Rodop Milletvekili Ahmet Hacıosman, 5 Aralık Perşembe günü, Ekonomi Bakanlığı tarafından sunulan “2015 Mali Yılı Bütçesinin Onaylanması” konulu yasa tasarısının görüşüldüğü Meclis Genel Kurulu’nda söz alarak Azınlığın sorunları hakkında deyim yerindeyse açtı ağzını yumdu gözünü.
Konuşmanın tam metni
Ahmet HACIOSMAN: Teşekkürler Sayın Başkan,
Sayın Başkan,
Sayın Bakan,
Değerli milletvekilleri,
Öncelikle konuşmama başlamadan önce, son iki üç gündür, Rodop ili köyleri ve Gümülcine (Komotini) şehrini etkisi altına alan yoğun yağmurlardan dolayı sel baskınlarının meydana geldiğini bildirmek isterim.
Bu sel baskınlarından zarar gören çiftçilere geçmiş olsun derken, acılarını paylaştığımı ve onların yanında olduğumu dile getirmek isterim. Bu Meclis kürsüsünden yetkili birimlere sesleniyor, bir an önce zarar bölgelerine gitmelerini ve düzgün bir zarar tespit çalışması yapılması mesajını vermek istiyorum.
Sayın milletvekilleri,
Bugünlerde son derece kritik bir bütçe görüşmesi yapmaktayız. Bu yıl yapılan bütçe görüşmeleri, belki de, son yılların en kritik bütçe görüşmeleridir. Büyük umutlar vaat eden bir bütçe.
Ekonomik kriz bir çok ailenin belini büktü. Tüm gözler Atina’ya çevrilmiş olabilir ama, taşrada yaşayan insanların da büyük eziyet çektiğini unutmamak lazım.
Rodop ili köyleri gibi küçük tarım bölgelerinde yaşayan insanlar, ne üretiyorlarsa, onunla geçinmek zorunda kalırken, Gümülcine (Komotini) gibi şehir merkezlerinde bir çok aile, sorumluluklarını dahi, yerine getiremeyecek duruma gelmiştir.
Geçtiğimiz yıllar insanların büyük sıkıntıya girmesine sebep oldu. 2015 yılından itibaren, önümüzdeki yıllarda, herkes olumlu teşebbüslerin yapılmasını, maddi açıdan en zayıf aileyi bile destekleyecek politikaların uygulanmasını beklemektedir. İşsizleri, yeni üniversite mezunlarını ve sıkıntı içerisinde olan tüm herkesi bulundukları çıkmazdan kurtaracak, politikaların uygulanması beklenmektedir.
2015 yılında esaslı girişimlerin yapılmasını bekliyoruz. Çiftçilerin askıntıda olan konuları bulunmaktadır. Hayvan besicilerinin, otlak arazileri gibi çözüme ulaştırılacağına dair kendilerine vaatte bulunulan konular halen askıntıda bulunmaktadır.
Çiftçilerimiz, Yeni Ortak Tarım Politikası (KAP) uygulamasına giriyorlar. Bizim talebimiz, Yeni KAP’a girecek olan çiftçilerin, en iyi şartlarda ve aktif haklara sahip bir biçimde bu uygulamaya girmeleridir. Destek primlerinden yaşanacak her kayıp, ulusal kaynaklar kullanılarak, takviye edilmelidir.
Zarar tazmin sisteminin hızlı bir şekilde çalışarak, zarar taminatları hak – hukuk çerçevesinde, hemen ödenmelidir.
Ekili ürünlerle de aynı şey geçerlidir. Rodop ilinde bu yıl meydana gelen doğal afetlerden dolayı, tütünler büyük zarar gördü. Yoğun yağmur ve sel baskınlarından dolayı pamuk üreticileri pamuklarını toplayamıyor, hatta tarım arazilerine bile giremiyorlar. Bu üreticilerin zararlarını zamanında karşılayabilmek için hızlı çalışmalı ve haklı davranmalıyız. Bu insanları desteklemeliyiz. Zarar tespit çalışmaları doğru bir şekilde ve zamanında yapılmalıdır. Ödenmek zorunda olan vergiler, bu insanların belini büktü. Onların yükünü hafifletmek zorundayız.
Buna benzer bir çok adım daha atabiliriz. Meclise sunmuş olduğum soru önergesi ile, diğer ürünlerde olduğu gibi, basma tütününün de, özel ürünler listesine dahil edilerek tarım beyanı (OSDE) için düşük ücret alınmasını talep ettim. Küçük çaplı tarım arazilerine sahip, aktif tütün üreticilerini desteklemek boynumuzun borcudur. Tüm bu konular için hem Meclis, hem Bakanlıklar nezdinde sürekli girişimlerde bulunuyorum. Bu girişimlerin sonuçlarını bekliyorum.
Her yıl yapılan bütçe hesaplamaları, geçtiğimiz yılı değerlendirmek ve bir rapor oluşturmak için yapılmaktadır.
2014 yılı boyunca olanlar değerlendirilip, gelecek için plan yapılmaktadır. Benim de bahsetmek istediklerim işte bunlardır.
Sizlere Rodop ilinden bahsedip, oradaki vatandaşların acısını dile getireceğim.
Öncelikle bizi ilgilendiren konulara, yani Azınlık konularına değineceğim. Bu yıl Azınlık konularıyla ilgili bir çok gelişmenin yaşandığı bir yıl oldu.
Birşeylerin daha iyiye doğru değişmeye başladığını düşünmemize ve sevinmemize imkan vermeyen, umduğumuzun tam tersi, gelişmelerden bahsediyorum.
Eğitim konularında büyük değişiklikler meydana geldi. Bu kadar kısa sürede, Azınlık eğitiminin tarihine kara renklerle geçecek bu kadar çok yasa tasarısı, yetmişli yıllardan beri çıkartılmamıştı.
2011 yılında, Selanik Özel Pedagoji Akademisi’ni (SÖPA) kapattık. İşte o zaman yolun sonunda bir ışık görünür gibi oldu. Eğitim bünyesindeki kanserli hücreden kurtulmuş olduk. Ta ki siz geçtiğimiz hafta, Dedeağaç’da (Aleksandrupoli) öğretmen okulunun kurulmasını konu alan son yasa tasarısını onaylayarak yeni bir kanserli hücre oluşturana kadar.
Selanik Aristoteli Üniversitesindeki Azınlık Eğitimi Bölümü’nün resmi olarak kurulması için 2011 yılından beri mücadele veriyorum. Her çocuğun olduğu gibi, Azınlık çocuklarının da, kaliteli ve değeri yükseltilmiş bir eğitim alma hakları olduğuna inanıyorum.
Geçtiğimiz hafta Meclis Genel Kurulu’nda, Bakan bana bu talebimin anayasaya aykırı olduğunu söyledi. SÖPA kapatıldığında, o dönemim Bakanlık yönetimi, öğrencileri özel kontenjan ile, o bölüme göndermeye başladı. Bu şekilde, 54 tane öğrenci o bölümde okumak üzere kayıt yaptırdı. Çocukları Selanik’e (Thesaloniki) okumak için siz gönderdiniz. Siz onları yüz üstü bıraktınız.
Soruyorum size: Çocuklarımızın bir üniversite bölümünde okuyup, iyi bir eğitim almış öğretmen olmalarını anayasaya aykırı buluyorsunuz,
ÖYLEYSE,
1968 yılından beri var olan SÖPA anayasaya aykırı değil miydi?
O zaman neden SÖPA diplomalarını geçersiz saymıyorsunuz Sayın Bakan?
Azınlık mensuplarının hiç sebepsiz yere vatandaşlıktan çıkartılmaları anayasaya aykırı değil miydi?
Ülkemizin Eğitim Fakültelerinden mezun olarak öğretmen olan Azınlık mensuplarına, Azınlık okullarında yunanca dersi vermeyi yasaklamanız anayasaya aykırı değil mi?
Soruyorum size: Trakya’da yaşayan biz Azınlık mensupları için, farklı bir Anayasa mı var?
Yurtdışındaki üniversitelerden mezun olup, diplomalarını Üniversite Denklik Kurumu (DOATAP) aracılığı ile tanıtmış olan ilkokul öğretmenlerine, Azınlık ilkokullarında ders verme hakkı neden vermiyorsunuz?
Yine bu yıl içerisinde, medreseleri konu alan yasa oylandı. Bu yasa ile, değeri zaten düşük olan medreselerdeki eğitimi, siz tamamen bitirdiniz.
Bir danışma kurulu oluşturdunuz. Bu kurul neyi danışacak? Kimlere danışmanlık yapacak?
Hiç bir ihtiyacı gidermeyen birimler, kurumlar oluşturuyorsunuz. Hatta tüm bunlar için bir sürü para harcıyorsunuz.
Hem de tüm bunları, hiç bir müzakerede bulunmadan, son anda yapıyorsunuz. Yıllardan beri Azınlık sorunlarını çözüme ulaştırmaya çalışıyoruz. Ancak daha sonra, hiç kimseye hiç bir yararı olmayan yasaların mantar misali türediğini görüyoruz.
Diğer bir büyük icraatınız olan, Din Eğitimcileri yasa tasarısı için ne demeli?
SÖPA mezunlarını medreselere Kur’an öğretmek üzere atıyorsunuz. Kur’an’ın yunanca olarak öğretilmesi hiç mümkün müdür? Bu şekilde, çocukların kafasını karıştırdığınızı anlamıyorsunuz?
Evet, geçtiğimiz bu yıl içerisinde, biz bunları yaşadık Sayın milletvekilleri. Bunları ve durumu daha da kötü hale getirecek bir dizi Bakanlık kararı ile birlikte.
Yaptığımız tüm görüşmelerde, hem de her birinde, Azınlık Kurum-Kuruluşlarını davet etmenizi, bizlerle konuşmanızı istedim.
Bu konuları Azınlık ile neden konuşmuyorsunuz? Neden bizler adına, bizim fikrimizi sormadan kararlar alıyorsunuz?
Hiç olmazsa, neler düşündüğümüzü bilin, önerilerimizi ve taleplerimizi dinleyin, düzgün bir müzakere yapın, daha sonra hepsini masaya yatırıp karar alın.
Sorunları çözmek istiyorsanız en büyük sorunumuz olan Müftü sorununu çözüme ulaştırın.
Dini liderimizi seçmek bizim hakkımız değil mi?
Başmüftülük makamı gibi mesela. Neden bu konuları masaya yatırmıyoruz?
Vakıf Heyeti Seçimlerini için yasa oluşturun. Vakıflarımız halen, Cunta döneminde atanan kişiler tarafından yönetilmektedir. Bu insan hakları düzenlemelerine uygun mudur sizce?
Haymatloslar ile ilgili sorun sizi ilgilendirmiyor mu? Yapılan bu tür haksızlıkları neden gidermiyor sunuz?
Azınlık eğitimi sizleri bu kadar çok ilgilendiriyorsa, çiftdilli anaokullarının kurulması yönündeki talebimizi kabul edin o zaman.