Başta Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu (BTTADK) olmak üzere, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın kurum ve kuruluşları 29 Ocakların yıl dönümü sebebiyle birer açıklama yayımladı.
Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu (BTTADK) 29 Ocakların yıl dönümü sebebiyle bir açıklama yayımladı.
BTTADK tarafından yapılan açıklama şöyle:
‘29 Ocak Toplumsal Dayanışma ve Milli Direniş Günümüzü’ ve bu mücadeleyi veren tüm soydaşlarımızı saygıyla anıyoruz.”
“29 Ocak 1988, Batı Trakya Türk Azınlığı için Türk kimliğinin ve Yunan vatandaşlığına sahip olmanın bilinciyle hareket ederek kendisine yapılan insan ve azınlık hakları ihlalini dünya kamuoyuna haykırdığı gündür. Derneklerinin isimlerinde ‘Türk’ kelimesi bulunduğu için kapatılmasına, öz benliğinin inkârına dayanamayan Batı Trakya Türkü 29 Ocak 1988 tarihinde haksızlıklara ‘DUR’ diyerek tüm dünyaya ‘TÜRKÜM’ diye haykırmıştır. Bu nedenle dövülmüş, her çeşit maddi ve manevi baskıya maruz kalmış; fakat hiçbir zaman Türklüğünden taviz vermemiştir.
Batı Trakya Türkleri için tarihte bir dönüm noktası olarak kabul edilen 29 Ocak, toplumsal mücadelenin kadın ve erkek, köylü ve kentli tek yürek halinde hareket ederek ‘TÜRK’ kimliklerini ve bu kimliğin hiçbir güç tarafından değiştirilemeyeceğini dünyaya haykırdığı gündür. Batı Trakya Türkleri, 29 Ocak 1988 tarihinde yıllardan beri maruz kaldığı değişik haksızlıklara ve baskı politikalarına hep bir ağızdan hayır demiş ve Yunan yetkililerince inkâr edilen ‘TÜRK’ benliğine sarılarak, haklarından en ufak bir taviz vermeyeceğini tüm dünyaya gür bir şekilde haykırmıştır.
29 Ocak 1990 tarihinde farklılığa tahammülü olmayan, hoşgörüsüz ırkçı kesim planlı bir hareketle Batı Trakya Türklerine saldırmış, maddi ve manevi zararlar vermiştir. Bu zararlar bugün bile hâlâ tazmin edilmemiştir.
Her fırsatta demokrasinin beşiği olduğunu iddia eden ve de diğer ülkelere demokrasi ve insan hakları dersleri vermeye kalkan ülkemiz yöneticileri, aydınları, bilim insanları, basın mensuplarının hiç bir zaman özeleştiri yapamamış olmaları düşündürücüdür.
29 Ocak’ın üzerinden yıllar geçmesine rağmen, bugün hâlâ Batı Trakya Türk Azınlığının etnik kimliği inkâr edilmekte, temel hak ve özgürlüklerinin engellenmesi devam etmektedir. Kendisini ilgilendiren tüm konularda Azınlığın görüş ve fikirleri hiçe sayılmaktadır. Müftülük makamları işgal altındadır ve Batı Trakya Türklerinin inanç özgürlüğüne vurulan darbe devam etmektedir. Bununla da yetinilmeyip, Müftülüklerimizden sonra camilerimize de göz dikilmiş, din ve vicdan özgürlüğü de kısıtlanmıştır. Türk Azınlığın eğitim alanındaki ihtiyaçlarına yıllardır gözünü kapayan yetkililer, azınlık eğitiminin özerk statüsünü her geçen gün delmeye devam etmektedir.
Batı Trakya Türk Azınlığı, 29 Ocak 1988’i her türlü kısıtlama ve insan hakları ihlallerine karşı verdiği onurlu mücadelenin miladı olarak anmaya devam edecektir.
Batı Trakya Türk Azınlığı, Yunan hükümet yetkililerinin Yunan demokrasi tarihinin kara bir lekesi olan insanlık dışı ve haksız uygulamalardan vazgeçmesini talep etmeye devam edecektir.
‘29 Ocak Toplumsal Dayanışma ve Milli Direniş Günümüzü’ ve bu mücadeleyi veren tüm soydaşlarımızı saygıyla anıyoruz.”
İskeçe Türk Birliği
29 OCAK TOPLUMSAL DAYANIŞMA VE MİLLİ DİRENİŞ GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN
29 Ocak 1988 Batı Trakya Türkünün maruz kaldığı haksızlıklara karşı sesini yükselttiği ve haykırdığı gündür. 29 Ocak; haksızlığa, ayrımcılığa, baskıya, kimliğinin inkarına “HAYIR” diyen, demokratik hakları için mücadele eden Batı Trakya Türk halkının onur günüdür. Batı Trakya Türkü, 29 Ocaklarda ikinci sınıf vatandaş muamelesini kendisine reva gören anlayışa “ARTIK YETER” dediği milattır.
36 yıl önce Batı Trakya Türkünün milli kimliğini inkar eden zihniyet, bugün ne yazık ki Batı Trakya Türkünün uluslararası hukukun teminatı altındaki Azınlık haklarını hedef almaktadır.
29 Ocak 1988’de haksızlıklara, baskılara ve antidemokratik uygulamalara karşı çıkarak, sesini yaşadığı ülkeye ve dünyaya duyuran Batı Trakya Türkü, ne yazık ki haksızlıklarla ve hukuksuzluklarla karşı karşıya olmaya devam ediyor. Milli kimliğimizin yani Türklüğümüzün inkarı aradan 36 yıl geçmiş olmasına rağmen bugün hala inkar edilmeye devam ediyor. “Türk azınlıktan” bahsetmek, ötekileştirmek, hedef gösterilmek, nefret söylemine maruz kalmak için yeterli bir sebep olmaya devam ediyor. hem de 21. yüzyılda! Bunun yanı sıra başta Lozan antlaşması olmak üzere uluslararası hukukun teminatı altında olan Azınlık Eğitimi, yok edilmek isteniyor. Azınlık Eğitimi ve Azınlık Okulu, devletin teminatı altında gelişmek şöyle dursun, yapılan müdahalelerle içinden çıkılmaz bir sorunlar yumağı haline getiriliyor.
1980’li yıllar Batı Trakya Türklerinin büyük haksızlıklara ve ayrımcılıklara maruz kaldığı yıllardır. Batı Trakya Türkleri gerek azınlık gerekse vatandaşlık haklarından mahrum bırakılmış ve ciddi anlamda ayrımcılığa maruz kalmıştır. Azınlığımızın Türk milli kimliğinin inkar edilmesi ise toplumdaki tepkiyi zirveye çıkartmış ve 29 Ocak 1988’de en büyük toplumsal direniş hareketi doğmuştur.
Batı Trakya Türk Azınlığı, 29 Ocaklar sayesinde ve verdiği demokratik mücadeleler sayesinde basit vatandaşlık haklarına önemli ölçüde kavuşmuştur. Ancak 29 Ocak 1988’in üzerinden 36 yıl geçmesine rağmen, azınlık toplumunun kolektif haklarında en küçük bir gelişme olmamıştır. Bu bağlamda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin İskeçe Türk Birliği ve diğer azınlık dernekleri lehine verdiği olumlu kararından üzerinden 16 yıl geçmesine rağmen Yunan devleti bu kararları hala uygulanmamaktadır.
Batı Trakya Müslüman Türk Toplumunu yakından ilgilendiren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları hala uygulanmamakta, azınlığa karşı haksızlıklar devam etmekte, Batı Trakya Türkleri “ötekileştirilmekte” ve “hedef haline” getirilmektedir.
Batı Trakya Türk Azınlığı aleyhine şiddet olayları ve ciddi anlamda saldırıların yaşandığı 29 Ocak 1990 olaylarının üzerinden ise 34 yıl geçmiştir. 29 Ocak 1990 Pogromu olarak halkımızın hafızasında yerini almış olan olayların üzerindeki sis perdesi hala aralanmamıştır. Batı Trakya Türk insanını korkutmaya, sindirmeye, yaşadığı memleketinden uzaklaştırmaya yönelik planlı bir saldırı hareketi olan 29 Ocak 1990 olayları aydınlatılmayı beklemektedir. Bu saldırılarla ilgili olarak Batı Trakya Türk Toplumu, vatandaşı olduğu Yunanistan devletinden samimi bir özür beklemektedir. Hem de 34 yıldan bu yana!
Bu duygu ve düşüncelerle, davamız uğrunda mücadele verip, ebediyete irtihal eden büyüklerimizi rahmetle yad ediyor, 29 Ocak Milli Direniş ve Toplumsal Dayanışma Günü’nü ve hak arama mücadelesine katkı sağlayan tüm soydaşlarımızı bir kez daha saygıyla anıyoruz.”
DEB Partisinden 29 Ocak açıklaması
Dostluk Eşitlik Barış (DEB) Partisi 29 Ocaklar ile ilgili bir mesaj yayımladı.
DEB Partisi’nin açıklaması şöyle:
“29 Ocak 1988 tarihi, Batı Trakya Türkü’nün anlamlı ve onurlu bir direniş sergileyerek, anlamsız baskılara boyun eğmeyeceğini ve milli kimliğini dünyaya haykırdığı gündür. Aynı günün iki yıl sonrasında 29 Ocak 1990 tarihinde bu Milli Direniş Günü’nün anılmasını yasaklayan ve Türk esnafının dükkânlarının yağmalanmasına fırsat veren ırkçı zihniyet halkımıza tarifsiz acılar yaşatmıştır. 29 Ocak günü azınlığımızın, etnik kimliğini inkâr edenlere karşı Türk olduğunu, Türk geleneklerini terk etmeden, kendi kültür dairesinde yaşayarak, kendini bu ülkenin onurlu bir vatandaşı gibi hissederek, ayrımcılığa rağmen bu ülkede yaşamak istediğini yüksek sesle dillendirdiği gündür. Başta rahmetli Liderimiz Dr. Sadık Ahmet olmak üzere, bu gösterilen kahramanlığı bugünün yıl dönümlerinde anmayı, kahramanlarına minnet duymayı, merhumlarına rahmet dilemeyi Dostluk Eşitlik Barış Partisi olarak asla unutmayacağız ve unutturmayacağız. Batı Trakya Türk Azınlığı, hakkı ve hukuku uluslararası antlaşma ile belirlenmiş bir azınlıktır. Bunu bütün dünya devletlerinin böyle değerlendirmelerini istiyoruz. Yıllardır gasp edilmiş azınlık haklarımızın iadesini sabırla bekledik ve bekliyoruz. Her yeni güne düzelecek, iyileşecek umuduyla uyandık ve uyanmaya devam ediyoruz. Maalesef bugüne kadar haklarımızın kazanımında herhangi bir ilerleme görülmedi.
Ülkemiz Yunanistan, azınlığımızın aleyhine olan birçok yasayı, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın sesine ve isteklerine kulak vermeden ve bizlere bunları dayatarak haklarımızı gasp etmeye devam ediyor. Bir Avrupa Birliği ülkesi olan vatanımız Yunanistan’ın insan hakları ihlalleri karşısında, Avrupa Devletlerinin sessiz ve tepkisiz kalışını, insanlık ve barış adına endişe ile karşılıyoruz. Bu çifte standart politikaları, bizleri, Avrupa Birliği kuruluş temellerini oluşturan demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü gibi kavramlara olan inancımızı da sorgulamak durumunda bırakıyor. Yıllar önce Batı Trakya’da Türk yoktur diyen zihniyet, hayatımızı her alanda karartmaya devam etmektedir. Bizler artık kendi ülkemizde haklarımıza saygı gösterilen, okulları sudan bahanelerle kapatılmayan, düşüncelerini açıklayan kurum başkanlarımızın soruşturmaya çağrılmayan ve haklarında dava açılmayan, kısaca sindirilmeye ve susturulmaya çalışılmayan bir azınlık olmak istiyoruz. Asla umutsuz değiliz. Birlik ve beraberlik içinde ulaşılamayacak hiçbir hedef yoktur.
Dostluk Eşitlik Barış Partisi olarak 29 Ocak Milli Direniş ve Dayanışma Günü’nü saygıyla anıyor ve kutluyoruz. Mücadelemize liderimiz Dr. Sadık Ahmet’in ışık tutan cümlesiyle devam ediyoruz.
‘Ben bir Türk olduğum için hapse götürülüyorum. Eğer Türk olmak bir suç ise, burada tekrar ediyorum. Ben bir Türk’üm ve öyle kalacağım.’
İskeçe Müftüsü Mustafa Trampa
“Bugün, milli benliğimizin inkârına karşı, 29 Ocak 1988’de hep birlikte gerçekleştirdiğimiz Şanlı Türklük Yürüyüşünün 36. yıl dönümüdür. Bu görkemli yürüyüşün yapıldığı gün bizler için bir bayramdır. Milli Direniş ve Toplumsal Dayanışma Bayramımız kutlu olsun!
1960’ların ortaları, Batı Trakya Türklerine yönelik insan ve azınlık hakları ihlallerinin başladığı dönemdir. Bu dönemden sonra ve özellikle 1970’li yıllarda artan baskı süreci, 1980’lere gelindiğinde dayanılmaz bir noktaya varmıştır. Bu yıllar zarfında Batı Trakya Türkleri, Yunan Anayasası ve uluslararası insan hakları belgeleri tarafından garanti altına alınan en temel bireysel haklardan dahi mahrum bırakılmıştır.
Bu dönemde pek çok Müslüman-Türk keyfî olarak vatandaşlıktan çıkarılmış ve isimlerinde “Türk” kelimesi bulunan dernekler, “Yunanistan’da Türk bulunmadığı” iddiasıyla mahkeme kararı sonucu kapatılmak istenmiştir. Bunun üzerine Batı Trakya Türk Azınlığı Gümülcine’de 29 Ocak 1988 tarihinde “toplu direniş” gerçekleştirmiştir.
Bu tarihte binlerce Batı Trakya Türkü, “Batı Trakya’da Türk yoktur” iddiasında bulunan Atina yönetimine karşı Gümülcine’de protesto düzenleyip “Biz Türk’üz” diyerek bunu bütün dünyaya haykırmıştır. Yaşanan bu olaylar, Batı Trakya Türk’ünün milli kimliğinden ve uluslararası anlaşmalarla garanti altına alınan haklarından taviz vermeyeceğini herkese göstermiştir. Ancak Yunan polisinin orantısız bir şekilde dahil olduğu olaylarda ne yazık ki pek çok Batı Trakya Türk’ü yaralanmıştır.
1990 yılına gelindiğinde, 29 Ocak 1988 tarihinde yaşanan kötü olayları unutmamak ve unutturmamak adına Batı Trakya Türk’ü tepkisini göstermek amacı ile sessiz bir yürüyüş için tekrar sokaklara çıkmıştır. Bunun sonucunda ise Yunan polisinin sert müdahalesi ile karşılaşmıştır. 1990 olaylarının diğer bir yönü ise fanatik ve faşist Yunanlıların da Türk’lerin dükkanlarını yağmalaması ve yakıp yıkmasıdır. Bu durum, Türk azınlığın can ve mal güvenliğinin korunmadığının en önemli göstergesidir.
Yaşanan acı olaylar açısından bakıldığında 29 Ocak günü, Batı Trakya tarihine kara bir sayfa olarak geçmiştir. Ancak bunun yanında, bugün Batı Trakya Türk Azınlığı’nın tek yürek ve tek bir ses olarak bir araya geldiği bir dönüm noktası günüdür. Batı Trakya Türklerinin “Türk” olduklarını dile getirdikleri için saldırılara maruz kaldıkları 29 Ocak 1988 Milli Direniş Günü’nü bize kazandıran başta merhum Müftümüz Mehmet Emin Aga olmak üzere bu mücadelede yer alan herkesi rahmet ve minnetle anıyoruz. Hâlâ hayatta olanlara da sıhhat, afiyet ve şükranlarımızı sunuyoruz.
Bugün de devam eden Yunan Hükûmeti’nin haksız uygulamalarına “Dur” diyerek, her yerde ve her alanda demokrasinin kuralları çerçevesinde Batı Trakya Türk Azınlığının hakkı olanı talep edeceğimizi bu vesileyle bir kez daha vurguluyor, 29 Ocak Milli Direniş ve Toplumsal Dayanışma Günü’müzü tebrik ediyorum!”
Mustafa TRAMPA
İskeçe Müftüsü
Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği
“29 Ocak’ları Unutmuyor, Unutturmuyor, Unutturmayacağız”
Batı Trakya Türk Azınlığı,1923 yılında imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile emanet edildikleri Yunanistan’da, asıl sahipleri oldukları topraklarda, Yunanistan’ın uyguladığı tüm baskılara, göçe zorlama ve asimilasyon politikalarına rağmen, Büyük Türk Milletinin kendisine emanet ettiği Batı Trakya davasını savunmada, yaşatmada verdiği mücadelesiyle bu davayı her şeyin üzerinde görerek anavatanın gücü, desteği ve kendi inanç ve değerleri ile Müslüman Türk Azınlık olarak Batı Trakya’da yaşamaktadır.
1923 yılında Yunanistan’a azınlık olarak emanet edilen Batı Trakya Türklerine Yunanistan’ın uyguladığı göçe zorlama ve asimilasyon politikalarına yönelik sistematik baskılar 1980’li yıllara kadar artarak sürmüştür. 1980’li yıllarda bu baskıların sertlik dozajı üst safhaya çıkmıştır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulmasını takiben intikam almak isteyen Yunanlılar tarafından fatura Batı Trakya Türklerine kesilmiştir. 1983 yılına gelindiğinde isminde Türk kelimesi bulunan sivil toplum örgütlerimizin kapatılması konusunda resmi makamlarca kararlar verilmiş, bu kararlar doğrultusunda hukuk mücadelemiz sonucunda Yunan yüksek yargısına giden davalar maalesef çok acı bir gerekçeyle sonuçlanmıştır. Bu gerekçede Batı Trakya’da “TÜRK” yoktur denmektedir. Yunan iradesi her ne kadar bizi azınlık olarak yok saysa da varlığımızı sonsuza kadar sürdüreceğiz.
1987 Kasım ayında verilen bu kararın neticesini Batı Trakya Türkleri ancak 1988 yılı Ocak ayı başında öğrenebilmişlerdir. Bunun üzerine toplumun önde gelenleri bir araya gelerek bunun kabul edilemez olduğunu, bu baskılara boyun eğilemeyeceğini, var olan Türk azınlığın kimliğinin inkar edilemeyeceğini belirterek, Ocak ayı sonunda bir protesto yürüyüşü yapma kararı almışlardır. Bu karar neticesinde 29 Ocak günü tüm baskılara, engellemelere rağmen 20 bini aşkın Batı Trakya Türk’ü Gümülcine meydanına inerek biz Türk’üz diye, biz burada yaşıyoruz biz varız diye haykırmıştır.
Biz 29 Ocağı ifade ederken 29 Ocak’lar deyimini kullanıyoruz. Bunun nedeni de 1988’den sonraki dönemde, 2 yıl içerisinde hiçbir gelişmenin olmadığını gören Batı Trakya Türkleri, 1990 yılında bu olayların yıl dönümünde masumane ve mütevazi bir etkinlikle, bir mevlid düzenleyerek bu olayları anma kararı almışlardır. Fakat aşırı kesimler tarafından öylesine provakatif olaylar yaşanmıştı ki Yunan yerel basını ve özellikle kilisenin devreye girmesiyle Türklere karşı saldırı için bir ortam hazırlanmış ve 29 Ocak 1990 tarihinde 300’ün üzerinde Türk işyeri yağmalanmış ve talan edilmişti. Batı Trakya Türk azınlığı mensupları yaralanmıştır ve Türklerin kanı akıtılmıştır. O gün Batı Trakya Türkleri Gümülcine’de en büyük mezalimi yaşadı.
Batı Trakya Müslüman Türk azınlığının milli kimliğini inkara kalkışanlara karşı birlik ve beraberlik içindeki dik duruşu Türk tarihinin onurlu sayfalarında yerini almıştır.
Batı Trakya davasına olan inanç ve kararlılıkla Türk kimliğini inkara kalkanlara karşı birlik ve beraberlik içinde dik duruşu sağlamlaştırmak maksadıyla 9 Eylül 1946 tarihinde kurulan Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği olarak bizler de 36 yıldır Türklük onuruyla bir başkaldırının, bir direnişin, Milli Mücadele ruhu ile davamızı sahiplenme onurunun yıl dönümünü anmaya devam ediyoruz. Bu mücadeleyle özellikle Türkiye’ye insan hakları ve azınlık hakları konularında ders vermeye kalkanların dikkatini çekmek istiyoruz
Bizler 36 yıldır Türklük onuruyla bir başkaldırının, bir direnişin, milli mücadele ruhu ile davamızı sahiplenme onurunun yıl dönümünü anarken, son yıllarda milli ve manevi değeri ve anlamı olan yerlerden sesimizi duyurmaya devam ediyoruz. Türkiye genelinde tek çatı altında 12 şubesi, 7 temsilciliği, spor kulüpleri ve vakıfları ile var olan Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği yönetici ve üyelerinden oluşan heyetle 29 Ocak olaylarını anma toplantılarında önceki yıllarda Taksim Atatürk Anıtından duyurduğumuz sesimizi yedi yıl önce Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ebedi istirahatgahı Anıtkabir’den, sonraki yıl Çanakkale’de Şehitlik Abidesinden, 2019 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin en doğu ucundan Sarıkamış’ta ebediyete intikal eden 90 bin şehidimizin manevi huzurundan, 2020 yılında 20. Yüzyılın sonunda dünya tarihinin gördüğü en büyük dramın Srebrenitsa katliamının 25.yılında, insanlığın katledildiği ve 8372 kadın, erkek ve çocuğun toplu mezarlara gömüldüğü Potoçori Anıt Mezarı’ndan, 2021 yılında İstanbul Ayasofya Camiinde kılınan Cuma namazından sonra yaptığımız basın açıklamalarıyla, 2022 yılında ise Batı Trakyada 29 Ocaklarda Türk Köylerinden Gümülcineye doğru gerçekleşen yürüyüşleri temsilen İzmitte yapılan kortej yürüyüşünün ardından Milli Kimlik Anıtında. 2023 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Selanik’te doğduğu evden 29 Ocak Milli Direniş Günümüzü anarak sesimizi duyurduk.
Bu yıl da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetindeyiz. Hepimizin malumu anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti’nin iki milli davası vardır. Biri Kıbrıs, biri de Batı Trakya. Bizler Batı Trakya Milli Davasının hizmetkarları olarak, diğer milli davamızın topraklarından, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden, Türkiye’mize demokrasi ve insan hakları konularında ders vermeye çalışanlara, Batı Trakya’da Türk varlığını inkar gayreti içinde bulunanlara sesleniyoruz.
Bundan tam 36 yıl önce Batı Trakya Türk Azınlığının milli kimliğini inkâr eden zihniyet, 36 yıl sonra bugün de uluslararası hukukun teminatı altında olan azınlık haklarını hiçe saymakta ve hukuksuz uygulamalara devam etmektedir. Batı Trakya Türk Azınlığı, verdiği demokratik mücadeleler sayesinde sadece vatandaşlık haklarını kazanmış, buna karşın eğitim başta olmak üzere Lozan’dan kaynaklanan azınlık haklarını kaybetmiştir
Azınlık eğitimi, müftülükler, vakıflar, Türk kimliğinin inkarı, isminde Türk kelimesi geçtiği için kapatılan sivil toplum kuruluşları ve Türk azınlıkla ilgili AİHM kararlarına rağmen sorunlar devam etmekte, bu sorunların üzerine yenileri eklenmektedir.
Son yıllarda geçmişin haksız ve baskıcı uygulamaların bir sonucu olan Batı Trakya Türk Toplumunun ekonomik anlamda geri kalmışlığı daha da derinleşmekte ve artmaktadır. Azınlığa karşı haksızlıklar devam ederken, hak gaspından ve haksızlıktan bahseden Batı Trakya Türkleri ötekileştirilerek hedef haline getirilmektedir.
Yunan hükümetlerinin ısrarla devam ettirdikleri milli kimliğimizi inkar etme politikalarıyla Batı Trakya Türk Azınlığını Yunanistan’dan koparmak için elinden geleni yapıyor. Batı Trakya da baskılar, göç devam ediyor, bölge boşalıyor. Türk milli kimliğinin inkarıyla bizleri vatandaşı olduğumuz ülkede, doğduğumuz topraklarda esarete mahkum etmeye çalışıyorlar.
Unutulmamalıdır ki Batı Trakya’daki Türk Azınlık Yunanistan’ın kararıyla varlık kazanmış değildir. Batı Trakya’daki Azınlık TÜRK’tür ve TÜRK olarak varlığını sürdürmeye devam edecektir.
Batı Trakya Türk Toplumunun, 29 Ocak Toplumsal Dayanışma ve Milli Direniş Gününü 36 yıldır olduğu gibi bundan sonra da Türklüğün sembol noktalarında anmaya ve gelecek nesillerle, Yunanistan devletinin yetkililerine unutturmadan hatırlatmaya devam edeceğiz.
29 Ocak’ları Unutmuyor, Unutturmuyor, Unutturmayacağız.
Bu yıl burada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde Milli Direniş Günümüzün 36. Yıl etkinliğini gerçekleştirirken başta bugün bizleri kabul ederek onurlandıran ve Batı Trakya Türk Azınlığına desteklerini ve selamlarını ileten Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar bey ve tüm yetkilerine de camiam adına şükranlarımı sunarım.