Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Eğer biz engel olsaydık siz NATO’ya giremezdiniz.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Eğer biz engel olsaydık siz NATO’ya giremezdiniz. Çünkü bir ülkenin muhalefeti NATO’ya girmenizi engelleyebilirdi. Ama biz öyle bakmadık. Biz komşu diye baktık. Bugün de öyle bakıyoruz.” dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda Yunan mevkidaşı Prokopis Pavlopoulos ile görüşmesinde gazetecilere açıklamada bulundu.
Özellikle askeri konularda sıkıntılar yaşandığını belirten Erdoğan, “Siz NATO’dan çıktınız, tekrar NATO’ya girişinizi biz sağladık. Eğer biz engel olsaydık siz NATO’ya giremezdiniz. Çünkü bir ülkenin muhalefeti NATO’ya girmenizi engelleyebilirdi. Ama biz öyle bakmadık. Biz komşu diye baktık. Bugün de öyle bakıyoruz.” diye konuştu.
Erdoğan, Kıbrıs’ta çözüm için yapılan görüşmelerin bizzat içinde bulunduğunu söyledi.
Kıbrıs konusunda Yunanistan gibi Türkiye’nin de garantör olduğunu anımsatan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Bizim hedefimiz şu; Kıbrıs’ta kalıcı, adil bir çözüm bulalım, aynı şeyi Ege’de bulalım”
“Bizzat o final görüşmelerinin içinde oldum. Kofi Annan ile o süreci birlikte yürüttük. Oradaki görüşmeler neticesinde aslında iş çözüme kavuşması gerekirken ne yazık ki orada alınan kararlar uygulamaya girmedi. Kıbrıs’taki Türkler, yapılacak olan referandumda yüzde 60’ın üzerinde ‘evet’ oyu verdiler ama Güney’de Rumlar tam tersine ‘hayır’ oyu verdiler. Avrupa Birliği’nin verdiği sözler de yerine gelmedi. Mali noktada vereceği desteklerin hiçbirini uygulamaya sokmadılar. Bugün bile hala bunlar yerine gelmiş değil. Bizler bu noktadaki sadakatimizi aynen sürdürüyoruz. Bizim hedefimiz şu; Kıbrıs’ta kalıcı, adil bir çözüm bulalım, aynı şeyi Ege’de bulalım. Bunlar, ‘Lozan’da şöyle olmuş, böyle olmuş…’ Tamam eyvallah ama biz o zaman olması gerekenleri şöyle bir an önce yapalım. Kolay değil, 94 yıl geçti bu arada, 94 yılda birçok şey değişti. Eğer bunlar gözden geçirilirse, birçok şeyin olması gerektiğini inanıyorum ki taraflar da kabul edecektir.”
Erdoğan, özellikle arzuladıkları konuların başında Batı Trakya’da yaşayan soydaşlarının haklarının korunmasının geldiğini vurguladı.
“Birileri maalesef bu ziyareti provoke ediyor”
65 yıl aradan sonra Yunanistan’a çok farklı bir heyecan ile geldiklerinin altını çizen Erdoğan, “Batı Trakya’ya, soydaşlarımıza bundan önce yaptığım gibi bir ziyaret yapmayı da arzu ettim ama birileri de maalesef bu ziyareti provoke ediyor. Dağıtılan broşürlerden tutunuz oradaki binaların kapılarına çizilen çeşitli işaretlere varıncaya kadar. Her toplumun içinde artılar, eksiler vardır. O ayrı bir konu ama bunların 65 yıl aradan sonra böyle bir cesareti ortaya koyarak buraya eğer bir cumhurbaşkanı geliyorsa, bunun çok kontrol altında tutulması gerekir diye düşünüyorum. Bu ziyaretimizin, çok daha zengin, barışa yönelik şekilde yürümesi, tarafların özel gayretleriyle, önem arz ediyor. Aramızdaki gerek siyasi gerek askeri, ekonomik, ticari, kültürel, bütün bu ilişkileri yoğunlaştırmamız, güçlendirmemiz lazım.” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki ülke arasındaki turizm amaçlı seyahat edenlerin sayısının hatırı sayılır şekilde yükseldiğini dile getirdi.
“Bardağın dolu tarafına bakalım ve münasebetlerimizi güçlendirelim”
Ülkeler arasındaki Yüksek Düzeyli Stratejik Konseyi’ni güçlendirerek devam ettirmeleri gerektiğini vurgulayan Erdoğan, “Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olarak arzum şudur. Biz bardağın boş tarafıyla uğraşmayalım, bardağın dolu tarafına bakalım ve münasebetlerimizi güçlendirelim. Bu ziyaretimizin de inanıyorum ki 65 yılı bir kenara koyup artık ileriye bakacak bir ziyaret olması temennisindeyim.” dedi.
Erdoğan, Yunanistan Cumhurbaşkanı Pavlopoulos’un Lozan Antlaşması’nın bir hukuk metni olduğu yönündeki sözleri üzerine, şunları kaydetti:
“Ben hukuk profesörü değilim ama siyaset hukukunu iyi bilirim”
“Ben hukuk profesörü değilim ama siyaset hukukunu iyi bilirim. Siyaset hukukunda da özellikle ‘anlaşmaların güncellenmesi’ diye bir şart vardır ve bunu da biz yaparız. Yeter ki ülkeler bu konuda mutabık kalsınlar. Bunun dünyada çok örnekleri var. Ben tabii sizler bu konuyu açtığınız için bunlara girdim. Sizler açmasaydınız da Sayın Çipras’ı kabulümde girerdim bu konulara. Sizlere de bu denli zaman ayırmanızdan dolayı teşekkür ediyorum. Biz de çok sıkıntılar yaşadık, onun için sistem değişikliğine gidiyoruz. 2019’da nasip olursa bir sistem değişikliğine gideceğiz. Bu da işte seçim hukuku ile ilgili yanlışlar nedeniyle yeni bir sürece girmenin adımıdır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Yunanistan Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopoulos, açıklamalarının ardından heyetler arası görüşme gerçekleştirdi.
Basına kapalı gerçekleşen görüşme sonrasında Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras ile yapacağı görüşme için Başbakanlık binasına geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Geleceği Artık Çok Sağlam Zeminde İnşa Etmeliyiz”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras ile görüştü.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmi temasları kapsamında geldiği Atina’da Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’ı kabul etti. İlk sözü alan Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, “65 yıl aradan sonra Cumhurbaşkanı düzeyinde gerçekleşen ilk ziyaret. İki ülke ilişkilerinin her zaman iyi olmasına inanan bir insanım. Başbakanlığım döneminde de bunu kanıtladığıma inanıyorum. Son dönemlerde bizim bölgemizde ve özellikle göçmen konusu, Suriye konusu ile ilgili AB-Türkiye ilişkileri alanında ciddi gerginlikler, meydan okumalar söz konusu sizin de bildiğiniz gibi. Bir köprü inşa ederken o köprünün inşa edileceği zeminin de sağlam olması gerekir. Aramızdaki anlaşmazlıklardan ziyade ortak noktalarımıza yoğunlaşmak durumundayız. Fikir ayrılıklarında da karşılıklı saygı çerçevesinde tahriklerden uzak bir şekilde ortaya koymak gerektiğini düşünüyorum. Bugün bunu başarabilirsek sizin ziyaretiniz tarihi olmaktan öte iki ülke ilişkilerinde yeni bir sayfanın açılmasına vesile olacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise şu ifadeleri kullandı:
“Sayın Cumhurbaşkanı ile yaptığım görüşmede de söyledim. Artık Türkiye ile Yunanistan bir şeye inanmalıdır. Bardağın boş tarafını bir kenara koyup dolu tarafına yönelmeliyiz. Müzakerelerimizi onun üzerine oluşturmalıyız. Aslında halklarımızın birbiriyle ortak yanları çok. Yeter ki ideolojik saplantısı olanları bir kenara koyalım. Bizim Türkiye olarak hiçbir komşu ülkenin toprak bütünlüğü noktasında herhangi bir gözümüz yok. Biz geçmişte iç içe olmuş ülkeleriz. Burada soydaşlarımız var. Sizin bizde soydaşlarınız var. Keşke geçmişteki bazı yanlışlar olmasa bir kısım Rum vatandaşlarımız da ülkemizden ayrılmasaydı. Bu yanlışlıkları artık tarihe bırakıyoruz. Geleceği çok daha sağlam şekilde inşa etmeliyiz. Bunun için yapabileceğimiz çok şeyler var. Eğer gerçekten ortak akıl oluşturabilirsek bunları çözeriz.”