BİRLİK Gazetesi 10 Ocak Salı 2017’de yayınladığı haberde, Yunanistan’ın Ege Denizi’nde bazı ada, adacıklar ve kayalıklara nüfus yerleştirmeyi, imara açma vede turizm amaçlı kullanım ile ilgili çalışmalara başladığını duyurmuştu. Bugün Türkiye basını 14 ay sonra bu konuya geniş yer veriyor.
BİRLİK Gazetesi’nin 10 Ocak Salı 2017’de yapmış olduğu haberin linki:
http://www.birlikgazetesi.net/haberler/12325-yunanstan-egede-ada-adacik-ve-kayaliklara-nuefus-yerletrmey-planliyor.html
Ege ve Akdeniz’de bir süredir eylemleriyle gerginliği tırmandırmaya çalışan Yunanistan’dan yeni bir adım daha geldi.
Yunanistan, geçtiğimiz hafta kabul ettiği ‘4519 Sayılı Kanun’ ile Kardak başta olmak üzere EGEYDAAK (Egemenliği Antlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmemiş Ada, Adacık ve Kayalıklar) üzerinde kuş gözlem evleri ve doğal hayatın takibine ilişkin tesisler kurmaya hazırlanıyor. Türk Dışişleri Bakanlığı’nın sert bir dille protesto ettiği kanunun detaylarına ulaşıldı. Kanun; Kardak, Zürafa, Hurşit ve diğer bütün adacıklarda doğal hayatın korunması ve takibi yanında Yunanistan’ın ekonomik olarak tam egemenliğini öngörüyor.
EGEAYDAAK da kapsamda
Yunanistan’ın geçtiğimiz hafta kabul ettiği kanunla özellikle Meriç deltası, Korfu doğal yaşam alanı, Kiklades ve Limni adaları doğal parkların ve 12 Adalar’daki doğal yaşamın korunmasının hedeflendiği belirtiliyor. Kardak kayalıkları, Zürafa adası, Hurşit adası Eşek adası, Bulamaç adası gibi birçok ada ve adacığın yanı sıra EGEYDAAK olarak bilinen ‘Egemenliği Antlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmemiş Ada, Adacık ve Kayalıklar’ kapsamındaki bir çok bölgede kanun kapsamında ‘koruma alanı’ ilan edilen yerler arasında. Yunanistan bu kanuna dayanarak ‘Doğal Hayat Koruma’ faaliyeti altında söz konusu alanları ekonomik ve siyasi olarak denetimine almaya hazırlanıyor. Bu kapsamda kuş gözlemevleri gibi doğal hayata ilişkin tesislerin yanı sıra gelir getirecek çiftlik gibi tesislerin yapılması da öngörülüyor.
TÜRKİYE: ‘KABUL ETMEYECEĞİZ’
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, önceki gün yaptığı yazılı açıklamada, Yunanistan’ın bir yasama çalışmasıyla AB çevre programlarını istismar ettiğine dikkat çekerek, “Kardak kayalıklarının ülkemizin egemenliği altında bulunduğundan herhangi bir şüphe bulunmadığını, ayrıca Yunanistan’ın statüsü tartışmalı coğrafi formasyonlar üzerinde yaratması muhtemel fiili durumları kabul etmeyeceğimizi hatırlatırız” ifadelerini kullanmıştı.
‘YUNAN DENİZ KUVVETLERİ İLE İRTİBATLI OLACAK’
Bazı faaliyetlerin Yunanistan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ile ‘irtibatlı’ olacağı da vurgulanan kanunda yer alan bazı detaylar şöyle:
– Bu kanunla NATURA 2000 programıyla belirlenen ilkeler kapsamında vahşi ve göçmen kuşların diğer doğa canlılarının yuvalarının ve doğal çevrelerinin korunması için 3 yılda bir icra edilen eylemler denetlenecek. Bu kapsamda kurulacak yönetim kurulları AB’nin gerekli kurumları ile koordine içerisinde bulunacak.
– Bölgedeki Sahil Güvenlik yetkilileri 5 aya kadar bölgelerinde araştırma yapmak için gelecek gemilere liman ziyareti izni verme yetkisine sahiptir. Bu konuda Sahil Güvenlik Kurumu; Yunan Deniz Kuvvetleri ve Hidrografi Dairesi ile irtibat içinde çalışacak.
– Kuruma gelir sağlamak için icra edilen faaliyetlerden gelir toplanabilecek, bölgede üretilen ürünler satılabilecek, ekolojik turist heyetleri veya gezginlerden rehberlik ücreti alınabilecek, bölgedeki yenilenebilir enerji kaynaklarından istifade edilebilecek.
– Bahse konu bölgelerde hayvan çiftliği kurulması, su ürünlerinden faydalanılması vb. faaliyetler için 3 yıllık çalışma izni alınması için Çevre Bakanlığı’na müracaat edilecek.
– Kurulacak yönetim kurulunda Çevre bakanlığından 1 temsilci, belediyeden 1 temsilci, eyalet yönetimiden 1 temsilci, konuyla ilgili tecrübesi olan ve çevre bakanlığı tarafından önerilecek 2 akademisyen, hükümetten 1 temsilci yer alacak.
‘NATURA 2000’ NEDİR?
Natura 2000, Avrupa Birliği çapında yürütülen bir çevre koruma projesi… AB Kuşlar ve Yaşam Alanları Direktifinde (Birds and Habitats Directive) yer alan 2000 tür ve 230 yaşam alanının korunması için koruma bölgeleri oluşturuluyor. Ulusal koruma bölgelerinden ve milli parklardan farklı çünkü iç hukuklarda daha katı önlemler yoksa buralarda AB mevzuatı uygulanıyor. Koruma bölgeleri üye devletlerin teklifi ile belirleniyor ve ondan sonra AB çevre ajansının tavsiyeleri doğrultusunda AB Komisyonu tarafından koruma alanının uygunluğuna karar veriliyor.