Gümülcineli Avukat Halil Mustafa konuşmacı olarak katıldığı “Şeriat’ın (İslam Hukuku) Batı Trakya’daki Müslüman Vatandaşlara Uygulanışı” panelinde yaptığı konuşmada, “Müftü ve kutsal yargılama yetkisini konuşurken, bunun Osmanlı İmparatorluğu’ndan Yunanistan’da kalan Müslümanlara verilmiş bir hak olarak görmeliyiz” dedi.
“ELSA Komotini” (Gümülcine) Avrupa Genç Hukukçular Birliği’nin Gümülcine Şubesi tarafından “Şeriat’ın (İslam Hukuku) Batı Trakya’daki Müslüman Vatandaşlara Uygulanışı” konulu bilgilendirme paneli gerçekleştirildi. Panel 28 Kasım 2017 Salı akşamı Gümülcine’de Hukuk Fakültesi’nin tören amfisinde yapıldı.
Panelde Dimokritos Üniversitesi öğretim üyelerinden İoannis Ktistakis ile Gümülcineli Avukat Halil Mustafa katılımcılara konuyla ilgili kendi fikirlerini sundular.
Etkinliği Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği Başkanı Ercan Ahmet, Gümülcine Türk Gençler Birliği Başkanı Necat Ahmet, ABTTF Uluslararası Çalışmalar ve Lobi Grubu üyesi Fatma Ahmetcik, Azınlıktan Avukatlar’ın yanı sıra Üniversite öğrencileri izledi.
“Yunanlı Müslümanlar diğer Helenler gibi yasalar karşısında eşit değiller.”
Ktistakis, “Müftü ve Şeriat: Teokrasi ve Çağdaş Yunanistan’da Hukuk” başlığı altında yaptığı sunumda, Yunanistan’da Batı Trakya’da yaşayan Müslümanlar ile diğer Yunan vatandaşlarının hukuk önünde eşit olmadıklarını, zira Müslümanlara özel bir din hukukunun var olduğunu, aile ve miras hukuku alanında tek yetkili organın (tayinli) Müftü olduğunu vurgulayarak, Batı Trakya’da Müftülerce uygulanan Şeriat’ın çıkarılacak bir kanunla kaldırılması gerektiğini ifade etti.
Ktistakis konuşmasında özetle şunları dile getirdi:
“Müftü bağımsız olmayan bir devlet memurudur”
“Şer’i uygulamalara karşı olduğunu, 1914 ve 1991 yasalarının çok basit bir şekilde kaldırılabileceğini belirten Ktistakis, “Yunan yasalarına göre her isteyen kamu düzenini sağlayamaz. Anayasa’nın belirlediği yetki, yeteneklere sahip olması gerekir, ki bu kişiler hukukçu olmalıdır, bağımsız olmalıdır ve Anayasa ile kanunlara bağlı olmalıdır. En önemlisi de adalet mekanizmasına bağlı olmalıdırlar. Oysa burada kutsal yargıç olan Müftü, hukukçu olmayıp ilahiyatçıdır. Hiç bir sınava tabi olmayan, Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı tarafından belirlenen bir kişidir. Bağımsız olmayan bir devlet memurudur. Şeriat kurallarına bağlı olup Yunanistan Anayasası’nın dışındadır. Anayasa ve yasaları tanımamaktadır. Sadece ilahiyatçı olduğu için bu göreve getirilmektedir.” Görüşlerine yer verdi.
“Müftünün yargılama yetkisini Osmanlı’dan verilen bir hak olarak görmeliyiz”
Avukat Halil Mustafa yaptığı konuşmada, bugün Müftü ve kutsal yargılama yetkisini konuşurken, bunun Osmanlı İmparatorluğu’ndan Yunanistan’da kalan Müslümanlara verilmiş bir hak olarak görmeliyiz” diyerek Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın var olan ve Azınlığa danışılmadan elinden alınmak istenen hakkını savundu.
Avukat Halil Mustafa konuşmasında özetle şu ifadeleri dile getirdi:
“Bu yasaların kaldırılmasını önce Azınlık istemeli, diğerleri daha sonra konuşmalıdır ki bunlar ilk önce Azınlık insanını ilgilendirmektedir.”
“Biz Şer’i kurallara değinirken yanlış yapıyoruz. Bugün nasıl uygulandığına bakılmaksızın, mantıksal olarak Müftü’nün paralel yargı yetkisini konuşmamız gerekir. Paralel mahkemeleri konuşmamız gerekir. Bugün Müftü ve kutsal yargılama yetkisini konuşurken, bunun Osmanlı İmparatorluğu’ndan Yunanistan’da kalan Müslümanlara verilmiş bir hak olarak görmeliyiz. O zamanlar Müslümanların yargı mercii Kadılıklardı. Burada İslam mahkemelerini konuşmuyoruz. Azınlığın paralel mahkemelerini konuşmalıyız. Şer’i paralel mahkemelerin uygulanmasından yanayım. Bu bir seçme hakkıdır. Öte yandan bunlar tek taraflı olarak da kaldırılamaz. Bir de bunların siyasi yönleri vardır. Unutulmamalıdır ki bir kanun çıkarılırken her zaman adil olduğu için çıkmamaktadır. Bu yüzden bütün kanunlar da adil değildir. Her çıkan kanunun siyasi bir derinliği vardır. Sağ, Sol iktidarlar kendi kriterlerine göre yasaları çıkarmaktadırlar. Bu yasaların kaldırılmasını önce Azınlık istemeli, diğerleri daha sonra konuşmalıdır ki bunlar ilk önce Azınlık insanını ilgilendirmektedir.”
Konuşmaların ardından geçilen panelin ikinci bölümünde, Trakya Dimokritos Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğrenim gören öğrencilerden oluşan üçer kişilik iki takım, Batı Trakya’da uygulanan İslam hukukunun kaldırılması veya devam etmesi ile ilgili yapılan münazarada tezlerini ortaya koydu. Panelin sonunda katılımcılara, İslam hukukunun uygulanması veya uygulanmaması konusunda Batı Trakya’da yaşayan Müslüman Türklerin kendince sundukları nedenlere yer verilen bir video gösterildi.