Ana Sayfa Batı Trakya Haberler İLHAN AHMET: “ŞER’İ YETKİLERİN TAMAMEN İLGA EDİLMEK İSTENMESİ HUKUKA AYKIRIDIR”

İLHAN AHMET: “ŞER’İ YETKİLERİN TAMAMEN İLGA EDİLMEK İSTENMESİ HUKUKA AYKIRIDIR”

17
0

DİSİ Partisi Merkez Komitesi ve Kurucu Üyesi Sabık Rodop Milletvekili Avukat İlhan Ahmet, Kalkınma ve Rekabetçilik Bakan Vekili, İskeçe PASOK milletvekili Sokratis Ksinidis’in “Yeni müftü kanunu şer’i yetkilerin tamamen kaldırılmasına kadar olan bir köprüdür” şeklindeki ifadelerini kabul edilemez olarak nitelendirdi.

İlhan Ahmet, “Şer’i yetkilerin tamamen ilga edilmek istenmesi hukuka aykırıdır ve azınlık tarafından kabul edilemez!” ifadelerine yer verdi.

 

Hatırlanacağı üzere İslam Uzmanı Selanikli Avukat Yorgos Doudos da, Kalkınma ve Rekabetçilik Bakan Vekili, İskeçe PASOK milletvekili Sokratis Ksinidis’in “Yeni müftü kanunu şer’i yetkilerin tamamen kaldırılmasına kadar olan bir köprüdür” ifadelerini eleştirmiş ve bir cevap yazısı yazmıştı.

DİSİ Partisi Kurucu Üyesi Sabık Rodop Milletvekili Avukat İlhan Ahmet’in ilgili basın duyurusu şu şekildedir:

 

BASIN DUYURUSU

 

Gümülcine,18 -01-2012

Yunanistan Kalkınma ve Rekabetçilik Bakan Vekili, İskeçe (Xanthi) PASOK milletvekili Sokratis Ksinidis düzenlediği basın toplantısında yeni müftülük kanunu konusunda, “Yeni müftü kanunu şer’i yetkilerin tamamen kaldırılmasına kadar olan bir köprüdür” demiştir. Aynı zamanda bu konu hakkında iki azınlık milletvekilinin de Eğitim ve Dinişleri Bakanlığı’nın yetkili sekreteri tarafından bilgilendirildiğini dile getirmiştir.

Lozan Andlaşması, azınlığa aile ve miras hukuku alanında (ahvali şahsiye) Osmanlı Devleti zamanında kendi tebasına uygulanan örf ve adet hukukunun uygulanacağını öngörmektedir.

 

Yunan devletinin sınırları içerisinde kendi milli hukukunun dışında Lozan Andlaşması’na binaaen Yunan Anayasası’na bir ayrıcalık getirerek bellirli bir bölgede (Trakya’da) ve belirli bir kesim insana (Müslüman dinine mensub olan ve etabli ile mûkim olan) uygulanacak olan bu bölgesel –İslam Hukuku’nu temel alan örf ve adet  hukukunu uygulamak üzere müftülere yargı yetkisi ihdas etmiş ve kendilerine yargıç sıfatını müftü sıfatı ile birlikte tanımıştır.

 

Halk arasında Osmanlı döneminden beri asırlarca uygulanan ve uyulmasında halk tarafından zorunluluk görülen bu kurallar topluluğu zaman içerisinde bölgemizde bir örf ve adet hukuku oluşturmuştur. Batı Trakya’mızda uygulanan bu örf ve adet hukukunun kuralları ise her ne kadar şeriat hukukunda var olan bazı kurallara dayansa da, asla müftülükte uygulanan bu hukuk bir şeriat hukuku uygulaması olarak kabul edilemez. Örnek olarak, aile hukukuna ait olan talak hakkı (boşanma) ve miras hakkı gibi konularda şeriatın kuralları müftülük tarafından tam uygulanmamaktadır.

 

Yargı yetkisi ile donatılan müftülük makamında, bireylere ahvali şahsiye alanında uygulanacak olan örf ve adet hukuk kurallarının yazılı olarak (bir kodeks halinde) var olmaması, tarafları bağlayıcı kararların verildiği bu mahkemede uyulması gereken asgari usul hukuk kurallarının olmaması (celp –savunma usulu v.s) ve verilen kararlara itirazın öngörülmemesi gibi temel hukuk kurallarının var olmaması ve bu konuda hiçbir kuralın ve düzenlenmenin bugüne dek benimsenmemesi, toplumumuz içerisinde pek çok haksızlıkların ve eksikliklerin  orataya çıkmasına sebebiyet vermiş ve müftünün yargı yetkisi yanlış uygulama sebebi ile eleştirilere maruz kalmıştır.

 

Bu eksikliklerin var oluşu, çağdaş hukuk nizamı içerisinde kabul edilmesi mümkün değildir. Bu kuralsız uygulamalar, Osmanlı tarihinden gelen bu çok hukukluluk zenginliğine gölge düşürmüştür.

 

Tarihimizden gelen bu örf ve adet hukukunun uygulamasının çağdaş bir hukuk reformu ile reform edileceğine, mevcut hükümet tarafından tamamen ilga edilmek istenmesi hukuka aykırıdır ve azınlık tarafından kabul edilemez, edilmemelidir.

PASOK–ND–LAOS ortak hükümeti tarafından müşterek bir karar ile 500 yıllık bir tarihin ve uygulamanın (yargı yetkisinin) tamamen kaldırılması ve azınlığın kendi karar verdiği usule göre belirlediği müftünün (seçtiği) tanınması talebinin hiç nazarı itibare alınmaması ve bu hükümetin müftü belirlenmesi konusunda genişletilmiş TAYİN usulunu benimsemiş olması iyi niyet esaslarına ve uluslararası azınlıklar hukukuna aykırıdır.

 

Uluslararası Azınlıklar Hukuku’na göre devletlerin çoğunluktan farklılık arz eden ve bu bilinç ile yaşayan her türlü topluluğa (azınlıklara) karşı bazı hukukî mükellefiyetleri vardır. Bu mükellefiyetlerin başında, devletlerin azınlıkların çoğunluktan ayırt eden farklılıklarını yaşamasında (dinsel-dil-etnik–kültür v.s) onlara engel olan her türlü  düzenlemelerden uzak durmasıdır. (menfi ayrımcılık)  Aynı zamanda devletlerin azınlıklar lehine onları korumak amacı ile olumlu düzenlemeler yapmak zorunda olmasıdır. (müspet ayrımcılık)

Dini bir mefhum olan müftünün belirlenmesi konusu, bireylerin din özğürlüğü kapsamına girmektedir. Azınlığın dini liderini belirleme usulu ve şekli tamamen din hürriyeti çerçevesinde o topluluğu ilgilendiren bir konudur.

Azınlık kendi dini liderini kendi islamî ve toplumsal kurallarına göre belirler, seçer ve azleder. İdarenin bu konuda kurallar koyarak (kanun veya kanun veya düzenleme şeklinde kanun hükmünde kararname) bu hususu düzenlemesi, azınlıklar hukuna aykırı olduğu gibi Yunan anayasasına da aykırıdır, zira bir zümre için özel imtiyaz asla tanınamaz.

 

Batı Trakya Türk Azınlığı yıllardan beri kendi serbest iradesi ile almış olduğu kararlara uyulmasını istemiş ve bu konuda düzenleme yapılmasını reddetmiştir. (Sosyal hukuk devletinin icapları istisna olmak kaydı ile örnek olarak sağlık alanında azınlık mensubu olanların da devletin sosyal sağlık sigortasına tabi olma hakkı ve kamusal hizmetler gibi alanlarda düzenleme yapılmasını talep etme hakkı vardır.)  

 

Yargı yetkisinin düzenlenmesi konusu ise kamu düzenini ve asayişini alakadar ettiğinden dolayı konu farklılık arzeder ve elbette kanuni düzenlemeye ihtiyaç göstermektedir.

Bizim bu konuda teklifimiz ise, Osmanlı Devleti geleneğinde ve uygulamasında var olan “Kadılık” ile “Müftülük” mefhumlarının birbirinden ayrı tutulmasıdır.

Bu teklifimiz tarihi geleneğimize uygun olduğu gibi hukuk gibi önemli bir alanda kamu düzeninin ve verilen kararlarin icra edilebilirliğine katkısı büyük olacaktır. 

Yargı bağımsızlığı ilkelerine ve yargıcın sahip olması gereken bilimsel (islam hukuku ve milli hukuk bilgisi) ve ahlaki donanıma sahip olan Kadı-Kadılık Makamı, bu alternatif-bölgesel örf ve adet hukukunun azınlık bireylerine tarafsızca ve adilce milli hukuk nizamı içerisinde uygulayan siyaseten uzak bir makam olacaktır. Bu şekilde bugün var olan yanlış uygulamalar ve İslam Hukuku’nun eksik uygulamaları da son bulacaktır.

 

Bu hukuka göre yargılanmak isteyen azınlık bireyleri, bu özel mahkemeye önceden onun yetkisini ve görevini kabul ettiklerini ortak beyanları ile bildirmeleri hâlinde yalnız bu mahkeme yetkili olacaktır. Nasıl ki bir azınlığa mensup olduğunu beyan etmek bir hak ise ve bu koruma altında ise aynı şekilde hangi hukuka göre yargılanmak istediğini de bireylerin önceden beyan etmesi ve bu konuda seçim haklarının olması bir demokrasi ve hukuk ilkesidir ve bu tercih hakkı koruma altında olmalıdır.

 

Azınlıkta şu anda görevde olan halihazırda iki azınlık milletvekilinin hazırlanan bu yasa hakkında bilgilendirildiklerini, ilgili bakandan öğreniyoruz. Milletvekillerinin bu yasanın içeriği hakkında bilgi almalarına rağmen, partilerinin ve kendilerinin şahsen azınlık nezdinde büyük siyasî kayba uğramaması için ve kendilerinin bu konuda sunacak bir teklifleri olmadığından ve çaresizliklerinden ötürü azınlık kurum ve kuruluşlarına kapsamlı bilgi aktarmamalarını talihsizlik olarak nitelendiriyorum. Bu olası kabul edilmez düzenlemenin meclis tarafından onaylanması halinde, onların da idare ile beraber müşterek sorumlulukları olduğu yegane bir gerçektir.

 

Bendeniz, toplumumuzun çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşması için tarihi bilince ve ekonomik özerkliğe sahip olması gerektiğine inanan ve bu yönde geçmişte olduğu gibi bugün de mücadele veren bir bireyim.

Toplumumuzun ve gelecek nesillerin hak ve hukukunu korumak konusunda üzerime düşen asgarî görevi yerine getirmek amacı ile halkımızı popülizmden uzak kalarak yapıcı bir şekilde her zaman bilgilendirmeyi ve tekliflerimi halkıma sunmayı bir görev bilirim.

Saygılarımla
Avukat İLHAN AHMET
Sabık Milletvekili
DİSİ Partisi Merkez Komitesi ve Kurucu Üyesi

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz