Çeşmeyi Yıktınız Ancak Türklüğümüzü Asla Yıkamazsınız ”Büyük devlet küçük işlerle uğraşmaz” derler bir Türkçe atasözü’nde. Ancak anlaşılan o ki, bu deyim sadece gerçekten büyük devletler için geçerli. Atalarımızdan kalan Tarihi Seçek Yaylası’nda son haftalarda yaşananlara bakarsak, başta Bölge Genel Sekretri sayın Dimitris Stamatis ve o zihniyette düşünenler çeşmenin yıkılması için o emri vermiş olabilirler, ancak Batı Trakya’da yaşayan Türklerin içinden Türklüklerini asla yıkamazlar. Evet, Seçek Yaylasında Mehmet Hilmi adına yapılan çeşmeden sadece su akaçaktı. İnsanlığın yaşamında olmazsa olmazların başında temel ihtiyacımızdan birisi olan suyun akmasına dahi tahammül edemedi bazı aşırı milliyetçi „antitürkçü” zihniyetler. Ne acıdır ki, bazı zavallılar, küçük düşünen kişiler Batı Trakya’da Türklerin Yunanlılarla birlikte yaşamasından rahatsız olmuşlar ki, bölgede tansiyonu yükseltmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Evet, son günlerde Birlik Gazetesi’nin cesurca meselelerin üzerine gitmesinden bazı çevreler rahatsızlık duymaktadır. Birlik gazetesi hakkında Yunan basınında hemen hemen her gün bir karşı ve suçlayıcı hedef gösteren yazılar çıkmaktadır. Azınlığın içinden eski milletvekilimiz İlhan Ahmet ve Susurköy Belediye başkanımız İsmet kadı, Yaka köylerinden bir tavernada sayın Stamatis ile yemekte boy göstererek Birlik gazetesi hakkında çeşitli söylemlerde bulundukları iddia ediliyor. Birlik gazetesi olarak bu iddiaların asılsız olduğuna inancımız tamdır. Çünkü yazının başında da belirtiğim gibi, „büyük devlet küçük işlerle uğraşmaz” ve dolayısıyla da azınlığın içinden birileri olduklarını söyleyen iki siyasetçimiz de, siyasi alanda başarızıslıkları sonucu azınlık insanının gözünde düştükleri vahim sayılabilecek durumdan kurtulmak için gerçekleri yazabilen tek gazete Birlik gazetesine sarılmaya cesaretleri yoktur zaten ve olamaz. Çünkü Birlik gazetesi paranın sesi değil, Batı Trakya Türkünün gücü ve sesidir. Sayın Stamatis ve şu an hangi görevi yapmakta olduğunu bilmediğimiz ve bazı etkinliklerde sayın Stamatis’i temsilen katıldığını bizzat belirten sayın İlhan Ahmet, bu azınlıktan 14 binin üzerinde oy almıştır. Bu azınlık insanı İlhan Ahmet’ten azınlığın yanında olmasını beklerdi. Ama malesef o meşhur imamlar yasası teklifinin uygulanmasını, imamların Yunan devletine bağlı olarak çalışmalarını, maaş almalarını, sigortalı olmalarını bizzat gündeme getirdiği İlhan Ahmet, artık siyasi hayatında geriye az kalan kırık parçaları kurtarma peşinde. Bu, Batı Trakya’da herşey biliniyor. Milletvekilleri sadece zarar paraları ile uğraşmaz, azınlığın milli kimliğini, dini kimliğinin temeli olan „Lozan Barış Anlaşması”nın delinmesi için değil, delinmemesi için uğraşmaları da gerekir. İlhan Ahmet milletvekili olduğu dönemde ilgili Bakanlığa sunduğu dilekçeyle, Papazlarla imamların devlet memuru olarak aynı seviyede olmasını istedi. Neticede Yunan devleti gerekli düzenlemeyi yaparak yasayı uygulamaya koydu ve şu an bir Müslüman Yunanlı dahi camilerimize imam olabilme hakkını elde etti. Bu topluma ancak bukadar kötülük olabilir. İlhan Ahmet Kozlukebir’de bir gece partinin bölge kolu tarafından verilen yemekte yaptığı konuşmayla adeta herkesi şoke etti. Ahmet, „Batı Trakya’da aşırı uçların var olduğunu iddia etti. Kim veya hangi kurum ve kuruluş bu aşırı uçlar sayın İlhan Ahmet? Son olarak sayın İlhan Ahmet’ten şunu bekliyor bu azınlık insanı. Çeşmenin yıkılmasını, Tuzçuköy’deki ezan sesinin rahatsızlığı ve Bölge Genel Sekreteri sayın Stamatis’in Birlik Gazetesine yönelik yapmış olduğu çirkin sözlü saldırı hakkında ne düşünüyorsunuz? Unutmayın çünkü siz hala sırtınızda 14 bin azınlık insanının oyunun ağırlığını taşıyorsunuz. Son gelişmelerle alakalı çıkıp bir açıklama yapmayı düşünüyormusunuz? Veya bu yazdığım gerçekleri yoksa sizde şahsınıza saldırı olarak mı değerlendiriyorsunuz? Çünkü sayın Stamatis Birlik gazetesinin size de saldırdığını söylüyor, aynı fikirdemisiniz? Lütfen açıklayınız. Sayın Stamatis’in ise, azınlığın yanında olmamakla birlikte, azınlığın yaptırdığı su çeşmelerini yıkmakla meşgul olduğunu görüyoruz. Eğer söylenenler doğruysa, Seçek bölgesinde bulunan insanlar çeşmenin yıkılma emrini sayın Stamatis’in verdiğini ve iş makineleri çeşmeyi yıktıktan sonra sayın Stamatis’ten, „yıkımı durdurun” emri geldiğini söylüyorlar. Biz Türkçe’de buna ne deriz bilirmisiniz, „Tavşan tepeyi aşmış, ha at, ha atma” deriz. Evet, yıkım kararı Bölge Genel Sekreterliği’nden çıkmış, belgeleri de elimizde. Sayın Stamatis çeşmenin yıkımı ile uğraşacağına, azınlığın Kültürel değerlerinin Avrupa’ya bir model olması için uğraşmalıdır, azınlığın ekonomik refahı için Avrupa Birliği programlarından azınlık insanının yararlanması için çalışmalıdır. Sayın Susurköy Belediye Başkanı İsmet Kadı’ya gelince ise, yazacak bir şey bulamıyorum ve sadece şunu söylüyorum. „Bırakın ellemeyin o iş bitti artık”. Evet sevgili okurlarım hani derler ya, „delinin biri kuyuya bir taş atmış yüzlerce deli çıkarmak istermiş” işte son günlerde gerçeklerden çok uzak, işimizi bıraktık ş….zi tutuyoruz. Bir kez daha yazıyorum ve önceki yazdığım yazının ardında dimdik duruyorum. Bölgedeki hassasiyeti dengeleyemeyen, yaptıklarıyla azınlığın karşısında olduğu iddia edilen bir Genel Sekretrin buradaki misyonu bana göre tamamlanmıştır. Karamanlis Hükümeti geç kalmadan bu olaya ciddi anlamda bakarak, Partisinin daha fazla yara almadan son döneme yaşanan olumsuz olaylardan kurtulmasını eğer istiyorsa, sayın Stamatis’i derhal bölgeden geri çekmelidir. Stamatis bu bölgeye ve özellikle azınlık insanına bundan sonra hiç bir olumlu şey veremez. Çünkü olumsuzluklar içinde medyanın ağzına düştü. Bir taraf kendisini başarısız olduğunu iddia ederken, diğer taraf ise son döneme azınlığın değerlerine karşı yaptığı çıkışlarıyla kendisini vatan kahramanı ilan ediyor. Eğer koskocaman sorumlu bir devlet memuru, azınlık insanı tarafından dağın tepesinde insanların su içmeleri için yaptırdıkları ve de bu çeşmeye azınlığın içinden bir insanın adını verdikleri için çeşme yıktırmakla kahraman ilan edilecek kadar düşmüşse bana göre bu iş bitmiştir. Herkese geçmiş olsun. Sadece sayın Stamatis’e teşekkür etmek istiyorum. Seçekteki Mehmet Hilmi adına yaptırılan çeşmenin yıkımı emrini vermekle çok büyük bir iş başardı. Mücadeleci merhum Mehmet Hilmi’yi bütün azınlık insanı ve dünya insanının tanımasını sağladı. Böylece Mehmet Hilmi’yi geçmişte 1000 kişi bilirse, şimdi Mehmet Hilmi’yi tüm dünya duydu ve tanıdı. Sağol sayın Satamatis.