Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Genel Başkanı Av.Necmettin Hüseyin son günlerde yaşanan olaylarla birlikte meydana gelen vahim gelişmelerin doğurabileceği ağır sonuçlara dikkat çekti ve devamı halinde olası kaçınılmaz tablonun sorumlularına seslendi.
Genel Başkan Hüseyin yaptığı yazılı açıklamada şunlara yer veriyor:
“Batı Trakya Türkleri son günlerde vatanlarında yaşanan ve kendilerine yönelik tehdit içerecek gözdağı vermeyi amaçlayan düzenleme ve olayları hayretle ve ibretle izlemektedir. Günlerdir medya organlarında verdiğimiz demeçlerle gündeme taşıdığımız toplum dinamiklerine ilişkin tüm tarafların ses verdiği ve bütün konulara ilişkin tarafımızdan ayrıca bir açıklamada bulunma zarureti hasıl olmuştur.
“Sosyal medyada bunun paralelinde şiddet veya savaş çığırtkanlığını yapanları uyarıyoruz!”
Uluslararası antlaşmalarla güvence altında Yunanistan’a emanet edilen Batı Trakya Türk Azınlığına yönelik saldırılar yapılması yönünde tahrikleri dikkatli şekilde çözümlüyor ve okuyoruz. Gümülcine’de ve İskeçe’de Türk Azınlık köylerine girerek askeri tatbikat görüntüleri ile gözdağı verip, sosyal medyada bunun paralelinde şiddet veya savaş çığırtkanlığını yapanları uyarıyoruz.
Batı Trakya Türk Azınlığının sabrını sınamayın ve taşırmayın. Hem yaşadığımız yerlerde, hem uluslar arası arena da bizlere yapılanların haksızlıkların hesabını soracak, hem de haksızlıklar karşısında misliyle cevabını verecek gücümüzde, inancımızda, imkanımız da vardır. Doksan yedi yıllık azınlık sürecinde tüm baskılarınıza rağmen değerlerinden, varlığından milim eksiltemediğiniz Batı Trakya Türk Azınlığı, vatanı olan toprakların asli unsuru olup kendisini yok sayan yaklaşımlara karşı gerektiğinde gereken yol ve yöntemle cevap vermeye de hazırdır.
“Batı Trakya Türklerinden her hangi birinin burnunun kanaması dahi bu coğrafyada geri dönülmez sonuçların doğmasına neden olabilir.”
Türkiye Cumhuriyetinin sergilediği net tavır sonucunda bugüne kadar tepki vermeyen uluslar arası güvencenin tarafı olup bizi emanet ederken huzurunuzun garantisi bizleriz deyip rol alan diğer garantör ülkeleri uyarıyoruz, dünyada dengeleri değiştirecek bir coğrafyanın sahibi ve yerleşik asli unsuru olan Batı Trakya Türklerinden her hangi birinin burnunun kanaması dahi bu coğrafyada geri dönülmez sonuçların doğmasına neden olabilir.
Akdeniz de, Kıbrıs’ta, Ege’de ve Balkanlarda dengeleri zorlayan ve diyaloğun önünü kapatan her türlü yaklaşım, yakılmaya çalışılan ateşi körükleyecektir. Körüklenecek bu ateşin bu coğrafyadaki herkesi yakması kaçınılmaz olacak ve telafisi imkansız kayıpları beraberinde getirebilecektir.
Aklıselim yaklaşımlarla diplomasi kanallarının her zaman açık tutularak gerçekçi yaklaşımlarla sonuca gitmeyi denemek dışında aslında hiçbir seçenek yoktur. Hakkı ve hukuku gözetin. İnsanımıza, Batı Trakya Türk Azınlığına eziyeti reva gören davranışlar sergilemeye devam etmekten vazgeçin.
“Batı Trakya Türklerinin sabrını da taşırmayın.”
Yaşanan her tür gerginliğin ardından fatura geri ödeme merkezi gibi görülen Batı Trakya Türklerinin sabrını da taşırmayın. Dilimize, dinimize, kimliğimize, eğitimimize, camilerimize daha doğrusu insanlık onurumuza saldırmaktan vazgeçin. Eğitim özerkliğimizi yok etme adına 1923 yılında Lozan Antlaşması ile 330 adet olan azınlık okulumuzdan bugün itibarı ile yenilerini ekleyerek kapattığınız 200 ün üzerinde okulumuz bu topluma aittir. Eğitim özerkliği ile azınlığımızın yönetiminde, toplumun malıdır. Artık pervasızca süren bu sürece son verin ve okullarımızı kapatmayı bırakın. Kapatılanların da bir an önce açılması yönünde çalışmaların önünü açın. Azınlık ilkokulları gibi azınlığa ait medreselerin ve vakıfların yönetimine de dokunmayın. En doğal hakkımız azınlık okullarında iki dilde okul öncesi eğitim talebimizin önüne set çekmeyin. Baskılarınızdan Batı Trakya’daki azınlık bireyleri kadar çoğunluk bireyleri de artık bıktı ve usandı. AB üyesi bir ülke toprağındaki yaşam ortamından uzak 3. Dünya ülkesi gibi bir hale getirdiğiniz bu coğrafya da yaşayan herkesin bu gidişle, aldığınız kararlar nedeniyle gün gelecek laneti de üzerinizde olacaktır.
“Batı Trakya Türk Azınlığını artık rahat bırakın.”
Görünen o ki iyi komşuluk ilişkilerinden uzak şekilde hayalperest ve Türk düşmanlığından beslenen ve bu ortamı fırsat belleyen çevrelerin etkisi ile yapılan siyasetin sonu Batı Trakya’da, Ege de, Kıbrıs’ta ve Akdeniz de sonuç vermiyor ve sonuçları da bu gidişle hüsran olacaktır. Devlet adamı niteliğine sahip Yunan siyasi aktörlere tavsiyemiz birlikte yaşam adına mecbur olduğumuz bu coğrafyanın bir unsuru olarak iyi komşuluk ilişkilerinin gereğini yapın ve komşularınızla dalaşmak yerine konuşmayı deneyin ve çözüm üretin. Açık ve net çağrımız budur. Ülke sınırlarınız içerisinde vatanlarında yaşayan Batı Trakya Türk Azınlığını artık rahat bırakın. Bizler huzurlu yaşamak istiyoruz“ dedi.
Yunan halki takriben 400 yil Osmanli himayesinde yasadilar ve asimile edilmediler. Fatih Sultan Mehmet azinliklarin kalblerini feth etmek icin sorumluluk üstlendi. Cesur Yunan tarihcilerin 1453’den sonra Osmanli’nin sergiledigi insani yönetim ile Yunanistan’in günümüzde Bati Trakya’da sergiledigi kaygi verici yönetimi dürüstce karsilastirarak, yanlis gidisati degistirmelidirler. Halklarin asilardir birlikte yasayarak kazandiklari degerlerin, fasist yöneticiler tarafindan heba edilmesine müsaade edilmemelidir. Türkiye, Yunanistan’a her zaman zeytin dali uzatti. Ancak Yunanistan bu dostca davranisi yanlis anlayarak, Akdeniz’de Fransa’nin gazina gelerek Türkiye’nin haklarini gasp etmek istiyor. Halbuki Fransa onlara pahali silah satmak istiyor.