Dimetoka’da bulunan ve Avrupa’daki en eski Osmanlı camisi olan 597 yıllık Çelebi Sultan Mehmet Camii’nin minaresine bayrak asıldı Yunan basınından çıt yok!
Batı Trakya’nın üç kentinde Dedeağaç, Gümülcine ve İskeçe olmak üzere toplamda yaklaşık 40 yerel Yunan medyası faliyet gösteriyor. Dikkatimi çeken durum, bu 40 medya organı, konu Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı veya Türkiye ile ilgili aleyte bir haber olduğunda tamamı haber yapıyor ve konuyu manşetlere taşıyor.
29 Mayıs’ı 30 Mayıs’a bağlayan geceyarısı Dimetoka’da bir olay yaşanıyor. Dimetoka’da bulunan ve Avrupa’daki en eski Osmanlı camisi olan 597 yıllık Çelebi Sultan Mehmet Camii’nin minaresine birileri tarafından Yunan bayrağı asılıyor.
Burada bir hususa değinmekte fayda var. Hatırlanacağı üzere Dimetoka’daki tarihi Çelebi Sultan Mehmet Camii, 22 Mart 2017 Çarşamba günü sabaha karşı 03.00 sularında yangın çıkmıştı. Yangının çıkış saati sabaha karşı saat 03:00 civarı. Restorasyon çalışmalarının sona erdiği saat ise öğleden sonra 16:00 sularında. Ve neticede yangının restorasyon çalışmaları sırasında elektrik kaynağından çıkan bir kıvılcımla çıktığı söylendi ve olay kapandı.
Gelelim 29 Mayıs’ı 30 Mayıs’a bağlayan geceyarısı bayrak operasyonuna. Bakınız, her ne hikmetse olay yine geceyarısı yaşanıyor. Yangın 22 Mart 2017 geceyarısı sabaha karşı, caminin minaresine Yunan bayrağının asılması da 29 Mayıs’ı 30 Mayıs’a bağlayan geceyarısı sabah akarşı yaşanıyor.
Şimdi bir iki soru kafamızı karıştırıyor, cevabını bulamacağımızdan adımız gibi eminiz, ama sormadan da edemeyeceğiz. Dimetoka’daki tarihi Çelebi Sultan Mehmet Camii’ni ziyaret edenler muhakkak bilir, caminin kapıları uzuuuun yıllardan beri kilitlidir. Önceleri zaten buğday deposu olarak kullanılırdı. Bu da işin diğer yanı.
Duvarların yüksekliği 10 metrenin üzerinde, kapılar kilitli, peki bu bayrağı asanlar içeriye nasıl girdi ve bayrağı astılar? Birinci sorumuz bu.
İkinci sorumuza gelelim. Bayrağı minareye asmak için vinç kullanmadıklarına göre, caminin anahtarları kimde ve kaç kişide var? Bence bu sorular eğer polis soruşturma acacaksa tabii çok önemli ve araştırılması gerekir. Belki o zaman hani yakalamak istiyorlar ya, bir ipucu bulabilirler.
Gelelim Yunan basınına. Ama nasıl da ağız birliği yapmışlar ve minareye asılan bayrak haberini hiç ama hiç biri sayfalarına, radyolarına ve televizyonlarına taşımadılar. Adeta yokmuş, böyle bir olay yaşanmamış gibi aynı telden çalıp söylediler. Doğrusu BRAVOOOO!!!
Birazıcık iğne ve çuvaldız misali dokunabilmek…..
Oysa biz Batı Trakya’daki Türk basını bırakın aramızda dayanışmayı, tam tersini yapıyor ve davamıza hizmeti bir tarafa bırakın, neredeyse birbirimizi boğazlayacak duruma geldik. Yalan mı? Herkes birinin üzerine bassın diye birbirinin basit bir hatasını gözlüyor ki saldırsın, küçük düşürsün ve gambazlasın. Klasik Batı Trakya gerçeği.
Ama bakın karşı tarafa; bakın dayanışma ve davaya hizmet nasıl oluyormuş, nasıl uygulanırmış görün. 40 tane basıncı aynı ağızdan, aynı telden koro kurmuşlar koro. Bayrak sanki o minareye hiç asılmamış. Bu denli adeta provokasyon kokan bir olay hiç yaşanmamış.
Düşünsenize, tarihte bir sayfa kapanmış, bir başka sayfa açılmış ve İstanbul’un fethi gerçek olmuş. Ve bu da yılda sadece bir defa Ayasofya’da kutsal kitabımız Kur’an’dan bir süre okunarak kutlanıyor. Eyvah!!! hemen Yunan basınında kıyametler kopuyor. Bahsettiğim bu 40 Yunan basını da Ayasofya meselesinde borazan çaldı, her yıl da çalmaya devam edecek.
Sonuçta anlatmak istediğim çok basit. Yunanistan’ın çıkarlarına ters düşen haberler, küçük düşürücü hareketler Atina’dan kilometrelerce uzak olan taşrada dahi “sansürleniyor” ve Yunan basını top yekün birlikte hareket edebiliyorsa, sizce bu işi Yunan devleti stratejik olarak sayılan bölgelerde güzel uygulayabiliyor mu dersiniz?
İnşallah bize örnek olur ve biz de akıllanırız.
Şimdilik bu kadar…..