Anavatan Türkiye Cumhuriyeti Devleti ülkede yaşayan Azınlıkların Vakıf mallarının tapularını tek tek iade ederken, Yunanistan’da Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın Vakıf mallarında neler yaşanıyor? Türkiye basınında çıkan haberlere göre, Yunanistan’ın Batı Trakya’da Vakıf mallarına hacis koyduğu söyleniyor.
Atina, Gümülcine’deki 400 yıllık Türk mallarının tescilini istedi. Vakıf, mahkeme kararıyla bunu yaptı. Ancak tapu ve maliye yetkilileri, tescil için yaklaşık 1 milyon euro talep etti. Geliri sınırlı olan vakıf parayı ödeyemedi. Vakfı borçlandıran maliye, haciz için hazırlıklara başladı.
Türkiye’de Rum azınlığa ait vakıf malları tek tek iade edilirken, Yunanistan, Batı Trakya’daki Türk vakıflarına ait bazı gayrimenkulleri geri vermediği gibi, mevcut olanlara da tekrar tescil şartı getiriyor. Yunan maliyesi, Türkiye’de alınmayan tescil için yüksek ücret talebinde bulunuyor.
Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın Vakıf mallarında neler oluyor?
Yunan Devleti Vakıf mallarına el mi koyuyor? Yunan Devleti tarafından tayin edilen Vakıf İdaresi yöneticileri neden susuyor, neden olup bitenleri Azınlığa duyurmuyorlar? Bu suskunluğun arkasında yatan nedir? Vakıf malları yıllardan beri yanlış mı yönetildi? Nedir bu suskunluk ve olup bitenler?
Yunan devletinin Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın vakıf mallarına el koyduğunu veya koyacağını, Batı Trakya basını başta olmak üzere Batı Trakya Azınlık insanı Türkiye basınından okuyup öğreniyor. Vakıf idarecileri neden Batı Trakya’daki Türk basınından herşeyi gizliyor? Bu güne kadar neden bir basın toplantısı veya basın açıklaması yapma gereğini hissetmediler? Artık bıçak kemiğe dayandı galiba ve Batı Trakya’da yaşayan bizler Vakıf mallarında ve dolayısıyla da Vakıf İdaresi’nde olup bitenleri dış basından haber alıyoruz.
Son olarak, aldığımız bilgilere göre, tarihi Eski Cami dahi haciz listesinde ve Vakıf mallarının neredeyse hiç birisi bizim olmadığı iddia ediliyor.
Yunan devleti tarafından tayin edilen ve yıllarca Vakıfların başında duran yöneticilerin bir an önce olup bitenleri Azınlık insanına anlatmaları gerekir. “Biz idare edemedik, bu işi beceremedik, baskı uyguladılar, bu işi bilmiyorduk, biz bırakıp kaçmak istiyoruz” ne diyeceklerse desinler çünkü durumun ciddi olduğunu artık kendileri de kenarda köşede dile getirmeye başladılar.
Soruyoruz;
1967 Cunta idaresinden sonra, Yunan devleti sizleri tayin ettikten sonra günümüze kadar kaç defa basın toplantısı düzenlediniz?
Nedir Vakıflarımızda bu olup bitenler?
Neden suskunluğunuzu koruyorsunuz?
Neyi kimden, neden eğer gizliyorsanız?
Neden yıllarca olup bitenleri basını davet edip bilgi vermediniz?
Basını çağırdınız da gelmedi mi?
Bu sorular artık ciddi anlamda cevap bekliyor.
Gerisi size kalmış.