Ana Sayfa Arşiv FEYYAZ SAğLAM’DAN BATI TRAKYA’LILARA VEDA YAZISI

FEYYAZ SAğLAM’DAN BATI TRAKYA’LILARA VEDA YAZISI

25
0

Dokuz Eylül Üniversitesi- Buca Eğitim Fakültesi, Türk Dünyası Edebiyatı Öğretim Görevlisi, KIBATEK Onursal Başkanı Feyyaz Sağlam, yayımladığı bir yazıyla, “Beni dost olarak gören, bütün Batı Trakya Türkleri’nin ölünceye kadar dostu olmaya devam edeceğim. ızmir’deki “hâne-i vîrânımız” bütün Batı Trakya Türkleri’ne her zaman açıktır.” ıfadelerini kullandı. Batı Trakya Türkleri Kamuoyu’na Kişisel Açıklama: BATI TRAKYA TÜRKLERı’NE VEDA Merhaba! Samimi bir Batı Trakya dostu olarak hepinize ızmir’den sonsuz selam, saygı ve sevgilerimi sunarak bu açıklamama başlıyorum. Öncelikle yaklaşan yeni yılınızı kutluyor; 2011 yılının dünyadaki bütün Batı Trakya Türkleri’ ne huzur ve mutluluk veren bir yıl olmasını yürekten diliyorum. Değerli dostlarım, Bilindiği üzere üniversitede Batı Trakya Türkleri üzerine çalışmalarım 1985 yılında başlamış ve bu alanda ilk yazım da aynı yıl yayınlanmıştı. (Kardaş Edebiyatlar, S:12, Ekim 1985) O tarihten bugüne Batı Trakya Türkleri üzerine çalışmalarım kesintisiz devam etmiştir. Bu süreçte Türkolojik açıdan, Batı Trakya Türkleri üzerine Türkiye’de ve dünyada sistematik olarak çalışan tek bilim adamı olageldim. Geçen yıl 50. yaşım nedeniyle hazırlanan özel bir yayında bu alandaki çalışmalarımla ilgili “Feyyaz Sağlam ve Batı Trakya Türkleri” başlıklı bir yazı da yayınlanmıştı. (Kıbatek Bülteni, S:42, s.4, Ağustos 2009) O yazıda ele alınan ayrıntıları, bu açıklamada tekrara gerek yoktur. Tamamlamakta olduğumuz 2010 yılı benim Batı Trakya Türkleri ile ilgili çalışmalarımın 25. yılıdır. (1985- 2010) Evet, dolu dolu 25 çalışma yılı. Dile kolay, tam çeyrek asır… şu an 51 yaşımdayım ve yazı hayatımın, enerjimin en verimli, en üretken 25 yılını Batı Trakya Türkleri’ ne vakfettim. ( 23 yıldır evli, 21 yıldır babayım. Batı Trakya Türkleri hayatımda ailemden önce yer etmiştir. ) Peki, bu 25 yılda Batı Trakya Türkleri için ne yaptım? Veya ne yapmaya çalıştım? Kuşkusuz bu soruların cevabını sağlıklı olarak “tarih” verecektir… Türkoloji biliminin bu konuda vereceği hükme saygılıyım. şu aşamada sadece Batı Trakya Türkleri ile ilgili yayınlanan kitap sayımın 17 olduğunu biliyorum. Makalelerimin, incelemelerimin, araştırma yazılarımın vd. sayısını inanın ben de bilemiyorum. Çünkü bu liste kontrolümden çıkmış durumda. (Bana bu konularda yardımcı olacak, kayıtlarımı tutacak bir asistanım da olmadı.) Ancak prensip olarak yaptıklarım, Batı Trakya Türkleri’- ne yaklaşımım -en kısa haliyle- şöyle özetlenebilir: “Feyyaz Sağlam, Batı Trakya Türkleri konusuna hep bilimsel (Türkolojik) yaklaşmış; bilimsel desteği olmayan bir davanın başarılı olmayacağını düşünmüştür. Batı Trakya Türkleri’ ne yaptığı hizmetlerin bir bölümü henüz anlaşılmamıştır. Batı Trakya Türkleri konusuna siyaset, siyasî çıkar, rant, şahsî reklam için yaklaşanlarla anlaşamamıştır. Daima iş üretmiş, somut sonuçlar almış, Batı Trakya Türkleri için açılımlar sağlamıştır. Bu çalışmalarıyla statüyü zorlamış, kimi çıkar çevrelerinin rahatını kaçırmıştır Aleyhinde kampanyalar düzenlenmiş, sansür edilmiştir. Ancak doğru bildiği yoldan asla şaşmamıştır.” (Feyyaz Sağlam ve Batı Trakya Türkleri, age, s.4) Doğrusu, bir azınlık toplumu üzerine çalışmanın bu kadar güç, bu kadar yıpratıcı olacağını önceden bilemezdim.(Bilseydim asla bu işe başlamazdım.) Bir ara Batı Trakya Türkleri üzerine çalışmalarıma son verme kararı almış ve bu kararımı Gümülcine’de Yuvamız dergisinin Mart 1993 tarihli 79. sayısında kamuoyuna da açıklamıştım. Ancak bu kararım koordineli olarak çalışmalar yaptığım resmî-akademik çevrelerce, ayrıca Batı Trakyalı dostlarımın çoğunluğu tarafından hoş karşılanmamıştı. Büyük tepki gördüm. Gerek bu baskılar, gerekse Batı Trakya Türkleri üzerine o dönemde resmî makamlarca tarafımızdan talep edilen ansiklopedik çalışmalar vd. sonucunda “devam” kararı almıştım. Neticede bu günlere geldik. 25 yıl oldu. Neler neler yaşamadım bu sürede. Ne mutlu bana ki, hayatımda en iyi dostlarım Batı Trakya Türkleri arasından çıktı… Saygının, sevginin, vefanın, sağduyunun, kadirbilirliğin, en güzel, en unutulmaz örnekleri… Dünyanın öbür ucunda “Batı Trakya Türkleri Kardeşlik Ödülü”nün 2004 yılında tarafıma verilmesinden tutun da “Hocamız Batı Trakya’yı unutmasın” dileğiyle dostlarımın tarafıma yıllarca “Batı Trakya Kahvesi” gönderme nezaketlerine kadar… Evet, bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır. Bu sevgi-saygı listesi çok uzundur. Bu listeyi uzatmak, kendimi öne çıkarmak etik anlamda doğru olmayacaktır… Madalyonun diğer yüzüne gelince; yine ne yazık ki,hayatımda bana doğrudan ve dolaylı olarak en büyük düşmanlıkları edenler de maalesef Batı Trakyalılar arasından çıktı… ıhanetin, kıskançlığın, fesatlığın, vefasızlığın, “çamur at izi kalsın” ucuzluğunun en aşağılık, en basit örnekleri. Üstüne üstlük sayısız “sansür” çabaları… Yunanlılar’dan çok benimle (çalışmalarımla) statükocu, menfaatleri-rahatları bozulan “Derin Batı Trakyalılar” (!) uğraştı dersem doğruyu söylemiş olurum. Bu insanların en çirkin iftirası, benim devletten (Türkiye Cumhuriyeti’nden) “Batı Trakya ile ilgili çalışmam için maaş/ödenek aldığım” iftirası olmuştur. (Keşke devletimin öyle bir olanağı olsaydı da gerçekten meslekî bilgi ve enerjimin-mesaimin tamamını bu 25 yılda sadece ve sadece Batı Trakya Türkleri için harcasaydım. Keşke geçekten öyle olsaydı.Kuşkusuz ki bu alanda daha fazla, daha kapsamlı çalışmalara imza atmış olurdum.) Beni yakından tanıma şansı bulan Batı Trakya Türkleri’nin de bizzat yerinde gördükleri gibi üniversitede haftada gece-gündüz 40-42 saat ders veren bir akademisyenim. Aldığım maaş üniversitedeki hocalığımla ilgilidir. Batı Trakya ile ilgili çalışmalarımın “maişet”im ile hiçbir ilgisi olmamıştır… Batı Trakya Türkleri ile ilgili bir satırı bile yazmamış olsam da üniversitede ders veren kadrolu bir akademisyen olarak verdiğim eğitim hizmeti karşılığı maaşımı alırım.) Özel hayatımdan, dinlenme-tatil anlarımdan bulduğum (yarattığım) zamanları yıllar boyu hep Batı Trakya Türkleri için cömertçe harcadım. Bu çerçevede Batı Trakya Türkleri için 25 yılda devletimizden aldığım belgelenebilecek/arşivlere girmiş tek ödenek 2005 ve 2009 yıllarında Almanya’daki; “Uluslar arası Batı Trakya Türkleri Araştırmaları Kongresi”ne gitmem için uçak biletimin %50 sinin üniversite tarafından “yolluk” olarak ödenmiş olmasıdır. (Bu ödeme tüm akademisyenlere yapılan yasal bir haktır ki 2007 yılındaki ikinci kongre için yasal hakkım olduğu halde, ödenek yokluğundan tarafıma bir ödeme yapılmamıştır. Açıkladığım bu ödeme dışında, şayet bu iddia sahipleri Türkiye Cumhuriyeti’nin/devletimin tarafıma yaptığı herhangi bir ödemeyi belgelerle ortaya koyabilirlerse kamuoyu önünde yüzüme çarpabilirler.) Daha ilginci Batı Trakya Türkleri ile ilgili katıldığım,gittiğim bilimsel toplantılarda resmî görevim,derslerim aksadığı,yapılmadığı için doğal olarak ücretim otomatikman kesilmiştir.Batı Trakya Türkleri için 25 yılda cebimden harcadığım parayı ise Allah biliyor… Gerisi “müfterilerin” zavallılığıdır. Yorumu tarihe bırakalım. Adamlar “Batı Trakya’da edebiyat bizimle başladı” diyorlar, öyle zannediyorlar. Hoşlarına da gidiyor bu durum. Siz, Batı Trakya Türkleri Edebiyatı’nın tarihsel köklerini,kaynaklarını, temellerini ortaya çıkartan çalışmalar yapıyorsunuz, kötü oluyorsunuz… Adamın geçmişinden/tarihinden haberi yok. Batı Trakya’da “hikaye” türü kendisiyle başladı zannediyor. Böyle bilinmesi hoşuna da gidiyor. Siz tozlu arşivlere giriyor 1920 li yıllarda Batı Trakya’da Mehmet Hilmi’nin hikayelerini bulup, yeni yazıya çevirip yayınlıyorsunuz, kötü oluyorsunuz… Adamlar Batı Trakyalı… Basın-Yayın okumuşlar. Toplumlarının bir basın-yayın envanteri (Basın-Yayın Tarihi) ortada yok… Bu meslekî sorumluluğu hissetmiyorlar…Böylesi meşakkatli bir çalışmaya girişmiyorlar. “Birlikte yapalım” önerinize kulak tıkıyorlar. “Ben yapayım, yardımcı olun.” dediğinizde ortalık yıkılıyor adeta! Siz yapıyorsunuz… Tabiî ki hoşlarına gitmiyor yine. Sonuçta ortaya bilimsel ve belgesel bir eser çıkınca sus pus oluyorlar… “Bu iş burada yapılır ancak.” diyenler bu kez meşiyeler düzüyorlar. Batı Trakya çalışma ortamı –maalesef- budur. Bir (yıpranma) bedeli-faturası vardır… Binbir güçlükle iğneyle kuyu kazarcasına, yaptığınız bilimsel çalışmaların sonucunda sürekli düşman kazanıyor, tepki çekiyorsunuz. Her yerde olduğu gibi Batı Trakya’da da meyve veren ağaç taşlanıyor. Ben 25 yıldır bu saldırıları göğüsledim. Bu çapsız – basiretsiz çevreleri hiçbir zaman ciddiye almadım.Bilimsel tutum neyi gerektiriyorsa öylece davrandım. Yıprandım ama alnım açık, başım dik. Bilim dünyasıyla bu açıdan bir sorun yaşamadım. şayet, Batı Trakya’da (diğer ülkeler ve bölgelerde olduğu gibi) bir Türkoloji anlayışı (kültürü) ve geleneği olsaydı veya Yunanistan devleti Türkolojik çalışmalara saygı duysaydı galiba herşey daha farklı olabilirdi. Bu 25 yılık yolculukta dostluğunu, iyiliğini gördüğüm artık hayatta olmayan Batı Trakya Türkleri’ ni rahmetle anıyorum. Hayatta olanlara da sağlıklı ve huzurlu bir ömür diliyorum Değerli dostlarım, Bu 25 yıllık süreçte aranızda yaşadım, ekmeğinizi yedim, konuğunuz oldum. ızmir’deki mütevazı evim de Batı Trakya Türkleri’ nin sürekli ziyaret ettikleri, konakladıkları bir yer olageldi. Gümülcine’de, ıskeçe’de, Almanya’nın ve Türkiye’nin dört bir köşesinde, Kıbrıs’ta Lefkoşa’da, Hollanda’da Amsterdam’da, Avustralya’da Melbourne’da, Batı Trakya Türkleri arasında unutulmaz, unutulmayacak dostlukları yaşadım. Ali Rıza Saraçoğlu, Mustafa Tahsinoğlu, Rahmi Ali, Mustafa H. Mustafa, Dr. Sadık Ahmet, Cafer Alioğlu, Muzaffer Nalbantoğlu, Özkan Hüseyin, Dr.Mustafa Rumelili, Reşit Salim, Hasan Bekiroğlu, Selahattin Yıldız, Selahattin Galip, Halil Hakî, Mehmet Koca, ısmail Bıçakçı,Muhittin Soyutürk, Mehmet Hasan, Galip Galip, Süleyman Güler, Dr. Hasan Ahmet & Füsun Suka, Gülten Mustafa, Mustafa Çolak, Feriha & Sali Reşitoğlu, Nadir&Azize Celil, Sihem & Mehmet Hüseyin, Mustafa Mustafaoğlu, Hüsnü Tansel,Mustafa Yusuf, Ayhan & Emine Osmanoğlu vd…(Bu dostların bir kısmıyla zaman içerisinde farklı düşündüğümüz hususlar da elbetteki olmuştur. 25 yıllık uzun bir süreçte böyle olması doğaldır.) Bu güzel insanlarla çeşitli ülkelerde, değişik ortamlarda Batı Trakya Türkleri için kalıcı, bilimsel çalışmaları hep birlikte gerçekleştirdik… Neticede Batı Trakya Türkleri için yaptığım çalışmalarda bana gösterilen ilgi, sevgi ve dostluğun karşılığını (fazlasıyla) verdiğimi düşünüyorum. Bu anlamda vicdanen müsterihim… Kalan ömrümde ilgilenmek istediğim başka konular da var. Batı Trakya Türkleri için 25 hizmet yılımın sonunda “Batı Trakya kökenli olmayan birisi için bu kadar yeter” diyorum. Aşağıda açıklayacağım gerekçeler (kimi özel durumlar) dışında ve cevap hakkı mahfuz olmak üzere; Batı Trakya Türkleri ile ilgili çalışmalarıma 1 Ocak 2011 tarihinden itibaren kendi özgür irademle son vereceğimi kamuoyuna açıklıyorum. (Aleyhimde hep pusuda olan malûm bazı basiretsiz çevreler-daha önce yaptıkları gibi- bu kararımı da gerçek amacından saptırabilirler, provoke edebilirler. O nedenle cevap hakkı mahfuz olma şerhini, özellikle bu açıklamaya koyuyorum.) Bu karar bağlamında Batı Trakya Türkleri kamuoyunun bilgisine sunmak istediğim bazı ayrıntılar da şöyledir: 1) Batı Trakya Türkleri ile ilgili 20 civarında projelendirdiğim devam eden çalışmalarımdan bu kararımla vazgeçmiş oluyorum. Bunlar maalesef öylece yarım olarak kalacak. 2) 25 yıllık kesintisiz bir çalışma elbette çok yoğundur, çok yönlüdür. Bu çalışmalarımın arşive dayalı bir bibliyografyası “Batı Trakya Türkleri ile 25 Yıl: 1985-2010”adıyla tarafımdan önümüzdeki dönemde (yoğun resmî işlerimden fırsat buldukça) hazırlanacak ve masrafı tarafımdan karşılanarak basılacaktır. Bu bibliyografya yukarıdaki kararımla çelişen yeni bir çalışma olarak görülmemelidir. Sadece 25 yılın teknik ve bilimsel bir dökümü olacaktır. Böyle bir bibliyografyayı, Türkoloji bilimi açısından meslekî bir sorumluluk olarak da görmekteyim. 3) “Yunanistan (Batı Trakya) Türkleri Edebiyatı Üzerine ıncelemeler” dizisinden ilk dört kitabım daha önce yayınlanmıştı. Bu serinin V. cildi de yayına hazır olup, sponsor bulunursa basılabilir. (Basılırsa her şeyden önce Batı Trakya Türkleri Edebiyatı’nın kazancı olacaktır.) Bu kitabı kendim yayınlayabilecek durumda değilim. Bu çalışma içeriği de daha önceki yıllara (1996-2010) ait yazılarından oluştuğu için-şayet basılırsa- yukarıdaki kararımla çelişen yeni bir çalışma olarak görülmemelidir. 4) 2009 yılında Almanya Münih’te BATTAM organizasyonu ile gerçekleştirdiğimiz, düzenleme kurulunda yer aldığım ve Dr.Özkan Hüseyin dostumla bilimsel organizasyonunu yaptığım “III. Uluslararası Batı Trakya Türkleri Araştırmaları Kongresi”nin bildiri kitabı da şu ana kadar maalesef yayınlanamamıştır. 2005 yılında yapılan ilk kongrenin kitabı 2006’ da; 2007 de yapılan 2. kongrenin kitabı da 2008’de tarafımdan yayına hazırlanmış ve maddî yönü Dr. Özkan Hüseyin dostumca karşılanarak basılmıştı. Bu çerçevede III. kongre kitabının da doğal olarak 2010 yılında basılması (bekleniyordu) gerekiyordu. Maddî zorluklar yüzünden basılamadı. ( Bu kitapla ilgili kongreye katılıp, bildiri sunan bilim adamlarının haklı sorularına muhatap olmaya devam etmekteyim.) şayet BATTAM tarafından bu önemli/bilimsel kongrenin bildiri kitabının yayını ile ilgili maddî kaynak bulunursa, – ilk iki kongre kitabında da olduğu gibi- üçüncü kongrenin de kitabını yayına hazırlamak benim açımdan bilimsel bir sorumluluktur, görevimdir. (Basımı çok gecikmiş bu çalışma da 2009 yılına ait olduğu için, Batı Trakya Türkleri ile ilgili yeni bir çalışma olarak görülmemelidir.) 5) Batı Trakya Türkleri’nin ilk ve işlevsel araştırma merkezi olması sebebiyle BATTAM’ı ciddiye alıyor ve önemsiyorum. Bilmsel çalışmalarını sürdüreceğine inanıyorum. Bu çerçevede arşivimde bulunan malzemenin 3 büyük kolilik bölümünü BATTAM’a 2008 yılında bağışlamıştım. Yukarıda belirttiğim bibliyografyayı yayınladıktan sonra arşivimdeki Batı Trakya Türkleri ile ilgili diğer malzemeyi de yine BATTAM’a bağışlayacağım. Asla Batı Trakya Türkleri ile ilgili yeni bir çalışma sayılamayacak, tarihleri eskiye dayalı angaje olduğum, yarım kalmış yukarıda açıkladığım bu özel durumların anlayışla karşılanmasını dilerim. (Bu karar aşamasında keşke böylesi takıntılarımız hiç olmasaydı…) Açıklamamın sonunda, bu kararı tamamen özgür irademle aldığımı tekrar vurguluyorum. (Esasen Batı Trakyalı dostlarımın bir bölümüne bu kararımı daha önceden açıklayıp, 2010’un son haftasında bu durumu kamuoyuna açıklayacağımı da belirtmiştim.) Ömrümün kalan bölümünü, – hayatımın projesi olan- KIBATEK’e (www.kibatek.org.tr) ; çalışmalarımda (yoğunluğumdan) hep geri planda kalan şiir’e ( Ki dosyamda üzerinde çalışarak son şeklini verip yayınlamayı arzu ettiğim 500 kadar şiir taslağım var.) ve kendilerini çok ihmal ettiğim aileme/özel hayatıma ayırmak istiyorum. 1985’ten günümüze Batı Trakya Türk basın örneklerini tarafıma gönderen basın yayın kuruluşlarına ve sahiplerine de teşekkür ediyorum. Bu arada 2005 yılında Batı Trakya Türkleri ile ilgili çalışmalarımın 20.yılında Münih’te uluslar arası bir saygı toplantısı (jübile) düzenleyen BATTAM ve Başkanı dostum Dr. Özkan Hüseyin’e açık teşekkürümü belirtmek bir vefa borcudur. Beni dost olarak gören, bütün Batı Trakya Türkleri’nin ölünceye kadar dostu olmaya devam edeceğim. ızmir’deki “hâne-i vîrânımız” bütün Batı Trakya Türkleri’ne her zaman açıktır. Herkese teşekkür ediyorum. Saygılarımla. 22 Aralık 2010 ızmir Feyyaz SAğLAM Dokuz Eylül Üniversitesi-Buca Eğitim Fakültesi Türk Dünyası Edebiyatı Öğretim Görevlisi KIBATEK Onursal Başkanı

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz