduğu bu durumu tamamen telafi etme mecburiyeti olduğunu halkımıza hatırlatmak ister ve aynı zamanda da bu konuda daha aktif mücadele verilmesini daha baştan beri savunmakta olduğumu belirtmek isterim.
2) Vakıf mallarımızda inşaatlar için tapu aranmaması hususunda getirelen olumlu düzenleme ise, daha ziyade azınlıklar hukukuna ve haklarına ait bir alandır. Bilindiği gibi Lozan Andlaşması, Yunanistan’a vakıfları koruma mecburiyeti getirmekte olup vakıf malları üzerinde her türlü engellemelerin ve ihlallerin kaldırılmasını emreder. Ancak, vakıf arazilerine inşa edilen bazı camilerimize ruhsatsız inşaat yapmak sebebi ile (vakıf malı) getirilen para cezalarının tamamen ortadan kaldırılmamış olması vakıf malları üzerinde var olan engellerin tamamen ortadan kalkmadığını ve bu konuda da daha aktif mücadele edilmesi gerektiğini göstermektedir.
Konunun gerçek boyutlarını seçim endişesi ile siyasi temsilcilerin gizlemesi ve özellikle bu son değişiklikleri bir azınlık hakkının iadesi gibi gösterme çabası halkımızı yanıltmaya yöneliktir.
Türkiye topraklarında yaşayan gayrimüslümlere son yıllarda sağlanan iyileştirmeler ile ülkemizde yapılan son tadilatları (cezada kısmi muafiyet, vakıf mallarında tapu şartı) neredeyse eşdeğer olarak gösterilmesi gayreti, isabetsiz olup Yunanistan’ın ne yazık ki bu konularda henüz bir arpa boyu yol dahi almadığı hepimiz tarafindan bilinen bir gerçektir.
Pasok milletvekili Ahmet Hacıosman’ın “bu tadilatlar olmasa idi milletvekili adayı olmayacaktım” demesi ise akıllara diğer azınlık haklarının iade edilmemesinin (müftülük, eğitim, vakıflar) onun için bir istifa sebebi olmadığı anlamını taşımaktadır, bu nedenle de halkımız temsilcilerinin bu konularda da aynı hassasiyeti gösterip göstermediklerini sorgulamaktadır.
Avukat İlhan Ahmet