Ana Sayfa Batı Trakya Haberler KARAYUSUF, ZEYBEK: “KONFERANSTA TÜRKÇE KONUŞMAK NASIL BİR MANTIKLA, KİM VE HANGİ KURUM...

KARAYUSUF, ZEYBEK: “KONFERANSTA TÜRKÇE KONUŞMAK NASIL BİR MANTIKLA, KİM VE HANGİ KURUM TARAFINDAN YASAKLANMIŞTIR?”

19
0

Rodop Milletvekili Ayhan Karayusuf ve İskeçe Milletvekili Hüseyin Zeybek ile diğer SYRİZA milletvekilleri, Gümülcine (Komotini)’de “90 yıl sonra Lozan Antlaşması: Azınlıklarla ilgili değişiklikler” konulu konferans esnasında yaşanan “Türkçe konuşma yasağı” ile ilgili meclise soru önergesi sundular.

9 Aralık 2013 tarihinde, Rodop Milletvekili Ayhan Karayusuf ve İskeçe Milletvekili Hüseyin Zeybek ile diğer SYRİZA milletvekillerinin Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı’na hitaben meclise yatırmış oldukları ortak soru önergesinin Türkçe çeviri metni şu şekildedir:

SORU ÖNERGESİ

Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı’na,

KONU: Gümülcine’de “90 yıl sonra Lozan Antlaşması: Azınlıklarla ilgili değişiklikler” konulu konferansta Türkçe konuşma yasağı

2013 Kasım ayının sonlarına doğru Gümülcine (Komotini)’de, Müslüman Çocukların Eğitimi Programı yetkilileri ile Avrupa ve Dış Politika Yunan Vakfı tarafından halka açık “90 yıl sonra Lozan Antlaşması: Azınlıklarla ilgili değişiklikler” adlı konferans düzenlenmiştir.

Konferansın ikinci oturumundaki konuşmacılardan biri, organizatörlere sunumunu Türkçe yapmak istediğini önceden bildirmiş olması nedeniyle konferans salonunda Selanik’ten getirtilmiş resmi mütercim bulunmaktaydı. Davetli konuşmacı, ikinci oturumda sunumunu Türkçe yapmak isteyince kendisinin -salonda mütercim bulunmasına rağmen- Türkçe konuşmasına müsaade edilmediğine şahit olduk ve hemen ardından bu olumsuz gelişmenin tüm sorumluluğunu organizatörlerin üstlendiğini öğrendik. Bu gelişmenin sonrasında, salondaki herkes organizatörlerden konuyla ilgili bir açıklama beklerken, hiç kimse herhangi bir açıklama yapmadı. Bir tek, organizatörler tarafından konferansın devamını sağlamak maksadıyla, “Konuyla ilgili tüm sorumluluğu üstlenmemizin sebebi, sadece konferansın devam etmesine bir çözüm getirmek açısındandır.” dendi. Ve akabinde salonda bulunan birçok kişi -Yunan yetkililerinin oradaki varlığına rağmen- konferans salonunu boşaltarak, bu “yasaklama” kararını protesto ettiler.

Konferans salonunda halihazırda resmi mütercimin bulundurulması, konferansta Türk dilinde sunum yapılması organizatörler için herhangi bir endişe taşımadığını göstermektedir. Ancak, Lozan Antlaşması’nı ve Azınlığı konu alan Yunanistan sınırları içindeki bu konferansta, Yunan Dışişleri Bakanlığı kurmaylarının bulunması ve organizatörlerin tutumundaki ani değişim, birçok soruyu gündeme getirmiştir.

Konferansın ikinci menfi noktası ise, Milli Eğitim ve Din İşleri Genel Sekreteri sayın G. Kalancis’in oturum boyunca takındığı tutumuydu. Ne olursa olsun, azınlık ve hususi konularda herkes, özellikle de devleti temsil edenler gerekli saygı ve olgunluğu göstermeli, aşağılayıcı ve kışkırtıcı vasıflardan uzak durmalıdır. Öyle ki, bu devlet temsilcisi sayın Kalancis olunca (ki kendisi aynı zamanda Azınlık okullarının Türkçe progamının üst düzey yöneticisidir), hele gene böyle bir konferansa belirli bir içerikle davet edilmişse, çok daha saygılı olması gerekirdi.

Sayın G. Kalancis Şeriat konusunda üç temel unsur saptayarak, Şeriat’ın kaldırılmasına değinmiş ve konuşmasında şöyle belirtmiştir: “…ilerici fikirleriyle önde gelen Hristiyan ve Müslümanlar…”, aşırı sağ ve “…Trakya’da gizli-kapaklı, el altından mücadele eden küçük bir Müslüman topluluğu…” Öncelikle belirtelim ki, “iki aşırı uç” teorisi ve bunun üremesine teşebbüs etmek, hükümetin bugünkü “uzlaşmaz” pozisyonunu hiçbir şekilde haklı kılmaz. Diğer yandan sayın Kalancis’in açıktan açığa, herkesin önünde “gizli kapaklı oyunlar…” demesi talihsiz olduğu kadar, konferansta Türkçe konuşma yasağının getirilmesi konusunda gerçek nedenleri de ortaya çıkarmıştır.

Buna göre:

  1. 1.Konferansta resmi mütercimin bulundurulması, konuşmacının Türkçe konuşma yapma isteği, kesinlikle sansasyon yaratmak için son anda alınmış bir karar olmadığını göstermektedir.
  2. 2.İfade aracı olarak anadili kullanımı, İnsan Hakları ve Sözleşmeleri’nin Evrensel Beyannamesi tarafından tanınan bir haktır ve ek sözleşmelerle bu hak daha da genişletilmiştir.
  3. 3.Çağımızda böylesine anlamlı bir konferansta, konuşmacıları susturan ya da susturmak isteyen taktiklerden uzak durup , tam aksine konuşmacılara sınırsız ifade özgürlüğü tanınmalıdır.
  4. 4.Azınlık sorunlarının çözümü karşılıklı adil ve dürüst diyaloglarla gerçekleşebilir, ancak. Toplumu bölen, azınlık-çoğunluk arasındaki ilişkileri zedeleyip derinleştiren tek taraflı monologlarla değil.

 

Bakana sorulur:

  1. 1.Konferansta Türkçe konuşmak nasıl bir mantıkla, kim ve hangi kurum tarafından yasaklanmıştır?
  2. 2.Sorumlulardan hesap sorulacak mı ve yeterli açıklama sağlanacak mı?
  3. 3.Hükümet böyle bir davranışın fiili tecafüz ve demokrasi eksikliği olduğunu ve aynı zamanda, azınlıkların onurunu kırdığı kadar demokratik bir ülkenin ahlakını da zedelediğbiliyor mu?
  4. 4.Sözkonusu konferansta yaşanan böylesine “karanlık” ve “sinsi” davranışların gelecekte tekrarlanmaması için yetkililer, Azınlık haklarını daha bir güvenli kılma yönünde ne tür yeni adımlar atmayı düşünüyorlar?
  5. Soruları yönelten milletvekilleri:

Ayhan Karayusuf

Panagiota Dritseli

Maria Bolari

Hüseyin Zeybek

Maria Kanellopulu

Tasos Kurakis

İoanna Gaitani

Kostas Barkas

Katerina İnglezi

Afroditi Stambuli

Theodoros Dritsas

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz