Batı Trakya Türk heyeti BM Azınlık Sorunları Forumu’na katıldı. Azınlığın sorunları bir kez daha gündeme getirilirken, Yunanistan ise “sorun yok” demeye devam ediyor.
Batı Trakya Türk toplumunu temsilen Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) ve Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği (BTAYTD), 2-3 Aralık 2021 tarihlerinde hibrit formatta düzenlenen “Çatışmanın Önlenmesi ve Azınlıkların İnsan Haklarının Korunması” başlıklı Birleşmiş Milletler (BM) Azınlık Sorunları Forumu’nun 14. oturumuna katıldı.
BM Azınlık Sorunları Özel Raportörü Prof. Fernand de Varennes’in ev sahipliğinde düzenlenen ve çevrim içi ortamda yaklaşık 200 kişinin katıldığı Forum’a ABTTF Uluslararası İlişkiler Direktörü Melek Kırmacı Arık ve BTAYTD’den İnsan Hakları Uzmanı Kerem Abdurahimoğlu iştirak etti.
Forum, BM İnsan Hakları Konseyi Başkanı Nazhat Shameem Khan, BM Azınlık Sorunları Forumu Özel Raportörü Prof. Fernand de Varennes ve Forum Başkanı Victoria Donda’nın açış konuşmalarıyla başladı. Konuşmasında Özel Raportör Varennes, dünya çapında çatışmaların son yıllarda üç kat arttığını belirterek, çok kültürlü ve çok etnisiteli toplumlarda çatışmanın önlenmesi için azınlıkların haklarının korunmasının öneminin altını çizdi.
Forum’un üst düzey oturumunda AGİT Ulusal Azınlıklar Yüksek Komiseri Kairat Abdrakhmanov, Soykırımın Önlenmesi Konusunda Genel Sekreter Özel Danışmanı Alice Nderitu ve İslam İşbirliği Örgütü’nden Nassima Baghli konuşmacı olarak yer aldılar.
İki gün süren Forum’daki dört tematik oturumda çatışmaların temel nedenlerinin erken bir aşamada ele alınmasında devletlerin, uluslararası kuruluşların, sivil toplumun ve azınlıkların rolü; yerel, ulusal, bölgesel ve uluslararası olmak üzere çatışmaların erken önlenmesin için farklı seviyelerdeki mekanizmaların varlığı; azınlıkları içeren şiddetli çatışmaların önlenmesine yönelik pratik çözümler ve çatışmaların önlenmesinde BM organlarının rolü tartışıldı.
Forum’da konuşan Yunanistan’ın BM Cenevre Ofisi Nezdindeki Daimi Temsilciliği, Yunanistan’ın (Batı) Trakya’daki Müslüman azınlığa yönelik olarak uluslararası antlaşmalardan doğan tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini ileri sürdü.