Ana Sayfa Batı Trakya Haberler “AZINLIK EĞİTİMİ KONFERANSI” GÜMÜLCİNE’DE GERÇEKLEŞTİRİLDİ

“AZINLIK EĞİTİMİ KONFERANSI” GÜMÜLCİNE’DE GERÇEKLEŞTİRİLDİ

18
0

“Azınlık Eğitimi Konferansı” 14-15 Mart 2018 tarihlerinde Gümülcine’de gerçekleştirildi.

Yunanistan Eğitimciler Federasyonu (Δ.Ο.Ε.) tarafından 14-15 Mart 2018 tarihlerinde Gümülcine’de gerçekleştirilen “Azınlık Eğitimi Konferansı” iki gün boyunca dolu dolu geçti. Konuşmacılar Azınlık Eğitimi’nde var olan sorunlara değişik açılardan bakarak fikir, görüş ve önerilerini sundu.

Her konuşmacı kendi açısından durum değerlendirmesi yaparken, belki de ilk kez bu kadar açık şekilde, Türk eğitimcilerin yokluğunda sorunlar Yunanlı eğitimciler tarafından dile getirildi, başta Yunan devletinin Azınlık Eğitimi üzerinde yıllarca değişik şekillerdeki uygulamalarının yanlışlığı dile getirildi, devletin uygulamalarının Azınlık Eğitimi’ndeki sorunları çözmediği gibi daha da karmaşık bir hale geldiği bir bakıma kabul edildiği görüldü.

Bu etkinlik zaten sorunların çözülmesi için değil ve olamazdı da, çünkü Azınlık eğitimi konuşuluyor, ancak birkaç eğitimcinin haricinde Azınlıktan kimse yoktu. Neden yoktu o da bilinmiyor.

Federasyon yetkilileri “biz davet ettik, gelip birer selamlama konuşması yapsınlar ve söz alsınlar” derken, Azınlık öğretmenleri de “biz davet edilmedik, bizim önerilerimiz dikkate alınmadı” diyerek bu eksiklerle dolu toplantıya katılmadılar.

Zaten de bu toplantıdan çözüm de beklenemez, ancak eksiklerle de olsa ilk olarak konuşulması ve hataların, yanlış yöntemlerin olduğunun dile getirilmesi dahi ilk olarak olumlu bir gelişme.

Konuşmacıların birçoğu Azınlık çocuklarının gittiği devlet okullarını savundular, hatta Azınlık çocuklarının eğitim alabileceği yeni devlet okullarının açılmasını dile getirdiler.

Ancak Azınlık Okullarının da korunarak, verdiği eğitimin yetersiz olduğunu, geliştirilmesi, eğitim seviyesinin yükseltilmesi için çalışmalar yapılması gerektiğini de dile getirdiler.

Bunun da uluslararası anlaşmalar ve ikili anlaşmalara uygun bir şekilde Yunan devletinin yapmak gibi bir sorumluluğunun var olduğu dile getirildi.

Azınlık Okullarında ne Yunanca ne de Türkçe eğitimin istenilen seviyede olmadığı açıkça söylendi. Yıllarca yapılan yanlışlar dile getirildi. Ancak Devlet Okullarında da durumun parlak olmadığı, daha yapılması gereken düzenlemelerin olduğuna vurgu yapıldı.

Devlet okullarından mezun olan Azınlık çocuklarının Üniversite’de bocaladıklarını, mezuniyet rakamlarının çok ama çok düşük olduğu dile getirildi ve kabul edildi. Bunun sebebinin de Azınlık çocuklarının devlet okullarında yeterli derecede başarılı olamadıkları gösterildi. Çünkü temel zayıf, anadilinde eğitim zayıf ve bunun bir şekilde çözülmesi gerektiğine vurgu yapıldı.

Azınlık öğrencilerinin ana dili konusunun hassas bir konu olduğunu, bu konuya yaklaşımın çok dikkatle yapılması gerektiğini, çocukların ana dillerini en doğru şekilde öğrenmeleri ve Yunanca’nın da yabancı bir olarak değil, ikinci bir dil olarak görülmesi ve öğretilmesi gerektiğini savundular.

Ama bu toplantıdan çıkan genel kanı, Azınlığın da artık iyi bir eğitim istediğini, ama nasıl olacağı konusu geldi ve düğümlendi kaldı. Çünkü anadili Türkçe olan bir çocuğun ikinci bir dili öğrenmesi için beyninde çevri yapması gerektiğini, bunun da olabilmesi için çocuk önce çok iyi derecede Türkçe bilmesi ve ardından da ikinci bir dili öğrenmesinin daha kolay olacağını savunan konuşmacılar da çoğunluktaydı.

Ancak burada da bir sorun ortaya çıktı. Bazı çocukların anadillerinin Türkçe, bazılarının Pomakça, bazılarının da Romence olduğu dile getirildi ve bu sorunun da nasıl çözüleceği konusu ortaya çıktı.

Azınlığın anlaşmalara göre Müslüman Azınlık olduğu, dolayısıyla da anlaşmalarda belirtildiği üzere Batı Trakya’da bir azınlık bulunduğu ve bu anlaşmalar gereği eğitimin de bu yönde olması gerektiği de dile getirildi. Yani Yunanca-Türkçe bir eğitim sisteminin hakim olduğu ortaya çıktı.

Burada yine aksini savunan konuşmacılar da oldu. Azınlığın etnik bir azınlık değil, dini bir azınlık olduğu dile getirildi. Ancak Azınlığın Türkler, Pomaklar ve Romenler’den oluştuğunu söyledi konuşmacılar. Türkler ibaresi kullanıldığı anda salondaki Yunanlı eğitimciler bir anda buna karşı çıktılar ve dediler ki, “burada Türkler değil, Müslümanlar var”.

İşte sorun burada yine baş gösterdi. Batı Trakya’da Türk, Türkler kelimesi ve varlığını kabullenmenin çok ama çok zor olduğu bir kez daha açıkça ortaya çıktı.

 

Etkinliğin ikinci gününde, öne çıkan ve üzerinde en çok tartışılan sorunlardan biri, 2014 yılında onaylanan bir yasa idi. 4310 sayılı yasanın 64. maddesinin 1 paragrafına göre, 2014 yılından itibaren Azınlık mensubu olup Pedagoji bölümünü bitiren öğretmenler, Azınlık Okullarının Yunanca programında Müslüman oldukları gerekçesiyle çalışamıyorlardı. Pedagoji bölümü mezunu olan ve daha önce eğitim sendikalarında yer alan öğretmen Süha Mehmet, bu sorunu dile getirdi. Süha, bu etkinlikte sorunların dile getirilmesi ile bir ölçüde iyi bir netice alınmasının beklendiğinin de altını çizdi.

Neticede, her ne olduysa, ne konuşulduysa, kimler geldi kimler gelmedi olarak değerlendirilse de neticede artılarıyla eksileriyle dolu dolu bir “Azınlık Eğitimi Konferansı” yapıldı. İki gün boyunca her anını takip eden bir gazeteci olarak şunu gözlemledim.

Yunanistan Eğitimciler Federasyonu (Δ.Ο.Ε.) Azınlık öğretmenlerinin katılmamasına sert bir eleştiriyle yaklaştı, kısacası “olsalar da olmasalar da biz bu toplantıyı yaparız, yaptık” anlayışı hakimdi. Bu konuşmayı da Federasyon başkanı yaptı zaten.

Oysa Batı Trakya’da Azınlığa yaklaşılmak isteniyorsa bu türlü konuşmaların faydalı olmayacağı ve sorunun çözümüne katkı sağlamayacağı bilinmelidir. Yine de bir ilk olmasından yana bakılacak olursa, evet bir adım atıldı, arkası daha ciddi ve yapıcı şekilde düşünülmeli ve organize edilmelidir.

Sorunlar ancak bu şekilde aşılacaktır. Yunan devleti de artık şunu çok iyi anlamalıdır.

Azınlık eğitimine tek taraflı yapılan müdahalelerle uzun vadede devlet okulları üzerinden Azınlığın ASİMİLE hesapları yapılıyorsa bu bir yanlıştır. Azınlığın devlet ve toplumla ENTEGRASYONU üzerine hesapların ve uygulamaların yapılması en doğru ve akıllı bir yöntem olacaktır.

Aksi hesaplar bugüne kadar Yunanistan’a bir şey kazandırmadı, bundan böyle de kazandırmayacaktır.

NOT: KONUŞMALARI BİRLİK TV’DEN İZLEYEBİLİRSİNİZ..

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz