Rodop Milletvekili Ahmet Hacıosman, 20 Şubat Çarşamba günü, tütün ve tütün ürünlerinin imalatı, sunumu ve satışı ile ilgili, Avrupa Birliğine üye ülkeler tarafından, yasal düzenlemelerin yapılması konusunun görüşüldüğü, Sosyal Konular, Avrupa Konuları ve Ticaret ve Üretim Komisyonlarının ortak oturumunda söz alarak bir konuşma yaptı.
Milletvekili Ahmet Hacıosman yaptığı konuşmada tütün üreticilerinin desteklenmesi yönünde önlemlerin alınması gerektiğine vurgu yaparak, Bakanlığın bu yöndeki planlamaları ve girişlimleri hakkında müsteşardan resmi bilgi istedi.
Milletvekilinin yaptığı konuşmanın ardından, Tarım Bakanlığı Müsteşarı söz alarak, Ahmet Hacıosman’ın basma tütünü ile ilgili sorularına cevap verdi.
Milletvekilinin ve Tarım Bakanlığı Müsteşarının yaptığı konuşmaların tam metni:
“Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Toplum sağlığının korunması hepimizin arzuladığı ve hedeflediği temel bir esastır. Bu konuda hiç şüphesiz hepimiz aynı fikirdeyiz.
İki hafta önce de, bu konunun görüşüldüğü komisyon toplantısında, söz almış ve tütün üretimi konusunu dile getirmiştim.
Bugün, benim için büyük önem arz eden bu konuya tekrar değineceğim.
Öncelikle, toplum sağlığını ilgilendiren hiç bir talimata karşı olmadığımı belirtmek isterim. Yeter ki, bu talimatlar makul bir şekilde sunulmuş, belgelere dayanarak kanıtlanmış, en önemlisi de, bu sektörün iş alanını tehdit edip, sosyal yapıyı tehlike altında bırakmıyor olsunlar.
Trakya bölgesinin ve özellikle de Rodop ili ekonomisinin büyük bir bölümü tütün üretiminden desteklenmekte ve ülkenin bir çok yerinde çok sayıda aile geçimini bu sektörden sağlamaktadır. Bölgemde tütünün, üretilen başlıca ürün olmasından dolayı önemi daha da bir ağırlık taşımaktadır.
Bu konuyu basit bir şekilde anlatmam gerekirse, Rodop ilinde dört kişilik bir aile 5-6 dönümlük bir tarım arazisinde basma tütünü yetiştirmektedir. Bu ürünün yetiştirilme sürecinde ailenin tüm fertleri yer almakta, basma tütününden elde ettikleri gelir de, ailenin yıllık toplam gelirini oluşturmaktadır.
Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri, bunları size kişisel tecrübelerime dayanarak aktarıyorum. Tütün üretimi ile ilgilenen bir ailede, tütün tarlaları içinde doğup büyüdüm. Uzun yıllar tütün tarlalarında basma tütünü yetiştirdik. Tütün üreticileri ve rençperlerin neler çektiğini ve hangi koşullarda çalıştıklarını çok iyi bildiğim için, bu insanlar için mücadele etmeye devam edeceğim ve bundan hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim.
Bölgemizde üretilen tütün dünyanın en iyi tütünüdür. Tütün üreticileri, dünya tütün sanayisinin, en zayıf fakat aynı zamanda da, en önemli halkasıdır. Bu insanlar, yoksul bölgelerde, yokluk içinde yaşamını sürdüren ve bütün yıl boyunca da tarlalarında çalışan insanlardır.
Tütün üreticilerimiz, hergün sorunlarla mücadele etmek zorunda kaldıklarından dolayı huzur içinde değildirler. Destek primlerinin geleceği halen belirsizliğini koruyor olması da bu insanları yoğun endişe içine sürüklemektedir. Bu insanları işsizliğe ve açlığa mı terk edelim?
Daha önce, toplum sağlığının korunması gerektiğinden ve bunun ne derece önemli olduğundan bahsettim.
Benim için aynı derecede gereklilik arz eden başka bir konu da, ülkesi ve bölgesinin ekonomisine yıllar boyu büyük katkı sağlayan tütün üreticilerinin korunmasıdır. Rodop ili tütün üreticilerinin, üretim zincirinde hiç de hafife alınmayacak bir topluluk oldukları bir gerçektir. Bu insanlar, büyük çabalar sarfederek azla yetinmek zorunda kalan insanlardır. Bölgesini ve bölgede yetişen geleneksel bir ürün olan basma tütününü canla başla desteklemeye gayret eden insanlardır. Sayın Müsteşar, tütün üreticilerinin desteklenmesine yönelik Bakanlığınız tarafından resmi bir çalışmanın bulunup bulunmadığını, en önemlisi de, bu üretici grubunun Avrupa düzeyinde korunmasını sağlayacak taleplerde ve girişimlerde bulunmaya hazır olup olmadığımızı öğrenmek istiyorum. Teşekkür ederim.”
DİMİTRİOS MELAS (Tarım Kalkınma ve Gıda Bakanlığı Müsteşarı):
“Sayın Başkan, Milletvekillerinin bildiği bazı konular ve henüz haberdar olmadıkları diğer konular hakkında kendilerine bilgi vermek istiyorum. Bu sorulara, hem Tarım Kalkınma ve Gıda Bakanlığı Müsteşarı olarak hem de, bu göreve gelmezden önce Temmuz ayına kadar görevli bulunduğum Brüksel’deki Yunanistan Temsilciliği tarım sektörü sorumlusu olarak cevap vermek istiyorum. Bunları size, kendimi övmek için değil fakat, bu yönde çabaların yapıldığını belirtmek için söylüyorum.
Avrupa Komisyonu, halen geçerli olan, ilk Ortak Tarım Politikası (KAP) önerisinde, tütünü ülkelerin destek primi vereceği ürünler listesine dahil etmedi. Yeni Ortak Tarım Politikası felsefesi çerçevesinde, bu destek primlerini ülke ile bağlı tutmak yerine tamamen ayırmayı tercih etmiştir. Bunu, tarım bölgelerinden olan sizler de zaten iyi biliyorsunuz. Bu primlerin ayrı tutulması için yapılan çabalar da, destek primlerinin önemli derecede azalmasına sebep olmuştur.
Avrupa Komisyonu, 2011 yılında getirdiği öneri ile hayvan besiciliği gibi duraklama yaşayan sektörlerin desteklenmesi için, 68. Madde olarak bildiğimiz bu düzenlemeyi getirerek, bu sektörlerin, ülkenin imkanları çerçevesinde, 5%-10% oranında desteklenmesini öngörmüştür. Tütün, domuz eti ve balıkçılıktan elde edilen ürünleri de bu listenin dışında bırakmıştır. Halbuki, Komisyonun sunduğu ilk öneri raporunda, tütününde içinde bulunduğu 1. Bölümün tüm ürünlerini yer almaktaydı. Fakat aynı rapora bir madde eklenmesi ile, tütünü bu listenin dışında bıraktı.
Bunu öğrendiğimiz andan itibaren, tütün ile ilgilenen bir çok ülke ile lobiler oluşturarak, harekete geçtik. Bu noktada, sizlere İtalya örneğini vermek istiyorum. İtalya’da tütün sektörünün yeniden düzenlenmesi Yunanistanda olduğundan daha etkili bir şekilde gelişti. İtalya’da da tütün sektörünün, Yunanistanda olduğu kadar olmasa da, önemli bir yer teşkil etmesine rağmen, koşullara uyum sağlayıp gerekli düzenlemeleri yapmışlardır.
İtalya devleti öncelikle, sanayilere maddi destek sağlayarak teşvik etmişler, daha sonra bu sanayilerin tütün üreticilerine maddi destekte bulunarak , bu alanda eğitim almalarını ve “Tütün Üretiminde Tamamlayıcı Sistem” uygulamalarını sağlamışlardır. Böyle bir düzenlemeden sonra, üreticilerin destek primlerine olan ihtiyacı azalmıştır. Bütün bunlara rağmen yine de İtalyanlar, tütün konusunda verdiğimiz mücadelede bize destek olmuşlar, Portekiz ve İspanyolların da desteği ile, Komisyon raporunun 1. Bölümünde yer alan listeye tütünün de dahil edilmesi, ya da böyle bir listenin olmaması yönünde girişimde bulunduk. Bütün bu süre zarfında, Polonyalılar ve Macarları da harekete geçirerek, şuanki Tarım Kalkınma Bakanı ile, tütün sektörü konusundaki ortak açıklamalar ve ortak çabalarda bulunulduğumuza dair bir anlaşma imzalayarak bir önceki Komisyon Başkanına da gönderdik.
Bu konu, Avrupa Parlamentosu Milletvekillerimizin de desteği ile, Avrupa Komisyonu yönünden belirli bir olgunluğa ulaşmış olduğundan dolayı, çok büyük ihtimalle, sunacakları yeni öneri raporunda, ya bu ürün listesinin tamamen kaldırılması ya da, tütünün de bu listeye dahil edilmesi konusu yer alacaktır. Ben, belirli dengelerin korunması açısından, tütünü listeye dahil etmek yerine, listeyi iptal edeceklerini düşünüyorum.
Konuyla ilgili aktarmak istediğim bir diğer mevzu ise, Komiser Cuma günü yaptığı konuşmada, değişikliğin ani bir şekilde gerçekleşmeyeceğini, tütün ürünleri ile ilgili bu talimatın son biçimlendirme koşullarının oluşup oylamaya sunulana dek aradan en azından 3.5 – 4 yıl geçeceğinden bahsetti. Tabii ki verilen bu süreyi herkes farklı algılamaktadır. Verilen bu süre politik açıdan farklı değerlendirilse de bir tarım arazisi ve bir ürün için çok uzun bir süre sayılmamaktadır.
Tarım sektörü için bu sürenin çok kısa olduğunu biliyoruz ama tütün ürünleri ile ilgili talimatlarının uygulanması ve yeni KAP’ın oluşması için en azından yedi yıllık bir süre geçeceğinden dolayı, bu süre zarfında üretim açısından bir çok şey değişebilir. Sizi temin ederim ki, bir önceki bütçe yapılandırmasında olduğu gibi, şimdikinde de, Avrupa Komisyonunun tütünün desteklenmesine yönelik ödenek sağlayacağını hiç sanmıyorum. Çünkü bu durum, göz ardı edilmesi mümkün olmayan, son derece güçlü bir lobi tarafından desteklenmektedir.
Bunları söylüyor olmamın sebebi de, daha önce, tazminat alınma ihtimalinin dile getirildiği içindir. Fakat, bu mevcut koşullarla bu talebi yersiz buluyorum. Bu durumda yapılabilecek en mantklı hareketin, bu süreci elimizden geldiği kadar geciktirmek olduğuna inanıyorum.
Avrupa Komisyonu yaptığı araştırmalar ve incelemeler sonucu tütünün zarar verici bir ürün olduğu kanısına varmış hatta bu ürünün yerini alacak alternatif ürünler bile bulmuştur. İşte bu yüzden de tütün için tazminat beklememiz anlamsızdır.
Avrupa Komisyonu alternatif ürünlere yatırım yapmakta ve bu yönde hareket etmektedir. Bu durum, Tüketici Genel İdaresinin sigara karşıtı yaklaşımı ile de bir araya gelince, tütüne maddi herhangi bir desteğin sağlanmasını imkansız hale getirmektedir.
Benim bu konuda söyleyeceklerim bu kadar. Tütün üreticilerinin mümküm olan en iyi şekilde yararlanmasını sağlamak için, tabii ki, 2. destek paketi çerçevesini sürekli olarak iyileştirme ve geliştirme çalışmaları içerisinde olduğumuzu da bilmenizi isterim.
Bu arada, değişikliklerin yapıldığı zamanlarda, üreticiler, özellikle de ürünlerine iyi fiyat alan üreticiler, bizden, tütünün bağımlı primlerin dışında bırakılmasını ve sadece Avrupa Destek Primlerine bağlı olmasını talep etmişlerdi.
Çünkü o zamanlar tütünün piyasa fiyatı şimdikinden çok farklıydı. Tütün üreticileri gerçekten aralarında ikiye ayrılmış durumdadırlar.
Sizce aynı üreticiler tekrar bağımlı primlere dahil olmayı isterler mi?
Bunları söylüyorum çünkü başka hatalara düşmemek için, bu konuyu dikkatli bir şekilde ele alıp, bu insanları temsil eden yetkili kurumlar ile bu konuyu detaylı bir şekilde görüşmemiz gerektiğine inanıyorum.”