Ana Sayfa Batı Trakya Haberler İBRAHİM EREN: “BEN GÜMÜLCİNELİYİM, BATI TRAKYALIYIM”

İBRAHİM EREN: “BEN GÜMÜLCİNELİYİM, BATI TRAKYALIYIM”

52
0

TRT Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Eren, “Balkanların Avazı” adlı panelde Balkan Göçmeni olarak açılış konuşmasını yapmasının uygun görüldüğünü vurgulayarak,”Ben Gümülcineliyim, Batı Trakyalıyım” dedi.

TRT’nin Balkan ülkelerine yönelik yayınlarını değerlendirmek ve geliştirmek için gerekli çalışmaları planlamak amacıyla TRT Genel Müdürlüğü Adnan Öztrak Konferans Salonunda “Balkanların Avazı” adlı 2 gün sürecek olan panelin ilk günkü programı gerçekleşti.

3 oturumdan oluşacak, 3 moderatör ve 13 panelistin görev yapacağı panele, Türkiye, Bosna-Hersek, Kosova, Makedonya (FYROM), Karadağ, Bulgaristan, Yunanistan, Arnavutluk ve Gagauzia’dan konuklar katıldı.

Etkinliğe Batı Trakya’dan Sabık Milletvekili Ahmet Hacıosman, ve gazeteciler Cengiz Ömer ile Bilal Budur katıldılar.

Panelde bir konuşma yapan TRT Genel Müdürü Göka, Balkanlar göçen bir ailenin çocuğu olarak, uzun süre oralarda bulunduğunu vurgulayarak, “Oralarda bulunmamız bize hep duygusal anlar yaşattı. Sokakta dolaşırken ya da herhangi bir coğrafya da gezinirken gözyaşlarınızı tutamıyorsunuz. Bunun yüzlerce sebebi olabilir. Ortak bir yaşam, ortak bir kültür ve göçler. Her göç büyük acıları ve duyguları barındırıyor. Bütün bunların hepsi Balkanlarda yaşandı” ifadesini kullandı.

TRT Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Eren, Balkan Göçmeni olarak açılış konuşmasını yapmasının uygun görüldüğünü vurgulayarak,”Ben Gümülcineliyim, Batı Trakyalıyım. Halen amcam, halam, amcamın çocukları, birinci derece yakınlarım Gümülcine’de yaşamaktadır. Her yıl bir kere gitmeye çalışırım. Tabi biz ikinci nesil olarak duygularımız aynı kalsa da köyümüzle ilişkilerimiz zayıflamakta. Kendi çocuğum 6 yaşında. Henüz bir kere götürebildim” diye konuştu.

“Orta bir coğrafyanın mensuplarıyız. Bizler yüzlerce yıl birlikte yaşayarak Balkanların tarihini birlikte yazdık, Bakanların kaderini birlikte inşa ettik. Yüzlerce yıllık birliktelik neticesinde ortak bir kültür oluşturduk” diyen Eren sözlerini şöyle sürdürdü:

Türkiye olarak bu istikrarı korumak için çabalar göstermekteyiz.

“Ortaya koyduğumuz eserlerle dünya medeniyetine, kültürüne katkıda bulunduk. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları bu bölgede de tamiri mümkün olmayan acılara neden oldu. Bu süreçte Balkanlar Demirperde ile dünyaya kapandı, yüzyıllar boyunca süren barış ve huzur ortamına gölge düştü. İki kutuplu dünyanın çatışmacı ruhu Balkanlarda kendini gösterdi ve büyük acılar yaşanmasına neden oldu. Bugün Balkanlar ve Türkiye yepyeni bir sürecin içerisindeyiz. Soğuk savaş döneminin çalkantıların geride bırakmış huzur ve istikrarı arayan balkanlar var. Türkiye olarak bu istikrarı korumak için çabalar göstermekteyiz. Balkanların huzurunu ve istikrarını bozmaya yönelik her türlü tehdidi kendi huzurumuza yönelik tehdit olarak görmekte ve bunu dikkate alarak hareket etmekteyiz.

Kardeş ülkeler olarak medya konusunda ciddi işbirlikleri oluşturabiliriz.

Toplumlarımızın ülkelerimizin birbirini anlaması ve barışçı barışçı politikaların belirlenmesinde medyanın kullandığı dil son derece önemlidir. Kullandığınız dil ülkelerimizi, insanlarımızı ayrıştıran, düşmanlıkları körükleyen değil, birbirine yaklaştıran işbirliğini artıran huzur ve barışa hizmet eden bir nitelikte olmalıdır. Yorumlarınız, objektifleriniz hep doğruya ve barışa odaklanmalıdır. Kardeş ülkeler olarak medya konusunda ciddi işbirlikleri oluşturabiliriz. Ülkemiz hem özel sektör yayıncılığı, em yayıncılığı açısından medya konusunda güçlü bir geleneğe sahiptir. Tecrübe ve birikim karşılıklı iş birliği için oldukça önemlidir. Kamu yayıncılığı TRT uluslararası yayın yapmaktadır. Burada yapılacak tartışmalar yol gösterici olacaktır.

 

Bizler Halit Eren’in etiyle tırnağıyla kurduğu bir ailenin nesliyiz.

Balkan Savaşları ve Osmanlı’nın dağılmasıyla dünya büyük acılar yaşadı. Bu acıları Balkanlar daha büyük hissetti. 93 harbi ile yaklaşık 1 milyon kişi Kafkasya ve Balkanlardan Türkiye’ye geldi. Bende göç sonucu Türkiye’ye gelmiş bir ailenin ilk nesliyim. Babam Halit Eren 60’lı yılların başında bir trene bindirilip Türkiye’ye gönderilmiş. Bizler Halit Eren’in etiyle tırnağıyla kurduğu bir ailenin nesliyiz. 1600 yıllarda başlayan Ruslaştırma kültürü bizim kültürümüze aykırı. Osmanlı ise kültür birikimi. Türkiye Cumhuriyet’i yeniden ulusun değil; ortak kimliğin, bilincin, dilin hakim olduğu bir devlet olarak gelecek yüzyıllara doğru uzun olacak bir devleti inşa etme derdinde.”

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz