Uluslararası bir soruşturmanın sonucu, Yunanistan’ın Sisam adasından Türkiye’ye geri sınır dışı edildikten sonra iki mültecinin boğulduğunu ortaya çıkardı.
Guardian, Spiegel, Mediapart ve Lighthouse Report tarafından yürütülen geniş çaplı bir uluslararası soruşturma, çok sayıda veriyle belgelendiği üzere, iki boğulmayla sonuçlanan, Yunanistan Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından Sisam (Samos) adasından mültecilerin yasadışı olarak Türkiye’ye geri itilmesine ilişkin başka bir vakayı ortaya çıkardı.
Bu insanlık dışı uygulamanın kurbanları, Fildişi Sahili’nden 36 yaşındaki Cindy Keita ve Kamerun’dan 33 yaşındaki Dietner Marshall Kuamu Nana olduğu belirtiliyor.
Araştırmanın sonucuna göre, Yunan Sahil Güvenlik, mültecileri şişme botları bile kullanmadan orta denizlere götürdükten sonra denize attı. Birkaç gün sonra iki mültecinin cesetleri İzmir kıyılarına vurdu.
12’den fazla görgü tanığı görüşmesine, gizli belgelerin, raporların ve sosyal medya materyallerinin analizinin yanı sıra, Yunan ve Türk yetkililerle yapılan görüşmelere dayanan önde gelen Avrupa medya kuruluşlarının araştırması, 36 mülteciden oluşan bir grubun Samos’a ulaşmak ve Avrupa’dan uluslararası koruma talep etmesi olduğu belirtiliyor.
Araştırmanın sonuç raporuna göre, 36 kişilik bu mülteci grubundan ikisi kurban ve İbrahim (adı güvenlik nedeniyle değiştirilmiştir) olmak üzere üç erkek Yunan Sahil Güvenlik tarafından yakalanmış, dövülmüş, kişisel eşyaları alınmış ve 16 Eylül’de bir sürat teknesiyle götürülerek Ege’nin ortasında denize atıldıkları yer alıyor.
Keita ve Kuamo başaramayınca Ege’de boğulurken, İbrahim’in kurtulduğu ve bu olayla ilgili gazetecilere açıklamalarda bulunduğu ifade ediliyor.
Raporda yer alanlara göre, “sadece dördü Samos gözaltı merkezine ulaşmayı başardı, Yunan makamları tarafından hemen tutuklanan kadın ve çocukların da aralarında bulunduğu 28 mülteci şişme botla geri gönderildi. “Çöp gibi denizin ortasına atıldılar”. İfadeleri yer alıyor.
Bazıları vahşice dövüldü, kişisel eşyaları arandı, bir kadının şişme botla doğurduğu bildirildi. Geride kalan ve daha sonra tutuklanan 4 kişi, can yeleği olmadan denize atıldı.
İki mültecinin cesetleri Türk makamları tarafından 18 ve 20 Eylül’de İzmir’de bulundu.
İki Yunan yetkili de soruşturmayı yürüten gazetecilerle, isminin açıklanmaması koşuluyla, Yunan Sahil Güvenlik’in küçük mülteci gruplarının geri gönderilmesi söz konusu olduğunda şişme sistemler bile kullanmama uygulamasını doğruladı.
Muhabirlere aktardıkları iddia, şişirilebilir sistemlerin paraya mal olduğu için her zaman kullanılmadığı ve tedarikleri için bir ihale olsaydı “şüphelerin ortaya çıkacağı” yönündeydi.
İnsan Hakları Hukuk Projesi üyesi avukat Dimitris Houlis, 36 mülteciden oluşan grubu temsilen suç duyurusunda bulundu.
Habere göre, Sahil Güvenlik yorum yapmaktan kaçınırken, Yunan Polisi “öngörülen cezaları uygulamak ve benzer olaylardan kaçınmak için sınır dışı edilme şikayetleri de dahil olmak üzere sınırda kötü muamele iddialarıyla ilgili her türlü bilgiyi araştırıyor” ifadeleri kullanılıyor.