Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Türkiye’nin, Ege Denizi ile ilgili tüm konularda toplu ve kalıcı bir çözüm sağlanması için mümkün olan bütün yolları araştırmakta kararlı olduğunu” belirterek, “Ege’deki enerji kaynaklarının ortak kullanımı konusuna gelince, oluşacak işbirliğinin siyasi ve hukuki koşullarını her iki ülkenin de kabul etmesi ön koşuluyla, bu konuyu Yunanistan ile görüşmeye hazırız” dedi. Davutoğlu, Kaşimerini gazetesindeki demecinde Türk-Yunan ilişkilerine ve Türkiye’nin AB perspektifine değindi. “Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin gelişmesi için, Ege sorununun çözülmesinin gerekli olduğunu” ifade eden Davutoğlu, “Ancak bu konuda varılacak bir anlaşma, sadece ortak bir payda temelinde, yani iki ülkenin temel haklarına ve yasal çıkarlarına saygılı olduğunda işleyebilir olacaktır. Bu yüzden, iki ülke arasındaki istikşafi görüşmeler büyük bir hassasiyetle sürdürülmektedir” dedi. Davutoğlu, istikşafi görüşmelerin son yıllarda dinamiğini yitirdiğini, ancak Türkiye ve Yunanistan başbakanları sayesinde geçen Mayıs ayından itibaren görüşmelere yeniden canlandığını belirterek, “Yeniden canlandırılan görüşmelerin ortak hedefe doğru ilerlediği ve bizleri bir zaman Ege’deki tüm sorunların barışçı yollarla çözülmesine yönelik bir anlaşmaya götüreceği konusunda iyimserim. Burada belirtmek isterim ki sorunların çözümünde iki ülkenin gönüllü olarak kabulüne dayalı hiçbir yöntemi reddetmiyorum” diye konuştu. “MEıS ADASI AKDENıZ’E AıT” Davutoğlu, Türkiye’nin, Meis Adası’nın, Ege ile ilgili bir çözüm paketinin dışında değerlendirilmesi yönündeki tezleriyle ilgili bir soru üzerine, “Türkiye ile Yunanistan arasında sürdürülen istikşafi görüşmelerin Ege ile ilgili olduğunu, Meis Adası’nın ise Akdeniz’e ait olduğunu” söyledi. “Türkiye’nin, Meis Adası konusunda geçerli hukuki ve siyasi tezleri bulunduğunu” ifade eden Davutoğlu, “ıstikşafi görüşmeler, Ege’deki tüm anlaşmazlıklarımızla ilgili bütün konuların incelenmesini hedeflemektedir. Dolayısıyla öncelikli olarak Ege’ye odaklanmış durumdayız. Ancak Meis Adası Akdeniz’de yer almaktadır. Meis Adası ile ilgili Türkiye’nin, uluslararası hukuk ve Lahey Adalet Divanı da dahil olmak üzere, uluslararası mahkemeler içtihadı ile uyumlu, geçerli hukuki ve siyasi tezleri bulunmaktadır. ve biliyoruz ki Türkiye ile Yunanistan Doğu Akdeniz’deki deniz bölgeleri konusunda farklı görüşlere sahip. Ancak coğrafi nedenler ve diğer konulara rağmen, bizler Yunanistan ile olan görüş ayrılıklarını bir an önce çözmek istiyoruz” diye konuştu. “SAVAş GEMıLERıNıN MASUM GEÇışı” Türk savaş gemilerinin Ege’den geçişleriyle ilgili bir soruyu yanıtlayan Davutoğlu, “Uluslararası hukuka göre her ülkenin olduğu gibi, Türkiye’nin de ticari ve savaş gemilerinin Ege’de serbestçe seyretme hakkı bulunduğunu” ifade ederek, “Yunanistan’ın bu konudaki itirazlarını anlamakta zorluk çektiğini” vurguladı. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, “Yunanistan’da medyanın ve bazı çevrelerin bu geçişlere itirazlarının, Yunanistan’ın, aşamalı olarak Türkiye’yi Ege’den tamamen koparma tezini benimsediği izlenimi yarattığını, bunun da Türkiye açısından hayal kırıcı olduğunu” belirterek, Yunanistan’ın gerçek niyetinin bu olduğunu sanmadığını söyledi. Her ülkenin olduğu gibi, Türkiye’nin de ticari ve savaş gemilerinin Ege’de seyretme özgürlüğü bulunduğunu ifade eden Davutoğlu, “Bu özgürlük, açık denizler için olduğu kadar, karasuları için de geçerlidir. Karasularıyla ilgili olarak, uluslararası hukukta ‘masum geçiş’ (zararsız- innocent) ilkesi açıkça belirtilmiştir ve milli yorumlara yer bırakmamaktadır. Ayrıca belirtmek isterim ki bu geçişler Yunanistan ya da herhangi bir ülke için tehdit oluşturmamaktadır. Bu çerçevede, bir Yunan savaş gemisi Türk karasularından masum geçiş yapmış olsa ve kıyıya çok yakından bile geçse biz hiç itiraz etmeyiz. Aksine o gemiyi limanlarımızdan birinde konuk edip, mürettebata bir fincan kahve ikram ederiz” dedi. “GEÇış SERBESTLığı SAVAş UÇAKLARI ıÇıN DE GEÇERLı” Ege’de gemiler için olan geçiş serbestliğinin uçuşlar için de geçerli olduğunu belirten Davutoğlu, “uluslararası hava sahasının milli egemenlik ya da milli hava sahası olarak görülmesinin tamamen yanlış bir yaklaşım olduğunu” kaydetti. Davutoğlu, şöyle konuştu: “Aynı mantığa göre, gemilerin olduğu gibi, Türkiye’nin ya da herhangi başka bir ülkenin savaş uçaklarının da uluslararası hukuk çerçevesinde açık denizlerin üzerindeki hava sahasında uçuş özgürlüğü olması gerekir. Ancak Ege’deki, Akdeniz’deki ya da başka bir yerdeki uluslararası hava sahası milli egemenlik veya milli hava sahası olarak görülüyorsa bu her açıdan tamamen yanlıştır ve Ege’de olduğu gibi sorun yaratacaktır. Yunan kamuoyunun, hava sahasıyla ilgili konuların çözümünde bir fren oluşturan bu yanlış anlayışını aşmamız lazım. Bu çerçevede sorunuza olan cevap, milli hava sahaları uygulamasındaki farklılıklar, FIR hattı kontrol sorumluluğu ve bir noktaya kadar da Ege’de deniz sınırlarının belirlenmesi gibi Ege’de hava sahasıyla ilgili en önemli konularla da doğrudan ilişkilidir. Ben inanıyorum ki Ege’deki tüm konulara toplu bir çözüm bulduğumuzda, iki ülkenin Ege’deki askeri uçuşları dahil olmak üzere, bu gibi sorunların hiçbir anlamı kalmayacaktır.” “TÜRKıYE’Yı TEHDıT OLARAK GÖRMEYıN” Davutoğlu, “Türkiye ile Yunanistan’ın ilişkilerindeki barışın yararlarından faydalanmaları gerektiğini, ancak böyle bir şeyin mümkün olması için iki ülke arasındaki anlaşmazlıkların aşılması gerektiğini” söyledi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, “Bunu yapmamamız için bir neden görmüyorum. Ancak böyle bir şeyin gerçekleşmesi için her şeyden önce Türkiye’nin, Yunanistan’a bir tehdit oluşturduğu şeklindeki yanlış intibadan kurtulmak ve tabii ki Ege’deki tüm sorunları çözümlemek gerekir” diye konuştu. Sorunlar çözülünceye kadar iki ülke arasında karşılıklı güven artırıcı önlemlerin yapıcı olarak daha da geliştirilmesinin fayda sağlayacağını, bunun da Ege’deki tüm sorunların çözümü için uygun atmosfer oluşturacağını ifade eden Davutoğlu, “Bu çerçevede Türkiye’nin, özellikle Ege’de askeri faaliyetleri gerçekleştirme şekli ve uçuş güvenliği konusunda iki ülkenin de siyasi ve hukuki tezlerine zarar vermeden Yunanistan ile birlikte çalışmaya hazır olduğunu” kaydetti. “EGE’DE ORTAK ışBıRLığıNı GÖRÜşMEYE HAZIRIZ” Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye ile Yunanistan’ın Ege’de ortaklaşa petrol arama ve yararlanma olasılığıyla ilgili bir soru üzerine, “iki ülkenin enerji konusunda yakın işbirliği içerisinde bulunduğunu ve Türkiye’nin bu işbirliğini daha da güçlendirerek derinleştirmeyi arzu ettiğini” söyledi. “Türkiye-Yunanistan-ıtalya doğalgaz boru hattının Türkiye-Yunanistan bağlantısının inşasının iki ülke arasındaki işbirliğine yeni bir boyut kazandırdığını” belirten Davutoğlu, “Ege’deki enerji kaynaklarının ortak kullanımı konusuna gelince, oluşacak işbirliğinin siyasi ve hukuki koşullarını her iki ülkenin de kabul etmesi ön koşuluyla, bu konuyu Yunanistan ile görüşmeye hazırız” dedi. Türkiye ile Yunanistan’ın son yıllarda ekonomi ve ticaret alanında da büyük mesafeler kaydettiğini söyleyen Davutoğlu, iki ülke arasında son yıllarda gelişen diyalog ve işbirliğinin en önemli başarılarından birinin bu alanlarda sağlandığını ifade etti. Davutoğlu şöyle konuştu: “Örneğin, 2000 yılında iki ülke arasında 870 milyon Dolar olan ticaret hacmi 10 yıl içerisinde üç kat büyüyerek yaklaşık 3 milyar dolara ulaştı. Yunanistan’ın 2001 yılında 56 milyon Dolar civarında bulunan Türkiye’ye olan doğrudan yatırımları ise, 2010 yılına kadar 106 kat büyüyerek 6,5 milyar dolara oldu. Sadece bu veriler, iş dünyasının oluşan yeni atmosferi ne kadar olumlu algıladığını ve atmosferin değişmeyeceğinden ne kadar emin olduğunu gösteriyor. Başbakan Erdoğan’ın Atina ziyareti sırasında gerçekleştirilen Türk-Yunan ış Forumu Türk ve Yunanlı iş adamlarının aralarındaki işbirliğini daha da derinleştirme arzularını ortaya koydu. Aramızdaki işbirliğini her alanda daha da geliştirmeye hazırız. Yunanistan’da daha çok Türk yatırımları görmek isterdik. şu andaki düzey tatmin edici olmaktan çok uzak. ıkili ekonomik ilişkiler sadece karşılıklı olarak gelişebilir. Gerekli olan teşvikler Yunan makamları tarafından sağlanırsa, Türk yatırımları muhakkak çoğalacaktır.” “TÜRKıYE’NıN AB PERSPEKTıFı” Türkiye’nin AB perspektifine değinen Davutoğlu, “bu konudaki müzakerelerin tüm AB ülkelerinin oy birliği ile almış olduğu karar çerçevesinde tam üyelik hedefi doğrultusunda sürdüğünü” belirterek, “oyunun ortasında kural değiştirilemeyeceğini” söyledi. AB’nin, Türkiye’yi “reddetme kararı aldığı” şeklindeki iddiaların asılsız spekülasyonlar olduğunu ifade eden Davutoğlu, “AB üyesi ülkeler tarafından verilen taahhütlerin hukuki gücü var. Dolayısıyla Oyunun ortasında kuralları değiştiremeyiz. Konseyin, Almanya ve Fransa’nın muvafakatiyle almış olduğu kararları hukuki ve ahlaki zorunluluktur” dedi. Davutoğlu, “AB’nin, genişleme sürecinin sürdürülmesine ve özellikle Türkiye’nin AB sürecine olan desteğini sürekli tekrarladığını, Birlik üyelerinin de hükümetin, AB üyeliğiyle ilgili stratejik hedefe ulaşma konusundaki güçlü kararlılığını çok iyi bildiğini” belirtti ve şöyle dedi: “Çok az ülkenin dışında, Birliğin diğer üyeleri Türkiye’nin üyeliğini destekliyor. Bununla birlikte, bizim daha çok ilerleme arzumuza rağmen müzakerelerin ritmi, bazı üyelerin ortaya koyduğu siyasi engeller yüzünden AB ile olan çok düzeyli ve çok boyutlu ilişkilerimizle bağdaşmamaktadır. Bu siyasi engeller bu ülkelerin çıkarına değil. Türkiye’nin üyeliği ile ilgili müzakereler yapıcı ve ileriye yönelik bir şekilde ilerlemeli. Küreselleşmiş bugünün dünyasında güçlü Avrupa’nın güçlenmesine ihtiyaç vardır. Ben şahsen, Türkiye’nin, Avrupa’nın uluslararası arenada istediği rolü ve arzu ettiği ağırlığı üstlenmesine ve AB’nin iç ve dış hedeflere ulaşmasına yardımcı olabilecek olanak ve yeterliliğe sahip olduğundan eminim. Dış politikamızın amaçları Avrupa’nın amaçları ile tam bir uyum içindedir.” “STRATEJıK DERıNLıK” Davutoğlu, Yunanistan’da yayımlandığı günden itibaren büyük ilgi gören “Stratejik Derinlik” isimli kitabıyla ilgili sorular üzerine de Stratejik Derinlik’in, “uluslararası çerçevedeki bir dinamik karşısında Türkiye’nin stratejik konumunu tarif ederek, yeniden değerlendiren ayrıntılı bilimsel bir çalışma olduğunu” söyledi. Yeni bir stratejik anlayış oluşması konusunda çağrı oluşturan kitabın amacının, “Türkiye’nin ve uluslararası sistemin yoğun değişiklikler sürecine girdiği bir dönemde, stratejik bir analiz çerçevesinde, Türkiye için alternatif ve daha gerçekçi bir beklenti oluşturmak” olduğunu ifade eden Davutoğlu, “Hedef, Türkiye’nin bulunduğu stratejik bölgede teorik boyut ile fiili uygulamalar alanı arasındaki bağdaşmaya ve karşılıklı etkileşime dikkati çekmektir. Stratejik Derinlik ayrıca tarihimize ve coğrafyamıza, gerçek olanaklarının farkına varma niyetiyle yeni bir gözle bakma ve hangilerinin geçmişte kalabileceğini, hangilerinin de doğal sürecine devam edebileceğini gösterme çabasıdır” diye konuştu. ΠΡΟΚΛΗΤΙ ;ΚΕΣ ΔΗΛΩΣΕΙΣ DAVUTOGLU ΓΙΑ ΚΑΣΤΕΛΟΡ& #921;ΖΟ – ΑΠΑΝΤΗΣΗ ΤΟΥ ΈΛΛΗΝΑ ΕΚΠΡΟΣΩΠ& #927;Υ ΥΠΕΞ Μαρτίου 6, 2011 — Λουκάς Λίγες ημέρες πριν αρχίσει την επίσκεψή του στην Ελλάδα, που περιλαμβ& #940;νει περιοδεί& #945; στη Θράκη, ο υπουργός Εξωτερικ& #974;ν της Τουρκίας Ahmet Davutoglu σε συνέντευ& #958;ή του στη Καθημερι& #957;ή δηλώνει τα εξής προκλητι& #954;ά: «Το Καστελόρ& #953;ζο βρίσκετα& #953; στη Μεσόγειο. Σ΄ ότι αφορά το νησί του Καστελόρ& #953;ζου, η Τουρκία έχει βάσιμες νομικές και πολιτικέ& #962; θέσεις, σε συμφωνία με το Διεθνές Δίκαιο και τη νομολογί& #945; των διεθνών δικαστηρ& #943;ων, συμπεριλ& #945;μβανομέ&# 957;ης και της Χάγης. Και γνωρίζου& #956;ε ότι η Ελλάδα και η Τουρκία διαφωνού& #957; σχετικά με τις θαλάσσιε& #962; ζώνες στην Ανατολικ& #942; Μεσόγειο» . Με άλλα λόγια υποστηρί& #950;ει ότι το Καστελόρ& #953;ζο δεν ανήκει στο Αιγαίο, οπότε τίθεται εκτός της μυστικής διαπραγμ& #940;τευσης που βρίσκετα& #953; σε εξέλιξη (βλ. “Άκρως απόρρητε& #962;” οι ελληνικέ& #962; θέσεις και οι τουρκικέ& #962; διεκδική& #963;εις στο Αιγαίο για το ΥΠΕΞ!) Ιδιαίτερ ;α κυνικός εμφανίζε& #964;αι ο Τούρκος ΥΠΕΞ και στο ζήτημα των συνεχών διελεύσε& #969;ν πλοίων του Τουρκικο& #973; Πολεμικο& #973; Ναυτικού εντός των ελληνικώ& #957; χωρικών υδάτων: «Είναι απογοητε& #965;τικό για εμάς ότι τα μίντια και ορισμένο& #953; κύκλοι προσπαθο& #973;ν να προσδώσο& #965;ν διαφορετ& #953;κό νόημα σ΄ αυτές τις διελεύσε& #953;ς. Μου είναι δύσκολο να τους καταλάβω. Δίνουν την εντύπωση ότι η Ελλαδα σταδιακά υιοθετεί τη θέση της πλήρους αποκοπής της Τουρκίας από το Αιγαίο. Δεν νομίζω ότι αυτή είναι η πραγματι& #954;ή πρόθεση της Ελλάδας. Πολεμικά και εμπορικά πλοία της Τουρκίας, όπως και κάθε άλλης χώρας, έχουν την ελευθερί& #945; να κινούντα& #953; στο Αιγαίο… Σε ότι αφορά τα χωρικά ύδατα , η αρχή της «αβαλβούς διέλευση& #962;» στο Διεθνές Δίκαιο είναι σαφής και δεν αφήνει χώρο για εθνικές ερμηνείε& #962;. Πρέπει επίσης να προσθέσω ότι αυτές οι διελεύσε& #953;ς δεν συνιστού& #957; απειλή για την Ελλάδα ή για οποιαδήπ& #959;τε άλλη χώρα. Κατ΄ αναλογία, αν ένα ελληνικό πολεμικό πλοίο πραγματο& #960;οιήσει αβλαβή διέλευση από τα τουρκικά χωρικά ύδατα, ακόμη κι αν περάσει πολύ κοντά από την τουρκική ενδοχώρα, δεν θα αντιδράσ& #959;υμε καθόλου. Τουναντί& #959;ν θα το καλοσωρί& #963;ουμε σε κάποιο από τα λιμάνια μας και θα προσφέρο& #965;με και μία κούπα καφέ στο πλήρωμά του».