Çameryalılar, Yunanistan-Arnavutluk sınırında 73. “soykırımı” yıldönümü vesilesiyle anma yürüyüşüne hazırlanıyor.
Çameryalılar, kendilerine Yunanistan tarafından Epir bölgesinde “soykırım” yapıldığını öteden beri iddia ediyorlar. Bu vesileyle hafta sonu Konispol kasabasında 73. “soykırımı” yıldönümü vesilesiyle yapılacak etkinliklerin devamında kalabalık bir grubun Yunanistan sınırına doğru yürüyecekleri belirtiliyor.
Epiruspost.gr sitesinin haberine göre, Adalet, Birlik ve Bütünleşme Partisi (PDIU) lideri Shpetim İdrizi yapmış olduğu açıklamada, “yaranın kapanması için daha onlarca yıl geçmedi. Ulusal meselemiz halen açıktır. Dökülen kan ve atalarımızın acısı haksızlığı telafi etmemiz için bizleri sorumlulukla yüklemektedir” dediği ifade ediliyor.
Başkan İdrizi’nin Dünya Bülteni’nden Ayhan Demir’le yapmış olduğu mülakat:
İSTERSENİZ ÖNCELİKLE ÇAMERYA NERESİDİR SORUSUYLA BAŞLAYALIM.
Çamerya Soykırımının 72. yıldönümü vesilesiyle Arnavutluk Meclisi Başkanvekili ve Adalet, Birlik ve Bütünleşme Partisi (PDIU) lideri Shpetim Idrizi ile konuştuk
Ayhan Demir | Dünya Bülteni
‘Ermeni Soykırımı’ iddialarının en büyük destekçilerinden Yunanistan, 1944-45 yıllarında Çamerya Arnavutlarına yönelik soykırımı gerçekleştirmişti. Bir yalanın peşine düşen Yunanlılar, gerçekleştirdikleri bir soykırımı unutturmaya çalışıyor. Çamerya Soykırımının 72. yıldönümünde, Arnavutluk Meclisi Başkanvekili ve Adalet, Birlik ve Bütünleşme Partisi (PDIU) lideri Shpetim Idrizi ile konuştuk.
İsterseniz öncelikle Çamerya neresidir sorusuyla başlayalım.
Çamerya, yüzölçümü olarak, Kosova’dan yüzde beş daha küçük olan bir bölgedir. Arnavutluk’un güneyi ve Yunanistan’ın kuzey batısındaki Güney Epir bölgesini kapsamaktadır. İyon Denizi kıyılarından doğudaki İyonya dağlarına ve güneyde Preveze Körfezine kadar uzanan araziye verilen isimdir. Arnavutluk’taki Sajadha’dan başlar ve Yunanistan’daki Arta’ya kadar uzanır. Çamerya’ya ait toprakların sadece yedi tane köyü Arnavutluk topraklarındadır. Geri kalanı Yunanistan topraklarındadır.
Biraz da Çamerya’nın demografik yapısından bahsedebilir misiniz?
Antik çağlara ait tarihi kaynaklara baktığımızda, bu topraklarda Arnavut toplulukları olan Pelasgların ve İlirlerin yaşadıklarını görüyoruz. Çamerya’daki Arnavut nüfus, İliryalılardan bu yana, bu bölgenin yerlisidir. Arnavut topluluklar genelde Preveze Körfezine kadar uzanan sahil şeridinde yoğun bir biçimde yerleşmişlerdir. Diğer yandan önemli bir nüfus Kalamait (Kallama) nehrinin her iki yakasında kurulmuş kasaba ve köylerde yaşamaktadır. Bir kısım Arnavut ise daha tenha yerlerde ve dağlarda yaşamayı seçmiştir.
Arnavut coğrafyasının diğer bölgeleri gibi Çamerya’dan da önemli simalar çıkmıştır. Osmanlı’nın son dönemlerinde önemli hizmetler sunan bir devlet adamı ve Prizren Birliği’nin kuruluşundaki önemli isimlerinden Abidin (Dino) Paşa bunlardan bir tanesidir. Aynı şekilde Osmanlı Devleti Milletvekili Preveze Sancağı Milletvekili ve İçişleri Bakanı Şahin Dino, karükatürist ve Yunanistan Milletvekili Ali Dino, Matematikçi ve filozof Hasan Tahsini (Tahsin Hoca) ve Arnavutluk’un en meşhur şairlerinden Muhamet Kyçyku (Çami) da Çameryalı’dır.
Çamerya sorunu, bir toprak kavgasından mı ibarettir?
Çamerya davası, sadece bir toprak ya da sınır savaşı değildir. Çamerya bölgesi, iki medeniyetin çatışma bölgesidir. Bu bölge Arnavutlar ile Yunanlıların savaştıkları bir bölgedir.
Bildiğiniz üzere Yunanlıların kronik bir hastalığı var: “Her şey Yunan, her şey Yunanca…”
OSMANLI’DAN SONRASI…
Çamerya’da sorunlar ne zaman başladı?
Çamerya sorunu, Osmanlı’nın Balkanlardan çekilmesiyle başladı. Yunanistan 1821’de Osmanlı’dan ayrıldığında ve Sırplar otonomi ilan ettiklerinde, Çamerya Arnavutları Osmanlı Devleti’nin bir parçasıydı. Çamerya’nın 1908’deki nüfusu, 74 bin kişiydi. Bunların yüzde 92’si Arnavut, geri kalanı Yunan, Ulah ve Çingene idi.
Yunanlılar, eski Helenin mirasçısı olduklarını ileri sürüp, bunu canlandırmaya çalışıyorlar. Bunun için kendilerini Bizans İmparatorluğu’nun mirasçısı ve devamı olarak ilan ettiler. Bu noktada ortaya ‘Megalo İdea’ fikri çıktı. Bu anlayış çerçevesinde, Ortodoksların yaşadığı her yeri otomatik olarak Yunan bölgesi olarak kabul ederek, Arnavut topraklarına da göz koymaya başladılar. Bu esnada Sırplar da, Kosova topraklarına göz dikmişlerdi.
Osmanlı Devleti’nin zayıflamaya başladığı ve bölgenin büyük güçlerinin Arnavut topraklarına göz koyduğu dönemde Arnavutlar da başlarının çaresine bakmak durumunda kaldılar. Kuzeyde Prizren Birliği, güneyde Sami Frasheri önderliğinde bir bağımsızlık hareketi hayata geçirildi.
Arnavutlar, 1878-1911 yılları arasındaki tarihi süreçte, Birinci ve İkinci Balkan Savaşlarında ve Birinci Dünya Savaşı öncesine kadar, kendi topraklarını koruyabildiler. Fakat 1913 senesine gelindiğinde Çamerya toprakları Yunan işgaline maruz kaldı. Yunanlılar, bu tarihten 1944’e kadar, Çamerya halkını yok etmek için her türlü yola başvurdular. 1944 yılında Çamerya Soykırımı’nı gerçekleştirerek, bu hedeflerine ulaştılar.
Çamerya’da neler oldu?
Berlin Kongresi Başkanı Alman Prens Bismark, kongredeki konuşmasında ”Arnavut diye bir millet yoktur” demişti. Arnavutlardan, bir millet olarak değil, coğrafi bir tanımlama olarak bahsediyordu. Arnavutları, “Türk Müslümanlar” olarak ifade ediyordu. Günümüzde de pek değişen bir şey yok. Yine Sırplar ve Ruslar Slav Birliği’nden bahsediyor. Yunanistan da, geo-stratejik olarak Rusya ile hareket ederek, benzer niyetlerini muhafaza ediyor. Hepsinin ortak amacı, Arnavut toprakları üzerinde yayılmak.
Yunanistan, 1913 yılında Çamerya’yı işgal ettiğinde, önce halkı sindirme yoluna gitti. Bu sebeple, bölgenin önde gelen isimlerinden, 73 kişiyi görüşme bahanesiyle çağırdı. Ardından tamamını öldürdüler. Çameryalılara yönelik ilk katliam budur. Yunanistan bu katliamı, Çamerya halkını başsız bırakmak adına, bilinçli bir şekilde yaptı. Çamerya için en zor yıllar, bu katliamdan sonra başladı. Sonraki yıllarda Çamerya halkının devlet kurumlarında çalışması ve ana dillerini konuşmaları yasaklandı. Çamerya halkının toprakları ellerinden alındı. Ege adalarına göçe zorlandılar. Kısacası Çamerya halkına hayatı zorlaştırıp, göç edenleri yanlarına bir şey alamadan ve mallarını satamadan yok etmeye çalıştılar.
Yunan Hükümeti, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Tarım Reformu Kanunu çıkardı. Bu kanunla Çamerya halkının topraklarını, zeytinliklerini ve çiftliklerini ellerinden aldı.
Küçük çaplı resmi zorunlu göçler, 1923’de zirveye ulaştı. Yunanistan ile Türkiye arasındaki Mübadele Anlaşması ile on binlerce Arnavut Müslüman zorunlu göçe maruz kaldılar. Türk vatandaşı olmalarına rağmen Türkiye’ye geldiler. Mesela, Türkiye’de kurulu olan Çamerya Arnavutları Derneği Başkanı, bu kapsamda Türkiye’ye gelmiş kişilerden birisidir. Anadolu’dan gelen Ortodokslar da, onlardan boşalan yerlere yerleştirildiler.
Arnavutluk Devleti, olan bitene ne tepki verdi?
Arnavutluk devletinin bu haksızlığa karşı ilk protestosu, Kral Ahmed Zogu döneminde yapılmıştı. Bu insanların etnik olarak Türk değil, Arnavut olduğuna dair protestolar yapıldı. Avrupa’dan gelen heyetler, incelemeler yaptılar. Özellikle İtalyanlar, Yunanistan’ın Çamerya halkına yönelik tutumunu hem uluslararası arenada dile getiriyor, hem de Yunanistan’ı uyarıyordu. İtalya, Çamerya’ya özel temsilci de gönderdi. Fakat bunlardan hiçbir olumlu netice alınamadı. Çünkü İtalya Çamerya halkının haklarını savunuyormuş gibi görünse de, daha sonra yapacağı saldırı için hazırlık yapıyordu.
ÇAMERYA SOYKIRIMI
Çamerya’da kalanların akıbeti nasıl oldu?
Çamerya’dan göç etmeyeler, çok daha zorlu ve kanlı bir süreçten geçtiler. Onlar için hiçbir kaçma ya da göç etme imkanı kalmamıştı. Topraklarına el konulan Arnavutlar, bu sefer de etnik kimlik değiştirmeye tabi tutuldular. Yunanistan ile İtalya arasındaki savaş başlamadan, bölgede yaşayan 16-70 yaş arası, 5 bin erkek toplama kamplarına gönderildi. 27 Nisan 1944’de de Yunan Cumhuriyeti Ulusal Birliği (EDES) güçleri komutanı General Napoleon Zerva, Çamerya bölgesindeki Paramithia kasabasına geldiler.
Yunanlılar, Müslümanları Türk ve Ortodoksları da Yunan kabul ediyorlardı. Müslüman Arnavutların önüne iki seçenek konuluyordu: Ya biz Müslüman değiliz, Ortodoks’uz diyeceksiniz, ya da öleceksiniz! O dönemde, Müslümanların önde gelen temsilcisi müftü olduğundan, katliama Paramithia Müftüsü’nün ailesinden başladılar. O gün ve gece boyunca 600 Müslüman kadın, yaşlı, çocuk ve erkeği katletti. Bazıları öldürülmeden önce tecavüze uğradılar ve işkence gördüler.
Benzer olaylar Parga ve Spatari kasabaları başta olmak üzere tüm Çamerya bölgesinde yaşandı. Bu şekilde 27 Nisan 1944 ile 15 Mart 1945 tarihleri arasında, Çamerya’daki 68 Arnavut köyü de yok edildi. Bu köylerde yaşayan, 3 binden fazla insan katledildi. Yüzlerce kadına ve genç kıza tecavüz edildi.
Çamerya Soykırımı, Arnavutluk Devleti’ni harekete geçirdi mi?
Çamerya’da yaşayan yaklaşık 35 bin Arnavut Müslüman, Arnavutluk’a göç etti. Durumu nispeten daha iyi olanlar ise Türkiye ve ABD’ye göç ettiler. Arnavutluk sınırına ulaşmak isterken, bir lokma yiyecek bulamadığı için can verenler oldu. Tüm bunlar yaşanırken, Arnavutluk’un olan bitene müdahale edecek kuvveti yoktu.
Arnavutluk Halk Meclisi, 30 Haziran 1994’de kabul edilen bir yasa tasarısıyla, 1944’de yaşanan bu olayları soykırım olarak niteleyen bir karar aldı. Ayrıca 27 Haziran’ı “Çamerya Soykırımını Anma Günü” olarak kabul etti.
Neden olan bitenleri soykırım olarak nitelendiriyorsunuz?
Birleşmiş Milletler’in 1948 yılında aldığı 260 A (III) sayılı kararıyla; Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşme kabul edildi. Bu sözleşmenin ikinci maddesinde tanımlanan tüm soykırım teknikleri; 1913 ile 1950 yılları arasında Çameryalı Arnavutlara uygulandı.
Soykırım kelimesini ilk ortaya atan Polonyalı Yahudi avukat Rafael Lemkin, birkaç çeşit soykırım tekniği olduğundan bahseder. Bu teknikler, fiziki, kültürel, sosyal, ekonomik ve siyasidir.
Dilini konuşmaya müsaade etmemek, hiçbir etnik sembolü kullanmaya müsaade etmemek, eğitim hakkını kaldırmak ve toplu halde vatandaşlıktan çıkarmak soykırımın siyasi teknikleri arasındadır. Milli kimliği zayıflatmak ve yok etmek, bütün toplumsal alanlarda dini liderleri ortadan kaldırmak, entelektüelleri yok etmek sosyal teknikleridir. Şarkılara, türkülere ve tarihi eserlere sahip çıkmak kültürel teknikleridir.
Uygulanan toprak reformu, mal ve mülk edinmenin önlemesi, ekonomik gücün elinden alınması ekonomik teknikleridir. 1940’larda başlayan sürgünler, katliamlar ve yok etmeler de fiziksel teknikleridir. Tüm bu teknikler Çamerya Arnavutlarına uygulandığı için bu açık bir soykırımdır.
Mesela Yunanlılar, Çamerya’dan Arnavutluk’a gelen Arnavutları, anında vatandaşlıktan çıkardılar. Çamerya Arnavutlarının en geleneksel dansı olan Çamiko’ya bile sahip çıkıyorlar. Bu halayı çekip, “bu Yunandır” diyorlar.
Size Yunanlıların bu kini, sadece Arnavutlara mı yönelik miydi?
Yunanistan sadece Çameryalı Arnavutları kovmadı. Yahudileri Selanik’ten kovdular. Makedon Slavları ve diğer azınlıkları da kovdular. Yapmak istedikleri, temiz bir ırk meydana getirmekti. Bunu büyük ölçüde başardılar. Çekoslovakya Cumhurbaşkanı Václav Havel şöyle söylemişti: “Temiz bir ırk yaratma ütopyası, komünizmden çok daha tehlikelidir.”
NE İSTİYORLAR?
Bugünkü Arnavutluk – Yunanistan İlişkileri Ne Durumda?
Yunanistan, Arnavutluk’un güney sınırını hiçbir zaman kabul etmedi. İki ülke arasındaki kıta sahanlığı anlaşmaları sık sık tartışma konusu oluyor. Çünkü Yunanistan elde ettiği mevcut Çamerya topraklarıyla yetinmek istemiyor. Biraz daha yukarı çıkmak istiyor.
Arnavutluk ile Yunanistan arasındaki ilişkiler her zaman yüksek tansiyonlu olmuştur. Yunanistan, Arnavutluk’a karşı savaş halini yürütüyor. 1939 yılında Mussolini idaresindeki faşist İtalya, Arnavutluk’u işgal etti. 1940’da İtalyanlar, Arnavutluk topraklarında Yunanistan’la savaştı. O dönemde Yunanistan, Arnavutluk ile savaş halinde olduğuna dair bir kanun çıkardı. Bu kanun halen yürürlükte. Yunan Meclisi 1987 yılında bu kanunun iptali için yen bir kanun taslağı hazırladı. Fakat bu taslak halen onaylanmadı.
Arnavutluk İtalya işgalinde olduğundan, bunun hukuki bir karşılığı yok. Zaten İtalya ile Yunanistan arasında bir barış anlaşması da yapıldı. Buna rağmen bu kanun kaldırılmadı. Yunanistan’la diplomatik ilişkilerimizin başlangıcı 1980’li yıllardır.
Çameryalı Arnavutlar, Arnavutluk’ta ne durumdalar?
Arnavutluk’ta 30-40 bin civarında Çam Arnavut’u var. Bu ülke nüfusunun binde 10’undan fazlaya karşılık geliyor. Diktatör Enver Hoca döneminde, yürürlükte olan ve canlılığını koruyan bir savaş hali olduğu düşünülerek, ayak bağı olmaması için Çamerya Arnavutlarına karşı ayrımcılık uygulandı. Bu haklarımızı istemeyelim diye komünist dönemde bize ayrımcılık uygulandı. 1990 yılında komünizm yıkılıp, demokrasi gelinceye kadar ikinci sınıf vatandaş olduk. Bu yıllarda medya imkanları çok fazla. Fakat 1990 yılına kadar gazetede bir makale yazmak bile geniş bir denetime tabi tutuluyordu.
Bu yıllar, aynı zamanda benim siyasi hayatımın başladığı yıllardır. Komünist sistemi yıkmak için mücadele edenlerden biri oldum. 12 Aralık 1990’da Arnavutluk Demokratik Partisi kuruldu. Hemen arkasından 17 Aralık’ta Arnavutluk’ta kurulan ilk vatansever dernek Çamerya Derneği’dir. Bu derneğin gayesi hem Arnavutluk’te hem de uluslararası arenada Çamerya sorununu gündeme getirmek oldu.
Arnavutluk güçlendikçe, Çamerya sorunu da güncel hale geliyor. Bizim için en önemli konu; Arnavutluk devletinin ağzından, Çamerya Arnavutlarının haklarının iade edilmesinin dile getirebilmektir.
Çameryalı Arnavutlar ne istiyor?
Ben, Çamerya’dan göç etmek zorunda kalanların üçüncü kuşağıyım. Arnavutluğa göç ettiklerinde babam iki yaşındaydı. Ninem yaşadıklarını babama anlatmış. Ben de babamdan her şeyi dinledim. Bizler, çocukları olarak, onların haklarını geri almak için çabalıyoruz. Haklarımızı, insan hakları bağlamında, demokratik yöntemlerle almak istiyoruz. Sürgünlerin devam etmesine artık müsaade etmiyoruz. Biz Çamerya toplumu olarak bir araya geldik, organize olduk, çalışmalar yaptık.
Tek bir arzumuz var: Yunanistan’ın, Çamerya Arnavutlarına karşı soykırım uyguladığını kabul etmesi. Halkımızın yüzde 20’si katledildi. Geri kalanı da sürgün edildi.
Serbest dolaşım, en temel insani haklardan biridir. Arnavutlar, tüm Avrupa’da vizesiz seyahat edebiliyorlar. Fakat o topraklara girmemiz ve evlerimize gitmemiz yasak. Çamerya’da doğan dedemin ve babamın o topraklara gitme şansı yok. Yunanistan sınırından geçmeleri bile yasak.
Toplumsal ve siyasal tüm haklarımızın iadesini talep ediyoruz. Zorla göçe tabi tutulmadan önceki mal ve mülklerimizin geri verilmesini arzu ediyoruz. Uluslararası hukuka göre o evlerin ve toprakların sahipleri bizleriz. O topraklar, halen satılmış değiller. O topraklarda yaşayanlar, o evlerde ikamet edenler, Yunanistan devletine kira ödüyorlar.
PARTİLEŞME SÜRECİ
Partileşme süreciniz neden ve nasıl başladı?
Arnavutluk’taki iniş çıkışlar, aynı zamanda Çamerya sorununun kaderini de belirliyor. 1997 yılındaki Banker krizi ve neticesinde yaşanan iç karışıklıktan istifade etmek isteyen Yunanistan, Arnavutluk’taki Yunanlıları korumak gerekçesiyle, ülkemize askeri birlik göndermek istedi. Dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Tansu Çiller bu durumu bir nota ile engellemişti.
1997’den sonra durumumuz biraz daha iyileşmeye başladı. Avrupa Birliği’ne üyelik için bazı standartları sağlamamız gerekiyordu. Bunların bir kısmını sağladık. Ancak uluslararası arenadaki her türlü girişimimizde karşımıza Yunanistan çıkıyordu. Biz yönümüzü Avrupa her çevirdiğimizde, yol Atina’ya çıkıyordu. Bu nedenle 2004 yılında Çamerya Derneği, Arnavutluk Parlamentosu’na bir kanun tasarısı sundu. Ne var ki bu kanun tasarısı kabul edilmedi. Bunun üzerine Çamerya sorununun çözümü için siyasi bir yola girmemiz gerektiğine karar verdik. Bir yıl geçmeden bir siyasi parti kuruldu.
Bendeniz de o esnada ilk kez Sosyalist Parti’den milletvekili seçildim. Arnavutluk’un en büyük partisinin ikinci adamı iken, Çamerya sorununun çözümü adına, Sosyalist Parti’den ayrıldım. Adalet, Birlik ve Bütünleşme Partisi’ni kurduk. 2011 yılında ilk kez seçimlere girdik. Bu seçimde beşinci parti olduk. Baraj olmadığı için oyumuz oranında mecliste temsil hakkı elde ettik.
Arnavutluk halkının patinize ilgisi nasıl?
2009’da bir milletvekilimiz varken, beş sene sonra, beş milletvekili ile temsil edilmeye başladık. Bu sayı sizin için çok fazla olmayabilir. Fakat Arnavutluk’taki siyasi sistem sebebiyle bu sayı çok önemlidir. Arnavutluk’un karar alma süreçlerinde söz sahibiyiz. Bu doğrultuda Arnavutluk Meclisi’nden bir karar çıkardık. Hükümete kim gelirse gelsin, Arnavutluk ile Yunanistan arasındaki müzakerelerde ilk başlık olarak Çamerya sorunun yer almasını sağladık. Bugüne kadar Çamerya sorunun uluslararası arenaya taşınması için çalıştık. Bugün olduğu gibi bundan sonra da bu yönde çalışmaya devam edeceğiz.
Tam 60 sene sonra ilk kez Arnavutluk Meclisi Başkanvekili Çamerya Arnavut’u oldu. Hal böyle olunca Arnavutluk’taki partiler de Çamerya sorununu kendi parti programlarına almak zorunda kaldılar. Bütün partilerin programlarında artık Çamerya sorunu var. Çok şükür, Türkiye’de olduğu gibi, ABD ve Almanya’da da Çamerya derneklerimiz kuruldu. Bugün Çameryalılar olarak, Arnavutluk’un dördüncü siyasi partisiyiz. Arnavutluk’taki koalisyon hükümetinin ortağıyız. Son yerel seçimlerde de, üç önemli belediyeyi partimiz kazandı.
Partiniz, sadece Çamerya sorunuyla mı ilgileniyor?
Bizler aşırı milliyetçi, romantik ya da folklorik bir parti değiliz. Realiteyi göz önünde bulundurarak çalışıyoruz. Şuna inanıyoruz: Çamerya sorunu, sadece Çameryalıların değil, tüm Arnavutların sorunudur. Bizler de, bu bilinçle, sadece Çamerya sorunu için çalışmıyoruz. Biz milli bir partiyiz.
Parti olarak, sadece Çamerya ya da Arnavutluk’taki Arnavutlarla değil, tüm dünyadaki Arnavutlarla ilgileniyoruz. Parti olarak, sadece Çamerya ya da Arnavutluk’taki Arnavutlarla değil, tüm dünyadaki Arnavutlarla ilgileniyoruz. Makedonya’da, Karadağ’da ya da Kosova’da, nerede Arnavutlar bir sorun yaşıyorsa, bunu ilk gündeme getirmeye ve sorunun çözümü için baskı oluşturmaya çalışan bizleriz.
Kosova’nın bağımsızlığı, tüm Arnavutlar gibi bizim için de, Allah’ın bir lütfüdür. Bu durum Çameryalı Arnavutlar için daha fazla sorumluluk getiriyor. Çamerya sorunu, Kosova sorunundan çok daha büyük ve çok daha kanlıdır. İnşallah bir gün adalet yerini bulacak. Fakat bunun için yılmadan çalışmaya devam etmeliyiz. Çok çalışmalıyız.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Tarih boyunca Balkanlardaki büyük çekişme hep Arnavutlar, Boşnaklar, Sırplar ve Yunanlılar arasında meydana gelmiştir. Görünen o ki bu durum aynı şekilde devam edecektir. Bu sebeple ekonomik ve siyasal anlamda güçlü olmak durumundayız. Arnavutlar olarak, milli kimliğimize sahip çıkmalıyız. Arnavut milli birliği ve beraberliği için çalışmalıyız.
Türkiye’deki Arnavutlar ile Çamerya’daki Arnavutlar, tam 90 sene sonra birbirlerini tanımaya başladılar. Bundan dolayı büyük bir heyecan duyduğumu söylemeliyim. Biz Arnavutça’nın Çamerya ağzını konuşuyorduk. Aynı havayı soluyor ve aynı şarkıları söylüyorduk. Aradan 90 yıl geçti ama hiçbir şey değişmedi. Sanki zaman 90 sene dondurulmuş gibi. Bu Çameryalı Arnavutlara yapılmış büyük bir haksızlıktır. Bu noktada güçlü Türkiye’nin desteğini de her zaman olduğu gibi yanımızda hissetmek istiyoruz. Türkiye ne kadar güçlenirse, Arnavutluk’ta o kadar güçlenecektir.
Ετοιμάζουν πορεία στα Ελληνοαλβανικά σύνορα οι Τσάμηδες για να τιμήσουν την… γενοκτονία!
28/06/201722:25
Ετοιμάζουν πορεία στα Ελληνοαλβανικά σύνορα οι Τσάμηδες για να τιμήσουν την… γενοκτονία!
Ο γνωστός πλέον ακραίος Ταχίρ Βέλιου, στρέφεται εναντίον του προέδρου του ΚΕΑΔ Βαγγέλη Ντούλε, χαρακτηρίζοντας ντροπή για την Αλβανία την επανεκλογή του.
Η πανηγυρική επανεκλογή Ράμα, αποθρασύνει όλα τα ακραία και εθνικιστικά στοιχεία της χώρας. Πρόκειται για τους κύκλους εκείνους που συστηματικά κρατούν στην επιφάνεια το θέμα των Τσάμηδων και ονειρεύονται Μεγάλη Αλβανία, από διαφορετική αφετηρία ο καθένας.
Η εκλογική αναμέτρηση απέδειξε αφενός ότι τα λεφτά από τις χασισοκαλλιέργειες ξοδεύτηκαν ασύστολα για την στήριξη του Σοσιαλιστικού κόμματος και αφετέρου έφερε στο προσκήνιο τη βαθιά παθογένεια στην οποία έχει περιέλθει η ελληνική μειονότητα.
Μέσα σε αυτό το σκηνικό, ο γνωστός πλέον ακραίος Ταχίρ Βέλιου, στρέφεται εναντίον του προέδρου του ΚΕΑΔ Βαγγέλη Ντούλε, χαρακτηρίζοντας ντροπή για την Αλβανία την επανεκλογή του. Μάλιστα στο πρόσφατο παρελθόν τον είχε στοχοποιήσει και πάλι και είχε εκτοξεύσει σειρά απειλών σε βάρος του.
Συνάμα, οι Τσάμηδες με τρεις βουλευτές στο νέο κοινοβούλιο, ετοιμάζονται να… τιμήσουν το ερχόμενο Σαββατοκύριακο τη γενοκτονία, με εκδηλώσεις και με πορεία που θα φτάσει μέχρι τα σύνορα της Θεσπρωτίας!
Ο Πρόεδρος του κόμματος των Τσάμηδων Σπετίμ Ιντρίζ, ήδη έδωσε το σύνθημα μιλώντας για ελληνική θηριωδία με χιλιάδες αθώα θύματα και με δεκάδες χιλιάδες που αναγκάστηκαν να εγκαταλείψουν την γη τους, αφήνοντας τα σπίτια τους, την περιουσία τους, τους τάφους των προγόνων τους!!!
«Ακόμη δεν έχουν περάσει τόσες δεκαετίες για να κλείσει η πληγή.. Το εθνικό μας ζήτημα παραμένει ανοιχτό. Το αίμα που χύθηκε και ο πόνος των προγόνων μας, μας γεμίζει ευθύνη ώστε να αποκαταστήσουμε την αδικία», αναφέρει!
Οι εκδηλώσεις των Τσάμηδων πραγματοποιούνται το Σαββατοκύριακο με επίκεντρο την Κονίσπολη και ολοκληρώνονται με πορεία που φτάνει μέχρι τα ελληνικά σύνορα!
Πηγή: epiruspost.gr