Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Zeytinburnu Şubesi “29 Ocak Milli Direniş Günü”nün 28. yıl anma etkinlikleri çerçevesinde Şube Konferans salonunda düzenlediği konferans 29 Ocak 2016 Cuma günü saat 19.00’da gerçekleştirildi.
Anma etkinliği ve konferansa Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği (BTTDD) Genel Başkanı Av. Necmettin HÜSEYİN, BTTDD eski Genel Başkanları Mustafa Rumelili, Tahsin SALİHOĞLU, Opr. Dr. Erol KAŞİFOĞLU, Av. Burhaneddin HAKGÜDER, BAKEŞ Genel Müdürü Pervin HAYRULLAH, BTTDD Gaziosmanpaşa Şube Başkanı Şaban SAKALI, BTTDD Üsküdar Şube Başkanı Hasan KÜÇÜK, İstanbul Batı Trakya Türkleri Spor Kulübü Başkanı Hakan GÜLER, Genel Merkez Yönetim Kurulu, Kadın Kolları ve Gençlik Kolları üyeleri, BTTDD Bakırköy ve Küçükçekmece Şube 2. Başkanları ile çok sayıda Batı Trakya Camiası mensubu katıldı.
Açılış konuşmasını yapan BTTDD Zeytinburnu Şube Başkanı Besim İSMAİLBAŞA daha sonra tüm katılımcıları şehitlerimiz için saygı duruşu ve ardından İstiklal Marşını okumaya davet etti.
28 yıl önce olduğu gibi biz Türk’üz diye haykırmaya devam ediyoruz
Selamlama konuşması için kürsüye gelen Genel Başkanı Av. Necmettin HÜSEYİN “Bu sabah Taksim Atatürk Anıtındaki çelenk sunma töreninde de değindiğim gibi bizler bir yıl önceki etkinlikten gelecek adına daha ümitli idik. Ama maalesef bu yıl gelecek adına geçen yılki kadar umutlu değiliz çünkü geçmişte yaşanan olayların görmezden gelinmesinin ve unutulmasının mümkün olmadığını ancak çözüm arayışları içerisinde Batı Trakya Türklerinin 29 Ocak olaylarında can ve mal güvenliğine karşı yapılan saldırıların sorumlularının bulunması ve maddi zararların karşılanması kaydıyla, Türk azınlığın etnik kimliğinin inkarından vazgeçecek bir politik anlayışın ortaya konması ile çözüm getirebileceğini inandığımızı bir kez daha belirtmek isterim.
Bugün 28. Yılını kutladığımız Milli Direniş Gününde maalesef seçilmiş yöneticilerin halen gerçek iktidar sahipleri olamadığını görmekteyiz. Bünyesinde hem de rekor oranda azınlık mensubunun oyu ile seçilmiş 3 Türk milletvekilini barındıran ve milletvekillerimizin kimliğini inkar etmeyen iktidar partisinden onları oraya gönderen iradenin inkarından da vazgeçmeye çağırıyoruz. Seçilmiş vekilleri meclise gönderen Batı Trakya Türk Azınlığının iradesinin ta kendisidir. Azınlık Türk’tür ve Türk olarak varlığını sürdürmeye devam edecektir. Bunun kabulüyle peşi sıra tüm sorunların kökten çözülebileceğine inancımız tamdır, beklentimizde budur. Bugün aynen 28 yıl önce olduğu gibi biz Türk’üz diye haykırmaya devam ediyoruz. Yasal kazanımlarımız olan vatandaşlık ve azınlık haklarımızı bu bağlamda talep ediyoruz” diyerek panelistlerin süresinden çalmamak adına konuşmasını kısa kestiğini belirtti.
Panelist olarak ilk sözü alan 28 Ocak olaylarının yaşandığı dönemin Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Genel Başkanı Tahsin SALİHOĞLU o günkü olayların iç yüzünü ve anavatandaki yansımalarını detaylı şekilde katılımcılarla paylaştı. Dönemin Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz ve Yunanistan Başbakanı Papandreu ile Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Turgut Özal arasındaki Davos görüşmelerinin yansımalarından detayları da ayrıca o günü canlı yaşayan biri olarak detaylı şekilde tarihe not düşme adına katılımcılarla paylaştı.
Yunan devlet politikası uluslararası platformlarda çok iyi çalışıyor
BAKEŞ Genel Müdürü Pervin HAYRULLAH da katılımcılara 29 Ocak olaylarının iç yüzünü ve günümüze Batı Trakya’daki yansımalarını detayları ile paylaştı. Batı Trakya Türklerinin gasp edilen haklarının bu gün halen aynı durumda ve hatta hak kaybı alanında daha da ileriye giderek devam ettiğinin altını çizen Hayrullah, Yunan devlet politikasının uluslar arası platformlarda çok iyi çalıştığını ve normalde aslında Batı Trakya Türkleri için hak ihlali olan eğitim alanındaki ayrıcalıklı statü uygulaması sanki pozitif bir ayrımcılıkmış gibi lanse edilmekte ve Batı Trakya Türkleri olarak uluslar arası arenada bu hak ihlallerini dile getirdiklerinde de karşılarına Yunan devletinin yanlış bilgilendirmelerle buralarda bıraktığı olumlu etkiyi ortadan kaldırabilmek ve gerçekleri ortaya koyabilmek adına da daha çok bir çalışma ve efor gerekliliğini dile getirdi. Ayrıca Yunan devlet politikasının yıllardır ortaya koyduğu Batı Trakya’da Türk yoktur tezinin de uluslar arası bazı platformlarda kabul gördüğünü ve bunu ortadan kaldırmanın da hiçte kolay olmadığına değinerek Batı Trakya Türk toplumunun geçmişte olduğu gibi bu gün de top yekün hareket ederek mücadelesini sürdürmesinin gerekliliğini dile getirdi.